Futbolu sevdiğimi söyleyemem. Kurallarını bir maç seyrederken sanki anlıyorum. Ama sonra hemen unutuyorum. Kendine göre bir politikası var. Taraftarları, haklı-haksız hakem kararları ve hileleri var. Ülke ve dünya politikası ile ilişkisi de var. Küreselleşme ruhu ile bütünleşmesi ise aynen müzik gibi güçlü.
Genel olarak spor, özel olarak futbol, siyasetin olmadığı kadar küresel. Öyleki bir ülke milli takımındaki oyuncu ve çalıştırıcılar, bambaşka ülkelerden olsalar bile, o ülkenin bayrağı altında gocunmadan oynuyor, oynatıyor ve uluslararası turnuvalarda, galibiyette, o ülkenin ulusal marşını saygı ile dinleyip mırıldanacak, mağlubiyette ise birbirine sarılıp üzülecek kadar milli oluyorlar. Bence her ülke gencine zorunlu askerlikten çok, zorunlu futbol oynatmalı ki, gençler o küresel kardeşlik ve eşitlik ruhunu yakalayıp bırakmasın.
2018 Dünya Kupası ve İran - İspanya Maçı
Dün akşam İran-İspanya maçını, işte kafamın ardındaki bu düşüncelerle ilgi ile izledim. Dünyaya 1979’dan beri kapalı olan İran’ın küre ile bütünleşmek için yakaladığı fırsatlardan birinin dünya kupasında boy gösteren İran milli takımı diye düşündüm.
Eşleştirmelerde, İspanya’nın güçlü takımına düşmüş. Yöneticisi Mozambik doğumlu, Portekiz asıllı Carlos Queiroz olan takım, maç boyunca yapılan değişikliklerle, 14 oyuncu ile sahada top koşturdu. Galiba ilgi ile izlememde “bir bilenin“ (muhterem eşim), “İran takımı, defansif oynuyor. Berbat bir oyun“ demesi etkili oldu.
Ama zaten küresel politik arenada da hep savunmada olan İran’ın güçlü İspanyol takımı karşısında yapması gereken de buydu. Kapanıp savunmak ve kalesi ile kalecisini kollayarak, karşı takımın sinir uçlarını sızlatmak.
Bir gol yiyene kadar bu tutumunu sürdüren İran milli takımı, golü yiyince açılıp daha saldırgan oynamaya başladı. İkinci yarıda attığı bir gol ise kabul görmedi. Haklı mıydı hakem haksız mıydı bilemiyorum.
Savunmada ve Saldırıda Yek Vücut
İran’ın futbol takımını dikkatle izledim. Benim için Amiri, İbrahimi, Hüseyini, Muhammedi, Hacı Safi, Ansarifad, Azmoun, Ezatullahi, Tarami, Ghoddos, Pourali Ganji, Rezaian, Beiranvand ve Jehanbakhsh’ın, İspanyol takımındaki oyunculardan hiç bir farkı yoktu. Ama onlar, İran’ın dünyaya; Rusya’dan bakan gözü- kulağı, küreselleşmeye uzanan kolları ve bacakları, ülkelerinin geleceğine ümit vaad eden başarı odaklarıydı.
Bugün 1-0 yenilgi nedeni ile ekipteki bir üyenin kalp sıkıntısı çektiğini ama şimdi düzeldiğini öğrendim. Bu bana, onca Atom Enerjisi Kurumu(IAEA) önlemini, P5+1 anlaşması uyarınca aldığı halde, ABD tarafından bir kez daha köşeye itilmeye çalışılan İran yöneticilerinin yürek yükünü düşündürdü. Tam da dünya ekonomisi ile bütünleşmeye, reformlarla modernleşmeye hazırlanırken, Trump’ın keyfi tutumuna muhatap olmak, Hasan Ruhani ve Muhammed Cevat Zarif için hiç kolay olmamalı. Ama onlar da savunmada hep yek vücut, ama saldırıda müstenkif ve müdebbir. Bir de ellerini Yemen’den ve Suriye’den çekseler,dünyaya iki gol atarlar diye düşünürüm.
Velayet-i Fakih Maç İzler mi Dersiniz?
Dört yıl önceki İran ziyaretimde fevkalade bilgili birkaç Molla gördüm. Dünya’ya kırk yıldır kapalı o ülkedeki entellektüel birikimi takdir etttim. Ama ben dün akşamki maçı izlerken, Kum şehrinde mukim “Velayet-i Fakih“, acaba benim gibi, sizler gibi, genel olarak dünya kupası, özel olarak da “İran takımının maçlarını izler mi?“ diye düşünmekten kendimi alamadım.
Siyaseti yakinen izleyen İran Ruhban sınıfı, herhalde futbol maçlarını da izliyor, milli takımlarının başarısına dua edip, takım savunmadayken nefeslerini tutuyor, saldırıdayken “Haydi, haydi!“ diye ekran ötesi desteği veriyordur değil mi? Herkesin içinde biraz çocukluk kırıntısı veya gençlik heyecanı vardır. Eğer, tahmin etttiğim gibiyse, yani mollalar bile, ulusal bir bilinçle, dünya kupasını, Kum’daki köşelerinde izliyorlarsa, İran dünyadan daha fazla soyutlanamaz. Bu nedenle, İran’ı dünyaya kapamaya yeminli Trump’a bir kez daha lanet olsun.
Dünya’nın İhtiyacı
Kucaklaşma ve barış ise bunun önünde hiç kimse durmamalı. Siyasetin beyhude hırsı ve yıpratıcı süreci değil, sporun canlandırıcı ve yüreklendirici rekabeti dünyaya yön vermeli. Varsın İran - İspanya maçı İran’ın 1 - 0 mağlubiyeti ile bitsin. Benim gibi futbol bilmeyen ve düzenli izlemeyen biri bile bu maçı izlediyse, o oyunculara da helâl olsun.
Genel olarak spor, özel olarak futbol, siyasetin olmadığı kadar küresel. Öyleki bir ülke milli takımındaki oyuncu ve çalıştırıcılar, bambaşka ülkelerden olsalar bile, o ülkenin bayrağı altında gocunmadan oynuyor, oynatıyor ve uluslararası turnuvalarda, galibiyette, o ülkenin ulusal marşını saygı ile dinleyip mırıldanacak, mağlubiyette ise birbirine sarılıp üzülecek kadar milli oluyorlar. Bence her ülke gencine zorunlu askerlikten çok, zorunlu futbol oynatmalı ki, gençler o küresel kardeşlik ve eşitlik ruhunu yakalayıp bırakmasın.
2018 Dünya Kupası ve İran - İspanya Maçı
Dün akşam İran-İspanya maçını, işte kafamın ardındaki bu düşüncelerle ilgi ile izledim. Dünyaya 1979’dan beri kapalı olan İran’ın küre ile bütünleşmek için yakaladığı fırsatlardan birinin dünya kupasında boy gösteren İran milli takımı diye düşündüm.
Eşleştirmelerde, İspanya’nın güçlü takımına düşmüş. Yöneticisi Mozambik doğumlu, Portekiz asıllı Carlos Queiroz olan takım, maç boyunca yapılan değişikliklerle, 14 oyuncu ile sahada top koşturdu. Galiba ilgi ile izlememde “bir bilenin“ (muhterem eşim), “İran takımı, defansif oynuyor. Berbat bir oyun“ demesi etkili oldu.
Ama zaten küresel politik arenada da hep savunmada olan İran’ın güçlü İspanyol takımı karşısında yapması gereken de buydu. Kapanıp savunmak ve kalesi ile kalecisini kollayarak, karşı takımın sinir uçlarını sızlatmak.
Bir gol yiyene kadar bu tutumunu sürdüren İran milli takımı, golü yiyince açılıp daha saldırgan oynamaya başladı. İkinci yarıda attığı bir gol ise kabul görmedi. Haklı mıydı hakem haksız mıydı bilemiyorum.
Savunmada ve Saldırıda Yek Vücut
İran’ın futbol takımını dikkatle izledim. Benim için Amiri, İbrahimi, Hüseyini, Muhammedi, Hacı Safi, Ansarifad, Azmoun, Ezatullahi, Tarami, Ghoddos, Pourali Ganji, Rezaian, Beiranvand ve Jehanbakhsh’ın, İspanyol takımındaki oyunculardan hiç bir farkı yoktu. Ama onlar, İran’ın dünyaya; Rusya’dan bakan gözü- kulağı, küreselleşmeye uzanan kolları ve bacakları, ülkelerinin geleceğine ümit vaad eden başarı odaklarıydı.
Bugün 1-0 yenilgi nedeni ile ekipteki bir üyenin kalp sıkıntısı çektiğini ama şimdi düzeldiğini öğrendim. Bu bana, onca Atom Enerjisi Kurumu(IAEA) önlemini, P5+1 anlaşması uyarınca aldığı halde, ABD tarafından bir kez daha köşeye itilmeye çalışılan İran yöneticilerinin yürek yükünü düşündürdü. Tam da dünya ekonomisi ile bütünleşmeye, reformlarla modernleşmeye hazırlanırken, Trump’ın keyfi tutumuna muhatap olmak, Hasan Ruhani ve Muhammed Cevat Zarif için hiç kolay olmamalı. Ama onlar da savunmada hep yek vücut, ama saldırıda müstenkif ve müdebbir. Bir de ellerini Yemen’den ve Suriye’den çekseler,dünyaya iki gol atarlar diye düşünürüm.
Velayet-i Fakih Maç İzler mi Dersiniz?
Dört yıl önceki İran ziyaretimde fevkalade bilgili birkaç Molla gördüm. Dünya’ya kırk yıldır kapalı o ülkedeki entellektüel birikimi takdir etttim. Ama ben dün akşamki maçı izlerken, Kum şehrinde mukim “Velayet-i Fakih“, acaba benim gibi, sizler gibi, genel olarak dünya kupası, özel olarak da “İran takımının maçlarını izler mi?“ diye düşünmekten kendimi alamadım.
Siyaseti yakinen izleyen İran Ruhban sınıfı, herhalde futbol maçlarını da izliyor, milli takımlarının başarısına dua edip, takım savunmadayken nefeslerini tutuyor, saldırıdayken “Haydi, haydi!“ diye ekran ötesi desteği veriyordur değil mi? Herkesin içinde biraz çocukluk kırıntısı veya gençlik heyecanı vardır. Eğer, tahmin etttiğim gibiyse, yani mollalar bile, ulusal bir bilinçle, dünya kupasını, Kum’daki köşelerinde izliyorlarsa, İran dünyadan daha fazla soyutlanamaz. Bu nedenle, İran’ı dünyaya kapamaya yeminli Trump’a bir kez daha lanet olsun.
Dünya’nın İhtiyacı
Kucaklaşma ve barış ise bunun önünde hiç kimse durmamalı. Siyasetin beyhude hırsı ve yıpratıcı süreci değil, sporun canlandırıcı ve yüreklendirici rekabeti dünyaya yön vermeli. Varsın İran - İspanya maçı İran’ın 1 - 0 mağlubiyeti ile bitsin. Benim gibi futbol bilmeyen ve düzenli izlemeyen biri bile bu maçı izlediyse, o oyunculara da helâl olsun.