Cumhuriyet ve Türk Denizciliği

Makale

Denizden beslenmeyen hiç bir faaliyet başarıya ulaşamaz. Tarih boyunca savaşı denizden besleyebilenler zafere ulaşmışlardır....

Denizden beslenmeyen hiç bir faaliyet başarıya ulaşamaz. Tarih boyunca savaşı denizden besleyebilenler zafere ulaşmışlardır. İstiklal Savaşı’mızın kazanılmasında da aynısı olmuştur. Sivil asker Türk denizcileri fedakarlık ve kahramanlıkları ile zafere çok önemli katkıda bulunmuşlardır. Atatürk'ün Gözüm Sakarya'da, Dumlupınar'da kulağım İnebolu'da ... sözü denizden gelecek lojistik desteğin önemini göstermektedir. Bu hizmet o kadar değerliydi ki, savaş sonunda cephede çarpışanlar kadar, bu hizmette görev alan ve görevini başarıyla yapan kaptanlar da İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmişlerdir. Çok sayıda deniz subayı arasında, ticaret kaptanları da vardı. Lojistik destek yanında, Kuvayi Milliye gemileri nadiren de olsa başarılı taarruz faaliyetleri de yaptılar. Üsteğmen Necati Özdeniz komutasındaki hücumbot, Enosis adlı Yunan ticaret gemisini ele geçirdi. Enosis gemisinde devlet bütçesini etkileyecek güçte altın külçesiyle mücevher bulunmuştur.

Cumhuriyet Donanması

Yeni devletin neredeyse olmayan donanmasının ilk resmi faaliyeti Ege’deki iki adanın teslim alınması idi. 24 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan Antlaşması gereğince İmroz (Gökçeada) ve Tenedos (Bozcaada) adalarının teslim alınması gerekiyordu. İki gambot, Gökçeada ve Bozcaada kaymakamları ile idari personelini Eylül ayı sonlarına doğru bu adalara ulaştırdı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Türkiye Cumhuriyetinin donanması hurda denilecek bir durumda, Haliç’te bulunuyordu. Yavuz gemimiz ise üç kocaman yarası ile Tuzla’da idi. İçlerinde yalnız, okul gemisi olarak görev yapmakta olan Hamidiye kruvazörü ile Ertuğrul yatı seyre çıkamaz, fakat az da olsa kullanılabilir olarak korunmuştu. Cumhuriyet’in ilanını kutlama maksadıyla selamlık atış emri geldiğinde 101 pare atışın yarısı Hamidiye, yarısı da Ertuğrul gemisi tarafından yapılabildi. Daha sonra, Hamidiye, yeni Cumhuriyetin adını denizlerde göstermek amacıyla seyre hazırlandı. Eski zırhlılardan İclaliye’nin direkleri ile Muin-i Zafer korvetinin köprüstü Hamidiye’ye takıldı. Gemi binbir zorlukla seyre hazırlanabildi. Hamidiye’nin 250 askeri eksikti. Gemi haliçten çıkmadan bir gün önce askerler geldi. Sırtlarında resmi elbise yoktu. Haliç’ten çıkan gemi, Dolmabahçe yerine, Büyük Ada açıklarına demirlemişti. Burada gözden uzak bir şekilde askerlerin resmi elbiseleri giydirilmiş, ilk askerlik eğitimleri yaptırılmış ve bir hafta sonra Dolmabahçe önüne demirlenmiştir.

Atatürk ve Deniz Politikası

Yüce Atatürk, denizin ne kadar önemli olduğunu Çanakkale Savaşı sırasında anlamıştı. Bunu Çanakkale Savaşlarından hemen sonraya ait ifadesinde vurgulamıştı: Biz Çanakkale’de İstanbul’u kurtardık. Ama karşımızda denizlere hakim olmanın sağladığı üstünlükle, manevra kabiliyetini daima elinde bulunduran ve bundan geniş ölçüde faydalanan bir düşman vardı. Keza Alman tarihçisi E. Jöckh’e verdiği şu demeçte de : Boğazları ve Çanakkale’yi tıkamakla Rusları Karadeniz’e kapatmış oldum ve eninde sonunda çökmeye mahkum ettim. Ama biz de, Kızıldeniz’in ve Hint Okyanusu’nun eteğinde olduğumuz halde, aynı nedenden ötürü çökmeye mahkumuz. Herhangi bir okyanusa açılamıyoruz. Deniz Kuvvetlerinin yardımından yoksun olan bir kara kuvveti olarak, yarımadamızı, kendi kara kuvvetlerini çekinmeden getirecek bir düşmana karşı hiç bir zaman savunamayız.

Atatürk’ün etrafında gerek deniz hukuku, gerek deniz stratejisi ve diğer deniz konularında bilgi verecek, analiz yapacak bir danışman yoktu. Bu yeni Cumhuriyetin en zayıf yönlerinden biriydi. Bu sıkıntı Lozan görüşmelerinde de yaşanmıştı. Deniz Kuvvetlerini kara ordusunun bir parçası gibi görme hastalığı yeni Cumhuriyete de aynen sirayet etmişti. Genelkurmay Başkanı F.Çakmak, donanmayı Bursa’daki Kolordunun emrine verip Marmara dışına çıkmasını yasaklamıştı. Ayrıca Donanmaya sadece denizaltı ve hücumbotun yeterli olacağını savunuyordu. Nitekim dışarıdan alınan ilk gemiler, Birinci ve İkinci İnöünü adı verilen iki denizaltı gemisi olmuştu. Türk denizcileri, bunun ne denli yanlış olduğunu Atatürk’e anlatma fırsatını, Atatürk ve beraberindeki heyetin 11-21 Eylül 1924 tarihleri arasında Karadeniz seyahati sırasında buldular. Hamidiye gemisi ile yapılan bu seyahat esnasında Atatürk, deniz kuvvetleri mensuplarını daha iyi tanıdı, fikir alışverişi yaptı, onların istek ve değerlendirmelerini birini ağızdan dinledi ve denizcilerin görev bilincini yakından gördü. Bu seyahat, Türk denizciliği için bir dönüm noktası oldu. Ayrılırken Hamidiye’nin hatıra defterine şunları yazdı: Hamidiye kruvazörü eskiden hatıra kalan, donanma içinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerde faaliyet geçen ilk gemisi oldu. Beş seneden beri özlediğim deniz hayatını bana yaşatan bu gemi oldu. Türk donanmasını bu gemide ve ona refakat eden Peyk-i Şevket torpido kruvazöründe tanıdım. Temas ettiğim, ruhu genç, fikri genç bu gelecek komutan ve subayları izde bahriyemiz için güçlü umutlar uyandırdı. Bu kıymetli, çok arzulu heyeti, hatıralarla dolu bu gemi içinde bırakmakla yetinilemez. Onları, uygun ve hak ettikleri kadar gelişime ulaştırabilmek için bugünün gereklerine kavuşturmak lazımdır...

Nitekim Atatürk hemen harekete geçmiş ve 2 Kasım 1924 günü Meclis’in açılışında yaptığı konuşmada bahriyenin modernize edilmesinin gereğini vurgulamıştır. Ve 30 Aralık 1924’te Bahriye Bakanlığı kurulmuştur. İlk bakan Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşı emekli kara binbaşı İhsan Yavuzer olmuştur. Başta F. Çakmak ve ordu komutanları olmak üzere bir çok kişi buna karşı çıkmıştır. Bahriye Bakanlığı üç yıl sonra lağv edildi. Buna rağmen ilk ve son bakan İhsan Bey, ideolojik ve doktriner anlamda önemli gelişmeler sağladı. 2 kruvazör, 2 denizaltı, 2 torpito kruvazörü ve 3 küçük muhripten kurulu ilk donanma bu dönemde denize çıkarak savaş eğitimine başlamıştır. Ayrıca Yavuz gemisinin onarım kararı alınmıştır. Yavuz gemisinin onarımının 1928 yılına kadar geciktirilmesi, Türk Genelkurmayının denizcilik vizyonunun ne kadar körleşmiş olduğunun açık bir göstergesidir. Bunu ancak denizci bir devlet anlayabilirdi. Enosis politikasından vazgeçmemiş Yunanistan’ın Savunma Bakanı Kiryako: Türkler, Yavuz’u onarırlarsa bizim donanmamız kuvvetsiz kalır. Eğer şimdiden aklımızı başımıza alıp da Yavuz’un karşısına aynı kudrette bir donanma çıkaramazsak, sonradan bunun parasını, çıkacak bir savaşta Türkler’e veririz, şeklinde konuşmuştur.

Dünyanın İlk Seyyar Sergisi

Atatürk, ülkenin kültür ve ekonomisinin yabancı devletlerde propogandasını yaptırmak üzere deniz yollarının Karadeniz adlı ticaret gemisini 1926 yılında seyyar bir sergi biçiminde düzenleterek Helsinki’ye kadar bütün Akdeniz ve Atlas Okyanusu limanlarında dolaştırmıştır.

12 Haziran 1926 tarihinde İstanbul’dan demir alan Karadeniz, 12 ülkede 16 şehri ziyaret etti. 86 günde 10 bin mil yol alıp yüzbinlerce insanla karşılaşan gemi, hareketinden 3 ay sonra, 5 Eylül 1926 Pazar günü İstanbul’a döndü. 95 kişilik sergi heyeti ve memurlarının yanı sıra, 47 kişilik Riyaset-i Cumhur Orkestrası da görev aldı. Gemide 16 balo düzenlendi, hariçte 36 ziyafete iştirak edildi. Bütün limanlarda gemiyi ziyaret edenlerin 65 bin kişiye ulaştığı tahmin ediliyor. Türk Milletini deniz sorunlarına yaklaştırmak için iki deniz subayına en büyük soyadlarını vermişti. Eski Donanma Komutanlarından Koramiral Şükrü’ye, Okan, Kurmay Binbaşı Fahri’ye, Korutürk soyadını vermişti. Bu da gösteriyordu ki, Atatürk, dünya çapındaki gelişmelerde de Donanmayı birinci araç olarak kullanmıştı. Bu konuda deniz personeline o kadar güvenmişti ki şapka devriminde verdiği özel emirle ilk önce deniz personeline şapkayı giydirmiş, bundan altı ay sonra şapka kanununu çıkarmıştır. Onun aziz naşını taşıyan Yavuz Gemisine refakat etmek üzere, bir kaç devletin savaş gemisi göndermeleri devlete deniz yoluyla yaptığı saygınlık hizmetinin başka bir kanıtı olmuştur.

Not: Bu makalenin hazırlanmasında Afif Büyüktuğrul’un Büyük Atamız ve Türk Denizciliği adlı kitabından faydalanılmıştır.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2769 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1109
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Karadeniz bölgesi geçmişten günümüze çeşitli devletlerin mücadele verdiği alan olarak değerlendirilmiştir. Jeopolitik terimini ilk kullanan Rudolf Kjellen; bu kavramın ülkeden ülkeye farklılık gösterebileceğinin altını çizmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra farklı devletlerin ortaya çıkma...;

Cumartesi günü (27 Temmuz 2024) Golan Tepeleri'ndeki bir futbol sahasına yapılan roket saldırısı, pek çok gözlemcinin İsrail ile Hizbullah arasında topyekûn bir savaşın fitilini ateşleyebileceğinden korktuğu türden büyük çaplı bir olaydı. Çoğunlukla Lübnan-İsrail sınırında olmak üzere dokuz ay süren...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

Günümüzde güvenlik kavramına ilişkin genişletilmiş tanımlamaya gıda güvenliği de girmektedir. Gıda güvenliği konusu ele alınırken gıda güvenilirliği, gıda egemenliği, gıda paylaşılabilirliği ve gıda sürdürülebilirliği kavramları ile birlikte ele alınmaktadır.;

Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Türk Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Türk Devrimi’nin önderidir. Dünyada asker, lider, devlet kurucusu, kurtarıcı, devrim önderi, devlet adamı olarak anılan, bilinen, tanınan, öne çıkan isimler arasında özel, özgün bir konumu vardır. Çünkü ...;

İnsanların vatandaşı oldukları, ikamet ettikleri veya yerleşik bulundukları topluluklardan ayrılarak farklı coğrafyalarda devam eden savaşlara gönüllü olarak katılmaları, devrimler çağından başlayarak modern devletler sisteminin oluşum sürecini takip eden bir olgudur. Bu süreci tanımlamak amacıyla a...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...