Petrol’ün COVID-19 Sınavı

Makale

Bugünleri de görecekmişiz. Ajda Pekkan’ın “Aman petrol, canım petrol” şarkısıyla Türkiye’yi Eurovizyon şarkı yarışmasında temsil edip aldığı 23 puanla yarışmayı on beşinci olarak tamamladığı 19 Nisan 1980’in üzerinden tam kırk sene geçti. Şarkının aslının gizli aşk "Pet’r Oil" olduğuna fazla takılmayalım. O dönemde üzerine şarkı sözleri yazdıracak kadar önemliydi petrol. Bulunmazdı, çünkü petrol krizi vardı. Gene petrol krizi var ama bu sefer başka türlü....

Bugünleri de görecekmişiz.
Ajda Pekkan’ın “Aman petrol, canım petrol“ şarkısıyla Türkiye’yi Eurovizyon şarkı yarışmasında temsil edip aldığı 23 puanla yarışmayı on beşinci olarak tamamladığı 19 Nisan 1980’in üzerinden tam kırk sene geçti. Şarkının aslının gizli aşk "Pet’r Oil" olduğuna fazla takılmayalım. O dönemde üzerine şarkı sözleri yazdıracak kadar önemliydi petrol. Bulunmazdı, çünkü petrol krizi vardı. Gene petrol krizi var ama bu sefer başka türlü.

Bugün (20 Nisan 2020) petrol eksi fiyatlamayı gördü. Kıymeti kalmadı. Nedeni tabii ki, Covid-19 salgını. Bir virus. Onun yarattığı ekonomik ortam. Daha yakından inceleyelim.

Bugün itibariyle varil başına $18 dolardan başlayan fiyatı %40 düşerek eksi $38’a indi. Şimdi, depolama kapasitesini doldurmuş Amerikalı üreticiler, tüketicilere petrolü alıp götürmeleri için ceplerinden ödeme yapıyorlar. Bu dünya tarihinde ilk kez oluyor.

Varil başı fiyatı 2008’de $143.68 idi. Bugün fiyatı bu kadar aşağı çeken en önemli etken elbette küresel talepteki şok daralma. Coronovirüs nedeniyle pekçok ülkenin uyguladığı iktisadi kısıtlamalar küresel ölçekte toplam talebi düşürdü. Başta petrol ithal eden, Çin, Hindistan, G. Kore, Japonya gibi ülkeler yavaşlayan ekonomilerine koşut satın aldıkları petrol miktarını azalttılar.

Salgın öncesi küresel ölçekte ihtiyaç duyulan petrol miktarı yaklaşık olarak günde yüz milyon varilken, salgınla birlikte yetmişbeş milyon varile düştü. Yani tüketilemeyen yirmibeş milyon varil, depolanmaya başlandı. Depolama tam doluluk kapasitelerine ulaşılıncaya kadar devam etti. Şimdi depolarda yer kalmadı ve fazla petrol tüketiciye dağıtılıyor. Petrol kuyuları kapatılıyor. Petrol şirketleri batıyor.

Fiyatların aşağı yönlü hareketi ve artan petrol rezervinin verdiği tehlike sinyali, başta ABD olmak üzere petrol ihraç eden ülkelerde derhal hisedildi. Yani petrol ihracatçısı ülkelerin kurmuş olduğu OPEC, Rusya ve ABD; OPEC ++. Viyana’da 6 Mart 2020’de toplanan OPEC + (yani Rusya), bir sonuca ulaşamadan dağıldı. Orada öngörülen günde on milyon varil civarındaki üretim kesintisi içinde kendi payına düşen miktarı fazla bulan Rusya’nın itirazı belirleyici oldu.

Kullandığı teknikler sayesinde petrolü daha ucuza üretebilen Suudi Arabistan, Viyana dönüşü Rusya ile “fiyat savaşı“ başlattı. Suudi Arabistan bu bağlamda günlük üretimini 12,3 milyon varil arttırdı. Bu piyasadaki fazla petrol miktarının %35 kadar artışa ulaşmasını getirdi. Yani daha önceki 25 milyon varil günlük fazlanın üstüne 10 milyon varilden fazla üretim artışı bindi. Fiyatlar hızla düşmeye başladı. ABD’de zaten borçlu durumda olan petrol üreticilerinin durumu giderek kötüleşti. Geleneksel olarak Cumhuriyetçilerin ve dolayısıyla Başkan Trump’ın en önemli destekçisi olan petrol şirketleri huzursuzluklarını dile getirmeye başladılar.

Tüm pazarlıkların en zeki cambazı olarak ünlenmek derdindeki Başkan Trump, fiyatlardaki düşüşü durdurmak için gecikmeden harekete geçti. OPEC + toplantıya çağırıldı. Ancak, Nisan başında gerçekleşecek toplantı ertelendi. Suudi Arabistan, OPEC ve ABD Başkanı Trump’ın arzusu üzerine Rusya ile anlaşmak için telekonferans yöntemiyle daha sonra 9 Nisan’da toplanıldı. Bu toplantıda, petrol üretiminin 2020 yılında günlük on milyon varil, 2021 yılı içinde 7.6 milyon varil, 2022 yılında ise 5.6 milyon varil düşürülmesi öneriliyordu. Meksika’nın ayak diretmeleriyle uzayan toplantı nihayetinde bir anlaşma metni çıktı.

Bu anlaşmaya göre 2020 yılında düşürülecek günlük petrol üretimi önerilen on milyon varilden daha az miktarda, günlük 9.7 milyon varil olarak kararlaştırılmıştı. Meksika istediğini kopartmış ve günlük üretimini yüzbin varil azaltmayı kabul ettirmişti. Geri kalan fark diğer ülkelerin üretim kesintilerini oluşturacaktı.

Buna rağmen petrol fiyatlarındaki düşüş durmadı. Pazarlıklar ustasının öngöremediği bazı mekanizmalar devreye girmişti. 20 Nisan 2020 tarihinde ABD’de petrolün fiyatı keskin düştü ve negatif fiyatlama başladı. Bir zamanlar savaşların nedeni olarak görülen, üzerine şarkı sözleri ve akıl almaz komplo senaryoları yazılan, bazen de oynanan petrolün düştüğü bu durumdan eski ayrıcalıklı konumuna tekrar tırmanması uzak bir ihtimal gibi duruyor.

Normal şartlar altında petrol fiyatlarının geleceği konusunda iki alternatif senaryonun gerçekleşmesi beklenir.

Bunlardan birincisi, ayrıcalıklı bir emtia olarak petrolün fiyatının devlet müdahalesiyle belirlenmesi durumudur. Devletlerin OPEC gibi bir konsorsiyum içinde, kendi önceliklerine göre belli bir pazarlık marjı içinde birbirleriyle karşılıklı oluşturdukları dengeler etrafında belirlenen fiyat senaryosu. Bununla ilgili en olumsuz çıktı fiyatların çok düşük seviyelerde çok uzun süre devam etme olasılığını mümkün kılması. İkinci senaryo ise fiyatların belirlenmesinde piyasa tepkilerinin devreye girmesini sağlamak. Bu senaryonun en istenmeyecek sonucu ise, iktisadi daralmadan çıkışın sağlanabileceği toparlanma dinamiklerini devreye sokma imkanını engeleyerek, depresyonun sürekliliğine neden olma olasılığı.

Şimdi petrol ithal eden ülkeler ellerinde daha önceden yapmış oldukları görece yüksek fiyatlı petrol kontratlarını değiştirme yollarını aramaya başladılar. Henüz süresi ve geçerliliği dolmamış olan eski kontratlar devre dışı kalıncaya kadar ithalatçılar daha ucuza petrol almaya, hatta depolama kapasitesi olanlar, karşılığında depolama ücreti alarak petrole ulaşma imkanına kavuşacaklar. Tüm bu gelişmeler, küresel ekonomik sıralanma hiyerarşisinin ciddi şekilde altüst olduğu bir ortamın yaratılacağı beklentilerini kaçınılmaz olarak şimdi daha da güçlendirdi.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2769 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1109
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

İlk ve en öncelikli olarak yapmamız gereken, Japon vatandaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için proaktif diplomasi geliştirmektir. Bu temelde, benzer düşüncedeki ülkelerle koordinasyon sağlamak ve Japonya-ABD İttifakı'nı temel taş olarak kullanarak çok taraflı iş birliğini teşvik e...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

Günümüzde güvenlik kavramına ilişkin genişletilmiş tanımlamaya gıda güvenliği de girmektedir. Gıda güvenliği konusu ele alınırken gıda güvenilirliği, gıda egemenliği, gıda paylaşılabilirliği ve gıda sürdürülebilirliği kavramları ile birlikte ele alınmaktadır.;

Bu metin, meritokrasinin Türkiye'nin genel güvenliğine ve istikrarına olan etkilerini detaylı olarak inceler. Meritokrasinin potansiyel zorlukları ve fırsatları, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik kaygıları bağlamında tartışılmaktadır.;

Bugünkü konu Türkçe. Hakikaten bizim için en önemli meseledir Türkçe. Çünkü Türk milleti dediğin topluluk bir dil etrafında oluşmuştur. Bunu Batı’da Jean-Paul Roux diye Türklerin tarihini yazan Fransız tarihçi kitabının başlarına koymuştur: “Türkler dil etrafında oluşmuş bir millettir.“ Bugün birbir...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...