Çin, ABD (ile) Arasındaki Köprüleri Atarsa

Makale

1970’li yılların ping pong maçları ile yumuşayan Çin-ABD ilişkilerinde hep karşılıklı bir kuşku vardı. Çin kendini, etrafını kuşatan denizin mutlak sahibi olarak görüyor, Tayvan, Singapur, Macau ve Hong Kong üzerinde hak iddia ediyordu. SSCB, Doğu Avrupa ve Çin’in temsil ettiği komünizme karşı, dünyanın kefili ABD idi....

1970’li yılların ping pong maçları ile yumuşayan Çin-ABD ilişkilerinde hep karşılıklı bir kuşku vardı. Çin kendini, etrafını kuşatan denizin mutlak sahibi olarak görüyor, Tayvan, Singapur, Macau ve Hong Kong üzerinde hak iddia ediyordu. SSCB, Doğu Avrupa ve Çin’in temsil ettiği komünizme karşı, dünyanın kefili ABD idi. Ama ne zaman ki 1989 sonrasında kollektivist bir sistemle yönetilen ülkelerin kimi apansız, kimi tedricen kapitalizmin engin denizine doğru yelken açmaya başladı, tek kutuplu hâle gelen dünyada dümen kısa bir süre ABD’nin elinde kaldı. Temkinli Çin, tedricen dünyaya açılmayı planlamış, sistemini bir “piyasa Leninizm“i olarak tanımlamıştı. Önce kurumsal bir uyum sürecine ihtiyaç duydu. Bu nedenle Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) başvurdu. Yüksek teknoloji donanımlı askeri malzeme satıcısı ABD, Çin’in insan hakları ihlallerine atıfta bulunarak, uyanmaya hazırlanan deve, Sarı Deniz’den Güney Çin Denizi’ne dümen kırarken, Tayvan Boğazı’nda fazla oyalanmama konusunda uyararak, koşullu olarak 11 Aralık 2001’de üye statüsünü verdi. Artık Çin, dünya ticaret sahnesinde bir başka “en fazla kayırılan ülke“(Most Favored Nation) olmuştu.


Devin Ayak Sesleri

Ama uyanan dev karada, havada ve denizde dev adımlarla ilerlemeye ve dünya ticaretine entegre olmaktan öte hükmetmeye başlamıştı. Kuzeyde, 21,19618 milyon metrelik seddini ve Sarı Deniz’in çalkantılı sularını yollar, limanlar ve demir ağlarla aşarak (OBOR) dünyayı kucakladı. Ucuz Çin malları, dünya pazarlarına girdikçe yer yerinden oynadı. DTÖ nezdinde sadece 2001-2008 yılları arasında yapılan anti damping itirazlarının, % 22’si Çin ihraç ürünleri üzerine olunca, örgüt yeni yeni kurallar vaaz etmeye başladı. Önceleri kalite fukarası olan Çin ürünleri, on yıl içinde batı benzerlerini aratmamaya başlayınca bir gürültü de bundan koptu.
Çin 2007-2010 yılları arasında dünyanın ticaret lokomotifi hâline gelmişti. Lokomotifin çektiği Çin tren katarları, günümüzde sadece Asya’da 16 ülkeye uğramakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa, Afrika ve Orta Doğu’daki ülkeler de dahil, tam 152 ülkeye tentaküllerini uzatıyor. Çin ulaştırma ağı, 2025 yılında değeri 2.5 trilyon dolar’a ulaşacak bir ticaret atılımı anlamına geliyor. Çin satıyor, Çin alıyor. Durgunluk tehdidindeki dünyaya derin bir nefes taahhüdü bu. Ama şimdi ABD buna bir hayli içerliyor.


İkili İlişkiler, Çok Taraflı Ticarete Karşı Bir Sabotaj

Evet işin aslı böyle görülüyor. Çok taraflı ilişkilere tahammülü olmayan Trump, herhangi bir ekonomik milliyetçilik temeline dayanmaksızın, merkantilistik bir ticaret düzeni istiyor. Bizzat ABD’nin çabaları ile yirmi yılda yerine oturan dünya ticaret sisteminin de ocağına incir ağacı dikiyor. DTÖ’ye delege atamayarak, bu örgütün rolünü küçümsüyor. Kurumun rolünü asgari düzeye indirerek, teşvik ettiği serbest ticareti, ticarî tarifeleri yükselterek “adil ticaret“e dönüştürmek iddiasında. Şu anda hedefinde öncelikle büyük ticaret açığı verdiği ülkeler var. Çin bunların başında. Halen Çin-ABD ticaretinin neredeyse tamamı, Trump’ın başlattığı furya ile ticari tarife bürokrasisinin gümrük çarkarına tabi. Misilleme yapan Çin, en son, ABD’den yapmakta olduğu tarım ürünler ithalatını, başta Brezilya olmak üzere başka ülkelere kaydırmış durumda.

Yapılan anlaşmalar mı? Kimin umurunda? Ama mağdur olan Amerikan çiftçisinden nasıl oy alacağını Trump düşünsün. Ticaret savaşlarını Çin tahrik etmiş olabilir. Ama o başlatmadı. Üstelik Trump’ın iddia ettiği gibi para manüpülasyonu da yapmadı. Çin Yuan’ını değerlendirecek kadar ticaret fazlası da yok artık. Üstelik ABD doları dünya piyasalarında değer kaybettikçe, Yuan zaten görece olarak değer kazanıyor. Ulaşılan yol kavşağında, hem ticaret savaşları, hem de Hürmüz boğazı tedirginliği ve İran yaptırımları gibi nedenlerle daralan bir dünya ticareti ve temposu azalan bir küresel büyüme var. İşte bu noktada ABD ile köprüleri atmaya hazırlanan Çin, Sarı Deniz’de volta atan ABD filo gemilerine değil, Avrupa, Asya, Afrika ve Orta Doğu’ya daha fazla nasıl nüfuz edeceğinin derdinde.


Ona Yaptırım, Buna Vergi. Trump’lı Bir Dünya İle Nereye kadar?

Çin’e ve başka ülke ve ürünlere uyguladığı tarife artışları ile Trump ABD hazinesine bir miktar vergi geliri artışı sağlayabilir. İthalatçının, vergi oranında ve üzerinde yaptığı fiyat zamları ile hâlâ istenenin altında kalan enflasyon oranına, biraz itici güç olabilir. Ama Çin mallarına uygulamakta olduğu ticarî tarifeler, ABD’de yurt içi üretimi teşvik etme konusunda yeterli olamaz. Amerikan tüketicisinin ilgisini yerli ürünlere veya rakip ithal ürünlere çevirme etkisi ise Trump’ın “attığı taşın, ürküttüğü kurbağaya değmediğinin“ bir göstergesi. Zaten psikolojik savaş ve yükselen tarifeler dışında iki ülke arasında görüşmelerin sürmesinin temel nedeni belki de bu.

Evet Çin dünyanın suyunu bir hayli bulandıran bir ülke. Ama kendisinin başköşesine oturduğu kurtlar sofrasındaki hiç bir kurda pabuç bırakacak bir kuzu da değil. Trump’ın kurusıkı tehditlerine misli ile cevap verebilecek cesaret ve kapasitede olması çevresi için büyük bir tehdid. Trump’ın eğer yapıyorsa, Hong Kong’u karıştırmaya katkısı fevkalade yanlış.

Kuzey Kore, Çin, İran ve Rusya ile yakınlaşma tercihi ise gerçek anlamda tehlikeli bir kamplaşma. Ayrıca ABD tarife, ticaret engeli ve yatırımları karşısında atacağı her adım, öncelikle ABD, küresel ekonomi, sonra ise yakın komşuları ve kendisine zarar verecek özellikte. Ama Çin sıkıntı çekmeye alışık bir ülke. Son yıllarda tiryakisi olmaya başladığı lüks’den bile daha kolay fedakârlıkta bulunabilir. Sonuç itibariyle koca dev uyanmıştır. Uyanan devin kötü huyunu tahrik edip onu çevresine ve dünyaya tehdit hâline getirmek basiretsizliği ise Trump’lı ABD’nin ateşle oynaması. Bundan her iki tarafın da büyük bir keyif aldığı görülüyor. Ticaret savaşları aslında güç savaşlarının daniskasıdır. Ama ABD Çin’e, aradaki köprülerini atma nedeni vermeseydi, dünya daha güvenli yarınlara bakabilecekti. Ama işte Trump ile bu kadar.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2751 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 645
TASAM Asya 98 1103
TASAM Avrupa 22 645
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 291
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1395 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 296
TASAM Orta Doğu 23 614
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 188
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1298 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 782
TASAM Türk Dünyası 20 516
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2047 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
TASAM Türkiye 82 2047

Ülkelerin insan merkezli sürdürülebilir kalkınma ve gelişmişlik düzeyi skalasında, nüfusun yarısını oluşturan kadınların sosyal adaletin bir şartı olarak işgücü piyasasına katılımı, toplumsal hayatta, ekonomide ve siyasette daha fazla söz sahibi olmalarının önemli bir payı vardır.;

1992-1995 yılları arasında tüm Bosna’da yaşanan ve binlerce insanın öldürülmesi ile sonuçlanan soykırım, zulüm, sürgün, yerinden edilme ve cinsel şiddet, buradaki toplum üzerinde ciddi hasarlara yol açmış ve etkisini günümüze kadar sürdürmüştür.;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden, stratejik ve operatif yönetime kadar her konuda değerlendirmeler yapılmıştır.;

Çin’in Ortadoğu’daki nüfuz arayışı yoğunlaşırken Suriye devlet başkanı Esad’ın Çin’e yaptığı ziyaret iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesine sahne oldu. 19. Asya oyunlarının icra edildiği Çin’in Hangzhou şehrinde bir araya gelen Xi ve Esad iki ülke ilişkilerinin “stratejik ortaklık“ seviyesin...;

1 Ağustos 2022(Miloseviç’ten Vucic’e Değişmeyen Söylem: Kosova’da Büyüyen Gerilim ve Herkese Yakın Bir Savaşın Sesleri) ve 31 Mayıs 2023’te (Bitti Sanılan Savaş: Kosova - Sırbistan Gerilimine NATO Müdahalesi Mümkün mü?) burada iki yazı kaleme almış özellikle Vucic’in söylemleri üzerinden Kosova ile ...;

2023 Vizyonu genel olarak ekonomik kalkınma, gelir düzeyinin yükselmesi, ülkemizin dünyanın en büyük limanlarına sahip olması gibi birçok hedefleri olarak ifadesini bulmaktadır. Diğer taraftan 2023 Vizyonunun bir de soyut bir süreci bulunmaktadır.;

Yaşanabilir bir vatan ya da devlet olabilmek için öncelikle her şey insan için olmalıdır. Yani devleti yaşat gerisi önemli değil, olmamalı. Şeyh Edebali’nin dediği gibi “insanı yaşat ki devlet yaşasın.“ ;

Mevcut küresel düzen parçalanma eğilimi gösteren bir momentumun eşliğinde yeni bir dünya düzenine doğru dönüşüme başladı. Büyük güç rekabetinin öne çıktığı bu yeni normalde asıl muharebenin ekonomik cephede gerçekleşeceği söylenebilir.;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.