Türkiye İran Bağımlılık ve Kriz Yönetimi

Açılış Konuşması

Sayın Valim, çok değerli Müsteşarlarımız, Genel Müdürlerimiz, Büyükelçiler, İran’dan teşrif eden birbirinden kıymetli delegasyon, çok değerli medya mensubu arkadaşlar, hanımefendiler, beyefendiler; Türkiye - İran Forumu’nun üçüncüsünde bir araya geldiğimiz için çok mutluyum....

Sayın Valim, çok değerli Müsteşarlarımız, Genel Müdürlerimiz, Büyükelçiler, İran’dan teşrif eden birbirinden kıymetli delegasyon, çok değerli medya mensubu arkadaşlar, hanımefendiler, beyefendiler; Türkiye - İran Forumu’nun üçüncüsünde bir araya geldiğimiz için çok mutluyum.

Öncelikle herkese bu buluşma için şükranlarımı arz ediyorum. Kula teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmezmiş. O yüzden sözlerime teşekkürlerle başlamak istiyorum. Bu Forum normal periyoda göre 2016 yılının sonunda yapılacaktı. Fakat bazı teknik problemlerden dolayı bu zamana kaldı. İnşallah 2017 yılı bitmeden sıradaki Forum’u İran’da güçlü bir şekilde yapacağımızı ümit ediyorum.

Bir önceki dönem Van Valisi Sayın Aydın Nezih Doğan ve DAKA Genel Sekreteri Dr. Emin Yaşar Demirci Bey ile bu süreci başlatmıştık. Sonra Sayın Valimiz de bu konuyu çok ciddi bir şekilde sahiplendi ve bugüne kadar getirdik. Bugün de yine DAKA’nın Genel Sekreter Vekili Halil İbrahim Bey kardeşimiz başta olmak üzere bütün Van’a, Kalkınma Ajansı’nın çok değerli mensuplarına ve sürece destek veren Dışişleri Bakanlığımıza, ilgili Bakanlıklarımıza, sivil ve resmî otoritelere, İranlı dostlara, İran Dışişleri Bakanlığı’na ve bizzat bu Forum’un organizasyonu ile ilgilenen İran Dışişleri Bakan Yardımcısı kıymetli dostum Dr. Sajjadpour Beyefendi’ye içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Simultanenin verimli olması için mümkün olduğunca yavaş konuşacağım ve aynı zamanda da sıradaki açılış konuşmalarına örnek olmak açısından da mümkün olduğunca kısa tutacağım. Önce büyük fotoğrafla başlayalım, sonra Türkiye - İran İlişkileri ile sözlerimi bitireyim. Dünyadaki temel trendlere bakıldığında ‘’mikro-milliyetçilik’’, ‘’entegrasyon’’, ‘’öngörülemezlik’’ üzerinden gelişen küresel rekabette güvenliğin ve devletin yeni doğasını belirleyen meydan okumaların, kaynak ve paylaşım krizi, “üretim-tüketim-büyüme“ formülünün sürdürülemezliği, Çin kaldıracı ile orta sınıfın tasfiyesi, enerji, su ve gıda güvensizliği, hayatın her alanında dördüncü boyuta geçiş, iş gücünde insan kaynağının tasfiyesi, değişen devlet doğası ve beklenti yönetimi temelinde sert güçten yumuşak güce geçiş olduğu temel referanslar olarak şekillenmektedir.

Şüphesiz Türkiye ve İran; hem kendi iç alanları hem de arkaplan/hinterlandları ve yumuşak güç kapasiteleri ile Bölge’deki en büyük iki ülkedir. Forum’un bu anlamda bu kapasitenin gelişmesine stratejik katkı yapmasını ümit ediyorum. Bu yeni küresel ve bölgesel trendler temelinde geliştirilecek “Türkiye - İran stratejik işbirliği“; din, dil, tarih ve coğrafya söylemlerini karşılıklı bağımlılığa taşıyan bir model ihtiyacını karşılamada örnek teşkil edecektir. Siyasi iradenin içini dolduracak bir yol haritası ve envanter tanımlanmasına olan ihtiyaç, ivedi ve elzemdir. Bu süreçte iki ülke otoriteleri arasında siyasi hedefler ve işbirliği konusunda hiçbir eksiklik olmamakla birlikte, sürecin içinin doldurulması ve konjonktürel krizlerden etkilenilmemesi için bu ve benzeri çalışmalara ve farklı aktörlerin güçlü inisiyatiflerine ihtiyacımız var.

Bölgemizde Arap Baharı ile başlayan türbülansta ilan edilmemiş bir Sykes-Picot süreci derinleşerek devam etmektedir. Bölge ülkeleri arasındaki suni ve temelsiz rekabet bu bunalımı derinleştirmekte, 20. yüzyılın başındakine benzer sonuçların yaşanma ihtimalini her geçen gün kuvvetlendirmektedir. Karşılıklı bağımlılığı derinleştiren ve ulusal önceliklere empati yapan bir politika için Türkiye ve İran var olan sinerjiyi Bölge’ye çok taraflı olarak taşımalı ve daha fazla inisiyatif almalıdır.

İhtiyaç, medeniyetin üstadıdır. Bu prensipten yola çıktığımızda liyakat ve eleştirel düşünceyi yücelten bir perspektifle karşılıklı bağımlılığı inşa edebileceğimiz ortadadır. Bugün bu forumun da ana teması olan ‘’30-50 Milyar Dolar Ticaret Hacmi için Fırsatlar’’ başlığında da vurgulandığı gibi; Türkiye ve İran arasındaki ticaret hacmi 50 milyar dolara ulaştığında hem olası siyasi krizlerin minimuma ineceğini hem de karşılıklı oluşturulan bu bağımlılığın Bölge için çok büyük bir sinerji kaynağı olacağını da görmemiz gerekiyor. İhtiyaçlarımızı başkalarından karşılamaya devam ettiğimiz müddetçe konuşmaya ve konjonktürel krizlerle yüzleşmeye devam edeceğiz.

Türkiye - İran ilişkilerinin önümüzdeki dönemindeki zihinsel eşik, uzun yıllardır tekrarladığ­ı­­­mız gibi tarihsel doğasına da uygun olarak yüksek rekabet yüksek işbirliğidir. Sadece rekabetten bahsetmek yıkıcı sonuçlara, sadece işbirliğinden bahsetmek de bizi gerçekçi olmayan romantik sonuçlara götürür. Birbirini yücelten, hayırda yarışan, yapıcı yüksek bir rekabet ile aynı zamanda ortak alanlarda güçlü bir işbirliğine olan ihtiyacımız önümüzde durmaktadır. Bu anlamda dünyanın ve Bölge’nin taşıdığı şartlar göz önüne alındığında zamanı çok daha verimli kullanmamız gerektiği ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde karşılıklı bağımlılığın derinleştirilmesi konusunu ivedilikle çözmemiz gerektiği ortadadır. Çünkü İran ve Türkiye ilişkileri birbirini tamamlayan özelliklere sahiptir.

Ayrıca Van’ın İran sınırına 310 kilometre yakınlıkta olması oynayabileceği bölgesel rolü bu forumla beraber teyit etmektedir. Önümüzdeki zihinsel eşik; karşılıklı bağımlılığı derinleştiren “yüksek rekabet ve yüksek işbirliği“ perspektifidir. Bir de dönem dönem iki ülke arasında yaşanan söylem bazındaki teknik krizlerin diğer alanlara yansıtılmadan yönetilmesi ve bu alanlardaki inisiyatifleri aksatmamak gerekir. İnanıyorum ki reel politik ve sağduyu bunu gerektirir. Bir düşünce kuruluşu temsilcisi olarak bunu bütün otoritelerin yüksek bilgilerine sunmayı bir vazife olarak kabul ediyorum. Bu çerçeve içerisinde 3. Türkiye - İran Forumu’nun daha önceki deklarasyonları teyit eden ama somut mesafelerle hem bölgesel hem ulusal olarak bu etkileşimle bu “işbirliği ağı“ ile daha da kurumsallaşmasını diliyorum. Şu ana kadar sürece destek veren bütün kurumlara teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
(3. Türkiye - İran Forumu | TASAM Başkanı Süleyman Şensoy’un Açılış Konuşması | 25.04.2017, Van)
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2786 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1121
TASAM Avrupa 23 652
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1305 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 519
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2056 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2056

Bundan sonra hayatımızda daha farklı şekillerde Çin konusunu duyacağımız için Çin’i daha yakından tanımak adına bazı notlarımı ve yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim. Buradaki tespitler direkt bir sonuca ulaşıyormuş gibi görünse de esasında son aylarda hem İngiltere hem başka yerlerde katıldığım ...;

Türkiye, yükselen bir güç olarak Afrika ile ilişkiler kurma yolunda çalışıyor. Uluslararası düzeyde bu, özellikle Somali ile dikkat çekici hale geldi. Turkish Airlinesin Somali ile tarifeli uçuşları bu bağlantının bir sembolü oldu ve hem cesur bir adım hem de sorunlu bir Afrika ülkesiyle bağlantıya ...;

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki 28 Mart 1993 çatışmaları Türkiye ve Ermenistan ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemiştir. 3 Nisan 1993’de Türkiye, Ermenistan'a tahıl sevkiyatını durdurdu ve iki ülke arasındaki kara sınırını kapattı. Tarihi sorunların yanı sıra, Dağlık Karabağ krizi, o zamandan ...;

Eskiden göz ardı edilen Arktik, bugün eriyen buzullar sayesinde küresel ticaret, enerji ve stratejik üstünlük mücadelesinin merkezi haline geldi.;

Stratejiler ve onların taktiksel ayakları her zaman gerçekliklere dayanmaz. Savaşta yumruk sayılmaz kavlinde olduğu gibi her türlü malzemeyi kullanmak da mubah görülür. Ermeni meselesi emperyalizmin geçen asrın başında Türk Devleti’ne kurduğu bir komplo olarak gerçekleşen olaylar silsilesini temsil ...;

1300 – 1600 arası dönemde Anadolu, dünyanın bir numaralı tekstil üretim bölgesiydi. Türkiye’de üretilen pahalı kemha ve sof kumaşı, Rus çarlarının ve boyarlarının , İtalyan ve Fransız prens ve prenseslerinin ve İskoç piskoposlarının da aralarında bulunduğu Avrupalı seçkinlerden büyük ilgi gör...;

Tarih kendisinden faydalanmayı, onu doğru okumayı bilenler için köklerden gelen bir bilinç kaynağı olarak tefekkür ve hareket noktasında okuyucularına çeşitli imkânlar sunar. Türklerin tarihi yerküre üzerinde doğu batı, kuzey-güney yönlerinde çok geniş bir alana yayılmış olduğundan dünya üzerinde pe...;

Suriye’deki son gelişmeler bölgede yeniden hesaplar yapılmasına yol açtı. 2000’lerin başından beri bölgemizde devam eden değişim, dönüşüm ve yıkım süreci kendi evreleri içinde yaşanmaya devam ediyor. Arap Baharı denilen hazan sonrasında en son ve büyük etki Esed rejiminin çökmesi ile yaşandı. ;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...