Tarihsel Süreç
Türk ve Rus halkları üç asrı aşkın bir süredir bölgede komşu konumunda bulunmaktadır. İnişli çıkışlı ilişkiler içinde Osmanlı ve Çarlık Rusya’sının yıkılması yaklaşık aynı tarihlere denk gelmektedir. SSCB ve Türkiye Cumhuriyeti emperyalizme karşı ortak bir tutum içinde kendi coğrafyalarında bağımsız ve bağlantısız birer devlet kurmuşlardır. Mustafa Kemal ve arkadaşları Müttefik Kuvvetleri (İngiltere, Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda) 1915’te Çanakkale’de durdurmasalardı, Çarlık Rusya’sı hala devam ediyor olabilirdi. İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan bazı talihsiz olaylar hariç, bu iki yeni devlet 90 yıldan bu yana hiç çatışma ortamına girmedi. Rusya, Çarlık döneminde denizlerde oldukça aktifdi. Özellikle Baltık’dan kalkarak Akdeniz’e giren Rus filosu Osmanlı devletinin çözülmesinde ve Yunanistan’ın kurulmasında büyük rol oynadı.
1770’deki Çeşme baskınını bizzat Rus donanması yaptı. Ancak ortak çıkarlar söz konusu olduğunda ittifak da yaptılar. 1798’da Arnavutluğunun batısındaki 7 adayı ( İyon Adaları ) Fransızlardan kurtarmak için Rus ve Osmanlı filoları bir araya geldi ve sekiz ay süren harekat başarı ile sona erdi. 1827’de Navarin Deniz Savaşı’nda ise Fransa ve İngiltere ile birlikte Osmanlı donanmasını imha ettiler. Bu sayede 1830’da Yunanistan kuruldu. Rusya’nın Yunanistan ve GKRY ile olan yakın ilişkileri, aynı tarihi perspektifde ve Ortodoks kökenli ortak inanç temelinde bugün de devam etmektedir.
Rusya-Türkiye sınırı Türk İstiklal Savaşı devam ederken 16 Mart 1921’de Moskova Anlaşması ile çizilmiştir. SSCB’nin böyle bir anlaşmayı yeni Türk Hükümeti ile savaş devam ederken imzalaması, emperyalizme karşı duruşunun ve İstiklal Savaşı’na olan desteğinin politik bir göstergesiydi. Takiben, 1925’de SSCB ile Türkiye arasında Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma barış ve işbirliği içinde 20 yıl sürdü. Atatürk’ten sonra (1938), Rusya ve Türkiye’yi yönetenler iki ülkenin işbirliğinin zaruri ve yaşamsal olduğunu göremediler. Hiç kimse savaşı barışa çevirmekte Atatürk kadar ileri görüşlü değildi. Mustafa Kemal, Savaş sonrası Yunanlı’ları nasıl yendiniz sorusuna; Bu önemli değil Yunanlılarla nasıl dost oldum, bunu inceleyiniz cevabını vermiştir.