Tarihi İddialar Barışın en Büyük Düşmanı

Yorum

Etrafı tam bir ateş alanı olan Türkiye’yi, Karadeniz’in Kuzeyinde olanlar yakinen ilgilendiriyor olmalı. Kış yaklaşırken, Ukrayna’ya karşı bir askeri harekata girişmeyecek olan Rusya’nın......

Etrafı tam bir ateş alanı olan Türkiye’yi, Karadeniz’in Kuzeyinde olanlar yakinen ilgilendiriyor olmalı. Kış yaklaşırken, Ukrayna’ya karşı bir askeri harekata girişmeyecek olan Rusya’nın, hem Batı Avrupa, hem de Ukrayna’ya karşı “Doğal Gaz“ silahını kullanacağı gün gibi aşikar. Güçlü olduğunu düşündüğü bileğinin, kolay kolay bükülemeyeceğini bilen Putin, 17 Ekim’de Milano’da yapılan “mini zirvede“ ki tatlı sert, uzlaşmacı görünümlü, ama kararlı tutumu ile, gözlemcileri rahatlatamadı. Öldürmedi ama umdurmadı da. Kafalardaki ilk ve en önemli endişe, hep 5 Eylül’de imzalanan Minsk protokol’una genel olarak tarafların ve özellikle Rusya’nın ne kadar ve ne kadar zaman uyacağı oldu.

Mini Zirve’nin Beşiği Minsk Protokol’u

Hatırlayacak olursak Minsk Protokol’u 12 temel esasa dayanıyordu. 1. Acil ateşkes 2. OSCE nin ateşkesi gözlemesi ve doğrulaması konusundaki mutabakat 3. Donetz ve Luhanks için yeni yapılan bir yasa ile yeni bir “yerinden yönetim“ uygulamasının hayata geçirilmesi 4. OSCE nin sınır denetimlerine izin verilmesi 5. Yasal olmayan bir biçimde tutulan tüm rehinelerin salıverilmesi 6. Donetz ve Luhanks daki olaylara karışanların yargılanma ve cezalandırılmalarının engellenmesi 7. Donbas bölgesindeki insani felaketi durduracak önlemlerin alınması 8. Donetz ve Luhanks’ta seçimlerin Ukrayna yasalarına göre yapılmasının güvence altına alınması(?) 9. Yasal olmayan, silahlı grupların hemen durdurulması, gönüllü savaşçıların, silahlarını bırakmaları ve geldikleri yerlere dönmeleri 10. Donbas’ın geliştirilmesi için hemen bir ekonomik programın yürürlüğe sokulması 11. İçselleştirici ve herkezi kapsayıcı dialog’un başlatılması ve nihayet 12. Danışmanların kişisel güvenliğinin sağlanması. Kağıt üzerinde çok şık gözüken bu maddelerin uygulamaya geçmesi kolay değil. Ancak ne kadar ilginç ki, protokol, hani İŞİD faktörü olmasa, sanki Kobane ve İdlib için de uygulanabilir. Yani bir uzlaşma şablonu. Uygulamak ise tabii ki tarafların iyi niyetine ve sorunların ne denli derinleşip, kangrenleştiğine bağlı.

“Dilin Kemiği Yok“. Amma

Elbete, sözlere değil, davranış ve niyete bakmak lazım. İnsanların diline bazen çok acı ve istenmeyen sözler gelebilir. Ama siyasi simaların, maksat başka değilse, riskli sözler söylememeye özen göstermesi, imzalanan protokollerin hayata geçirilip geçirilemeyeceği konusundaki tereddütleri izale edebilir. Bu açıdan ne Putin’in, ne de herhangi bir Başkan veya Cumhur Başkanı’nın, aklına her geleni söylemek, endişe ve spekülasyonlara neden olmak gibi bir lüksü olamaz. Bu herşeyden önce, temsil ettikleri ülkeye duydukları sevgi, saygı ve vefa açısından önemlidir. Bu bakımdan söylenecek özensiz bir söz, göndermede bulunulacak bir kişi, etnik veya dini bir grup, bölge veya ülke adı, eğer istikrarı tehdid edici nitelik taşırsa, bunun sonucunu, siyasiler enine boyuna tartmalıdır.

Novorossiya ve Bir Çuval İncir

İşte keyfiyetin böyle olması gerekirken, 17 Ekim de toplanan ve zaten netameli bir mini zirve’den ayrılırken, Putin’in ağzından dökülen Novorossiya sözcüğü ve çağrıştırdığı anlam, Ukrayna-Rusya ve daha genelinde Rusya ve Batı ilişkilerinin ne kadar keyfi bir düzlemde olduğunu gösteriverdi.

Şimdi bu Novorossiya’nın neden netameli bir coğrafi tanım olduğuna bakalım. Kısacası, Novorossiya, 19. Yüzyılda Osmanlı-Rus savaşından sonra artık Rus Çarlığının eline geçen Kuzey Karadeniz ve özellikle Kırım topraklarında kurulan Odessa yönetimine verilen addı. Odessa ve mücavir alanı, bugün kısmen Rusya’ya devrolunan Kırım’ı da içeren, Güney Ukrayna’dır. Anlamı ise “Yeni Rusya“ dır. Şimdi eskinin hasreti ile yanarken Putin’in “yeni“ ye yüklediği tehlike dolu sorumluluğu görelim ki biz de Orta Doğu’yu da kapsayan bir coğrafya’da “eski-yeni“ sözel ekseninde aynı hatayı yapmayalım. Putin’e benzemek marifet değil. Altından kalkılması zor bir sorumluluk bence.

Novorossiya ve Ukrayna’nın Toprak Bütünlüğü

Daha önceki yazılarımda da açık seçik yazmıştım. Don nehrinin durgun aktığı bölgeler, tarihi olarak Rusya’ya aittir.Buna hiç kuşku yok. Üstelik bu topraklar 1900 başlarından itibaren ciddi boyutlarda nufus hareketlerine tanık olmuş, bölgenin kadim halkları 1930 lu yıllarda, önce “Holodomor“(Allahın bile insanı terbiye etmemesi için yakardığımız “insan eliyle yaratılan açlık), sonra 2. Dünya savaşı dehşeti,yahudi katliamları, kan ve gözyaşı seli yanısıra kitlevi sürgünler yaşamıştır. Bu uzun tarihi süreçte tarümar olduğu içindir ki, o verimli “çernozyom topraklar“ uzun süre “yabani taralalar“ olarak bilinmiştir. Bölgenin Ukrayna’ya geçişi ise 1991 gibi yeni bir tarihte olmuştur.

“Değişim Rüzgarları“nın(Winds of Change) Sürüklediği Kaderin bir Dönemeci

Artık her şeye kriz diyen dünya, 1990 lı yıllara tanıklık ederken, bu coğrafya devirlerinin, donanma, askeri güç, sanayi, tarım ve özel mülkiyet dönüşümün ne kadar sancılı olduğuna gözlerini kapamış, değişimin zorluklarına bigane kalmıştır. Şimdi, zaman içinde super bir güçten bir doğal kaynak şeyhliği haline dönüşen Rusya, Novorossiya’ya kadim toprakları olarak yeniden sahip çıkınca, kendi çıkarları dahil bölgeyi savaş tehlikesine atan Batı Avrupa, 1991 deki değişime neden kavuk sallamış veya bunu hangi uz görüş eksikliği ile sürdürülebilir sanmıştır? Böyle bir durumda, Batılı liderlerin yüksek himayelerinde toplanan zirvelerin, kalıcı çözümü, Ukrayna lehine güvence altına almasına imkan var mıdır? Yoksa bu “çözüm süreci“, Ukrayna için, bir “çözülme süreci“ nin başlangıcı olabilir mi? Buna da ibret dersi için dikkat edelim lütfen.

“Dondurulmuş Çatışma“ “Yeni“ bir Soğuk Savaş mı?

Şimdi Putin’in 2014 -2015 kışına bir “Dondurulmuş Çatışma“(Frozen Conflict) santajı ile girmeye hazırlandığı düşünülmektedir. Olabilir. SSCB nin Rusya’sı, bu günün Rusya’sından daha fakir, ama daha güçlüydü. Şimdi Putin, petrol ve doğal zengini bir Rusya’yı, Ukrayna üzerinden “Yeni“ bir Soğuk Savaş’a “Dondurulmuş Çatışma“ biçiminde ve zenginlikle sokmak istiyorsa, dünya kendini buna göre ayarlamalıdır.

Kıssadan Hisse

Her “yeni“ iyi değildir. Açıkçası, ben de “Novorossiya“ üzerinden ve “Dondurulmuş Çatışma“ adı ile girilecek bir “Yeni“ bir Soğuk Savaştan iyilik beklemiyorum. Bu yeni “Yeni“ yi her zaman ve her yerde ihtiyatla ele alalım derim. Hele bu “yeni“ tarihi iddialara dayanıyorsa, buna barışın en büyük düşmanı olarak bakalım.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2812 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 654
TASAM Asya 100 1132
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin şu günlerde çok az konuda hemfikir, ama üst düzey yetkililerin aynı fikirde olduğu şaşırtıcı bir konu var: dünya çok kutuplu düzene geçiyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, verdiği ilk röportajlarından birinde ABD’nin geçtiğimiz on yıllarda tadını çıkardığı tek k...;

Her şey, Avrupa gücünün ve Batı ilerlemesinin sembolü olan üç veya dört generalle başladı ve bugün kimse tam sayılarını bilmiyor. Batıdan gelen bu generaller hala İsrail’in Batı planları çerçevesinde askeri senaryolara sokuyorlar. Mossad’ın başındaki David Mircea’da Avrupa’daki dış operasyonlard...;

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) küresel sistemde yükselen güçlerin sesi olma iddiasıyla ortaya çıkan ve özellikle Küresel Güney’in taleplerine dikkat çekmeyi amaçlayan önemli bir platformdur. Ancak bu yapının halen tam anlamıyla kurumsal bir uluslararası örgüt olmadığı açıkça...;

24-25 Haziran 2025 tarihlerinde Lahey'de yapılan NATO zirvesinden daha ölümcül bir ittifak olma hedefi ile "savunma harcamalarını arttırma" kararı çıktı. Üye ülkeler, savunma harcamaları kapsamında 2035 yılına kadar GSYİH'ın %5'ine karşılık gelen bir yatırım yapma taahhüdünde bulundu. ;

Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı ve farklı coğrafyalar ve güç blokları ile siyasi/diplomatik, ekonomik, toplumsal ve kültürel ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan iddialı dış politikasına yönelik özellikle Batı dünyasında ciddi eleştiriler bulunmaktadır. Bu eleştiriler, Türkiye’nin köklü dış polit...;

Savunma sanayi, ulusal güvenlik ve stratejik bağımsızlık açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu sektörün etkinliği, teknolojik yenilikler ve Ar-Ge yatırımları ile doğrudan ilişkilidir. Ar-Ge faaliyetleri, savunma sistemlerinin ve teknolojilerinin yenilenmesi ve geliştirilmesiyle hem savunma yetenek...;

4. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 27 Kas 2025 - 28 Kas 2025
  • Wish More Hotel Istanbul -
  • İstanbul -

Afrika 2063 Ağı | İstişare Toplantısı 3

  • 18 Haz 2025 - 18 Haz 2025
  • Çevrimiçi - 13.00

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.