Doğu Akdeniz Deniz Alanının Tarihi Geçmişi, Türkiye’nin Ulusal Menfaatleri ve Uluslararası Hukuk Uygulamaları Kapsamında Bir Jeopolitik Analiz

Makale

Doğu Akdeniz; Türkiye’nin güneyindeki deniz sahasıdır. Doğu Akdeniz deniz sahasının genişliği, doğu batı ekseninde 400 deniz mili, kuzey güney ekseninde 300 deniz milidir. Anahtar Kelimeler: Doğu Akdeniz, Doğu Akdeniz Deniz Alanı, Ulusal Menfaatler, Uluslararası Deniz Hukuku, Jeopolitik Analiz, ...

Özet

Doğu Akdeniz; Türkiye’nin güneyindeki deniz sahasıdır. Doğu Akdeniz deniz sahasının genişliği, doğu batı ekseninde 400 deniz mili, kuzey güney ekseninde 300 deniz milidir. Doğu Akdeniz’e kıyısı olan devletler, Türkiye, Yunanistan, Suriye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Lübnan, İsrail, Mısır ve Libya’dır. Bu bölgede 17. ve 18. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti tek hâkim güç haline gelmiş, ancak 18. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan milliyetçilik akımlarının da etkisi ile Doğu Akdeniz’e kıyısı olan devletler Osmanlı Devleti’nden ayrılma yoluyla 19. ve 20. yüzyıllarda bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Günümüzde Doğu Akdeniz’de yer alan devletlerin ulusal menfaatleri ve öncelikleri çatışmaktadır. Bu çalışmanın amacı; Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ulusal menfaatlerini elde edebilmesine yönelik politika önceliklerine ilişkin değerlendirmeler yapmaktır. Bu kapsamda; Doğu Akdeniz’de siyasi yapının şekillenmesine ilişkintarihi arka plan incelenecek, Türkiye’nin Doğu Akdeniz deniz alanındaki ulusal menfaatleri irdelenecek ve uluslararası deniz hukuku uygulamaları kapsamında bölgede yer alan devletlerin arasında yapılmış olan anlaşmalar, ittifaklar ve işbirliği faaliyetleri bir jeopolitik analiz kapsamında değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Doğu Akdeniz, Doğu Akdeniz Deniz Alanı, Ulusal Menfaatler, Uluslararası Deniz Hukuku, Jeopolitik Analiz,


1. Giriş

Doğu Akdeniz, Türk Ülkesine bitişik ve Türkiye’nin ulusal menfaatlerini doğrudan ilgilendiren olanakları içermesi ve bu olanakların bölgedeki diğer devletlerle paylaşılmasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle son yıllarda Türkiye’nin uluslararası ilişkileri açısından tartışmalı bir coğrafi bölge haline gelmiştir.

Doğu Akdeniz deniz havzasında kıyıdaş birden çok devleti ilgilendiren çok miktarda hidrokarbon potansiyeli mevcut olup (Başeren, 2013: 1-78), bu kaynakların hakça bölüşülmesinde bölge ülkeleri arasında sorunlar mevcuttur. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası hukuk düzenlemeleri kaynakların adaletli bir şekilde paylaşılması için yeterli mekanizmadan yoksundur. Konu, hukuki olduğu kadar siyasi bir özellik de taşımaktadır.

Her ne kadar mevcut doğal kaynakların yeri, niteliği ve miktarı hakkında farklı rakamlar ve görüşler ortaya konulmuş olsa da bütün bilinmezliklere rağmen bölgede bir gerginlik ve kutuplaşma mevcuttur. Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail, Mısır ve Lübnan bölgenin doğal kaynaklarının bir kısmının bölüşülmesine ilişkin anlaşmalar yapmışlardır. Bu bölüşümün dışında bölgeden çıkarılması ümit edilen hidrokarbon kaynakların ihtiyacı olan yerlere ulaştırılmasında uluslararası işbirliği ihtiyacı da bulunmaktadır. Bölge de Yunanistan’ın ve başta ABD, Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu olmak üzere bölge dışı devlet ve örgütlerin katılmış olduğu gruplaşmalar ve ittifak arayışları mevcuttur. Bu kapsamda, Türkiye’nin ulusal menfaatlerine en uygun politikaların belirlenmesi ve bu politikaların bölgede uygulanabilirliğinin araştırılması önem taşımaktadır.


2. Araştırmanın Yöntemi

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz deniz alanındaki ulusal menfaatleri ve politika önceliklerine ilişkin değerlendirmeler yapmaktır. Araştırmanın hedefleri; Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ulusal menfaatlerinin belirlenmesi, Doğu Akdeniz’deki mevcut durumun ortaya çıkarılması, sorunlu alanların ve politik fırsatların ortaya konulmasıdır.

Bu maksatla, bölgenin siyasi geçmişi ve uluslararası deniz hukuku uygulamaları kapsamında bölgede yer alan devletlerin arasında yapılmış olan anlaşmalar, ittifaklar ve işbirliği faaliyetleri incelenecek, Türkiye’nin ulusal menfaatlerini elde edebilmesine yönelik bir jeopolitik analiz yapılarak politik alternatifler ortaya konulmaya çalışılacaktır.

Çalışma, yazında yer alan çalışmalardan da faydalanarak mevcut durumun ortaya konulması, uluslararası deniz hukuku uygulamaları kapsamında soruna ilişkin farklı yönlerin ortaya çıkarılması ve farklı hareket tarzlarının uygulanabilirliğinin incelenmesini kapsayacaktır.

Literatür araştırması sonucunda elde edilen veriler inceleme esnasında yeri geldiğinde değerlendirilecektir. Bu veriler, okuyucuyu sıkmamak maksadıyla burada ayrıca tekrar edilmeyecektir.


3. İnceleme

Doğu Akdeniz’in Tarihi Arka Planı

Osmanlı Genişleme Dönemi:

Anadolu, 13. Yüzyıldan itibaren Türkler tarafından sabırlı çabalarla ve yavaş yavaş fethedilmiştir (Braudel, 1994: 21). Türkler, 1365’te başkentlerini Edirne’ye taşımış, 1460’ta Mora yarımadası dâhil tümYunanistan’ı fethetmiştir. Braudel’e (1994) göre, Türk uygarlığı, fethettikleri ülkeleri sakinleştirmiş, evcilleştirmiş ve terbiye etmiştir.

Osmanlı, Ağustos 1516’da Suriye’yi 1517 yılında Mısır’ı ele geçirmiştir. Osmanlı, Mısır’da daha önce Mısır’ı yöneten 24 Memluk beyliğini yerinde bırakmıştır. Braudel, Mısır’da büyük mülkiyet sahibi Memluk hanedanının “Sultan Selim Kanunnamesi“ ile tanınan hakları kullanarak iktidarın esas kısmını kısa sürede tekrar ellerine geçirdiğini iddia etmektedir. Mısır’da memluk sultanlarına sağlanan bu ayrıcalık karşılığında, Osmanlı Padişahı, Mısır’daki son Abbasî halifesinden halifeliği ve aynı yıl içinde Kâbe’nin anahtarlarını teslim alarak Arabistan’da da önemli bir itibar sahibi olmuştur. Mısır ve Suriye’nin fethi, bir büyük buğday, pirinç ve bakla üretim bölgesini İstanbul’a katarken, Sudan’dan gelen Afrika altın trafiğinin ve Uzakdoğu’dan gelen baharat trafiğinin Türklerin kontrolüne geçmesi sonucunu doğurmuştur1.

1520’de Sultan Süleyman Padişah olmuş, 1522 yılında Rodos Adası’nın ve 12 adaların ele geçirilmesi ile beraber Doğu Akdeniz tamamıyla Türklerin kontrolüne geçmiştir.

1551 yılında Trablusgarp’ın ele geçirilmesiyle, Afrika altın kaynaklarına ulaşan Libya kıyıları da Osmanlı kontrolüne geçmiştir (Braudel, 1994: 320).

16. Yüzyılda tüm Akdeniz’de Türk hâkimiyeti vardır. Türk donanması belirli dönemlerde üstünlüğünü Batı Akdeniz’de Fransız ve Marsilya gemilerinin desteği ile pekiştirmektedir (Braudel, 1994: 329). Tunus’un Cerbe Adası bölgesinde 1560 yılında Osmanlı Donanması, İspanyol Donanmasını ağır bir yenilgiye uğratmıştır.

Kıbrıs; Osmanlı Devleti için Mısır- İstanbul deniz ticaret yolu üzerindeki stratejik konumu dolayısıyla ele geçirilmesi gereken bir hedef olmuştur. Türkler 1570 yılında Venediklilerin elinde bulunan Kıbrıs’ın
kuzey kıyılarına çıkarma yaparak adayı ele geçirmiştir. Papalık Türklerin işgalini önlemeye yönelik olarak 180 kadırgadan oluşan bir deniz gücü teşkil ederek Girit’e göndermiş, ancak bu deniz gücü Osmanlı Deniz Kuvveti’ne müdahale edememiştir (Braudel, 1994: 501).

TASAM Yayınlarının "Yeni Deniz Güvenliği Ekosistemi ve Doğu Akdeniz" isimli kitabından alınmıştır.
“Yeni Deniz Güvenliği Ekosistemi ve Doğu Akdeniz“ e-kitabı için Tıklayınız
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2769 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1109
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Çin – Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) aracılığıyla ilişkilerini kurumsallaştıran ve 21. yüzyılda Afrika’daki rekabetin çıtasını yükselten Pekin, günümüzde Afrika’nın dış ilişkilerinde en çok dikkat çeken aktör konumundadır. Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı strat...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

Bundan yıllarca önce İngiltere Kraliçesi II. Elizabet’in 16 Mayıs 2008’de İstanbul’a gelen ve Dolmabahçe önüne demirleyen HMS İllustration adlı gemide verdiği resepsiyon hatırlardadır. Ülkemizde ve dünyada çok ilgi çeken bu resepsiyon Kraliçe’nin İngiltere’deki sarayında verdiği resepsiyon ile özdeş...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Karadeniz bölgesi geçmişten günümüze çeşitli devletlerin mücadele verdiği alan olarak değerlendirilmiştir. Jeopolitik terimini ilk kullanan Rudolf Kjellen; bu kavramın ülkeden ülkeye farklılık gösterebileceğinin altını çizmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra farklı devletlerin ortaya çıkma...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda küresel bazda insanlığı ve ülkeleri bekleyen tehditlerin başında iklim değişikliği gelmektedir. İklim değişikliğinin karasal alandaki etkilerinin yanında deniz kıyısındaki coğrafyalarda ve denizlerde de büyük olumsuzluklar yaratacağı değerlendiriliyor.;

İnsanların vatandaşı oldukları, ikamet ettikleri veya yerleşik bulundukları topluluklardan ayrılarak farklı coğrafyalarda devam eden savaşlara gönüllü olarak katılmaları, devrimler çağından başlayarak modern devletler sisteminin oluşum sürecini takip eden bir olgudur. Bu süreci tanımlamak amacıyla a...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...