Bugün (20 Nisan 2020) petrol eksi fiyatlamayı gördü. Kıymeti kalmadı. Nedeni tabii ki, Covid-19 salgını. Bir virus. Onun yarattığı ekonomik ortam. Daha yakından inceleyelim.
Bugün itibariyle varil başına $18 dolardan başlayan fiyatı %40 düşerek eksi $38’a indi. Şimdi, depolama kapasitesini doldurmuş Amerikalı üreticiler, tüketicilere petrolü alıp götürmeleri için ceplerinden ödeme yapıyorlar. Bu dünya tarihinde ilk kez oluyor.
Varil başı fiyatı 2008’de $143.68 idi. Bugün fiyatı bu kadar aşağı çeken en önemli etken elbette küresel talepteki şok daralma. Coronovirüs nedeniyle pekçok ülkenin uyguladığı iktisadi kısıtlamalar küresel ölçekte toplam talebi düşürdü. Başta petrol ithal eden, Çin, Hindistan, G. Kore, Japonya gibi ülkeler yavaşlayan ekonomilerine koşut satın aldıkları petrol miktarını azalttılar.
Salgın öncesi küresel ölçekte ihtiyaç duyulan petrol miktarı yaklaşık olarak günde yüz milyon varilken, salgınla birlikte yetmişbeş milyon varile düştü. Yani tüketilemeyen yirmibeş milyon varil, depolanmaya başlandı. Depolama tam doluluk kapasitelerine ulaşılıncaya kadar devam etti. Şimdi depolarda yer kalmadı ve fazla petrol tüketiciye dağıtılıyor. Petrol kuyuları kapatılıyor. Petrol şirketleri batıyor.
Fiyatların aşağı yönlü hareketi ve artan petrol rezervinin verdiği tehlike sinyali, başta ABD olmak üzere petrol ihraç eden ülkelerde derhal hisedildi. Yani petrol ihracatçısı ülkelerin kurmuş olduğu OPEC, Rusya ve ABD; OPEC ++. Viyana’da 6 Mart 2020’de toplanan OPEC + (yani Rusya), bir sonuca ulaşamadan dağıldı. Orada öngörülen günde on milyon varil civarındaki üretim kesintisi içinde kendi payına düşen miktarı fazla bulan Rusya’nın itirazı belirleyici oldu.
Kullandığı teknikler sayesinde petrolü daha ucuza üretebilen Suudi Arabistan, Viyana dönüşü Rusya ile “fiyat savaşı“ başlattı. Suudi Arabistan bu bağlamda günlük üretimini 12,3 milyon varil arttırdı. Bu piyasadaki fazla petrol miktarının %35 kadar artışa ulaşmasını getirdi. Yani daha önceki 25 milyon varil günlük fazlanın üstüne 10 milyon varilden fazla üretim artışı bindi. Fiyatlar hızla düşmeye başladı. ABD’de zaten borçlu durumda olan petrol üreticilerinin durumu giderek kötüleşti. Geleneksel olarak Cumhuriyetçilerin ve dolayısıyla Başkan Trump’ın en önemli destekçisi olan petrol şirketleri huzursuzluklarını dile getirmeye başladılar.
Tüm pazarlıkların en zeki cambazı olarak ünlenmek derdindeki Başkan Trump, fiyatlardaki düşüşü durdurmak için gecikmeden harekete geçti. OPEC + toplantıya çağırıldı. Ancak, Nisan başında gerçekleşecek toplantı ertelendi. Suudi Arabistan, OPEC ve ABD Başkanı Trump’ın arzusu üzerine Rusya ile anlaşmak için telekonferans yöntemiyle daha sonra 9 Nisan’da toplanıldı. Bu toplantıda, petrol üretiminin 2020 yılında günlük on milyon varil, 2021 yılı içinde 7.6 milyon varil, 2022 yılında ise 5.6 milyon varil düşürülmesi öneriliyordu. Meksika’nın ayak diretmeleriyle uzayan toplantı nihayetinde bir anlaşma metni çıktı.
Bu anlaşmaya göre 2020 yılında düşürülecek günlük petrol üretimi önerilen on milyon varilden daha az miktarda, günlük 9.7 milyon varil olarak kararlaştırılmıştı. Meksika istediğini kopartmış ve günlük üretimini yüzbin varil azaltmayı kabul ettirmişti. Geri kalan fark diğer ülkelerin üretim kesintilerini oluşturacaktı.
Buna rağmen petrol fiyatlarındaki düşüş durmadı. Pazarlıklar ustasının öngöremediği bazı mekanizmalar devreye girmişti. 20 Nisan 2020 tarihinde ABD’de petrolün fiyatı keskin düştü ve negatif fiyatlama başladı. Bir zamanlar savaşların nedeni olarak görülen, üzerine şarkı sözleri ve akıl almaz komplo senaryoları yazılan, bazen de oynanan petrolün düştüğü bu durumdan eski ayrıcalıklı konumuna tekrar tırmanması uzak bir ihtimal gibi duruyor.
Normal şartlar altında petrol fiyatlarının geleceği konusunda iki alternatif senaryonun gerçekleşmesi beklenir.
Bunlardan birincisi, ayrıcalıklı bir emtia olarak petrolün fiyatının devlet müdahalesiyle belirlenmesi durumudur. Devletlerin OPEC gibi bir konsorsiyum içinde, kendi önceliklerine göre belli bir pazarlık marjı içinde birbirleriyle karşılıklı oluşturdukları dengeler etrafında belirlenen fiyat senaryosu. Bununla ilgili en olumsuz çıktı fiyatların çok düşük seviyelerde çok uzun süre devam etme olasılığını mümkün kılması. İkinci senaryo ise fiyatların belirlenmesinde piyasa tepkilerinin devreye girmesini sağlamak. Bu senaryonun en istenmeyecek sonucu ise, iktisadi daralmadan çıkışın sağlanabileceği toparlanma dinamiklerini devreye sokma imkanını engeleyerek, depresyonun sürekliliğine neden olma olasılığı.
Şimdi petrol ithal eden ülkeler ellerinde daha önceden yapmış oldukları görece yüksek fiyatlı petrol kontratlarını değiştirme yollarını aramaya başladılar. Henüz süresi ve geçerliliği dolmamış olan eski kontratlar devre dışı kalıncaya kadar ithalatçılar daha ucuza petrol almaya, hatta depolama kapasitesi olanlar, karşılığında depolama ücreti alarak petrole ulaşma imkanına kavuşacaklar. Tüm bu gelişmeler, küresel ekonomik sıralanma hiyerarşisinin ciddi şekilde altüst olduğu bir ortamın yaratılacağı beklentilerini kaçınılmaz olarak şimdi daha da güçlendirdi.