Kıbrıs Kararı

Makale

Kıbrıs Kararı: “Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin”...

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin “Büyük Daire“si, 12 Mayıs tarihinde, Sözleşme’nin 41. Maddesinde düzenlenen “adil tazmin“ çerçevesinde Türk Devleti aleyhine 90 milyon Euro tazminata hükmetti. İlgili karar gerçekte Mahkeme’nin 2001 tarihinde verdiği ve gene Türk Devleti’ni mahkum eden kararının zorunlu bir sonucudur. Ve burada asıl mesele, 1974 müdahalesinin sonuçları üzerine Mahkeme’nin verdiği 2001 tarihli kararın hukuka uygunluğu değil; bu son kararın Türk Devleti tarafından uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanmaması durumunda doğacak hukuki ve siyasi sonuçlar üzerinedir.

Türkiye, son birkaç yıldır iç politikada yaşanan gelişmeler nedeni ile Avrupa’dan uzaklaşma ve giderek bir 3. Dünya ülkesi olma yolunda ilerliyor. Türkiye bugün bir fay hattında. Fay bu kez dış gelişmeler nedeni ile hareketlendi. Mahkeme’nin bu son kararına bağlı olası sonuçlar, Türkiye’yi giderek Avrupa mekanından uzaklaşma ve bir 3. Dünya ülkesi mekanına düşürme istidadı taşıyor.

10 Mayıs 2001 tarihli kararında Mahkeme, 1974 yılında gerçekleştirilen askeri operasyonların özellikle “kayıp kişiler“ bağlamında Sözleşme’nin pek çok hükmünü ihlal ettiğinin altını çizmişti. 12 Mayıs 2014 tarihli kararında aynı Mahkeme’nin 17 yargıçlı “Büyük Daire“si, Türk Yargıç Karakaş’ın karşı oyu dışında 16 oyla adil tazmine hükmetti. Karara göre Türk Devleti, 30 milyon eurosu kayıp kişi yakınları; 60 milyon eurosu ise Karpaz bölgesinde yaşayan ya da eskiden gayrımenkulu bulunan kişiler için olmak üzere Rum Yönetimi’ne 90 milyon Euro tazminat ödemek zorunda.

Kararda kanaatimizce hukuken tartışmaya açık noktalar yok değil: devletlerarası başvurularda adil tazmin hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı sorunu ve Türkiye’nin belirlenen tazminat miktarını gerçek kişilere değil ama Rum Yönetimi’ne ödemek zorunda bırakılması gibi… Ancak gelinen noktada bu, olsa olsa akademisyenlerin kendi aralarında yapacağı bir tartışma olabilir. Zira Büyük Daire kararı kesindir. Artık olan oldu, köprüden önce son çıkış geçti.

Karar sonrası Türk Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklama ile “kararın hukuka aykırı olduğu“ ve “kararın tanınmadığını“ not düştü. Yapılan açıklama iki açıdan vahimdir: İlk olarak İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Hukuku’nda ‘hukuk’un ne olduğunu söyleyen Mahkeme’nin kendisidir. ‘Hukuk’, Mahkeme’nin söylediği kadarıyla hukuktur. İkinci olarak, Türkiye Sözleşme’ye taraf bir devlettir ve Sözleşme’nin 46. Maddesi gereği bütün taraf devletler Mahkeme kararlarını tanımak bir yana, ‘yerine getirmek’ zorundadır. Tek bir Mahkeme kararının dahi yerine getirilmemesi Sözleşme Hukuku’nu çökertir. Mahkeme ve Avrupa Konseyi, bir kararın tanınmamasına ve yerine getirilmemesine seyirci kalmaz. Bu durumda ilgili devlet nazikçe “Avrupa Konseyi’nden çıkmaya“ davet edilir.

Gerçekten de Sözleşme’nin 46. Maddesi çerçevesinde Mahkeme’nin kesinleşen bir kararı, infazını denetleyecek olan Bakanlar Komitesi’ne gönderilir. Bakanlar Komitesi, ilgili devletin, taraf olduğu bir davada verilen kesin karara uygun davranmayı reddettiği görüşünde ise, ihtarda bulunduktan sonra, alınacak bir kararla, ilgili devletin yükümlülüğünü yerine getirmediği meselesini Mahkeme’ye intikal ettirir. Mahkeme aynı durumu tespit ederse, alınacak önlemleri değerlendirmesi için davayı Bakanlar Komitesi’ne gönderir. Bu durumda Bakanlar Komitesi’ yılda birkaç kez yaptığı periyodik toplantıların her birinde ilgili devleti uyarır. Akılda tutmak gerekir ki Türkiye, Louzidou davasında bu uyarılara ancak birkaç yıl direnebilmiş; ardından kararı yerine getirmişti.

Peki bir devlet Bakanlar Kurulu’nun süregelen uyarılarını hiç dikkate almazsa ne olur? Bu durumda Avrupa Konseyi Statüsü uygulanır ve ilgili devletin “ciddi ve süregelen bir ihlal“de bulunduğundan bahisle devlet Avrupa Konseyi’nden çıkmaya davet edilir.

Kıbrıs davalarında Mahkeme önünde Türk Devleti’nin avukatlığını yapan Merhum Hocam Prof. Dr. Bakır Çağlar’ın 90’lı yıllarda sık tekrarladığı bir atasözü vardı: “Ya bu deveyi güdersin, ya bu diyardan gidersin.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2786 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1121
TASAM Avrupa 23 652
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1305 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 519
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2056 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2056

Bundan sonra hayatımızda daha farklı şekillerde Çin konusunu duyacağımız için Çin’i daha yakından tanımak adına bazı notlarımı ve yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Buradaki tespitler direkt bir sonuca ulaşıyormuş gibi görünse de esasında son aylarda hem İngiltere hem başka yerlerde katıldığım ...;

Türkiye, yükselen bir güç olarak Afrika ile ilişkiler kurma yolunda çalışıyor. Uluslararası düzeyde bu, özellikle Somali ile dikkat çekici hale geldi. Turkish Airlinesin Somali ile tarifeli uçuşları bu bağlantının bir sembolü oldu ve hem cesur bir adım hem de sorunlu bir Afrika ülkesiyle bağlantıya ...;

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki 28 Mart 1993 çatışmaları Türkiye ve Ermenistan ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemiştir. 3 Nisan 1993’de Türkiye, Ermenistan'a tahıl sevkiyatını durdurdu ve iki ülke arasındaki kara sınırını kapattı. Tarihi sorunların yanı sıra, Dağlık Karabağ krizi, o zamandan ...;

1300 – 1600 arası dönemde Anadolu, dünyanın bir numaralı tekstil üretim bölgesiydi. Türkiye’de üretilen pahalı kemha ve sof kumaşı, Rus çarlarının ve boyarlarının , İtalyan ve Fransız prens ve prenseslerinin ve İskoç piskoposlarının da aralarında bulunduğu Avrupalı seçkinlerden büyük ilgi gör...;

Tarih kendisinden faydalanmayı, onu doğru okumayı bilenler için köklerden gelen bir bilinç kaynağı olarak tefekkür ve hareket noktasında okuyucularına çeşitli imkânlar sunar. Türklerin tarihi yerküre üzerinde doğu batı, kuzey-güney yönlerinde çok geniş bir alana yayılmış olduğundan dünya üzerinde pe...;

Son yıllarda teknolojideki ilerlemeler ve uluslararası serbestleşme faaliyetleri, üretim, tüketim ve finans alanlarında küreselleşmiş bir ekonominin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu küreselleşme sürecinin önde gelen aktörlerinden olan çok uluslu şirketler, birden çok ülkede faaliyet göstermektedi...;

Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Avrupa Arktik Bölgesi için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Soğuk Savaş boyunca Arktik, Barents Denizi’nin nükleer silahlı denizaltılar ve yoğun askeri konuşlanmalar için bir operasyon sahası olduğu stratejik bir sınır hattıydı. ;

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...