Bağımlılıklarının üçte ikisi Batı dünyası lehine olan Türkiye, Doğu ve Batı’nın “Güvenlik Regülatörü“dür ve tercihleri, dengeleri etkileyecektir. Hindistan ise, sosyoekonomik, siyasi ve askerî etki alanı ile bölgesel ve küresel belirleyici rolünü daha hızlı pekiştirmektedir. Gelecek için büyük potansiyel vaat eden iki başat ülke olan Türkiye ve Hindistan arasındaki bakir büyük potansiyeli, tüm boyutları ile karşılıklı bağımlılık için geliştirme ihtiyacı tarihî zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır.
Türkiye - Hindistan ilişkilerinin tarihi; sufi geleneği de kapsayan kültürel bağlarla büyük bir miras bırakmıştır. Bu miras canlandırılmalı, Hindistan ve Türkiye’nin ilişkilerinin temel taşlarını oluşturmalıdır.
Türkiye ve Hindistan, değişen dünyada yükselen güçler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak iki ülke ilişkilerinde tam potansiyel hayata geçirilememektedir. Bu tam potansiyeli hayata geçirebilmek için stratejik ve uzun süreli ilişkiler planlanmalı ve bu, yine uzun vadeli kurumsal işbirlikleri üzerinden kurgulanmalıdır.
Türkiye ve Hindistan, her zaman iki ayrı kıtada bulunan ülkeler gibi algılanmaktadır, ancak iki ülke de aynı kıtadadır ve düşünüldüğünden çok daha yakınlardır. İki ülke ilişkilerini bölgesel nitelikten kurtarmak ve çok taraflı bir hâle getirmek gerekmektedir. Bunun temeli de kültür, akademi ve bilim alanları üzerine kurulabilir.
Türkiye - Hindistan ilişkileri gelişmeli ve böylece Türkiye Bölge’ye daha çok değer katmalıdır. Bununla birlikte, Bölge’deki; özellikle Körfez gibi, tarafların enerji bağımlılıklarının olduğu bölgelerdeki gelişmeler yakinen takip edilmeli ve bu gelişmelere gereken önem gösterilmelidir. Körfez’in istikrarsızlığı tüm dünyayı istikrarsızlığa sürükleyecek bir durumdur ve mevcut gelişmeler ışığında bu durum çok uzak görünmemektedir. Dolayısıyla Türkiye - Hindistan ilişkileri, Bölge’de de etkin olabilecek küresel bir etkinlik seviyesine çıkarılmalıdır.
Hindistan için “Doğu Politikaları“, yani Hindistan’ın doğusunda, Japonya ve ötesinde ABD’ye kadar olan bölge politikaları büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda Hindistan - Çin ilişkileri hem bölgesel, hem küresel anlamda çok önemlidir. Diğer taraftan Türkiye de dış politikasında Doğu’ya yönelen bir çeşitlendirme eğilimi göstermektedir. Türkiye de, Hindistan da şu anda çok boyutlu dış politika üretmek üzerine odaklı gözükmektedir. Bu durum, ortak paydada buluşabilecek bir dış politika ortaklığı potansiyelini de göstermektedir.
Türkiye ve Hindistan, iki büyük ekonomidir ve bu iki büyük ekonominin ticaret hacmi halihazırda 6 milyar dolar civarında seyretmektedir ancak bu ticaret hacmi kısa vadede en az 10 milyar dolara çıkarılmalıdır. Bu ekonomik ilişkilerin gelişmesi, iki ülkenin uluslararası alandaki etkinliğini de arttıracaktır.
Hindistan ile ekonomik işbirliği, özellikle medikal sektöründe ve bununla beraber bilgi teknolojileri, uzay teknolojisi ve turizm alanlarında yapılmalıdır.
Türkiye’deki Hindistan ile ekonomik işbirliği yapılabilecek potansiyel sektörler;
- Tekstil
- Otomobil
- İnşaat
- Enerji
- Tarım ve Tarımsal Süreç
- Turizm
- Lojistik
- Komünikasyon
- Finans Servisleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye ve Hindistan’ın ikili ticari ilişkilerinde karşılaşılan sorunlar ise;
- Vizeler
- Gümrük Tarifeleri
- Yeterliliklere dair Karşılıklı Bilgi Eksikliği
- Nakliye
- Bankacılık ve Finans Sistemleri konularında karşımıza çıkmaktadır.
Son olarak TASAM ve ICWA, aşağıdaki maddeler üzerinde yoğunlaşmak ve bunları planlamak/hayata geçirmek üzerinde mutabakat sağlamışlardır:
1. Türkiye ve Hindistan için etkili işbirliği sağlayabilmek adına her iki kurumun da politika önerecek çalışmalarla potansiyelleri ve imkanları belirleyerek bunu karşılıklı olarak paylaşması
2. Üniversite ve araştırma merkezlerinde eğitim/değişim/staj programlarının planlanarak karşılıklı hayata geçirilmesi
3. Ortak kültürel ve turizm projelerinin oluşturulması (ortak bir belgesel çalışması gibi)
4. Türkiye’den Hindistan’daki üniversitelere, başta bilgi teknolojileri alanında olmak üzere nihai hedef olarak 10.000 öğrenci gönderimi üzerinde çalışılması
5. İkili ilişkilerde en büyük sorunlardan biri olarak karşımıza çıkan bilgi boşluğunu ortadan kaldırmak için güçlü bir iletişim ağı oluşturulması ve bu alanda ortak çalışmaların hayata geçirilmesi