Giriş
Gemi komutanı tabiri ilk bakışta insanın aklına fazla bir şey getirmez. Oysa gemiler, tarihte insan ilişkilerinin kurulmasında başrolü oynamışlardır. Gemi komutanlığı, denizcilik tarihinin bin yıllık süzgecinden geçerek bu günlere gelmiş, kendi yazılı ve yazılı olmayan kurallarını yaratmıştır. Denizcilik, dünyada evrensel kurallara sahip ve mutlaka ananesi olan nadir mesleklerdendir. Bu bağlamda gemi komutanlığının bambaşka ve müstesna bir yeri vardır. Bu nedenle gerçek gemi komutanlığının ne demek olduğunu çok az insan bilebilir. Hatta ailesi bile onu tam olarak tanımlayamaz. Bu durum bütün dünya bahriyelerinde hemen hemen aynıdır. Birçok insan onları, yolcu gemilerinin kaptanları veya diğer gemilerin reisleri gibi zanneder. Oysa onların resmi, geleneksel ve ruhsal dünyaları çok farklıdır. Evrensel kurallara ilaveten her ülkenin kendine has denizcilik kuralları vardır. Gemiler, dolayısıyla tüm personeli, insan doğasına aykırı bir ortam olan denizde görev yaparlar ve ortak bir kaderi paylaşırlar. Deniz, insanlara sonsuzluk duygusu ve korku verir. O nedenle gemiciler mutlaka sığınacak ve kendilerini koruyacak bir güç ve destek ararlar.
Yunanlılar ve Romalıların Poseidon ve Neptün adlı deniz tanrıları bu amaca hizmet ederlerdi. Bu bağlamda şunu açıkça söylemek mümkündür ki; ne kadar farklı ideoloji ve düşüncelere sahip olsalar da denizciler arasında inançsız kişi bulmak hemen hemen imkânsızdır. Savaş gemileri ticaret gemilerine göre daha farklı bir konumdadır. Savaş gemileri, materyal ve insanın mükemmel bir organizasyonu ile oluşan savaş makineleridir. Gemi personeli aynı anda hem deniz şartları hem de düşmanla savaşmak zorundadır. Savaş gemisi yönetmenin en zor tarafı, barış zamanında da yirmi dört saat savaş organizasyonu içinde bulunmaktır. Savaş gemilerinde bir tane komutan vardır. O da gemi komutanıdır. Diğer subaylar sorumlu oldukları görevlere göre isimlendirilirler. Baş Çarkçı, İkinci Komutan, Elektik Subayı, Yara Savunma Subayı, Harekât Subayı vb. gibi. Bu uygulama doğal olarak gemi komutanının yetkili ve sorumlu tek kişi konumunda olduğunu açıkça ortaya koyar.
İsimsiz Gemi Olmaz
Gemi personelinin rütbe ve makam farkı olmadan aynı kaderi paylaşması, gemilere manevi ve uhrevi bir sıfat kazandırır. Bu özellik gemilerin bir anlamda canlı varlıklar olarak kabul edilmelerine yol açar. Bu nedenle en küçüğünden en büyüğüne kadar her geminin özel bir ismi bulunur. Gemiler bu isimlerle tarihe geçerler. Askeri gemilerin isimlerinin başlarında hangi ülkeye ait olduklarını gösteren kısaltmalar bulunur. Türk gemilerinde Türkiye Cumhuriyeti Gemisi anlamına gelen TCG kısaltması kullanılır. Amerikan gemileri USS (United States Ship), Yunan gemileri HS ( Hellenic Ship) kısaltmaları kullanırlar. Askeri gemilerin ülke isimleri ile kodlandırılmaları, geminin hem milli karakterini hem de uluslararası karakterini ortaya koyar. Askeri ve sivil tüm gemilerin uluslararası bir çağrı adı vardır.
Gemi Komutanlığı
Türk Deniz Kuvvetlerinde gemi komutanı olmak çok farklı özellikler gerektirir ve taşır. Gemi komutanlığı için, gemilerinin büyük veya küçük olması hiçbir şey ifade etmez. Gemisi ona Türk milletinin bir emanetidir. Onun bayrağını dalgalandırır. Her kim olursa olsun, sivil veya asker, gemiye giriş ve çıkışta Türk bayrağını selamlamak zorundadır. Çünkü askeri gemiler suda olmalarına rağmen vatan toprağı sayılır. Bu nedenle askeri gemilerin diplomatik dokunulmazlığı vardır. Geminin personeli dâhil her şey gemi komutanına emanettir. Gemi komutanının birinci görevi, gemisini her an savaşa hazır halde bulundurmak ve zamanı geldiğinde zafer için savaşmaktır. Denizde savaşın kaderini büyük oranda gemi komutanları belirler. Bu bağlamda gemi komutanının mesai saati yoktur. Gemisi limanda, kendisi resmi izinde de olsa sorumluğu devam eder. Gemi komutanları evlerinde hep tilki uykusu uyurlar. Biraz kuvvetli rüzgâr çıksa aklına gemileri gelir. Bunu yürekten hissetmeyen bir subay gerçek komutan olarak nitelendirilemez.