Dünya Türk Forumu Akil Kişiler Kurulu Birinci Toplantısı

Haber

Dünya Türk Forumu’nun ilkinde oluşturulması önerilen DTF Akil Kişiler Kurulu’nun birinci toplantısı 3 Nisan 2013 tarihinde İstanbul’da 2. Dünya Türk Forumu marjında aşağıda isimleri belirtilen Kurul tarafından ve yine aşağıda verilen gündemle gerçekleştirilmiştir:...

Geçici Sonuç Raporu ( Özet )

Dünya Türk Forumu’nun ilkinde oluşturulması önerilen DTF Akil Kişiler Kurulu’nun birinci toplantısı 3 Nisan 2013 tarihinde İstanbul’da 2. Dünya Türk Forumu marjında aşağıda isimleri belirtilen Kurul tarafından ve yine aşağıda verilen gündemle gerçekleştirilmiştir:

A. ISTTP AKİL KİŞİLER KURULU LİSTESİ

(E) Büyükelçi Halil Akıncı, Türk Konseyi Genel Sekreteri

Prof. Dr. Ahat Andican, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi, T.C. Devlet Eski Bakanı

Hakkı Atun, Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi, KKTC Eski Başbakanı

Dr. Veyis Güngör, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği Başkanı, Hollanda

Prof. Dr. Hakkı Keskin, Almanya Türk Toplumu Onursal Başkanı, Almanya

Prof. Dr. Kadırali Konkobayev, Kırgız - Türk Manas Üniversitesi Öğretim Üyesi, Kırgızistan

Prof. Dr. Onur Bilge Kula, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi, Türkiye

Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, Türkiye

Anar Rızayev, Yazarlar Birliği Üyesi, Azerbaycan

Olcas Süleymenov, UNESCO Kazakistan Daimi Temsilcisi, Yazar, Kazakistan

Prof. Dr. Vamık Volkan, Virginia Üniversitesi Zihin ve İnsan İlişkileri Merkezi, ABD

Prof. Dr. Nadir Devlet, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Türkiye

B. DTF AKİL KİŞİLER KURULU GÜNDEMİ

1. Giriş

2. Akil Kişiler Kurulunun Görevleri ve İşlevleri (2013 Eylem Planı)

3. 2. Dünya Türk Forumu’nun ana teması “TÜRK DİASPORASI VE TÜRK DÜNYASI VİZYON 2023“ konusunda Akil Kişiler Kurulu’nun Görüşleri ve Muhtemel Katkıları

4. Türk Dünyasında Düşünce Kuruluşları, Sivil Toplum ve İş Birliği

5. Küresel ve Bölgesel Sorunların Türk Dünyasına Yansımaları

6. Diğer Konular

C. TOPLANTI NOTLARI ÖZETİ

1. Diaspora ile İlgili Tartışmalar

Türk Diasporası ile ilgili olarak kapsamlı ve ayırt edici bir tanım geliştirilmesi gereği derinden hissedilmektedir. Örneğin Almanya’da Azeri, Kırgız, Özbek ve benzeri Türki Cumhuriyetlerin insanlarının da bu tanıma katılması gerekmektedir. Yirmi yılda bir milyon Kırgız Kırgızistan’ın dışına çıkmıştır. Rusya, Çin ve Kazakistan’daki Kırgızlar ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Oysa Diasporadaki Kırgızların Kırgızistan’a katkısı yıllık milli gelire eşdeğerdir.

Orta Asya ülkelerinde toplumun belli bir kısmı Moskova merkezli olmak üzere dünyanın birçok ülkesine göç vermektedir. Türk Diasporasını genel bir kapsam içerisinde değerlendirmek oldukça güçtür. Dolayısıyla Diaspora üzerinden belirli konulara odaklanıp müdahale etmek güçleşmektedir.

Özellikle ABD ve Rusya’da yaşayan Türk Diasporası mensupları oldukça varlıklı kesimlerden oluşmaktadır. Söz konusu kesimde özgüven ve organizasyon bilinci oluşturulması, dünyanın her yerinde bulunan Türki boylar arasındaki iş birliğinin artırılması gerekmektedir.

Türk Diaspora’sı eğitim, kültür ekonomi gibi alanlardaki sorunların çözümünü memleketleri olan ülkelerin devlet yönetiminden beklemektedirler. Oysa örneğin Ermeni ve Yunan diasporaları ülkelerinden hiçbir yardım almaksızın bu tür ihtiyaçlarını kendileri karşılamaktadırlar. Diasporadaki STK’lar da her şeyin, köken ülke devleti tarafından karşılanması beklentisi içerisindedirler.

Diasporalar arasında KKTC göçmenleri ilginç bir yer tutmaktadır. Diaspora’daki Kıbrıslı Türklere belli bir zamana kadar gereken önem verilmemiştir. Oysa KKTC pasaportu çoğu yerde tanınmaktadır. Bu bağlamda KKTC’nin örgütlenme bağlamında ciddi bir eksiği bulunmamaktadır.

Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların Diaspora’da yürüteceği faaliyetler önemlidir. Ne var ki, Almanya gibi bazı ülkeler bu tür kurumların Diaspora hizmetine sunulmasını güçleştirmektedir. Türkiye devleti 1970’li yıllardan itibaren yurt dışındaki Türklerin kendileri için uğraşıp elde ettiği hakları ve konumu gereği gibi savunma ve ileri aşamalara taşıma konusunda yetersiz kalmıştır.

Türkiye’nin Avrupa’daki Türk Diasporası ile ilgili olarak kendine yeni bir misyon edinmiş olması, örneğin, Ahilik teşkilatının ve Hazreti Mevlâna’nın yedi öğüdünün Konya Kriterleri olarak Hıristiyan ve Budist temsilcilerle tartışılması, Mesnevi’nin Hollanda diline çevrilmesi, Balkanlardaki Türk partilerinin gençlik kollarına Hollanda’da, buradaki siyasi sistemi görerek eğitilmeleri memnuniyet vericidir. Bize ait olmayan ama kendini bize ait hisseden toplumların istekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Urumçi, Afganistan, Ürgüp’te Kültürel bazlı projelerde takdiri hak etmektedir.

Avrupa ülkelerindeki Türk kökenli insanların sosyo-kültürel durumları memnuniyet verici düzeydedir ve kendi iç bütünlüklerini, entelektüel faaliyetlerini gerekli düzeye eriştirmişlerdir.

Örneğin bugün Hollanda’da 23 000 öğrenci, 20 000 mezun, 21 000 de girişimci vardır. Esasen böylesi bir aydınlanma düzeyi olmadan Diaspora’nın varlık gösterebileceğini söylemek gerçekçi bir düşünce değildir. 1970 - 1980’lerde Almanya’ya giden tarım ve maden işçilerinden müteşekkil bir diasporanın öneminin gerektiği gibi algılanması zaten beklenemezdi. Ama ikinci ve üçüncü nesil Diaspora mensupları giderek bilinçlenmektedir. Örneğin Türk Diasporasınca Almancaya kazandırılan edebi eserler ve Türkçeden Almancaya çevrilen önemli eserler mevcuttur. Bu faaliyetlerin daha olumlu bir sonuca erişmesi için sosyo-kültürel organizasyonlarla desteklenmeleri gerekmektedir.

Diaspora’nın bekası, bütünlüğü ve etkinliği bakımından dil son derece önemlidir. Halihazırda Almanya’nın birçok okulunda Türkçenin İngilizceden sonra yabancı dil olarak kabul edilmesi memnuniyet verici bir gelişmedir.

Çifte vatandaşlık konumunun Almanya tarafından kabul edilmemesi ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Türkiye Almanya’daki çalışanların Türk vatandaşlığından çıkarılmasını kabul etmemektedir. Bu durumda Almanya çifte vatandaşlığı kabul etmek zorunda kalacaktır. Çifte vatandaşlık olmazsa olmaz değildir ama oluşan fiili durumun hukukileşmesi için yasaların çıkarılması noktasında Türkiye üzerine düşeni titizlikle yerine getirmelidir.

Avrupa ülkelerinde altı ayda bir bütün kıta düzeyinde gerçekleştirilen geniş çaplı araştırma ve anketlerin Türk Dünyası ve Diasporası ile ilgili olarak da gerçekleştirilmesi hayati bir ihtiyaçtır. Diasporanın etkinliği sadece sayısal verilerle sağlanamayacağından, nitelikli birey yetiştirilmesine önem verilmelidir.

Diaspora STK’ları ile ilgili ciddi zafiyetler ve sıkıntılar mevcuttur. Gerek Diaspora mensuplarının bulundukları ülkelerdeki çıkarlarının korunması, gerekse anavatan konumundaki ülkelerin uluslararası çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi bakımından resmi ve sivil düzeyde, STK’lar arasında uyum ve etkinliğin artırılabilmesi için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

Türk kimliğinin korunması ve Türklük bilincinin geliştirilmesi konusundaki faaliyetler Türk Dünyasının ulusal ve küresel düzeyde etkin olabilmesi için hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda eğitim ve kültür faaliyetlerine önem verilmesi gerekmektedir. Yakın tarihte Orhun Abideleri’ne Sovyet askerlerinin yaptığı tahribat mümkün olduğunca telafi edilmeli ve tarihi eserlerin korunmasına gereken önem verilmelidir. Bu noktada kuruluş aşamasında olan Türk Akademisi’ne hak ettiği önem verilmeli, tarihi eserler ve diğer konularda çalışma yapabilmek yeterli bütçe tahsis edilmelidir. Ermeni sorunu ile ilgili olarak, Ermeni-Türk komisyonunun üyesi vatandaş ve uzmanlardan yararlanılması gerekmektedir.

Özelde Türk Diasporasının, genelde Türk Dünyasının en önemli sorunlarından biri de kadının toplumda hak ettiği yeri alamamış olmasıdır. Kadınların toplumda daha etkili bir pozisyon alması Türk toplumlarının etkisini artıracak pek çok sorunun çözümü kolaylaşacaktır.

Türk vatandaşı olmayan Türklerin vize için kapılarda bekletilmesi son derece uygunsuz bir manzara teşkil etmektedir. Bu duruma acil bir düzenleme getirilmesi gerekmektedir. T.C. Büyükelçilikleri bulundukları ülkelerde sadece T.C. vatandaşları ile değil Türk dünyasına mensup tüm kişilerle yakından ilgilenmelidir.

Yurt dışında, özellikle de Paris, Londra, Washington, New York, Pekin, Moskova, Kahire, Sydney, Tokyo, Yeni Delhi gibi çekim merkezlerinde lisansüstü eğitim yapan Türkler için gerekli imkânlar yeterli oranda sağlanmalıdır.

Balkanlardaki yoğun Türk varlığı bu ülkelerle ilişkilerin nitelikli hâle getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Güney Amerika Ermenileri ve Güney Kıbrıs ile ilişkilerin geliştirilmesi Osmanlı eski tebaasına kucak açılması, ayrıca, Avrupa’daki Müslüman Çingeneler üzerine özel olarak yoğunlaşılması gerekmektedir. Ayrıca, Latin Amerika’nın % 10’una “El Turko“ denildiği halde bu insanlarla yeterli düzeyde diyalog kurulamamaktadır. Suriye’nin bile bu kesimlerle ilgilendiği bir ortamda Türkiye’nin G. Amerika’daki Osmanlı eski tebaasıyla ilişkilerini geliştirememesi anlamsızdır. Bu kesimlerin Türk ya da İslâm kimliklerine yaklaşımlarındaki farklılık onlarla ilişkilerin geliştirilmesini engellememelidir.

Avusturya gibi bazı ülkelerdeki STK’lar Türkçeyi birçok konuda ön şart olarak koşmamaktadırlar. Bir topluluğun dilini unutması kimlik erozyonuna ve anavatan ile bağlarının zayıflamasına neden olmaktadır. Diaspora vatandaşlarının anadillerini korumaları konusundaki çalışmalar yeterli düzeye getirilmelidir.

2. Ermeni Meselesi ile İlgili Tartışmalar

Sözde soykırımı dünya çapında tanıtmak için yürütülen faaliyetler son dönemde görülmemiş biçimde yoğunlaşmıştır. Sözde soykırımı kabul ettirme çabalarının 1924 yılına dek geri gitmesi, buna mukabil Türk tarafının gerekli cevap teşkil edecek yoğunlukta çaba gösterememesi, Azerbaycan ile politikaların koordine edilememesi, entelektüel faaliyetlerin yeterince desteklenmemesi; Fransa, İngiltere ve ABD gibi ülkelerin bu bağlamdaki geçmişlerinin yeterince araştırılıp kamuoyuna duyurulmaması, Türki cumhuriyetlerin desteğinin sağlanamaması gibi nedenlerden dolayı ‘soykırım’ iddialarını kabul ettirme çabasında olan çevrelerin bu anlamda ciddi mesafe kat etmelerine neden olmuştur.

Sözde soykırım iddialarının ilk kez duyurulmaya çalışıldığı 1970’li yıllarda Tehcir olayları sırasında ölen Ermenilerin sayısının 300 bin civarında olduğu dile getirilirken, sonradan bu sayı önce 500 bine ve daha sonra bir buçuk milyona çıkarılmıştır.

Akademik faaliyetlerin bu bağlamdaki etkisi yadsınamasa da yeterli değildir. Film, oyun, resim sergisi, roman v.b. araçların etkin biçimde kullanılması gibi kısa vadede sonuç getirecek politikalar üzerinde daha fazla yoğunlaşılması; kültür sanat organizasyonlarına ağırlık verilmesi, Sultan Süleyman gibi sergilerin ABD’de yaygınlaşması gerekmektedir. Konu ile ilgili yaz okulları, üniversiteler arası değişim programları düzenlenmeli, ilgili ülkelerin dillerinde tarihi kitap yazımına ağırlık verilmeli, yapılması gereken çalışmalara sıfırdan başlanılmadır. Ermenistan ve Türk arşivlerinin yeterince tanıtılması gerekmektedir.

Sözde soykırım çabalarının yoğunlaştığı ülkelerde büyükelçilik çalışanlarının sayılarının yeterli düzeye çıkarılması gerekmektedir.

Son 200 yılda dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleşen Türk soykırımları üzerine yoğunlaşılmalı ve sözde soykırım faaliyetlerine karşı bir tez olarak kullanılmalıdır.

Halihazırda Ermeni Diasporası Batılı ülkelerde oldukça güçlü bir konumdadırlar. Fakat şu an bölgesel ve küresel güç olma yolunda ilerleyen ülkelerde, Ermeni Diasporası’nın örgütlenmesinin önüne geçilmesi için proaktif ve tarihi bir öngörüyle daha ciddi çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir.

Hocalı sorununa da gereken önem verilmelidir. Ancak Hocalı sorunu Ermeni soykırımı ile kıyaslanmamalı, karşılıklı bir psikolojiyle hareket edilmemelidir. Şimdiye kadar Ermenilere gösterilen iyi niyet tavırları zafiyet olarak değerlendirilmektedir. Bundan böyle daha etkili politikaların benimsenmesi gerekmektedir.

1915’te Çanakkale’ye gidip savaşan, ölen Ermenilerin albümleri çıkarılıp bunun tanıtılması gerekmektedir. Çanakkale ve soykırım iddialarının 100. yıl dönümleri yaklaşırken bu tür politikalarla ciddi bir avantaj elde edilebilir. Ermeni asıllı Osmanlı paşalarının listesi tutulup tanıtımının yapılması gerekmektedir.

3. Çeşitli Öneriler

Akil Kişiler Kurulunun ilk operasyonel görev olarak; sıcak bir sorun alanı veya jenerik bir konu ile ilgili misyon üstlenmesi benimsenmiştir. İlgili kurumlarla yapılacak istişare sonrası bu görev kamuoyu ile paylaşılacaktır.

Dünya Türk Forumu gibi etkinliklerin cazip hale getirilebilmesi için nitelikli bildirilerin sunulması ve beğenilen araştırma ve çalışmaların ödül törenleri düzenlenip taltif edilmesi gerekmektedir.

Dünya Türk Forumu, ilk toplantısında doğal olarak genel kapsamlı temalarla toplanmak durumunda kalmıştır ama İkinci Forum’dan itibaren çalışmaların daha spesifik temalar çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Türk Dünyasında bilimsel ve kültürel etkileşimin artırılması ve ortak bir söylem geliştirilmesi için Türki Cumhuriyetlerdeki üniversiteler arasında Erasmus benzeri programların geliştirilmesi ve yaz okulu benzeri değişim programlarının uygulanması yönündeki mevcut çalışmalar hızlandırılmalı ve yeni programlar geliştirilmelidir.

Türk Dünyasının siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik alanlarda ancak iş birliği ve koordinasyon çerçevesinde çözümlenebilecek pek çok sorunu ve eksiği bulunmaktadır. Bu konuda ilerleme sağlanabilmesi için karşılıklı etütlerin yapılması gerekmektedir.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Çin – Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) aracılığıyla ilişkilerini kurumsallaştıran ve 21. yüzyılda Afrika’daki rekabetin çıtasını yükselten Pekin, günümüzde Afrika’nın dış ilişkilerinde en çok dikkat çeken aktör konumundadır. Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı strat...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

Eğitim, kısaca, bireyde arzu edilen davranışların oluşturulması süreci olarak tanımlanmaktadır. Hem kişisel yönden hem devlet açısından eğitim, oldukça hassas ve sosyal bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, eğitim, genel itibariyle, sonuçlarının ve/veya çıktılarının değerlendirilebilmesi iç...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Sovyetler Birliği’nin dağılması, 20. yüzyılın en kritik siyasi olaylarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu olay, yalnızca bir süper gücün çöküşünü değil, aynı zamanda küresel siyaset ve ekonomi üzerinde derin ve kalıcı etkiler yaratmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci, ideolojik çatışmal...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...