AB’yi dört yıldır çalkalayan deprem, sağlam temel üzerindeki bazı duvarlarda ciddi çatlaklar oluşturdu. Bölgelere, bölgelerin etnik ve dil özelliklerine saygılı AB, tüm farkları zenginlik olarak kabul edip destekledi. Özerk yönetimlerin oluşmasına bile sıcak baktı. Yerel yönetimleri güçlendirmekten sayısız fayda uman Birlik felsefesi ve uygulaması sayesinde, Hollanda’da Frizya’nın adını duyduk, Katalan ve Bask gibi bilindik bölgelere daha büyük bir ilgi ve dikkatle baktık.
AB’nin Bölgeleri ve Sağladığı Elverişli Ortam
AB’nin bölge ayırımlarından beklediği ekonomik, toplumsal ve siyasi yönetim etkinliği biliniyor[1]. AB için yerel güzel ve özgündür. Yerel karar, etkinliğin adeta birim ölçüsüdür. Otobüs durakları ile umumi helâları bile standartlara bağlayan AB içinde, bölge ayırımları, kırsal bölge romantizmine ve tarihten gelen değerlerini koruma telaşına cevap verip, Fransa’da Breton ve Korsikalılara, İsveç ve Finlandiya’da Sami halkına, Belçika’da Valonlara, Birleşik Krallıkta, İskoçya ve Galler’e nefes aldırmıştır. Bölge sistemi, kendini ana kıtadan çok farklı gören Yunan adaları için olduğu kadar, Sicilya’dan çok farklı gören Tiroller İtalya’sı için de alkışlanan bir çözümdür.
Lega Nord Hareketi ve Kuzey Duvarı Çatlayan İtalya
Hep Doğu Batı’dan farklı olmaz ya! Kuzey ve Güney de gün ve gece kadar farklı olabilir. Bu farkların gerçek nedenleri olabilir. Ama bir algı sorunu da bulunabilir. İşte Italya’nın Po Vadisinde (Padanya), 1990’lı yıllarda, Lega Nord adlı bir parti, Kuzey İtalya’da Padanya diye özerk bir bölge kurulmasını önererek, “tembel ve fakir“ Güney İtalya’yı sırtında taşımak istemediğini yüksek ses ile savunmaya başladı. Hatta daha da ileri giderek 14 ayrı parça[2] ve milletten oluşan Padania’nın bağımsız olmasını isteyen bir proje ve bir bağımsızlık bildirgesi hazırladı.
Çeşitli tarihlerde kamu oyu yoklamaları yapıldı. 2010 oylamasında, Padania halklarının %61’i tam bağımsızlık yerine federal bir oluşum veya en azından federal bir reform talep etti. En son 2011 de yapılan oylama, Padania halklarının %37’sinin İtalya’dan tam bağımsızlık isterken, geri kalan %63’ünün sadece malî özerklik talebi olduğunu gösterdi. İtalya çatladı çatlamasına. Ama o Roma sütunları, tüm sorunlara rağmen hâlâ birliği korumaya devam ediyor.
Bazılarında Şimdilik Sıva Çatlağı
Zaman zaman tüm adalar için olmasa bile Yunanistan’dan Girit’in ayrılması ihtimali duyumlarını alıyoruz. Hani şimdi ekonomik kriz ile önce kafayı çatlatan Yunanistan’ın zaten onca irili ufaklı adayı nasıl bir arada tuttuğuna şaşmamak mümkün değil. Burnunun dibini idareden aciz Atina, örneğin “12 Adalar“a nasıl yetişiyor? Nasıl sağlık, eğitim ve kamu hizmeti sağlıyor? Aslında antik geçmişlerinde site devleti geleneği olan halkların bile yapabileceğinin fevkinde bir iş sözünü ettiğim şey. Ama onlar bir çatlak halinde, daha iyi olup olmayacaklarını bile oylama aşamasına gelmedi.
Avenida mı? Avinguda’mı?
Katalanya ve Bask, İspanya’nın iki özerk bölgesi. Özellikle ikincisi biliyorsunuz yıllarca İspanya’ya kan kusturdu. Ama meğer kendisi hakikaten “kızılcık şerbeti içer“ dururmuş. Her ikisi de zengin mi zengin! Etnik kimliklerine bağlı mı bağlı! Ana dili hakkı desen onlarda. Aynı veya çok benzer yemekleri, kendi dilleri ile anıp, ulusal yemek diye böbürlenmek hep onlarda. Katalanya’da yabancı ziyaretçi bile olsanız, bir caddeye Avenida deyin de ne yaparlar size görün. En nazik olanı hemen kaşlarını çatıp, parmak sallayarak “Avinguda, Avinguda“ diye bir ihtar çeker.
Şimdi özerklik yetmedi. Bağımsızlık istiyorlar. İspanya-Katalanya sınırında elele tutuşarak bir insan zinciri oluşturanlar, geçen hafta tüm AB’ye bu talebi haykırdılar. Onlar da İskoçya gibi 2014 de referanduma gitmeye hazırlanıyor. Birçok insan da doğrudan bağımsızlık ilan edilsin diye ısrar ediyor.
“Tedavülden Kalkan“ İngiliz Pound’u Masalı
İskoçya ise bir başka âlem. İngiliz Pound’unu kerhen kabul ediyorlar. Ama çoğu yer, “elinizdeki banknot tedavülden kalktı“ diye size telaşe veriyor ve ulusal İskoç Bankası’ndan İskoç Pound’u almaya yolluyor. İskoçlar öteden beri farklı. Eskiden pek de fakirdiler. Ama önce Kuzey Petrolleri, sonra AB bölge fonları sayesinde sayebân oldular.Hem adaları, hem yüksek yüksek tepeleri (Highlands and Islands) abâd oldu. Ama şimdi Kraliçe ve Edinburg Dükü muhterem eşine olan tüm saygı ve sadakatlerine rağmen ayrılmak istiyorlar. Onlar da 2014 de sandık başına gidecek diye plânlıyorlar.
Durum böyle olunca ne olacak? Bunlar bağlı oldukları ülkelerden ayrılırsa hâlâ AB üyesi kalacak mı? Kalırlarsa bu neye müşevvik olur? İşte uzgörüşlü AB Komisyonu bir çözüm bulmuş gibi. İşe yarar mı yaramaz mı? Onu yaşayarak göreceğiz.
Çatlaklara AB Horasan’ı
Çatlak sesin yüksek desibeli ile İspanya ve Katalanya arasındaki duvar çatlama tehlikesi gösterince, Komisyon kolları sıvayıp bir harç kardı. Üstelik hemen bu harcı reklam panolarında duyurdu: “ Katalanya, eğer İspanya’dan ayrılırsa, AB’den de ayrılır“. Bu durumun yaratacağı sorunları iyi bilenler var tabii.. Örneğin Katalan Cumhurbaşkanı Mas, Katalanya’nın daha güçlü siyasi birlik, ekonomik büyüme ve güvenlik ile güçlü bir AB ortağı olduğunu açıklamak ihtiyacı hissetti.
AB için Bağımsızlık Feda Edilir mi?
Katalanya halkı da, İtalya’daki, Padanya halkları için olduğu gibi, İspanya’nın daha fakir bölgelerini beslemeyi istemiyor. “Biz zenginiz ayrılalım“ diye ülkenin geri kalan bölgeleri ile bağları çözmek istiyor. Ama kendilerini Basklar gibi Avrupalı sayıyor ve AB den ayrılmak istemiyor. Bakalım AB resti veya Horasan’ı işe yarar mı? İspanya’yı yek pare tutar mı? Ya İskoçya ne yapar? Yoksa İngiltere de referenduma gidip, AB’den koparsa, bağımsız İskoçya’nın önüne kırmızı halı mı serer? İskoçya AB’den de kopmak ister mi? Bekleyip görelim.
[1] AB üye ülkeleri, idari parçalara ayırırken, alt yerel idari birimlerinden oluşan NUTS sitemini, her ülke için tanımlayan cografi bir kod standardı vaaz etmiştir.
[2] Lombardia,Veneto,Toskana,Piedmont,Emilia,Liguria,Marche,Romagna,Friuli,Trentino, Venedik,Giuila, Aosta Vadisi, Umbria.