NATO’nun Geleceği ve Avrupa Güvenliğinde Yeni Arayışlar

Makale

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte dünya yeni bir ortama ayak uydurma ihtiyacı hissetmiştir. Soğuk Savaş süresince Avrupalı ülkelerin güvenlik ihtiyaçlarını NATO karşılamış ve bunda da başarılı olmuştur. Soğuk Savaş sonrasında NATO’nun geleceğinin tartışıldığı bir ortamda AB 1992 Maastricht Antlaşması ile örgütün güvenlik sütununu da güçlendirme kararı almaktadır....

Özet

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte dünya yeni bir ortama ayak uydurma ihtiyacı hissetmiştir. Soğuk Savaş süresince Avrupalı ülkelerin güvenlik ihtiyaçlarını NATO karşılamış ve bunda da başarılı olmuştur. Soğuk Savaş sonrasında NATO’nun geleceğinin tartışıldığı bir ortamda AB 1992 Maastricht Antlaşması ile örgütün güvenlik sütununu da güçlendirme kararı almaktadır. Bu kararın alınmasında Fransız-Alman işbirliğinin ve bağımsız bir güvenlik yapılanması fikrinin ağır bastığı söylenebilir. İngiltere gibi ülkelerin çekincelerine rağmen, Batı Avrupa Birliği benzeri bir güvenlik şemsiyesi üzerinden askeri bir yapılanmanın desteklenebileceği fikri ortaya çıkmıştır. Ele alınan çalışmada AB’nin Avrupa güvenliği konusundaki girişimleri çok yönlü olarak değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, NATO, Güvenlik, PESCO, Türkiye


Giriş

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’yı Sovyet tehdidine karşı korumak için kurulmuş olan NATO’nun devamlılığı Soğuk Savaş sonrası süreçte tartışılmaya başlanmıştı. Özellikle Avrupa merkezli bu tartışmalar, Avrupa’nın ortasında meydana gelen Yugoslavya bunalımına karşı Avrupalı ülkelerin yetersiz kalmaları ve 11 Eylül olayları olarak dillendirdiğimiz terör eylemleri zincirinin Avrupa’yı da tehdit ediyor oluşu nedeniyle rafa kaldırılmıştır.

1990’lı yılların başında yaşanan Yugoslavya Bunalımı ve Körfez Savaşı göstermiştir ki tehdit nereden gelirse gelsin NATO olmadan Avrupa’nın güvenliği sağlanamayacaktır. Soğuk Savaş’ın sona ermesi tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da bir rahatlamaya sebep olmakla birlikte yeni dönemin ne getireceği kestirilememekte. 1992 Maastricht Antlaşması ile AB üyesi ülkeler ortak bir dış güvenlik politikası geliştirerek Avrupa’nın korunması için yeni bir askeri yapılanmanın gerçekleştirilebileceğini düşünmüşler ve bu politika için bir takvim belirlemişlerdi. Ancak hem 1990’larda hem de 2000’lerde yaşanan gelişmeler ve AB üyesi ülkelerin söz konusu yapının oluşturulmasında aynı derecede istekli olmamaları takvimde belirtilen hedeflerin gerçekleştirilmesini mümkün kılmamıştır. Bu dönemde AB üyesi ülkeler Avrupa güvenliğini NATO’ya bıraktıkları gibi NATO’nun alan dışı operasyonlarına da destek vererek NATO’nun daha etkin bir örgüt hale gelmesine katkı sağlamaktadırlar. NATO’nun özellikle alan dışı operasyonları Avrupa’yı daha güvenli bir bölge yapmadığı gibi Avrupa, askeri operasyonlar sonrası oluşan göç dalgasının da hedefi haline gelmiştir. Gelişmeler, AB merkezli bir güvenlik yapılanmasının Avrupa güvenliğine daha fazla hizmet edebileceği fikrinin, AB üyesi ülke siyasetçileri açısından, olabilirliğini güçlendirmiştir. AB, Ortak Dış Güvelik Politikası ile Avrupa’nın yumuşak gücünün etkin olarak kullanılabildiği bir güvenlik çemberi oluşturulabileceğini düşünmektedir. Bu çemberin ilk halkasını Avrupa sınırları içerisinde çatışmaların önlenmesi oluşturmaktadır. İkinci halkayı Avrupa’ya komşu bölgelerde çatışma ihtimallerinin olabildiğince ortadan kaldırılması oluştururken üçüncü halkayı da Afrika, Asya ve Amerika kıtalarındaki çatışmalar oluşturmaktadır.


NATO’nun Yeni Misyonu ve Avrupa Güvenliği

NATO, Soğuk Savaş yıllarında Sovyet yayılmacılığına karşı günümüzde ise terörizmle mücadelede bugüne kadar kısmen Avrupa’nın büyük oranda da ABD’nin gereksinimleri çerçevesinde işlevsel bir organizasyon olma özelliğini korumayı başardı. 2001, 11 Eylül olayları sonrası 2004 NATO İstanbul zirvesinde, dönemin konjonktürüne uygun olarak, ABD’nin NATO aracılığıyla yapmayı planladığı neredeyse tüm girişimler müttefikler açısından olumlu karşılanmıştı. İlerleyen dönemde NATO’nun ABD’nin bir kurumu gibi kullanılmaya çalışılması AB ülkelerinde NATO ile ilgili tartışmaların tekrar ortaya çıkmasına neden oldu. Avrupalı ülkeler ABD’nin Ortadoğu politikasında NATO’nun kullanılmasından duydukları rahatsızlıkları zaman zaman dile getirmektedirler. Son dönemlerde ABD Başkanı Donald Trump’ın NATO konusunda Avrupalı ülkelerin daha fazla harcama yapmaları gerektiğine dair açıklamaları ve AB ülkelerine gümrük vergisi getirilmesi ABD ve NATO karşıtı cepheyi güçlendirmiştir.

Birçok Avrupalı siyasetçiye göre NATO artık Avrupa güvenliğinden ziyade ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya stratejisine hizmet etmektedir. Arap Baharı sürecinde yaşanan göç dalgasının önlenmesi için NATO’nun herhangi bir faaliyette bulunamıyor oluşu, Avrupa’nın yaşam tarzına yönelik tehdit algısında NATO’nun varlığının ve etkinliğinin sorgulanmasına bir kere daha sebep olmaktadır. Artık NATO üzerinden gerçekleşen Ortadoğu’ya yönelik sert güç projeksiyonları Avrupa güvenliğini tehdit eder hale gelmektedir. Küresel terörizmle mücadelede kullanılan argümanlar ve yöntemlerin geri teptiği durumlarda en çok zararı ABD değil AB ülkeleri görmeye başlamaktadır. Bu durum Avrupa güvenliği konusunda yeni bir anlayışın ve yapılanmanın oluşturulabileceği fikrini güçlendirmiştir ki AB 1992 Maastricht anlaşmasından bu yana bir Avrupa Ordusu kurma konusunda fikir beyan etmiş olsa da Yugoslavya bunalımı, 11 Eylül olayları, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye müdahaleleri gibi sebeplerden dolayı bunu hayata geçirebilmiş değil. Çünkü bu müdahaleler ABD ve NATO imkanlarıyla gerçekleştirildi ve her defasında ABD ve NATO gerekliliğini ve gücünü bir kere daha gösterdi.

Dr. Öğr. Üyesi Serdar KESGİN, "Geleceğin Güvenliği" isimli kitabından alınmıştır.

“Geleceğin Güvenliği“ e-kitabı için Tıklayınız

“Geleceğin Güvenliği“ Kitabı için Tıklayınız
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Geçtiğimiz yıl boyunca, COVID-19 pandemisi dünyaya kırılganlığını hatırlatmış ve yüksek düzeydeki karşılıklı bağımlılığın içerdiği riskleri gözler önüne sermiştir. Önümüzdeki yıllar ve on yıllarda, dünya hastalıktan iklim değişikliğine, yeni teknolojilerden ve finansal krizlerden kaynaklanan kesinti...;

Artık ahkâm kesmekten öte çapı kalmayan Birleşmiş Milletlerin(BM), Afet Riski Azaltma Günü yaklaşırken uygun gördüğü tema bu yıl oldukça ilginç. Adeta eski kuşaklardan ümidi kesmişçesine 2024, Uluslararası Afet Riski Azaltma Günü olan 13 Ekim için açıklanan tema “ Bir Sonraki Kuşağın, dirençli bir G...;

Gelecek artık bugün oldu. Günümüz savaşlarında silahlar bir kere ateşlenince kimin nereden ve nasıl vuracağı belli olmayacak, durum hızla tırmanma riski gösterecektir. Füze savaşları ve hassas güdümlü mühimmat kullanımı ile devam edecek ilk dönem farklı platformlar, sensörler ve mühimmat ile destekl...;

Geçtiğimiz Eylül ayında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın ABD’deki temasları sırasında ortaya attığı Arnavutluk’ta mini bir Vatikan modeli Alevi/Bektaşi devleti kurma planı halen devam eden şaşkın ve meraklı tartışmaları doğurdu. ;

Afrika, küresel terör örgütleri El Kaide ve DAEŞ'in rekabet ve savaş alanına dönüşmüş durumda. Bölgedeki zayıf devlet yapıları, etnik ve dini çatışmaların varlığı, ekonomik sorunlar ve sosyal huzursuzluk gibi etkenler, bu örgütler için ideal bir zemin yarattı. ;

Biz, dünya halklarını temsil eden Devlet ve Hükümet Başkanları olarak, Gelecek İçin Pakt'ta yer alan eylemler aracılığıyla mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve çıkarlarını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde toplandık.;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Yakında dünyanın en büyük işgücüne sahip olacak olan Afrikalılar, modern güce erişebildikleri takdirde bölgelerini küresel bir ekonomik güç merkezine dönüştürme fırsatına sahipler. Şu anda, Sahra Altı Afrika'da yaklaşık 600 milyon insan elektriğe erişemiyor. Bu durum onları yemek pişirmek, ısınmak v...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.