Bilindiği gibi 2018 yılından bu yana, ABD ile Çin arasında gümrük tarifeleri savaşı sürüyor. Taraflar zaman zaman birbirlerini tarife dışı engellerle tehdit ediyordu. Görünürde hâlen 550 milyar dolarlık Çin malına ABD, 185 milyar dolarlık Amerikan malına da Çin yüksek tarifeler uygulamakta. Ancak 15 Ocak 2020’de ikili ticaret görüşmelerinin tamamlanmasından sonra Şubat ayı başında, Çin ABD den yaptığı ithalatın 75 milyar dolarlık kısmında tarifeleri % 10’dan % 5’e, geri kalanı içinde tarifeleri % 5’den %2,5’a çekti. Tarım ve enerji ürünlerini de içeren 196 mala cezalı tarifeleri de affetti. Anlaşma gereği ABD hemen mukabele etti. 120 milyar dolarlık mal ithalatı için Çin’e uygulanan % 15’lik tarifeler, % 7,5’a çekildi. Ham petrol, domuz ve dana eti et, tavuk, soya fasulyesi ithalatındaki yüksek tarifeleri de % 2,5 ila % 5 arasında indirdi. Nisan ayında ise bahar rüzgârları esmeye yeniden başladı ve Trump yönetimi 120 milyar dolarlık ithalattaki vergi oranlarını % 15’den %7,5’e indireceğini, ancak 250 milyar dolarlık ithalattaki tarifelerinin bir süre daha devam edeceğini açıkladı. Çin bu açıklamaya da kayıtsız kalmadı ve salgın ortasında ABD’den ilaveten 200 milyar dolarlık ithalatta bulunacağını ilan etti.
Tam Gönül Yayları Gevşiyor Derken
Malum “Nisan-Mayıs ayları; Gevşer gönül yayları“… 12 Mayıs’ta Çin ABD’den ithal etmekte olduğu 79 malı da tarife listesinden çıkaracağını duyurdu. Anlaşılan bizim burada 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nı sanal olarak kutlayacağımız sırada, bu karar yürürlüğe girecekti. Üstelik bu liste tıbbî dezenfektanları, nadir bulunan metal ve bileşimleri, nikel ve alüminyum alaşımlarını kapsaması bakımından önemliydi ve Çin’in ABD lehine ilan ettiği beşinci tarife listesiydi. Bu olumlu adımlar hep 8 Mayıs tarihinde tarafların yeniden ticaret görüşmelerine başlayacaklarının habercisi olarak kabul edildi. Nitekim ABD Hazine sekreteri Steven Mnuchin, ticaret temsilcisi Robert Lighthizer ve Çin Başkan yardımcısı Liu He, telefonda görüşerek ABD-Çin ticaret anlaşması için Haziran 2020’yi işaret ettiler. Biz de inandık. “Demir tavında dövülür“ diye düşündük. Boğazına kadar salgına batmış şu içine daralan dünyanın artık uzlaşmaya bir yerden başlaması gerekiyordu.
“Vur Abalıya“ Tavrının Makûs Sonucu
Ama “hot-zot“ ile dünyayı yöneteceğini sanan Trump birden bire bir COVID 19 soruşturması başlattığını açıkladı. “America First“ büyük sözünün içini doldurarak, ABD’yi gerçekten salgın birincisi yapan “Bu virüs nereden gelmişti? Wuhan’da laboratuvardan mı sızmıştı? Yoksa birisi getirip, ABD’nin eşiğine mi bırakmıştı?“. Avustralya da soruşturmaya hemen katılacağını açıkladı. “Bu konu nasıl soruşturulacak? Bu işi kim yapacak? WHO (Dünya Sağlık Örgütü) mü? Bulunan sonucu kim doğrulayacak?“ diye düşünmeden Çin ile aynı bölgeyi paylaştığını unutuverdi. Ama bakın şimdi ne oluyor; bir kere soruşturma başlatan taraflar Çin’e, Çin de onlara sopa atıyor. Bu hafta Çin, Avustralya’daki dört mezbahadan ithal ettiği etleri, sağlık standartlarına uygun olmadığı gerekçesi ile durdurdu ve yine bu ülkeden yaptığı arpa ithalatına cezai tarifeler açıkladı.
Bu Zikzakların Amacı Çin’i Durdurmaksa
Biraz havuç, kıstırdığın yerde bol sopa iyi bir diplomasi değil. Şu sıra hiç değil. Ama tüm dünya bir virüsün pençesinde kıvrım kıvrım kıvranırken Çin almış başını gidiyor. Nehirler üzerine setler yapıp hâlâ barajlar kuruyor. Bu, çevresindeki Vietnam, Kamboçya, Mynmar gibi komşularına “Suyumu bulandırdın“ demekten daha beter bir muamele. Onlar da suları kısıldıkça Sam Amca’nın silindir şapkasını bir türlü doğru dürüst takamayan Trump’ın kapısına gidiyorlar. Pakistan’da İndus Nehri üzerine kurduğu baraj, Narendra Modi’nin yüzünü morartıyor. Trump’ın Orta Doğu’daki en önemli müttefiklerinden biri olan İsrail, ABD’nin bölgede ne yapacağını bilmediği için Çin’e yeşil ışık yakmış durumda. Çin Hayfa’da eski limanın 3,5 km kuzeyinde yeni bir liman inşa edip bunun 25 yıllık işletmesini garantiliyor. Belki buraya Musul’dan boru hatları ile petrol akıtacak. Daha bitmedi. İsrail’de su arıtma projelerine giriyor ve en önemlisi 5G teknolojisinde işbirliği anlaşması için ön adımları atıyor. Balkanlara köprüler kurup, raylar döşemeye devam. Akdeniz’de Libya’ya uzanıp mühimmat sevk etmek salgınla bile yorulmayan Çin’in gündeminde. Hâlen bu ülkede faal bulunan 75 Çin şirketi 18,8 milyar dolarlık iş hacmi yaratıyor. Libya’da 36.000 Çinli işçi ve mühendis, 50 ayrı proje kapsamında, raylı sistem ve konut, telekomünikasyon ve baraj inşası peşinde. Ben artık, Çin’in İran ile olan ticarî ilişkisine değinme gereğini bile duymuyorum. İşte bütün bunlar, Çin’e anlaşma ümidi verirken aynı zamanda neden çelme takma ihtiyacı hisseden Trump yönetiminin davranışını açıklayacak kadar önemli.
“Kedinin Rengi“
1978 yılında masa tenisi turnuvaları ile dünyaya yeniden eklemlenen Çin, o günlerde Deng Xiaoping’in “Kedinin fare tutması önemli. Renginin siyah veya beyaz olması değil“ diyerek bir sistem tercihi yapmıştı. Önce piyasa Leninizm, Şimdi Otokratik Kapitalizm derken, kolektif kapitalizm ile yönetilen Çin, aslında bildiğimiz “Kadim Çin“. Ama “Kadim Çin“, gençleşmiş ve dinamik bir Çin. Kabına 35-40 yıldır ancak bu kadar sığabildi. Şimdi artık seddini aşmış koşuyor. Tutabilene aşk olsun! Trump ve şürekâsı, Çin ile didiklenmek yerine daha yaratıcı yollar bulsa çok iyi olacak.
Tam Gönül Yayları Gevşiyor Derken
Malum “Nisan-Mayıs ayları; Gevşer gönül yayları“… 12 Mayıs’ta Çin ABD’den ithal etmekte olduğu 79 malı da tarife listesinden çıkaracağını duyurdu. Anlaşılan bizim burada 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nı sanal olarak kutlayacağımız sırada, bu karar yürürlüğe girecekti. Üstelik bu liste tıbbî dezenfektanları, nadir bulunan metal ve bileşimleri, nikel ve alüminyum alaşımlarını kapsaması bakımından önemliydi ve Çin’in ABD lehine ilan ettiği beşinci tarife listesiydi. Bu olumlu adımlar hep 8 Mayıs tarihinde tarafların yeniden ticaret görüşmelerine başlayacaklarının habercisi olarak kabul edildi. Nitekim ABD Hazine sekreteri Steven Mnuchin, ticaret temsilcisi Robert Lighthizer ve Çin Başkan yardımcısı Liu He, telefonda görüşerek ABD-Çin ticaret anlaşması için Haziran 2020’yi işaret ettiler. Biz de inandık. “Demir tavında dövülür“ diye düşündük. Boğazına kadar salgına batmış şu içine daralan dünyanın artık uzlaşmaya bir yerden başlaması gerekiyordu.
“Vur Abalıya“ Tavrının Makûs Sonucu
Ama “hot-zot“ ile dünyayı yöneteceğini sanan Trump birden bire bir COVID 19 soruşturması başlattığını açıkladı. “America First“ büyük sözünün içini doldurarak, ABD’yi gerçekten salgın birincisi yapan “Bu virüs nereden gelmişti? Wuhan’da laboratuvardan mı sızmıştı? Yoksa birisi getirip, ABD’nin eşiğine mi bırakmıştı?“. Avustralya da soruşturmaya hemen katılacağını açıkladı. “Bu konu nasıl soruşturulacak? Bu işi kim yapacak? WHO (Dünya Sağlık Örgütü) mü? Bulunan sonucu kim doğrulayacak?“ diye düşünmeden Çin ile aynı bölgeyi paylaştığını unutuverdi. Ama bakın şimdi ne oluyor; bir kere soruşturma başlatan taraflar Çin’e, Çin de onlara sopa atıyor. Bu hafta Çin, Avustralya’daki dört mezbahadan ithal ettiği etleri, sağlık standartlarına uygun olmadığı gerekçesi ile durdurdu ve yine bu ülkeden yaptığı arpa ithalatına cezai tarifeler açıkladı.
Bu Zikzakların Amacı Çin’i Durdurmaksa
Biraz havuç, kıstırdığın yerde bol sopa iyi bir diplomasi değil. Şu sıra hiç değil. Ama tüm dünya bir virüsün pençesinde kıvrım kıvrım kıvranırken Çin almış başını gidiyor. Nehirler üzerine setler yapıp hâlâ barajlar kuruyor. Bu, çevresindeki Vietnam, Kamboçya, Mynmar gibi komşularına “Suyumu bulandırdın“ demekten daha beter bir muamele. Onlar da suları kısıldıkça Sam Amca’nın silindir şapkasını bir türlü doğru dürüst takamayan Trump’ın kapısına gidiyorlar. Pakistan’da İndus Nehri üzerine kurduğu baraj, Narendra Modi’nin yüzünü morartıyor. Trump’ın Orta Doğu’daki en önemli müttefiklerinden biri olan İsrail, ABD’nin bölgede ne yapacağını bilmediği için Çin’e yeşil ışık yakmış durumda. Çin Hayfa’da eski limanın 3,5 km kuzeyinde yeni bir liman inşa edip bunun 25 yıllık işletmesini garantiliyor. Belki buraya Musul’dan boru hatları ile petrol akıtacak. Daha bitmedi. İsrail’de su arıtma projelerine giriyor ve en önemlisi 5G teknolojisinde işbirliği anlaşması için ön adımları atıyor. Balkanlara köprüler kurup, raylar döşemeye devam. Akdeniz’de Libya’ya uzanıp mühimmat sevk etmek salgınla bile yorulmayan Çin’in gündeminde. Hâlen bu ülkede faal bulunan 75 Çin şirketi 18,8 milyar dolarlık iş hacmi yaratıyor. Libya’da 36.000 Çinli işçi ve mühendis, 50 ayrı proje kapsamında, raylı sistem ve konut, telekomünikasyon ve baraj inşası peşinde. Ben artık, Çin’in İran ile olan ticarî ilişkisine değinme gereğini bile duymuyorum. İşte bütün bunlar, Çin’e anlaşma ümidi verirken aynı zamanda neden çelme takma ihtiyacı hisseden Trump yönetiminin davranışını açıklayacak kadar önemli.
“Kedinin Rengi“
1978 yılında masa tenisi turnuvaları ile dünyaya yeniden eklemlenen Çin, o günlerde Deng Xiaoping’in “Kedinin fare tutması önemli. Renginin siyah veya beyaz olması değil“ diyerek bir sistem tercihi yapmıştı. Önce piyasa Leninizm, Şimdi Otokratik Kapitalizm derken, kolektif kapitalizm ile yönetilen Çin, aslında bildiğimiz “Kadim Çin“. Ama “Kadim Çin“, gençleşmiş ve dinamik bir Çin. Kabına 35-40 yıldır ancak bu kadar sığabildi. Şimdi artık seddini aşmış koşuyor. Tutabilene aşk olsun! Trump ve şürekâsı, Çin ile didiklenmek yerine daha yaratıcı yollar bulsa çok iyi olacak.