Enerjide Dönüşümü Doğru Okumak Ya Da “Köprü” yü Geçmek

Makale

Dünyanın hem bugün, hem de yarın ve uzak gelecekte uğraşağı en önemli konulardan birisinin Enerji olduğu herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir gerçek....

Dünyanın hem bugün, hem de yarın ve uzak gelecekte uğraşağı en önemli konulardan birisinin Enerji olduğu herkesin üzerinde hemfikir olduğu bir gerçek. Ancak konu tartışılırken genellikle yüzeysel, moda fikirler ya da belli kaynaklardan pompalanan taraflı görüşler birbirinden kopuk ve temelsiz olarak ortaya atılmaktadır. Oysa konunun temelini kavrayıp bugüne ve geleceğine ışık tutacak bir analizin özellikle konunun birbiriyle de bağlantılı üç boyutunu da ele alması gerekir. Bunlar: enerji temin ve tedariki (kaynakların erişim ve arz güvenliği), çevreye uyumlu kullanım (özellikle karbon sorunu) ve verimlilik ve ekonomiklik ve rekabetçi üretim.

Enerji konusunda görüş beyan ederken, bu üç ana boyutun her üçünü de denkleme dahil eden, durumu hem dünya genelinde hem de ülke özelindeki kaynakları, sosyo-ekonomik ve jeo-stratejik gerçekleri dikkate alan; hem geçmiş hem gelecek trendleri ve dönüşümleri doğru değerlendiren ve onların sağlıklı ve kapsamlı geçerliliklerini zaman boyutundan da test eden bir durum değerlendirmesi, analiz ve öngörüler ya da tavsiyeler çıkarılması gerekmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde yazılıp çizilenleri sadece tercüme ederek ülke şartlarıyla karşılaştırmadan yapılan ve gerçekçi olmayan (zaman çizgisinde dönüşüm ve ülkeye uyum boyutunda eksik kalan) bir takım zorlama trend yaklaşımlara itibar edilmemelidir.

Bu genel yaklaşım ve uyarılardan sonra tesbitlerimize başlayabiliriz. Açıkca görülmektedir ki, genel olarak sanayileşmiş-gelişmiş ekonomilerin hedefi uzun vadede (2065-2100 arası) karbonsuz ekonomiye geçiştir. Bu, şu anda yaygın biçimde tartışılan ve siyasi karar mekanizmaları, araştırmacı uzman ve analistlerce değişik ülkelerde yol haritaları şekline getirilmekte olan bir hedeftir. Örneğin en ileri yeşil politikalara sahip olduğu iddiasında olan Avrupa Birliği, genel olarak şu anda %10’lar civarında olan yenilenebilir enerji payını (ülkelere göre değişmelerle birlikte) 2020’de %20’ye hatta %30’a, 2065 itibariyle de en az %80’e çıkarmayı hedeflemektedir. Bu genel hedefe yönelik olarak her ülke kendi şartlarına özgü politikalar geliştirmektedir. Ancak her ülke aynı zamanda ekonomik rekabetciliğini ve tedarik güvenliğini de ön planda tutmakta, kaynak bazında değerlendirme yapmayı da ihmal etmemektedir.

Bu durumun işaret ettiği gerçek şudur: 2. Dünya Savaşı sonrası geliştirilen ve sürekli iyileştirilen temel teknolojilerin ve kaynak seçimlerinin ürünü olarak ekonominin bel kemiği olan ve bugün itibariyle çalışmakta olan ilaveten halen inşa halinde ve planlamakta olan termik ve nükleer santraller (bir nesil daha faaliyette kalarak) geneli itibariyle ömürlerini tamamlayacaklardır. Bir diğer deyişle, en az 2050’ye kadar dünya genelinde termik-nükleer ağırlığı sürecektir. Enerjide dönüşümler bugünden yarına değil nesillerle on yıllarla sağlanır. Teknolojik dönüşümler kendi iç dinamikleri ve piyasayla etkileşimleri sonucu egemenliklerini sağlarlar. Örneğin bugün çıkacağını ilan etmekle nükleerden çıkılmaz ya da fosil kaynaklardan 20-30 yıl içinde tamamiyle vazgeçilemez. Bir başka deyişle bu alanda da zaman hükmünü icra edecektir.

Bugün itibariyle yüzyılın sonuna doğru karbonsuz bir ekonomiye doğru geçişin elektrik üretiminde kaynaklar bazında yansıması fosil kaynakların kullanımından büyük ölçüde vazgeçilmesi ya da onların yeni teknolojilerle karbon nötral hale getirilmesi anlamına gelecektir. Bu hedefe doğru ilerlerken bütün ülkeler hedef tarihlere kadar enerji güvenliğini, ekonomik rekabetçiliklerini ve sürdürülebilirliklerini de dikkate almak zorundalar. Bu nedenle de köprü çözümler-köprü politikalar denilen öngörüler-tedbirler dizisi geliştiriliyor. Örneğin IEA (uluslarası Enerji piyasası) öngörülerine göre, “ 2035 yılı için elektrik üretiminde en büyük pay yüzde 32 ile kömüre düşmekte, onu yüzde 21 ile doğalgaz, yüzde 16 ile hidrolik izlemekte ve arkasından nükleer gelmektedir. Kurulu güçte yüzde 12 payı olan rüzgarın üretimdeki payı ise yüzde 8’de kalmaktadır.“

Almanya’ya bakarsak, şu anda Termik-Nükleer ağırlıklı olan üretim sisteminden 2022’de nükleeri tamamen çıkarma kararı alındığı için köprü olarak en az 20-30 yıl için daha termik santrallerden başka seçenek kalmamaktadır. Burada da mevcut kömürleri santrallara ilaveten (ağırlık gazda olmak üzere) yenilerinin ( özellikle de linyit bazlı olanların) yapılması söz konusudur. Hızla gelişmekte olan ülkelerin çoğunlu ise hızlı bir şekilde geleneksel teknolojilere yatırıma devam etmektedir.

Enerjide dönüşümün bizde de sağlıklı, dengeli ve gerçekçi biçimde planlanması, global değişim ve gelişmeleri dikkatle izleyen ancak kendi sosyo-ekonomik şartlarına, jeo-stratejik gelişmelere, ve her ülkenin imkan, kabiliyet ve kapasitesine göre de bu analizi özelleştiren ve özgünleştiren bir yaklaşım geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu yaklaşımın, uzun dönemli karbonsuz ekonomi hedefine yönelik olarak yenilenebilir enerji potansiyelini doğru zamanlama ile (yani ekonomik sürdürülebilirlikle uyumlu biçimde) harekete geçirmesi, bu arada da geçiş döneminde köprü teknolojiler olarak gaz, kömür, nükleeri zorunlu olarak değerlendirmesi gerekir. Bu noktada özellikle yerli linyitler ile nükleerin özel politikalarla teşviki gerekli ve doğrudur. İthal kömürün de hem kaynak güvenliği ve çeşitliliği hem de ekonomiklik açısından sepette yer alması gerekir. Bu yüzden bazı yatırımcıların tercihi de bu kaynağa yönelik olmaktadır. Doğalgaza devam eden ilgi ise bu kaynağın ağırlığının (bu yüksek bağımlılık oranının sorunlu olduğu açık olmasına karşın) artarak bile sürebileceğinin bir işaretidir.

Sonuç olarak bu köprü teknolojilerden hangilerinin ne oranda ve dengede kullanılacağı sorusu siyasi karar mekanizmaları yanında yatırımcıların, piyasanın ve kamuoyunun enerjideki dönüşümü doğru okumasına ve “köprü“nün nasıl geçileceğinin ilişkin algılarına göre cevabını bulacaktır.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2769 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1109
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Çin – Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) aracılığıyla ilişkilerini kurumsallaştıran ve 21. yüzyılda Afrika’daki rekabetin çıtasını yükselten Pekin, günümüzde Afrika’nın dış ilişkilerinde en çok dikkat çeken aktör konumundadır. Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı strat...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Sovyetler Birliği’nin dağılması, 20. yüzyılın en kritik siyasi olaylarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu olay, yalnızca bir süper gücün çöküşünü değil, aynı zamanda küresel siyaset ve ekonomi üzerinde derin ve kalıcı etkiler yaratmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci, ideolojik çatışmal...;

Günümüzde güvenlik kavramına ilişkin genişletilmiş tanımlamaya gıda güvenliği de girmektedir. Gıda güvenliği konusu ele alınırken gıda güvenilirliği, gıda egemenliği, gıda paylaşılabilirliği ve gıda sürdürülebilirliği kavramları ile birlikte ele alınmaktadır.;

İsrail'in 2023 Gazze operasyonun bir geçmişi var. ''İkinci İntifa'' olarak da adlandırılan (2000-2005) İsrail ve Filistinliler arasında artan şiddet olaylarının yaşandığı Gazze'de, sık sık tekrarlanan İsrail saldırıları ve operasyonları ile başlamıştır. Çatışmalar 2008 başlayıp 2009 biten Gazze...;

Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerjinin bölge ülkeleri yanında Avrupa devletlerinin geleceğinde şekillendirici jeoekonomik, jeostratejik ve jeopolitik güç olacağının öne çıktığı 21’inci asırda, Rusya-Ukrayna savaşından sonra daha da önem kazanmış ve enerji güvenliği konusunda rekabet alanlarının enerji...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...