BİLDİRİ ÇAĞRISI
6. İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI (2020)
“Kovid-19 Sonrası Geleceğin Güvenlik Kurumları ve Stratejik Dönüşüm;
Asker, Polis, Jandarma, İstihbarat, Diplomasi ve Sosyo-ekonomi“
( 05-06 Kasım 2020, İstanbul )
6. İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI (2020)
“Kovid-19 Sonrası Geleceğin Güvenlik Kurumları ve Stratejik Dönüşüm;
Asker, Polis, Jandarma, İstihbarat, Diplomasi ve Sosyo-ekonomi“
( 05-06 Kasım 2020, İstanbul )
Küreselleşmenin hemen her alanda yol açmakta olduğu dönüşüm süreci içinde, tehdidin asimetrik ve çok boyutlu konuma ulaşması, tehdit algılamalarını çeşitlendirmiş, bu çeşitlenmeye bağlı olarak güvenlik paradigmaları değişmiş, “güvenlik“ kavramının genişleme ve derinleşme süreci hızlanmıştır.
Dünyanın büyük bir bölümünde güvenliğe karşı tehditler aslında başka bir ülkenin ordusundan ziyade; ekonomik çöküş, politik baskı, kıtlık, aşırı nüfus artışı, etnik ayrılıklar, savaş, iç çatışmalar, bölgesel ve ulusal anlaşmazlıklar, doğa ve çevrenin tahribatı, terörizm, örgütlü suç, devletlerin kendi halklarına yönelik şiddet eylemleri, salgın hastalıklar, insan ve tehlikeli madde kaçakçılığı, silah-uyuşturucu ticareti, kara para aklama, gelişmekte olan demokrasilerin piyasa istikrarlarını bozmaya yönelik büyük finans dolandırıcılığı gibi bir dizi sorundan kaynaklanmaktadır. Bu tip olgular, günümüzde devletleri eskiye oranla daha fazla tehdit etmekte ve daha fazla ulusal ve uluslararası düzeni etkilemektedir.
2007-2008 küresel finans krizi, ABD’de 2011 yılında başlayan “Wall Street’i İşgal Et“ eylemleri, Londra, Frankfurt ve Paris’teki öğrenci ve aktivist eylemleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı etkisi altına alan Arap İsyanları ve Orta Doğu, Sahra-altı Afrika ve Doğu Asya’daki insani krizler; hukuk ve siyaset, güvenlik ve özgürlükler, popülizm, çoğulculuk ve demokrasi tartışmalarını yeniden tetiklemiştir. Dinî, etnik, sınıfsal, ırksal ve azınlıklara ilişkin fay hatları, başta Batılı ülkelerde olmak üzere yeniden harekete geçmiş, çözülmeyen küresel krizlerden beslenen aşırı sağ ve aşırı sol akımlar Batılı ülkelerde statükoyu ciddi anlamda tehdit eder hâle gelmiştir.
Küresel jeopolitik gelişmeler, “güvenlik’’ ve ‘’güç“ kavramlarının yeni stratejik ortamdaki tanımlarını değiştirmiştir. Bu durum, savunma, güvenlik, diplomasi ve sosyo-ekonomi alanlarında faaliyet gösteren kurumlar ve paydaşlarının bu yeni konvansiyonel kavramları yeniden yorumlayarak re-organize olmalarını gerekli kılmaktadır.
“Endüstri 4,0 ve Dijital Dönüşüm“ ile birlikte ulaşılacak yeni seviyede, insanların, nesnelerin ve sistemlerin birbiri ile bağlantısı yaygın ve etkin bir şekilde gerçekleşecektir. Bu altyapı sayesinde dinamik, gerçek-zamanlı optimize edilmiş, kendi kendine organize olabilen, tüm organizasyon geneline yayılmış ve organizasyonlar arası katma-değer zinciri ağları oluşabilecektir.
Değişen ve gelişen teknolojinin etkisiyle günümüz dünyasında suç ve suçluluk kavramlarının da içeriği değişmektedir. Bu değişim ve gelişim, ülkeler arasındaki sınırları da zorlayan bir nitelik kazanarak terörizm, organize suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı, siber suçlar, insan kaçakçılığı gibi suç tiplerinin faillerinin amaçlarına ulaşmalarında büyük kolaylık sağlamakta, bu durum devletlerin ve bireylerin güvenliğini daha büyük ölçekte tehdit etmektedir. Dolayısıyla günümüzdeki küresel dönemde, eskiye göre daha donanımlı olan bireyler ve küçük gruplar, büyük tehditler oluşturabilme yeteneğine sahip olmuşlardır.
Günümüz harekât/yönetişim ortamında bilgi kaynaklarının çeşitliği ve toplanan verinin hacmi artmıştır. Yapay Zekâ tabanlı bilgi işlem teknolojileri sayesinde veriler çok kısa sürede işlenebilmekte, mantıksal sonuçlar elde edilebilmektedir. Gelişmiş bir ağ yapısı içerisinde Yapay Zekâ tabanlı algoritmalar; radarlardan, insansız hava araçlarından, hava erken ihbar uçaklarından uydulardan, elektronik tespit sistemlerinden, istihbari kaynaklardan ve sosyal medya gibi farklı ortamlardan alınan bilgileri çok kısa sürede işleyebilmekte, analiz ederek sonuca varabilmektedir. Yapay Zekâ tabanlı algoritmalar insanlardan daha kısa sürede ve az hata ile sonuca vardıkları için harekâtın temposu artarak savaş/mücadele, makine hızında ilerleyecektir. Daha önce yakın koordinasyon gerektiren karmaşık görevler, iletişim hâlindeki Yapay Zekâ algoritmaları ile karşılıklı müdahaleye neden olmadan yapılabilecektir.
Yeni tip korona virüse dair ilk vakanın Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkmasının ardından yaşanan gelişmeler sonucu Kovid-19 salgını Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi“ (küresel salgın) olarak ilan edilmiş ve uluslararası arena beklemediği bir senaryo ile karşı karşıya kalmıştır.
Küresel yönetişim teknoloji, ekonomi, askerî ve politik tehditler ile dengeleme süreçlerini takip ederken, Kovid-19 salgını tüm aktörleri hazır olmadıkları bir senaryo ile karşı karşıya bırakmıştır. Uluslararası arenada can güvenliğinin sağlanması tüm dünya gündeminin birincil konusu hâline gelmiş, bunun yanı sıra ekonomi piyasaları, uluslararası ticaret, ülkeler arası ulaşım durma noktasına gelirken, birçok ulusal altyapı ve ekonominin yetersiz kaldığı görülmüştür.
Korona virüsün yol açtığı bu küresel salgın, sağlık sistemlerini ikincil planda bırakan büyük güçler için ders niteliği taşımaktadır. Salgın sonrası için birçok aktörün ekonomik ve politik stratejisinin/altyapısının olmaması küresel bir krizin dayatacağı değişim ve dönüşümün habercisi durumundadır. Aynı zamanda devletler ve küresel yönetişim için gıda, su ve sağlık güvenliği en büyük öncelik ve işbirliği alanı hâline gelmiştir.
Kovid-19 pandemisi güvenlik ve savunma dâhil üretim, tüketim, büyüme ve konvansiyonel güç standartlarının değişimi için kritik bir milattır. Ulusal ve uluslararası bağışıklık sisteminin yeniden yorumlanması ve stratejik dönüşüm için senaryo ve hazırlıklar en öncelikli farkındalık olmuştur. Bu bağlamda “Geleceğin Güvenlik Kurumları ve Stratejik Dönüşümü“ her ülke için lokomotif öncelik hâline gelmiştir.
Belirtilen değişim ve dönüşümler güvenlik kurumlarında her açıdan önemli bir paradigma değişimini gerekli kılmaktadır. Mevcut paradigmaya göre yapılanan güvenlik kurumları değişim ve dönüşümü çok boyutlu ve planlı stratejik bir bakış açısı ile, sosyo-ekonomik gelişmeleri ve bunun topluma yansımalarını da dikkate alarak hayata geçirmelidir.
Her ekonomik sektörün güvenlikleştirilmesi, güvenlik/savunma sektörünün her boyutunun ise ekonomikleştirilmesi, birlikte yönetilmesi gereken temel paradigmalardır. Artık geleneksel hiyerarşiye dayalı organizasyonlar ve iş yapma biçimi yerine; esnek, modüler, dinamik, akışkan, ihtiyaç odaklı ve dijital dönüşümü tamamlamış güvenlik kurumlarının ne ve nasıl olacağı temel sorudur.
Dünyanın büyük bir bölümünde güvenliğe karşı tehditler aslında başka bir ülkenin ordusundan ziyade; ekonomik çöküş, politik baskı, kıtlık, aşırı nüfus artışı, etnik ayrılıklar, savaş, iç çatışmalar, bölgesel ve ulusal anlaşmazlıklar, doğa ve çevrenin tahribatı, terörizm, örgütlü suç, devletlerin kendi halklarına yönelik şiddet eylemleri, salgın hastalıklar, insan ve tehlikeli madde kaçakçılığı, silah-uyuşturucu ticareti, kara para aklama, gelişmekte olan demokrasilerin piyasa istikrarlarını bozmaya yönelik büyük finans dolandırıcılığı gibi bir dizi sorundan kaynaklanmaktadır. Bu tip olgular, günümüzde devletleri eskiye oranla daha fazla tehdit etmekte ve daha fazla ulusal ve uluslararası düzeni etkilemektedir.
2007-2008 küresel finans krizi, ABD’de 2011 yılında başlayan “Wall Street’i İşgal Et“ eylemleri, Londra, Frankfurt ve Paris’teki öğrenci ve aktivist eylemleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı etkisi altına alan Arap İsyanları ve Orta Doğu, Sahra-altı Afrika ve Doğu Asya’daki insani krizler; hukuk ve siyaset, güvenlik ve özgürlükler, popülizm, çoğulculuk ve demokrasi tartışmalarını yeniden tetiklemiştir. Dinî, etnik, sınıfsal, ırksal ve azınlıklara ilişkin fay hatları, başta Batılı ülkelerde olmak üzere yeniden harekete geçmiş, çözülmeyen küresel krizlerden beslenen aşırı sağ ve aşırı sol akımlar Batılı ülkelerde statükoyu ciddi anlamda tehdit eder hâle gelmiştir.
Küresel jeopolitik gelişmeler, “güvenlik’’ ve ‘’güç“ kavramlarının yeni stratejik ortamdaki tanımlarını değiştirmiştir. Bu durum, savunma, güvenlik, diplomasi ve sosyo-ekonomi alanlarında faaliyet gösteren kurumlar ve paydaşlarının bu yeni konvansiyonel kavramları yeniden yorumlayarak re-organize olmalarını gerekli kılmaktadır.
“Endüstri 4,0 ve Dijital Dönüşüm“ ile birlikte ulaşılacak yeni seviyede, insanların, nesnelerin ve sistemlerin birbiri ile bağlantısı yaygın ve etkin bir şekilde gerçekleşecektir. Bu altyapı sayesinde dinamik, gerçek-zamanlı optimize edilmiş, kendi kendine organize olabilen, tüm organizasyon geneline yayılmış ve organizasyonlar arası katma-değer zinciri ağları oluşabilecektir.
Değişen ve gelişen teknolojinin etkisiyle günümüz dünyasında suç ve suçluluk kavramlarının da içeriği değişmektedir. Bu değişim ve gelişim, ülkeler arasındaki sınırları da zorlayan bir nitelik kazanarak terörizm, organize suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı, siber suçlar, insan kaçakçılığı gibi suç tiplerinin faillerinin amaçlarına ulaşmalarında büyük kolaylık sağlamakta, bu durum devletlerin ve bireylerin güvenliğini daha büyük ölçekte tehdit etmektedir. Dolayısıyla günümüzdeki küresel dönemde, eskiye göre daha donanımlı olan bireyler ve küçük gruplar, büyük tehditler oluşturabilme yeteneğine sahip olmuşlardır.
Günümüz harekât/yönetişim ortamında bilgi kaynaklarının çeşitliği ve toplanan verinin hacmi artmıştır. Yapay Zekâ tabanlı bilgi işlem teknolojileri sayesinde veriler çok kısa sürede işlenebilmekte, mantıksal sonuçlar elde edilebilmektedir. Gelişmiş bir ağ yapısı içerisinde Yapay Zekâ tabanlı algoritmalar; radarlardan, insansız hava araçlarından, hava erken ihbar uçaklarından uydulardan, elektronik tespit sistemlerinden, istihbari kaynaklardan ve sosyal medya gibi farklı ortamlardan alınan bilgileri çok kısa sürede işleyebilmekte, analiz ederek sonuca varabilmektedir. Yapay Zekâ tabanlı algoritmalar insanlardan daha kısa sürede ve az hata ile sonuca vardıkları için harekâtın temposu artarak savaş/mücadele, makine hızında ilerleyecektir. Daha önce yakın koordinasyon gerektiren karmaşık görevler, iletişim hâlindeki Yapay Zekâ algoritmaları ile karşılıklı müdahaleye neden olmadan yapılabilecektir.
Yeni tip korona virüse dair ilk vakanın Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkmasının ardından yaşanan gelişmeler sonucu Kovid-19 salgını Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi“ (küresel salgın) olarak ilan edilmiş ve uluslararası arena beklemediği bir senaryo ile karşı karşıya kalmıştır.
Küresel yönetişim teknoloji, ekonomi, askerî ve politik tehditler ile dengeleme süreçlerini takip ederken, Kovid-19 salgını tüm aktörleri hazır olmadıkları bir senaryo ile karşı karşıya bırakmıştır. Uluslararası arenada can güvenliğinin sağlanması tüm dünya gündeminin birincil konusu hâline gelmiş, bunun yanı sıra ekonomi piyasaları, uluslararası ticaret, ülkeler arası ulaşım durma noktasına gelirken, birçok ulusal altyapı ve ekonominin yetersiz kaldığı görülmüştür.
Korona virüsün yol açtığı bu küresel salgın, sağlık sistemlerini ikincil planda bırakan büyük güçler için ders niteliği taşımaktadır. Salgın sonrası için birçok aktörün ekonomik ve politik stratejisinin/altyapısının olmaması küresel bir krizin dayatacağı değişim ve dönüşümün habercisi durumundadır. Aynı zamanda devletler ve küresel yönetişim için gıda, su ve sağlık güvenliği en büyük öncelik ve işbirliği alanı hâline gelmiştir.
Kovid-19 pandemisi güvenlik ve savunma dâhil üretim, tüketim, büyüme ve konvansiyonel güç standartlarının değişimi için kritik bir milattır. Ulusal ve uluslararası bağışıklık sisteminin yeniden yorumlanması ve stratejik dönüşüm için senaryo ve hazırlıklar en öncelikli farkındalık olmuştur. Bu bağlamda “Geleceğin Güvenlik Kurumları ve Stratejik Dönüşümü“ her ülke için lokomotif öncelik hâline gelmiştir.
Belirtilen değişim ve dönüşümler güvenlik kurumlarında her açıdan önemli bir paradigma değişimini gerekli kılmaktadır. Mevcut paradigmaya göre yapılanan güvenlik kurumları değişim ve dönüşümü çok boyutlu ve planlı stratejik bir bakış açısı ile, sosyo-ekonomik gelişmeleri ve bunun topluma yansımalarını da dikkate alarak hayata geçirmelidir.
Her ekonomik sektörün güvenlikleştirilmesi, güvenlik/savunma sektörünün her boyutunun ise ekonomikleştirilmesi, birlikte yönetilmesi gereken temel paradigmalardır. Artık geleneksel hiyerarşiye dayalı organizasyonlar ve iş yapma biçimi yerine; esnek, modüler, dinamik, akışkan, ihtiyaç odaklı ve dijital dönüşümü tamamlamış güvenlik kurumlarının ne ve nasıl olacağı temel sorudur.
Alt Temalar
Kovid-19 Sonrası Geleceğin Güvenlik Kurumları ve Stratejik Dönüşüm; Yeni Paradigmalar
Değişim Dinamikleri ve Regülasyon Yönetişimi | Kurumsal Altyapı
Ulusal Kurumsal Güç Ekosistemleri ve Haritalandırılması
Yeni Güvenlik Teknolojileri, Etik ve Hukuk
Yeni Medya, Veri Ekosistemi ve Güvenlik
Kovid-19 Sonrası Geleceğin Askerî ve Kurumsal Yönetişimi
Kara | Deniz | Hava | Uzay
Kovid-19 Sonrası Geleceğin İç Güvenlik Yönetişimi ve Eşgüdüm
Mülki İdare | Kolluk Kuvvetleri | Yerel Yönetimler
Geleceğin Polisi ve Kurumsal Yönetişimi
Geleceğin Akıllı Şehirleri ve Güvenlik Yönetişimi
Geleceğin Jandarması ve Kurumsal Yönetişimi
Geleceğin İstihbaratı ve Kurumsal Yönetişimi
İç İstihbarat | Dış İstihbarat
Geleceğin Diplomasisi ve Kurumsal Yönetişimi
Kamu Diplomasisi | Sektörel Diplomasi | Kültür Diplomasisi
Geleceğin Sosyo-Ekonomi Kurumları ve Güvenlik Yönetişimi
Sosyolojik Yetenekler ve Odaklanma | Ekonomik Güvenlik Yönetişimi ve Eşgüdüm
Çok Boyutlu Güvenlik Yönetişimi İçin Yeni Alanlar
Siber Kültür | Gizli Açlık | Teknoloji Yönetimi
Kovid-19 Sonrası Geleceğin Güvenlik Kurumları ve Stratejik Dönüşüm; Yeni Paradigmalar
Değişim Dinamikleri ve Regülasyon Yönetişimi | Kurumsal Altyapı
Ulusal Kurumsal Güç Ekosistemleri ve Haritalandırılması
Yeni Güvenlik Teknolojileri, Etik ve Hukuk
Yeni Medya, Veri Ekosistemi ve Güvenlik
Kovid-19 Sonrası Geleceğin Askerî ve Kurumsal Yönetişimi
Kara | Deniz | Hava | Uzay
Kovid-19 Sonrası Geleceğin İç Güvenlik Yönetişimi ve Eşgüdüm
Mülki İdare | Kolluk Kuvvetleri | Yerel Yönetimler
Geleceğin Polisi ve Kurumsal Yönetişimi
Geleceğin Akıllı Şehirleri ve Güvenlik Yönetişimi
Geleceğin Jandarması ve Kurumsal Yönetişimi
Geleceğin İstihbaratı ve Kurumsal Yönetişimi
İç İstihbarat | Dış İstihbarat
Geleceğin Diplomasisi ve Kurumsal Yönetişimi
Kamu Diplomasisi | Sektörel Diplomasi | Kültür Diplomasisi
Geleceğin Sosyo-Ekonomi Kurumları ve Güvenlik Yönetişimi
Sosyolojik Yetenekler ve Odaklanma | Ekonomik Güvenlik Yönetişimi ve Eşgüdüm
Çok Boyutlu Güvenlik Yönetişimi İçin Yeni Alanlar
Siber Kültür | Gizli Açlık | Teknoloji Yönetimi
BİLDİRİ ÖZETİ GÖNDERİMİ
6. İstanbul Güvenlik Konferansı (2020) oturumlarında konuşmacı olmak için gerekli belgenin izgisavas@tasam.org veya ahmetyildiz@tasam.org adresine aşağıda tarif edildiği şekilde oluşturularak MS Word dosyası formatında iletilmesi gerekmektedir:
- Tebliğ başlığı
- 300 kelimelik özet, 5 anahtar kelime
- Kurumsal bağınız ve özgeçmiş
- Telefon numaranız (özgeçmişte yazılı değilse)
Önemli Tarihler
Özet son gönderim tarihi : 13 Eylül 2020
Kabul edilen bildirilerin ilan tarihi : 30 Eylül 2020
Gözden geçirilmiş tam metin gönderimi : 30 Ekim 2020
Konferans tarihi : 05-06 Kasım 2020
Gerekli Bilgiler
- Özet/makale kabul süreci hakem kurulumuzun gizli değerlendirme (blind review) yöntemi kullanılması sonucunda gerçekleşmektedir.
- Özetle uyumlu, bilimsel yeterliliği kabul edilen tüm tam metinler derleme kitapta yayımlanacaktır.
- Özet gönderimi ve kabul edilen bildirilerin sunumu için ücret talep edilmemektedir.
- Ulaşım, konaklama ve yerel masraflar katılımcılara aittir.