ABD ve Çin dünyanın en büyük iki ekonomisi. Aralarındaki ilişkilerin rekabetten çok dayanışmayla sürdürülmesinden, dünyanın diğer ülkeleri büyük fayda görebilir. Aslında dayanışmayı siyasi alanda görmek Kuzey Kore sorununa da çözüm zemini hazırlayabilir, Çin Denizi açmazına da yeni bir ufuk açabilir. Ancak özellikle Çin’e bu iki alan, bir güç gösterisi imkanı ve pazarlık gücü sağladığı için, hangi zirvede dile getirilirse getirilsin, iki ülke arasındaki dayanışma söylemi özde olmaktan uzak kalmaya ve sözde niyet olmaya mahkum gibi gözükmektedir.
“Önce Amerika“ ve Ötesi
Başkan Trump’ı ABD seçimleri öncesinde ve sonrasında olduğu gibi, Beyaz Saray’a yerleşip, Başkanlık koltuğuna oturduğu Ocak ayından bu yana da hep aynı tutarlı ifadeyi tekrarlarken gördük. “ Önce Amerika“. Belki de Trump’ın günden güne değişen söz ve hareketlerindeki ender tutarlılık, bir tek bu milliyetçi söylemde gözüktü. Özellikle Çin’e ve NAFTA(Kuzey Amerika Serbet Ticaret Anlaşması) işbirliğine karşı takındığını gördüğümüz tavır malum. ABD, Kanada ve Meksika arasında zaten balıkçılık, ormancılık veya kaçak işçiler üzerinden sürtüşmeler hep oluyor, ama anlaşmanın özüne ve amacına zarar vermiyordu. Ama ABD, tek taraflı olarak iptal etmedikçe NAFTA varlığını sürdürecektir. Kapsam ve içerik değişmesi ayrı bir konu.
İşin Ucu Çin’e Uzanınca
Ancak konu Çin’e gelince işin başka, verilen sözlerin ve fiillerin bambaşka olup çıktığını gün be gün görmekteyiz.Oysa Çin’in ABD ye borçlu bir başka ülke olduğu, Çin mallarının ABD piyasasını istila etmesinin, ABD ekonomisine verdiği zarar, Trump tarafından seçmenleri kadar, bizlerinde gözlerine sokuldu, sokuldu. Çin mallarına konulacak vergilerden tutun, “tek Çin“ politikasının da sonunun geldiğini bile duyduk. Ama buna Çin’den başka her ülkeden tepki geldi. Çin ise büyük bir olgunlukla olayları zamanın akışına bıraktı ve haklı çıktı. Trump önce söylediği bu büyük sözden döndü. Ama sonra birbirini tutmayan sözleri ve davranışları, bizim için, özde ve sözde farklı olan “korumacılığın“ taze örneği gibi.
Çin-ABD İlişkilerinde Tarihi Zirvelere Doğru
Başkan Şi Cinping gerçekten büyük bir olgunluk gösterdi. Trump’ın ileri geri sözlerine hiç cevap vermedi. Ama bir de küresel gerçekler var. İşte bu gerçekler ile olgun bir devlet adamının yapıcı tavrı birleşince, bugünlerde Çin ve ABD arasında, beklenmedik biçimde, ılıman rüzgarların estiğini görüyoruz. Trump söylese yine tereddüt ederdim. Ama ABD Ticaret sekreteri Wilbur Ross, 18 Mayıs 2017 günü, Çin ile tekmili 10 kısım bir ticaret ortaklığı anlaşmasının imzalandığını açıkladı. Açıklama yetmedi. Bir de kurulan yeni ilişkilerin “Herkül gibi güçlü“ olduğu benzetmesi yapıldı ve bunun tarihi önemine dikkat çekildi.Temel sorun ve konuları tartışan ekipteki yetkililerin, hem yetkili, hem de etkili kişiler olması, Trump’ın korumacı söylemine karşı, ABD nin Çin ile yakınlaşmaya verdiği önemi göstermesi bakımından önemli.
Perhiz Yerine Lahana Turşusu
Hakikaten onca büyük perhiz sözüne ne gerek vardı ki? Şimdi yapılan ticari görüşmelerde, bir lahana turşusu eksik. Bakıyorum da, Çin ABD den et bile almayı kabul etmiş. Buna karşılık ABD ye pişmiş kümes hayvanı satacak. “Hatır için çiğ tavuk“ yemeyen ABD nin, Çin’den pişmiş tavuk ithalatına şaşırmadım desem yalan olur. Ama bir kere, bu kuş gribine karşı bir önlem olabilir. Bir de ABD de daha fazla Çin Lokantası açılacağına işaret edebilir. Hizmet sektörleri elbette, iki ülkeye, birbirlerinin piyasalarına nufuz etmek için iyi alt başlıklar sağlamakta. Nitekim, ABD ye pişmiş tavuk satacak olan Çin, buna karşılık, yabancı mali hizmet ve kredi değerlendirme kuruluşlarının Çin pazarına girmesine izin vermiş. Bu Çin’in aynı anda mali serbestleşmeye de ivme verdiği konusunu düşündürüyor tabii.
Kuşak mı(Belt)? Kement mi?
Bence Trump’ın söylediği onca söze karşı, şimdi Çin bir kez daha ABD ye yeni bir kement atmıştır. Üstelik bunu yaparken, ABD nin “Kuşak ve Yol“(Belt and Road) alt yapı inisiyatifini onaylamasını sağlamıştır. Asya’da, Avrupa’da, Avrasya’da fütursuz at oynatma imkanı veren bu milyarlarca dolar değerindeki alt yapı projesi için ABD den icazet almak, Çin için belki gerekli değildi. Ama projenin ABD tarafından da kabul edilmiş olması, Trump yönetiminin, bükemediği eli, Başkanın korumacı sözleriyle özde çelişen politikalarla öpmeye hazır olduğunun bir göstergesi. Tabii bir de, Kuşak ve Yol projesini kabul etmiş olmasının, Çin inşaat sektörlerinde, ABD ye sağlayacağı yeni imkanlar olup olmadığına ve bunun Trump’a ne kadar uzanacağına bakmak lazım. İşin içine özel çıkar-kamu çıkarı çatışması girer mi, girmez mi konusunun iredelenmesi ise ABD deki denge-denetim mekanizmalarının işi.
“Önce Amerika“ ve Ötesi
Başkan Trump’ı ABD seçimleri öncesinde ve sonrasında olduğu gibi, Beyaz Saray’a yerleşip, Başkanlık koltuğuna oturduğu Ocak ayından bu yana da hep aynı tutarlı ifadeyi tekrarlarken gördük. “ Önce Amerika“. Belki de Trump’ın günden güne değişen söz ve hareketlerindeki ender tutarlılık, bir tek bu milliyetçi söylemde gözüktü. Özellikle Çin’e ve NAFTA(Kuzey Amerika Serbet Ticaret Anlaşması) işbirliğine karşı takındığını gördüğümüz tavır malum. ABD, Kanada ve Meksika arasında zaten balıkçılık, ormancılık veya kaçak işçiler üzerinden sürtüşmeler hep oluyor, ama anlaşmanın özüne ve amacına zarar vermiyordu. Ama ABD, tek taraflı olarak iptal etmedikçe NAFTA varlığını sürdürecektir. Kapsam ve içerik değişmesi ayrı bir konu.
İşin Ucu Çin’e Uzanınca
Ancak konu Çin’e gelince işin başka, verilen sözlerin ve fiillerin bambaşka olup çıktığını gün be gün görmekteyiz.Oysa Çin’in ABD ye borçlu bir başka ülke olduğu, Çin mallarının ABD piyasasını istila etmesinin, ABD ekonomisine verdiği zarar, Trump tarafından seçmenleri kadar, bizlerinde gözlerine sokuldu, sokuldu. Çin mallarına konulacak vergilerden tutun, “tek Çin“ politikasının da sonunun geldiğini bile duyduk. Ama buna Çin’den başka her ülkeden tepki geldi. Çin ise büyük bir olgunlukla olayları zamanın akışına bıraktı ve haklı çıktı. Trump önce söylediği bu büyük sözden döndü. Ama sonra birbirini tutmayan sözleri ve davranışları, bizim için, özde ve sözde farklı olan “korumacılığın“ taze örneği gibi.
Çin-ABD İlişkilerinde Tarihi Zirvelere Doğru
Başkan Şi Cinping gerçekten büyük bir olgunluk gösterdi. Trump’ın ileri geri sözlerine hiç cevap vermedi. Ama bir de küresel gerçekler var. İşte bu gerçekler ile olgun bir devlet adamının yapıcı tavrı birleşince, bugünlerde Çin ve ABD arasında, beklenmedik biçimde, ılıman rüzgarların estiğini görüyoruz. Trump söylese yine tereddüt ederdim. Ama ABD Ticaret sekreteri Wilbur Ross, 18 Mayıs 2017 günü, Çin ile tekmili 10 kısım bir ticaret ortaklığı anlaşmasının imzalandığını açıkladı. Açıklama yetmedi. Bir de kurulan yeni ilişkilerin “Herkül gibi güçlü“ olduğu benzetmesi yapıldı ve bunun tarihi önemine dikkat çekildi.Temel sorun ve konuları tartışan ekipteki yetkililerin, hem yetkili, hem de etkili kişiler olması, Trump’ın korumacı söylemine karşı, ABD nin Çin ile yakınlaşmaya verdiği önemi göstermesi bakımından önemli.
Perhiz Yerine Lahana Turşusu
Hakikaten onca büyük perhiz sözüne ne gerek vardı ki? Şimdi yapılan ticari görüşmelerde, bir lahana turşusu eksik. Bakıyorum da, Çin ABD den et bile almayı kabul etmiş. Buna karşılık ABD ye pişmiş kümes hayvanı satacak. “Hatır için çiğ tavuk“ yemeyen ABD nin, Çin’den pişmiş tavuk ithalatına şaşırmadım desem yalan olur. Ama bir kere, bu kuş gribine karşı bir önlem olabilir. Bir de ABD de daha fazla Çin Lokantası açılacağına işaret edebilir. Hizmet sektörleri elbette, iki ülkeye, birbirlerinin piyasalarına nufuz etmek için iyi alt başlıklar sağlamakta. Nitekim, ABD ye pişmiş tavuk satacak olan Çin, buna karşılık, yabancı mali hizmet ve kredi değerlendirme kuruluşlarının Çin pazarına girmesine izin vermiş. Bu Çin’in aynı anda mali serbestleşmeye de ivme verdiği konusunu düşündürüyor tabii.
Kuşak mı(Belt)? Kement mi?
Bence Trump’ın söylediği onca söze karşı, şimdi Çin bir kez daha ABD ye yeni bir kement atmıştır. Üstelik bunu yaparken, ABD nin “Kuşak ve Yol“(Belt and Road) alt yapı inisiyatifini onaylamasını sağlamıştır. Asya’da, Avrupa’da, Avrasya’da fütursuz at oynatma imkanı veren bu milyarlarca dolar değerindeki alt yapı projesi için ABD den icazet almak, Çin için belki gerekli değildi. Ama projenin ABD tarafından da kabul edilmiş olması, Trump yönetiminin, bükemediği eli, Başkanın korumacı sözleriyle özde çelişen politikalarla öpmeye hazır olduğunun bir göstergesi. Tabii bir de, Kuşak ve Yol projesini kabul etmiş olmasının, Çin inşaat sektörlerinde, ABD ye sağlayacağı yeni imkanlar olup olmadığına ve bunun Trump’a ne kadar uzanacağına bakmak lazım. İşin içine özel çıkar-kamu çıkarı çatışması girer mi, girmez mi konusunun iredelenmesi ise ABD deki denge-denetim mekanizmalarının işi.