İskoçya iki gün sonra, tarihi bir referandum’a gidiyor. Sinirler tambur teli gibi gergin olmalı. Her ne kadar Başbakan Cameron birliğin bekası için duygusal açıklamalar yapmış olsa bile, Kraliçe’nin mesajı mümkün olduğu kadar tarafsız ve soğuk kanlıydı. Şu anda referandum sath-ı mailine girildiği için, kurallara duyulan saygıdan dolayı hiç bir taraf bir yorum yapmıyor. Kuralları şimdilik bozan tek şey, İskoçya’da herkesin referandum’a katılıyor olması. Yani mukim, mukim vatandaş, ziyaretçi, yabancı, mülteci vs ayırımı yapmıyorlar. Nasıl bir şey ise mübarek, referandum değil, bir tür hali hazır nüfus sayımı. Yani başka yerde olsa ve mahkemeye gidilse, usulden bozulabilir.
Bu bir Başka “Kadife Boşanma“ Değil
Çekoslavakya’nın 1992 yılında ikiye ayrılması, kaçınılmaz bir sondu. Ama Çek ve Slovak’lar,batan değil, su üzerinde kalmaya çalışan bir geminin mallarını özenle bölüşerek ve el sıkışarak ayrıldılar. Yani “kadife bir boşanma“ydı olan. Arada kalan çocuklar da zarar görmedi. Civardaki AB komşularına da telaş düşmedi. Çünkü bütünün iki parçası da o tarihte AB için aday adayı idi.
Ama Avrupa kıtasındaki bir başka örnek olan Kosova’nın bağımsızlığına hiç te “kadife boşanma“ denemez. Zorunlu muydu? Bilemem. Aslında onlar da bence “beraber daha iyi“ olabilirlerdi. Şimdi durumları daha iyi, karınları daha tok değil. Ama Kosova’lı olmak, demek ki, Arnavutluk’lu olmaktan daha evla.
300 yıllık Evlilik Masalı
Şu ana kadar uygar bir tercih belirtme süreci olarak görülen İskoç rerefrandumu’na gelince, süreç ister kadife, isterse kaymak gibi olsun, sonuç her iki taraf için de dikenli bir yolun başlangıcı olacak. İster 150, ister 300, ister se 600 yıl olsun, demek ki bıçak kemiğe dayanınca, ayrılık mukadder olabiliyor. 100 yıl önce başkalarına sınır çizen o “üzerinde güneşin batmadığı Birleşik Krallık“ bugün “kendi harim-i ismetinde“, sınırlarını yeniden belirlemenin eşiğine gelmiş durumda. Üstelik bunca zorluğu aşıp, refahın kaplarından eksik olmadığı bir dönemde. Ben ne diyeyim? “Alma mazlumun ahını“ bu duruma uygun bir söz müdür? Sanmam. Çünkü arada kalan 100 yıl pek te o kadar “aheste geçen bir zaman“ dilimi değildir. Kaldı ki, bugün başka yerlerde de “sınırların yeniden çizilmesi“ söz konusu olacaksa, Birleşik Krallık buna neden istisna olsun ki! Ama sınırı yeniden çizmek var; kafa kesip kan dökerek, 21. Yüzyılda, cihat ve futuhat ile insanları yollara aç susuz revan etmek var. Bu da coğrafi değil, siyasi kültür ve acımalı-acımasız üslup farkı olmalı.
Yerel, Bölgesel ve Küresel Tepkilerin Yönü ve Şiddeti
Şimdi ilk etapta Ediburgh’daki bazı bankalar, merkezlerini Londra’ya aktarmaya başladı bile. Bank of Scotland bunların biri, Lloyds bir diğeri. Onlar yağlı müşteri ve fon akışı kaybına uğramaktansa yelkeni güneye açmayı tercih diyor. Tabii bu, İskoçya’nın kaybı, İngiltere’nin kazancı olur. Ama İngiltere’nin uğrayacağı başka kayıplar yanında bunun bir değeri var mı tartışılır. Yine de hiç yoktan iyidir.
Ortak malları nasıl paylaşacaklar henüz belli değil. Kuzey petrolleri bunların başında geliyor. Ama buna mutlaka bir formül bulunur. Çek ve Slovak’lar porselen, kristal, maden ve reaktörleri paylaşmıştı sorun olmamıştı. Sovyetler Birliği çökünce neler parçalanan ülkeler arasında paylaşıldı da ruhumuz bile duymadı. Yani sorun olmaz.
Bu arada Amerikan sermayesinin ise Edinburgh’dan Dublin’e kaymaya başladığı iddia ediliyor. Bu da İrlanda’nın kazancı olacak. Kriz vurgunu İrlanda bir miktar ellerini keyifle oğuşturuyor olabilir.
AB nin Kırmızı Çizgisi Nereden Geçiyor?
Ama AB nin refleksleri önemli. Şimdi daha çok AB yanlısı olan İskoç’lar Birleşik Krallık’tan ayrılırsaherhalde onları hemen üye kabul edecek değiller. Kaldı ki o kapıyı bir açarlarsa, başlarına sadece 9 Kasım da karar verecek olan Katalan’lar değil, uygun bir tarihte önce Bask’lar, hemen sonra ise bilhassa AB nin kalbi Belçika’da bulunan Flaman’lar düşebilir. AB nin bir kırmızı çizgisi, bir yerde hızla kapanacak olan bir “özgürlük ve geleceğini belirleme hakkı“ mülahazathanesi olmalı.
Şimdi Gelelim Şu Çorba Meselesine
Hem ayrılacaklar, hem de o övündükleri İskoç Pound’unu bırakıp, İngiliz Pound’unu tutacaklar. Çünkü kim takar İskoç Pound’unu? Evet Common Wealth var. Ama Common Wealth üyesi ülkelerin kendi para birimleri de var. Evet seyahat serbestisi olacak. Ama çifte vatandaşlık otomatik mi bekleniyor? İngiliz pasaportlarını da mı tutmak isterler? Londra merkezli transfer ödemeleri duracaktır. Niye para göndersin ki İngiliz hükumeti İskoçya’ya artık? Açıkçası hem çorbaları olsun, hem de Birleşik Krallığın geri kalanından ekmek gelsin olmaz ki!
Holyrood Sarayı ve Balmoral Şatosundaki Anılar
Bunlar İngiliz Kraliyet ailesine ait yerler. Kraliçe’nin göz bebeği olan mekanlar. Kaldı ki Kraliçe’nin eşi Prens Phillip Edinburgh dükü. Şimdi adama kalkıp başka bir ünvan mı verecekler? Bunu tabii ben cevaplayamam. Ama Kraliçe, İskoçya’nın da kraliçesi olmaya devam edecek. Nasıl, Common Wealth’e gönüllü olarak bağlı olan 53 ülkenin hala Kraliçe’si ise. Sayı ayın 18 indeki referandum’da eğer “evet“ oyları baskın olursa 54 e çıkacak o kadar.
Kraliçe müddet-i ömründe, gittiği zaman Balmoral’da da, Holyrood sarayında da hakettiği sevgi ve saygıyı görmeye devam edecek. Kırık kalbinin acısını, asil yüzündeki derin çizgilere de aktarmayacağına eminim. Ama o emr-i hak vaki olup bu dünyadan göçünce, tahtı devir alanların başına ne gelir meçhul.
Şimdilik Kraliçe bu işten en az kaybeden olacak. İşte bu kesin.