Orta Doğu coğrafyası, 2010 yılının aralık ayından bu yana Tunus ile başlayan, günümüzde de tüm şiddetiyle Suriye’de devam eden devrim süreçlerinin etkisiyle hızlı bir değişim ve dönüşüm iklimine girmiştir. Küresel ve yerel aktörlerin her birini iç ve dış politika bağlamında güçlü bir şekilde etkileyen ve birçok entellektüel tarafından “Arap Baharı“ olarak nitelendirilen bu tarihî değişim süreci, Orta Doğu’nun çok-etnili, çok-dinli, çok-mezhepli, çok-kültürlü yapılarını ve bu yapılarının unsurlarını da etkilemiş bulunmaktadır. Özellikle, I. Dünya Savaşı sonrasında ulus-devletlerin kurulması aşamasında ve kurulmasının hemen akabinde ortaya çıkan “azınlıklar sorunu“, 21. yüzyılda da çözülmeyi bekleyen bir olgu olarak karşımızda durmaktadır. Nitekim azınlıklar, Suriye gibi ülkelerde yönetimdeki hâkim unsur iken, Lübnan gibi ülkelerde iktidarı paylaşan unsur, Mısır gibi ülkelerde ise politik açıdan zayıf bırakılmış bir unsur olarak öne çıkmaktadırlar.
Bu yazının konusu, Orta Doğu ve Afrika’nın en eski halklarından olmasının yanı sıra, Mısır’ın da otokton halklarından olan ve günümüz Mısır’ında da politik olarak aktifleşmeye, etkinliğini içeride ve dışarıda artırmaya çalışan Kıptilerin tarihsel, dinî ve siyasî açıdan analiz edilmesi olacaktır.