Karadeniz ve Kafkaslar: Ekonomi, Enerji ve Güvenlik

Makale

Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca önemli bir jeostratejik ve ekonomik alan olarak varlığını sürdürmüştür. ...

Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca önemli bir jeostratejik ve ekonomik alan olarak varlığını sürdürmüştür. Bu coğrafya boyunca ticaret, ulaşım ve haberleşme çok güç ve tehlikeli olmuştur. Doğal engeller, değişen ve savaşlarla kesilen sınırlar her zaman için istikrarın önünde ciddi bir engel oluşturmuştur. Oysa küreselleşmenin geldiği noktada, ekonomik kalkınma ve refahın olmazsa olmaz koşulu, malların, hizmetlerin ve sermayenin şiddetten arınmış, güvenlikli bir mekânda serbestçe dolaşımıdır. Kuşkusuz, Karadeniz - Kafkas coğrafyasının kendine özgü koşulları, Avrupa Birliği örneğindeki gibi ekonomik ve politik bir entegrasyonu imkânsız kılmaktadır. Ancak bu durum, Bölge’nin aktörleri arasında işbirliği temelinde karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesine engel değildir. Küresel güç mücadelesi ve Bölge jeopolitiği bağlamında Karadeniz ve Kafkaslar’daki potansiyelleri dikkate alarak, ekonomi, enerji ve güvenlik alanları ile yeni fırsatların neler olabileceğinin somut olarak ortaya konulması ve geleceğe yönelik bir perspektif çizilmesi yeni zihinsel eşiktir. Bugün Karadeniz ve Kafkaslar’da yaşananlar, Soğuk Savaş sonrası jeopolitiğinin Türkiye açısından geçmişten farklı, yeni bir düzen olarak kavranması gerektiğinin kanıtıdır.

Dünyanın jeopolitik kodları ve denklemleri bozulmuştur. Yeni dönem yeni jeopolitik denklemlerin oluşum süreci niteliğindedir. Roller, ortaklıklar, karşıtlıklar ve çıkarlar yeniden gözden geçirilmektedir. Soğuk Savaş döneminin müttefiklik zemini, bugünün işbirliği hedeflerini tariften uzaktır. Yeni jeopolitik mücadele alanları doğmakta; mücadelenin tonu, rengi ve tarafları yeniden şekillenmektedir. Gelinen noktada ise aynı mekânda aynı nedenlerle egemenlik kurabilme çabaları, çatışmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Türkiye’nin Karadeniz - Kafkaslar bölgesindeki tarihsel miras ve sorumluluğuna sahip çıkması, bu bağlamda çıkar ve hedeflerini yeniden tanımlaması gereği, her zamankinden daha çok öncelik arz etmektedir. Rusya Federasyonu’nun ardından Bölge’nin en büyük ekonomik ve askerî gücüne sahip ülkesi olan Türkiye, aynı zamanda Bölge’nin Batı’ya en fazla entegre olan siyasî, ekonomik, askerî ve kültürel sistemine sahip ülkesidir. Türkiye’nin önemli gelişmelere gebe görünen Karadeniz - Kafkaslar bölgesinde yeni politikalar oluşturmasına ve uygulamasına gereksinim olduğu açık bir gerçektir. Zira Türkiye başta Rusya Federasyonu olmak üzere, ABD ile AB’ye yakın ve onların güvenine sahip Bölge’deki tek aktör olarak bir orta yol bulabilir. Böylece, Karadeniz - Kafkas coğrafyasında muhtemel bir bölünmenin önüne geçebilir. Karadeniz - Kafkas bölgesi, sahip olduğu jeopolitik önem, doğal kaynaklar, etnik yapı ve kültürel zenginlik dolayısıyla tarih boyunca büyük güçlerin her zaman ilgisini çekmiştir.

Günümüzde de ABD, AB, Rusya, Türkiye ve İran gibi küresel ve bölgesel güçlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir. Karadeniz - Kafkas bölgesi bugün, Doğu ve Batı arasında hem güvenlik, hem enerji hem de ulaştırma koridoru durumuna gelmiştir. Avrasya’daki petrol ve doğalgazın gerek güvenli biçimde ortak kullanımı, gerekse Batı pazarına nakli, Bölge’nin önemini artırmaktadır. Bu çerçevede; Bölge devletlerinin siyasi gelişimleri, dondurulmuş çatışmalar ve bölgesel istikrara etkileri, ekonomik yeni fırsatlar ile enerji güvenliği konuları üzerinde yoğunlaşılması uygun olacaktır. Bu konular, aynı zamanda somut fırsatlar, işbirlikleri ve çözüme ilişkin diyalogun yürütülebileceği alanlar olması bakımından da eksiklikten doğan ihtiyaca cevap vermektedir. Ayrıca AB ve NATO genişlemeleri, AB’nin Rusya Federasyonu’na giderek artan enerji bağımlılığı ve bu çerçevede Hazar’a yönelik artan ilgi göz önüne alındığında uluslararası güvenliğin merkezinin Karadeniz - Kafkaslar bölgesine kaydığı gözlenmektedir. Ağustos 2008 Krizi, Karadeniz - Kafkasya bölgesinin güvenlik açısından ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Kriz; meydan geliş sebepleri, çatışmanın içeriği ve sonrasında yaşananlar açısından izole bir şekilde değerlendirilmesi mümkün olmayan önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kriz’in bölgesel siyasi istikrar ve demokratikleşme çabaları başta olmak üzere birçok alanda önemli yansımaları olmuş ve Türkiye bu krizden en ciddi biçimde etkilenen ülkeler arasında yer almıştır. 2014’te Kırım Özerk Cumhuriyeti için yapılan referandumu Rusya dışındaki BM üyeleri tanımayıp Ukrayna'nın toprak bölünmezliğinin korunmasını savununca da yeni bir kriz patlak vermiştir.

Karadeniz - Kafkas bölgesi, dondurulmuş çatışmalar, Rusya - Batı ilişkileri, Doğu - Batı enerji akışı, Orta Doğu ve Hazar bölgesine yakınlığı gibi uluslararası gündemin merkezindeki sorunların odak noktasında olması itibarıyla önümüzdeki dönemde en kritik bölgelerden birisi olacaktır. Bu sebeple Türkiye’nin Karadeniz ve çevresinde yaşanacak gelişmelere yönelik politikalarını gözden geçirmesi, ortaya çıkan yeni konjonktüre uyum sağlaması ve yeni politikalar üretebilmesi büyük önem arz etmektedir. Karadeniz - Kafkas bölgesi Doğu - Batı enerji akışı açısından kritik jeopolitik öneme sahip bir bölgedir. Avrupa Birliği enerji talebinin önemli bir bölümü Rusya Federasyonu tarafından karşılanmaktadır. Ancak AB`nin Rusya Federasyonu`na giderek artan enerji bağımlılığı, özellikle Karadeniz’de Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve sonucunda ortaya çıkan enerji kesintileri ile beraber Avrupa Enerji güvenliğine tehdit oluşturmaya başlamıştır. Bu durum Avrupa Birliği ülkelerinin Hazar kaynaklarına ilgisini artırmıştır; Karadeniz ve Kafkasya`nın enerji güzergâhı olma rolünü güçlendirse de Bölge üzerinde enerji kaynakları ve geçiş güzergâhları üzerindeki etkinlik mücadelesini de kızıştırmıştır. Bu etkinlik mücadelesi Gürcistan - Rusya çatışmasının önemli sebeplerinden birisi olarak gösterilmektedir. Karadeniz - Kafkasya bölgesinde hâlihazırda işleyen veya kurulması planlanan enerji geçiş hatları, Bölge’deki güvenliği olumsuz etkileyen faktörlerden birini oluşturmaktadır.

Karadeniz - Kafkas ülkeleri arasında ortaya çıkan siyasi kutuplaşma, komşu devletler arasındaki güvensizlikleri artırmaktadır. Kamu diplomasisi denilen ve genellikle akademik, sivil toplum ve düşünce kuruluşları tarafından şekillenen diplomatik kanalların açık tutulması, devletlerarası ilişkilerde kapanmış olan diplomatik ilişkilerin ve iletişimin de açılmasına fayda sağlayacaktır. Bu konuda öncülük eden aktörler, Bölge’deki etkinliklerini ve dolayısıyla etkilerini de artırabilmektedir.

( TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY | “Karadeniz ve Kafkaslar: Ekonomi, Enerji ve Güvenlik“ kitabı - Önsöz | Ekim 2017, İstanbul )

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2781 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1117
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası“ olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği“ ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

Ortadoğu, Osmanlı hakimiyeti altında dört yüzyıl boyunca barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından bu düzen sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin güç mücadelelerinin etkisiyle zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir yapıya bürünmüştür. Soğuk Savaş’ın son...;

Dünya sanki “delilik yürüyüşü“ne çıktı. “Topal ördek“ Biden ve ABD’nin dümen suyundaki İngiltere ile Fransa, Ukrayna’ya, Rusya’yı uzun menzilli ABD ve İngiliz-Fransız füzeleriyle vurma izni verdiler. Putin de Nükleer Doktrin’i, Rusya’nın nükleer veya konvansiyonel füzelerle vurulması halinde, sadece...;

Teknopolitik, teknolojinin dünya siyasetinde ve toplumsal yapıda oynadığı yeni rolü anlamak için kullanılan bir kavram. Bu kavram, teknolojinin ekonomik, politik ve kültürel dinamikleri nasıl dönüştürdüğünü ve yeni bir dünya düzeni inşa etmekte olduğunu anlatıyor. Teknoloji, artık sadece bir araç de...;

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte modern istihbarat teşkilleri radikal değişimler yaşamaya başladılar. Her şey de önce istihbarat askerlerin işi olmaktan çıktı ve CIA’nın kurulması ile birlikte istihbaratın barışta da ihtiyaç olduğu kabul edilmiş oldu. 1952’de Sherman Kent’in kurduğu ana...;

Çin’in küresel ekonomik sistemin resmen ve fiilen dışında kalıp güçlendiği yıllarda, uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi için büyük bir çaba sarf eden ülkeler, çeşitli yuvarlak masa toplantılarıyla, üzerinde uzlaşılan bir serbest ve adil bir ticaret mekanizması yaratmışlardı. ;

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası” olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği” ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.