Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Yetki Alanlarına İlişkin Sınırlandırma Sorunları ve Bölgedeki Enerji Keşiflerine İlişkin Bir Değerlendirme

Makale

Dünya nüfusundaki artışa paralel olarak kıt kaynakların kullanımına yönelik talebin büyümesi, toplumları her geçen gün daha yeni kaynaklar aramaya yöneltmektedir. Dünya üzerindeki karasal alanların neredeyse tamamının paylaşıldığı günümüzde, ülkelerin dikkatleri özellikle deniz alanlarına ve deniz kaynaklı enerjilere çevrilmiş durumdadır....

Özet

Dünya nüfusundaki artışa paralel olarak kıt kaynakların kullanımına yönelik talebin büyümesi, toplumları her geçen gün daha yeni kaynaklar aramaya yöneltmektedir. Dünya üzerindeki karasal alanların neredeyse tamamının paylaşıldığı günümüzde, ülkelerin dikkatleri özellikle deniz alanlarına ve deniz kaynaklı enerjilere çevrilmiş durumdadır. Özellikle sahildar devletlere denizle ilintili kaynakları kullanma hakkını veren en önemli unsur ise uluslararası hukuktan doğan, deniz yetki alanlarına ilişkin haklardır. Bu haklar, genel olarak iç sular ve karasuları gibi kısa mesafeli deniz alanlarıyla başlayıp, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge gibi deniz dibinde ve deniz yatakları üzerindeki araştırma yapmaya imkân sağlayan haklar ile devam eder. Dünya ölçeğinde önemli deniz alanlarının kesişim noktasında yer alan Türkiye, deniz yetki alanlarına ilişkin uygulamalarıyla dikkat çeken bir konumdadır. Doğu Akdeniz’de özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Yönetimi (KKTC)’ ne komşu sahildar devletlerle ihtilaflı konumda olan ve paylaşıma konu olan deniz alanlarındaki uygulamalar, hem Türkiye hem de diğer sahildar devletler için önemli bir mücadele alanını teşkil etmektedir. Bu nedenle söz konusu çalışmada Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarındaki uygulamaları ve bu uygulamaların enerji keşiflerine etkisi tartışılmıştır. Bu kapsamda konunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle, deniz yetki alanlarına ilişkin temel kavramlara yer verilmiş ve sonrasında Doğu Akdeniz’deki uygulamalar açıklanarak, bu bölgedeki enerji keşiflerine ilişkin gelişmeler değerlendirilmiştir. Ardından geleceğe yönelik öngörülere değinilerek çalışma sonlandırılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Deniz Yetki Alanları, Doğu Akdeniz, KKTC, Enerji Keşifleri


GİRİŞ

Deniz alanlarının paylaşım sürecinin devam ettiği günümüzde ülkeler, gerek uluslararası deniz hukukundan kaynaklanan haklarla gerekse uluslararası hukuk ilkelerini ihlal ederek deniz alanları konusunda sahiplenme faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu anlamda Dünya üzerinde deniz yetki alanlarıyla ilgili pek çok sorunlu alan mevcuttur. Deniz yetki alanlarıyla ilgili önemli çekişmelere sahne olan bölgelerden birisi de Kıbrıs’ı da içine alan Doğu Akdeniz havzasıdır. Doğu Akdeniz, kıtalararası deniz alanlarını birleştirmesi ve en az iki yüz yıllık bir tarihi içermesinin yanı sıra çağımızın en önemli enerji kaynaklarından biri olan hidrokarbon potansiyeli açısından da dikkat çekici bir konumdadır. Kıbrıs’ı da kapsayan bu önemli hidrokarbon kaynağı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’ne ait olan deniz alanlarının kesişim bölgesinde yer aldığı için Türkiye ve GKRY arasında sorun unsuru olmaya devam etmektedir. Söz konusu bölgede deniz alanlarının sahiplenilmesine yönelik artan faaliyetler ve özellikle GKRY’nin kıyıdaş ülkelerle yapmış olduğu ve yürütmekte olduğu anlaşmalar, bölgeyle ilgili gündemde belirleyici olmaya devam etmektedir. Bu uygulamaların altında yatan temel sebep ise deniz yetki alanlarında enerji keşifleri yapmaya olanak tanıyan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarının belirlenmesinde yaşanan sorunlardır. Bu araştırma kapsamında öncelikle deniz yetki alanlarına ilişkin hukuksal kavramalara yer verilmiş ve ardından Doğu Akdeniz’de hidrokarbon potansiyeliyle ilgili bilgiler açıklanarak konuyla ilgili güncel gelişmeler aktarılarak mevcut durum analizi yapılmıştır. Son olarak çalışma kapsamında tarihte ve yakın geçmişte yaşananlar dikkate alınarak geleceğe yönelik bir perspektif geliştirilmeye çalışılmıştır.


1. DENİZ YETKİ ALANLARINA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR

Deniz alanlarındaki ulaşım ile ilgili temel sorun, deniz ulaşımının hukuki açıdan her yerde serbest olup olmadığı ile ilintilidir. Deniz alanlarına ilişkin olarak ülkeler, denizin bazı bölümlerine tümüyle sahiptirler. Ancak bazı bölümlerinde sadece bir takım egemenlik haklarını kullanabilmektedirler. Bu nedenle denizdeki ulaşım ticari olsun ya da olmasın, bu alanlardaki geçişin serbest olup olmadığının ve geçişe ilişkin hukuki rejimin tespit edilmesi gerekmektedir. Deniz hukukuna ilişkin konular, ülkelerin sosyal veya politik koşulları haricinde doğrudan doğruya denizde seyrüsefer yapmak için düzenlendiğinden, bu alanda uluslararası anlaşmaların yapılması zorunlu hale gelmiştir. Bu anlamda uluslararası hukukun temel kaynağını örf ve adetler oluştururken, diğer taraftan denizlere ülkeler tarafından atfedilen siyasi ve ekonomik önemin sonucunda deniz hukukuna ilişkin yazılı çalışmalar geliştirilmiş ve sınırlandırmaya ilişkin kurallar tespit edilmiştir (Kuran, 2007, s.2). Bu çalışma kapsamında söz konusu deniz yetki alanlarından iç sular, karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge kavramlarına yer verilmiştir.

Bir deniz alanı olarak iç suları tanımlayabilmek için öncelikle esas çizgi kavramına değinmek gerekmektedir. Deniz hukukunda esas çizgi, genellikle suların en alçak olduğu zamandaki coğrafi kıyı çizgisine eşit olmaktadır. İç sular ise, karasularının başladığı esas çizginin berisinde kalan sular olarak tanımlanmaktadır. İç suların hukuksal rejiminin temel dayanağı, kıyı devletinin egemenliğidir. Bu nedenle iç sularda kıyı devletinin yetkilerinin tam olduğu kabul edilir (Pazarcı, 2010, s.206). Kıyı devletinin iç sulardaki egemenlik haklarının bir sonucu da iç sularda balıkçılığı düzenleme yetkisinin münhasıran kıyı devletine tanınmış olmasıdır. Devlet, yabancı gerçek veya tüzel kişilerin iç sularda balık avlamalarını yasaklayacağı gibi, buna izin de verebilir. İç sularda balık avcılığını kendi uyrukluğundaki gerçek veya tüzel kişilere tanıyan devletler, bu sularda avlanan yabancı gerçek veya tüzel kişileri cezalandırma hakkına da sahiptirler (İnan, 1976, s.12).

İç sular rejimine ilişkin olarak karşılaşılan önemli bir sorun, bu su alanlarına yabancı devletlerin gemilerinin serbestçe giriş çıkış haklarının bulunup bulunmadığı konusuyla ilgilidir. Uluslararası yargı ve hakemlik kararları ile devletlerin uygulamaları incelendiğinde, genel bir kuraldan söz etmek mümkün değildir. Sorun uygulamada daha çok limanlara giriş çıkış serbestliği konusunda ortaya çıkmakta olup, dönemlere, ilgili taraflara ve gemilerin türlerine göre değişik cevaplara yer verilmektedir (Pazarcı, 2003, s.307).

Deniz yetki alanlarına ilişkin bir diğer önemli kavram ise karasularıdır. Karasuları, bir kıyı devletinin kara ülkesini çevreleyen ve uluslararası hukuka uygun olarak açıklara doğru belli bir genişliğe doğru uzanan kıyı devletine ait deniz kuşağına verilen isimdir (Pazarcı, 2010, s.262). Şekil 1’de iç suları ve bu alandan sonra gelen karasularına ilişkin deniz alanlarını görmek mümkündür.

TASAM Yayınlarının "Yeni Deniz Güvenliği Ekosistemi ve Doğu Akdeniz" isimli kitabından alınmıştır.

“Yeni Deniz Güvenliği Ekosistemi ve Doğu Akdeniz“ e-kitabı için Tıklayınız
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Geçtiğimiz Eylül ayında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın ABD’deki temasları sırasında ortaya attığı Arnavutluk’ta mini bir Vatikan modeli Alevi/Bektaşi devleti kurma planı halen devam eden şaşkın ve meraklı tartışmaları doğurdu. ;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Türkiye, Somali ile yaptığı anlaşmalar, bölgesel anlaşmazlıklara dahil olması ve savunma sanayii genişlemesiyle Hint Okyanusu Bölgesi'ndeki stratejik varlığını genişletiyor. Bu büyüyen etki, Çin'in varlığıyla birleştiğinde, Hindistan için karmaşık zorluklar yaratıyor ve Hindistan'ın bölgesel politik...;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Bu makale, diasporaların dünya sahnesinde nasıl bir güç unsuru haline geldiğini ve Türkiye'nin Afrika'daki etkisini artırma potansiyelini ele alıyor. Türk diasporasının Afrika'da üstlenebileceği kritik rol ve bu stratejinin Türkiye'nin ulusal çıkarlarına katkıları, yeni bir bakış açısıyla tartışılıy...;

Rusya, Afrika kıtasındaki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmekte ve bu stratejilerden biri olarak nükleer enerji diplomasisini ön plana çıkarmaktadır. Küresel enerji piyasalarında önemli bir aktör olan Rusya, Afrika'nın enerji açığını gidermek ve kıtanın sürdürülebilir kalkınma...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...