İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek durumunda kalmıştır. İngiliz Sömürge Yönetimi bu iki yeni devlete; çok parçalı ve geniş bir coğrafyanın entegrasyonu, idari etkinlik, ulaşım ve iletişim sistemi, ekonomik gelişme, İngiliz dili çerçevesinde anlaşabilme zemini, demokrasi kültürü, hukuk düzeni ve Rasyonel Devlet Aklı gibi yadsınamaz bir miras bırakırken,1 sınır sorunları ile birlikte sosyo-ekonomik ve kültürel sorunları da devretmiştir.
Hint Altkıtası’nda kalma süresini, Hint ulusal kurtuluş hareketini din esaslı milliyetçilikler üzerinden bölerek uzatan İngiltere’nin yarattığı karşıt milliyetçilikler Hindistan ve Pakistan kurulduktan sonra da çatıştırıcı etkisini devam ettirmiştir. Hint Altkıtası’ndaki din bazlı ayrışma neticesinde Hint Yarımadası’nın ana gövdesindeki Hindu çoğunluk Hindistan Birliği’ni kurarken, Yarımada’nın her iki yakasında çoğunluğu oluşturan Müslümanlar Batı ve Doğu Pakistan olarak iki ayrı coğrafi yapıdan oluşan bir devlet mekanizmasını hayata geçirmiştir. Hindistan Birliği’ni arada bırakan Pakistan’ın iki kanadı arasında kuş uçuşu 1600 km’yi bulan bir mesafe2 ile birlikte 5000 km’ye ulaşan bir deniz yolculuğu mesafesi vardır. Bunun yanı sıra Hindistan Birliği’nin kuzey ve kuzeydoğu bölgesi ile çoğunluğu kadim Çin toprakları olan dağlık coğrafya (Himalayalar) arasındaki sınırlar da belirsizdir.3
I. İNGİLİZ MİRASI SORUNLAR
A. Keşmir Sorunu
İngiltere’nin Hint Yarımadası’ndan çekilirken bıraktığı, İngiliz Sömürge Yönetimine ait idari kurumlar ve maddi kaynakların paylaşılması, sınır aşan su kaynaklarının paylaşımı, tartışmalı sınırlar, İngiltere’ye özel anlaşmalar ile bağlı durumdaki prensliklerin statüsünün netleştirilememesi gibi sorunlar ulus inşa sürecine giren Hindistan ve Pakistan arasında ciddi krizlere neden olmuştur. Ordu, polis, sivil bürokrasi, maddi ve finansal kaynaklar, fabrikalar, cephanelikler ve mühimmat depoları dâhil her şeyin paylaşılmak durumunda kaldığı o dönemde bu iki ülke İngiliz mirası sorunların çoğunu zaman içerisinde çözmeyi başarırken, Hindu bir Maharaca’nınyönettiği Müslüman çoğunluklu Cammu ve Keşmir Prensliği’nin statüsü konusunda anlaşamamış; bu anlaşmazlığın neden olduğu savaş sonrasında Cammu ve Keşmir Prensliği (Keşmir) bölünmüştür. Çatışmalar sonrasında Batıda, Pakistan’ın kontrolünde, Cammu ve Keşmir Prensliği topraklarının üçte birini kapsayan bir alanda, başkenti Muzaffarabad olan “Azad Keşmir Yönetimi“ kurulmuştur. Doğuda ise, başkenti Srinagar olan, Cammu ve Keşmir Prensliği topraklarının üçte ikisini kapsayan alan Hindistan kontrolünde kalmıştır.
Şair Muhammed İkbal’in 1930’da dillendirdiği Müslümanlara ait “Kuzeybatı Müslüman Hind Devleti“ düşüncesi4 ile başlayan, İngiltere’de okuyan Müslüman öğrenci Chaudri Rahmat Ali’nin 1933 yılında gündeme getirdiği “PAKİSTAN“ ideali ile gelişen ve “İki Millet Teorisi“ ile kristalize olan Pakistan fikrinin özel bir anlamı vardır. Bu çerçevede “PAKİSTAN“ sözcüğü iki önemli anlam taşır. İlki; baş harflerin birleştirilmesiyle, Müslümanların çoğunlukta olduğu “P“encap, “A“fgan (Kuzey Batı Sınır Eyaleti), “K“eşmir, “S“ind ve Belucis“tan“ eyaletlerinden oluşan bölgenin coğrafi tanımını yapar. Diğeri ise; bu ülkenin (Pak sözcüğünün) saf ve temiz anlamına gelmesidir.5 Burada PA“K“İSTAN sözcüğü içindeki “K“ harfinin Keşmir’i ifade etmesi önemlidir. Pakistan’ı kuran Müslümanlara göre; Pakistan’ın bağımsızlığının kabulü “PAKİSTAN“ fikrinin de onaylandığı anlamına gelir.6 Ayrıca Pakistan’a hayat veren İndus, Celum ve Çenab nehirlerinin suları Keşmir topraklarından geçerken, Pakistan ekonomisinin temel direği olan tarım sektörünün belkemiğini oluşturur.7
Hindistan tarafında ise Keşmir, tarihteki merkezi Hint devletlerinin bir parçası olduğu gerekçesiyle, bütünlükçü (coğrafi) milliyetçilik davasının ve seküler Hindistan idealinin önemli bir bileşenidir.8 Hindu milliyetçiliği (Hindutva ideolojisini savunan Radikal Hindular) nezdinde ise Keşmir kutsal Aryan yurdunun (Aryavarta) sınırları içindedir ve bu kutsal tarihî miras terk edilemez.9 Aynı zamanda Keşmir konusunda verilecek bir tavizin, çok parçalı ve kastlarla bölünmüş bir yapıya sahip Hindistan’da, ayrılıkçı akımların güçlü olduğu kuzeydoğu eyaletlerindeki militan örgütlerin cesaretini artırma ve ülkeyi bölünmeye sürükleme ihtimalinin olması rahatsızlık yaratır.10
( Diğer Raporlar için Yayınlar Menüsünden veya Tıklayarak Ulaşabilirsiniz )