Japonya ile Dostluk: Alınacak Dersler

Makale

Geçmişi yüzyılı aşan Türkiye-Japonya dostluğunun kıymetini iyi bilmek ve takdir etmek gerekir. Her ne kadar şimdiye kadar bu dostluk istenildiği oranda bir ekonomik ses getirmemiş olsa bile, Japonya bir çok özelliği ve toplumsal ve ekonomik dinamikleri ile örnek alınacak bir ülkedir....

Geçmişi yüzyılı aşan Türkiye-Japonya dostluğunun kıymetini iyi bilmek ve takdir etmek gerekir. Her ne kadar şimdiye kadar bu dostluk istenildiği oranda bir ekonomik ses getirmemiş olsa bile, Japonya bir çok özelliği ve toplumsal ve ekonomik dinamikleri ile örnek alınacak bir ülkedir.1868 yılında başlattığı restorasyonu, her anlamda kalkınmaya dönüştürebilmiş olan Japonya, geride bıraktığımız yüzyılı büyük sancılar çekip acılar yaşayarak ve bunları çevresine de yansıtarak geçirmiş olmasına rağmen, sınai örgütlenme ve mucizevi kalkınma açısından 20. Yüzyılın ikinci yarısından itiberen savaşın külleri arasından yeniden doğmuş ve bir imalat ve hizmet devi haline gelmeyi başarmıştır. Evet 1990 lı yılların başından itibaren kendini krizlerin pençesinden pek kurtaramamıştır. Ama nereden bakarsanız bakın Japonya, 38.000 Dolar kişi başına geliri ve başarabildiği gelir adaleti ile asrın önemli bir refah ülkesidir.
Her şeyden Önce bir Uzlaşma Toplumu
Japonya’nın üzerinde bulunduğu adalar dünyanın en önemli güvenilmez fay hatlarının kesişme noktalarıdır. 1995-96 ders yılında Tokyo’da yaşadığım süre boyunca, sallanmadığımız bir gün bile hatırlamıyorum. Ben yine şanslıydım. O tarihten hemen önce yaşadıkları Kobe depremi, fayları jeolojik olarak dinlenmeye çekmişti. Ama benim asıl şansım, bu denli dengesiz ve kırılgan faylar üzerinde yaşayan insanların, ne kadar dengeli, birbiri ile uyumlu, birbirine saygılı ve uzlaşmacı olduğunu yakından görme imkanı bulmuş olmamdı. Uzlaşma Japonya’da yaşamın her alanına yansıdığı içindir ki, Japonların,çalışma ve dinlenme ritmlerine hep “ahenkli, disiplinli ve kollektif“ bir tavır egemendir.
Kalabalık bir Ülkede Ahenk
Japonya’nın 2013 itibarı ile nufusu 127 milyon. Bu nedenle, Türkçe deyim ile Japonya özellikle büyük şehirlerinde “hıç a hınç“ bir ülke. Ama omuz omuza yürüyen ve metrolarda hergün sıkış sıkış yolculuk yapan Japonlar asla itiş kakış değil. Birbirlerine karşı asla “hınçlı“ da değil. Yaşlısından gencine, işçisinden memuruna veya iş adamına kadar her kişi birbirine adeta hep bir özür borçluymuşcasına yaşıyor. Çoğu Shinto veya Budist olan Japonlar, “yaratılanı yaratandan“ dolayı seviyor ve sayıyor gibi davranıyor. Genellikle alçak gönüllü, mesafeli, ihtiyat ve temkinli insanlar Japon’lar. Zor güveniyor. Ama bir kez güvenirlerse dostluklarına doyum olmuyor.
Özenli Olmak ve En İyiyi Düşünmek
Temiz, titiz ve özenli Japon’lar yapabileceklerinin en iyisini yapma, her işi sabırla çiçek sepeti düzenler gibi tamamlama iddia ve çabasında. Bu nedenledir ki her konuda en çok kendilerine, kendi yaptıkları ve ürettiklerine güveniyorlar. Bu onların aşamadıkları bir yabancı düşmanlığı veya kuşkusu içinde olduğu izlenimi verse bile birbirlerine duydukları güven ve “Ameterasu’nun kutsal topraklarına duydukları sevgi sadece herşeyin üzerinde o kadar. Doğa’yı yaratandan dolayı onun için en iyi şekilde koruyor, en güzel ve geniş parkları, en güzel bahçeleri ve en zarif mimari tarzı hala yaşatıyorlar. Birbirlerine olduğu kadar, çiçeğe, ağaca, hayvana ve genel olarak doğaya da saygılılar.
Japon Mucizesinde Teknoloji Parmağı
Japonlar sakin, dingin ve tutumlu insanlar. İsraf adeta haram. Her küçük şey değerlendirilir. Müsrif yaşanmaz ama en önemlisi zaman bile müsrifçe harcanmaz. Adeta “boş otumak haramdır“ dercesine, dinlenirken bile elleri dinlenmez origami yapar, kağıtları zevkle katlarlar. Belki de bu özellikleri onları önce taklit ile geçenkısa bir süreden sonra teknoloji ile buluşturdu. Kalkınmada bir Japon mucizesi olup olmadığı hep tartışmalı bir konu oldu olmasına. Ama Japon kalkınmasında özellikle sanayi, sulama, arıtma ve korumaya yönelik teknolojk atılımların yadsınamaz bir payı var. Bu üretim teknolojisi de olabilir, süreç teknolojisi de. Ama kesinlikle fark yaratan bir iş yapma biçimleri var.
Ama Büyük Kusurları da Var
Bütün bunlar güzel. Ama Japonya’nın da ders alınması ve örnek alınmaması gereken ciddi sorunları var. Bunlardan bir tanesi, Japon siyasetinin yolsuzluklarla kirlenmiş deneyimlerden ari kalamamış olması. Bürokratları, kendi deyimleri ile “pınar suyu(shimizu)“ kadar temiz olarak kabul edilen Japonya’da bürokrasiden siyasete atılan üst düzey devlet memurları, nasıl yolsuzluğa dur diyemez hiç anlayamamışımdır. Ama Japon siyaseti rüşvet ve ihtikarla at koşturan Samuray’lar la doludur.Üstelik bu kötü alışkanlıklarını, ilişkiye girdikleri başka ülkelere de bulaştırırlar. Bir önemli farkla ki, yolsuluğa bulaşan siyasetçi soruşturma ve cezadan bağışık değildir. Onun içindir ki sisteme güven o kadar hızlı aşınmaz.
Japonya ve Dünyaya Fukuşima Darbesi
Hep özenle iş yaparlar dedik demesine. Ama bunun da önemli bir istisnası var. Bilindiği gibi, Japonya, 2011 de bir büyük Tohoku depremi ve ardından gelen dev dalgaların reaktörleri basması ile büyük bir Nükleer facia yaşadı. Depremi izleyen bir ay içinde, Çernobil’e denk bir radyasyon sızıntısı oldu. Japonlar depremi büyük bir tevekkül ile, bağırmadan, çağırmadan, doğaya ve devlete isyan etmeden gögüslediler. Acılarına sessiz sessiz katlandılar. Ama Fukushima’nın bir insan hatası, bir ihmal sonucu olduğunu kısa zamanda hem dünya, hem de Japonlar öğrendi. Daha da önemlisi, nükleer erime ihtimalinin yüksekliği dolayısı ile artık herkes diken üstündeydi. Japonya ise elbette önemli bir özgüven aşınmasına uğradı. Halkı da isyanın eşiğine geldi. Japonya’nın özgüven kaybı, 3 ülkeyi de özeleştiri ve radikal kararların eşiğine getirdi. Belçika, Almanya ve İsviçre, tedricen nükeer santrallerini kapatmaya karar verdi.
“Akkuyu, Sinop ve İğneada Fukushima Olmasın“
Aslında bu başlık bana değil 11 Mart 2011 faciasından sonra çağrıda bulunan TEMA Vakfına ait. Açıkçası, nükleer santralla ilgili anlaşmanın Başbakanın son Japonya ziyareti ile yeniden gündeme gelmesi dolayısı ile bu sloganı hatırladım ve hatırlatmak istedim. Japonlardan çok öğreneceğimiz şey var. Ama uzak durmamız siyasi ve nükleer kirliliklerini unutmadan.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Geçtiğimiz Eylül ayında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın ABD’deki temasları sırasında ortaya attığı Arnavutluk’ta mini bir Vatikan modeli Alevi/Bektaşi devleti kurma planı halen devam eden şaşkın ve meraklı tartışmaları doğurdu. ;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

ABD ve Japonya, Çin'e çip teknolojisi ihracatını kısıtlamaya yönelik önemli bir anlaşmada son aşamaya geldi. Ancak Japon şirketleri, bu ihracat kısıtlamalarının ardından Çin'den gelebilecek olası misilleme tehditlerinden endişe duyuyor. Peki Çin’in çip üretimindeki pazar payı nedir? Anlaşmanın ana h...;

ABD ve Japonya, Çin'e çip teknolojisi ihracatını kısıtlamaya yönelik önemli bir anlaşmada son aşamaya geldi. Ancak Japon şirketleri, bu ihracat kısıtlamalarının ardından Çin'den gelebilecek olası misilleme tehditlerinden endişe duyuyor. Peki Çin’in çip üretimindeki pazar payı nedir? Anlaşmanın ana h...;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Başlıca ekonomik mega trendler dünya çapında devam etmekte ve giderek daha yıkıcı bir etkiye sahip olmaktadır: Dijitalleşme, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilirliğin yanı sıra sosyal ve demografik değişim, önceki değer yaratma yapılarının giderek daha geçersiz hale gelmesine neden olmaktadır.;

Bu makale, diasporaların dünya sahnesinde nasıl bir güç unsuru haline geldiğini ve Türkiye'nin Afrika'daki etkisini artırma potansiyelini ele alıyor. Türk diasporasının Afrika'da üstlenebileceği kritik rol ve bu stratejinin Türkiye'nin ulusal çıkarlarına katkıları, yeni bir bakış açısıyla tartışılıy...;

İnsanlık tarihi, bir anlamda savaş tarihidir. Tarih boyunca insanlar ne zaman değerli bir şey bulsalar onun için savaştılar. Osmanlı 1463’de Bosna-Hersek’i işgal ederek kıtanın tek gümüş kaynağına el koyduğunda; Avrupalılar, para için maden bulmak üzere okyanuslara açıldılar. 1500’lerde yeni d...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...