HOW DID WE END UP WITH “EUROPE WITHOUT A VISA“ TO “EUROPE WITH A VISA“?
Assessment of Decisions Taken by the Court of Justice of European Union (CJEU) about Leyla Ecem Demirkan and Veli Tüm and Mehmet Darı
ÖZET: Leyla Ecem Demirkan'ın Almanya'da yaşayan üvey babasını ziyaret etmek için Alman makamlarına yaptığı başvuru ve Veli Tüm ile Mehmet Darı'nın Büyük Biritanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığına yapmış oldukları işyeri kurma başvurularının reddedilmesi üzerine ilgili red kararları Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından değerlendirilmiştir. Mahkeme, Demirkan kararında yerel mahkemeyi haklı görerek başvurucunun başvurusunu red etmiştir. Veli Tüm ve Mehmet Darı kararında ise başvurucuları haklı görerek işyeri kurma başvurularını kabul etmiştir. Her iki kararda tartışmanın Katma Protokolün 41/1. maddesinde yer alan; “Akit Taraflar, aralarında, yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edimine yeni kısıtlamalar koymaktan sakınırlar“ hükmünde toplandığı görülmektedir. Verilen karar, hakkında karar verilen kişileri bağladığı için her somut olayda başvurucunun durumu ve somut olayın özellikleri ayrı değerlendirilmektedir.
ABSTRACT: Upon the rejection of the application made by Leyla Ecem Demirkan to the German Authorities to visit her stepfather living in Germany and the applications made by Veli Tüm and Mehmet Darı to the United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland to begin a business, the related decisions of rejection have been reviewed by the Court of Justice of European Union. The Court justified the local court in its decision about Demirkan and dismissed the appeal of the applicant. As for the case of Veli Tüm and Mehmet Darı, it justified the applicants and accepted the application to begin a business. It is seen that the discussion in both decisions focuses on the provision “The Contracting Parties shall avoid imposing new restrictions amongst each other on the right of abode and free acquisition of services.“ as set out in the article no:41/1 of the Additional Protocol. As the decision taken binds the persons about whom the decision is taken, the status of the applicant and the particulars of the concrete case is assessed separately.
Anahtar kelimeler: Vize, Avrupa Birliği Adalet Divanı, Ortaklık Anlaşması, Göç Yasası, Çalışma Hakkı, Seyahat Hakkı.
Key words: Visa, Court of Justice of European Union, Partnership Agreement, Immigration Law, Right to Work, Travel.
GİRİŞ : Türk vatandaşı Bayan Demirkan’ın Almanya’da yaşayan üvey babasını ziyaret etmek için yaptığı vize başvurusunun Alman makamlarca reddedilmesiyle ilgili davanın ve Türk vatandaşları Veli Tüm ve Mehmet Darı'nın Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı'na bir işyeri kurmak amacıyla yerleşmek için yapmış oldukları ülkeye giriş izni başvurularını rededen ve onların sadece geçici şekilde kabul edildikleri Birleşik Krallık'tan sınır dışı edilmelerini hükme bağlayan kararların Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından karara bağlanmasına ilişkin dava konusu, ilgili mevzuat hükümleri, yerel mahkeme kararları ve Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) görüşü incelenecek olup son olarak her iki kararın genel değerlendirmesi yapılacaktır.
I. Leyla Ecem Demirkan Kararı (C-221/11, 24 EYLÜL 2013)[2]
1. Kararın Konusu: Kararın konusu Brüksel’de 23 Kasım 1970 tarihinde imzalanmış ve 19 Aralık 1972’de 2760/72 sayılı Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) Konsey Tüzüğü ile Topluluk adına akdedilmiş, kabul edilmiş ve onaylanmış olan Katma Protokol’ün 41(1). maddesinin ve özellikle bu maddedeki hizmet sunma özgürlüğü kavramının yorumlanması hakkındadır. Başvuru, Türk vatandaşı Bayan Demirkan’ın Almanya’da yaşayan üvey babasını ziyaret etmek için yaptığı vize başvurusunun Alman makamlarca reddedilmesiyle ilgili davada yapılmıştır.
2. Kararın Özeti: Kasım 2007’de 1993 doğumlu Türk vatandaşı Demirkan, Türkiye ülkesi Ankara ilinde bulunan Alman Büyükelçiliği’ne, Almanya’da yaşayan ve Alman vatandaşı olan üvey babasını ziyaret etmek amacıyla vize başvurusunda bulunmuştur. Demirkan başvurusunun red edilmesi üzerine, Berlin İdare Mahkemesi’ne dava açmıştır. Demirkan mahkemeden kendisinin Federal Almanya Cumhuriyetine vizesiz girme hakkı olduğunun tespitini istemiştir. Alternatif olarak, Demirkan, vize başvurusunu reddeden kararın iptalini ve Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kendisine ziyaretçi vizesi vermekle yükümlü olduğunun tespitini talep etmiştir. Demirkan’a göre, Katma Protokolün 41(1). maddesindeki standstill hükmünde açıktır ki, üvey babasını görmek amacıyla planladığı Almanya ziyareti için vizeye ihtiyacı yoktur. Böyle bir ziyaret, hizmet alma unsurlarını zorunlu olarak kapsadığından, bu hizmetlerden yararlanan olarak, başvurduğu turist vizesini almaya hakkı vardır. Katma Protokolün yürürlüğe girmiş olduğu tarihteki duruma bakıldığında, Federal Almanya Cumhuriyeti iç hukukuna göre, eğer Türk vatandaşları 3 aydan fazla bir süre kalmayı ve Alman Federal Cumhuriyetinde çalışmayı planlamıyorlarsa, Federal Almanya Cumhuriyetine girerken ikamet izni almaktan muaftılar. Berlin İdare Mahkemesi, Demirkan’ın Federal Almanya Cumhuriyeti’ne vizesiz girmek için hiçbir haktan yararlanmadığı sebebine dayanarak, 22 Ekim 2009 tarihli kararıyla bu başvuruyu reddetmiştir. Mahkemeye göre, Demirkan, Katma Protokolün 41(1). maddesindeki standstill hükmüne dayanamaz. Çünkü aile ziyareti amacıyla alınacak ikamet izni için bu hüküm uygulanabilir değildir. Standstill hükmü Türk vatandaşlarına ekonomik faaliyetlerden bağımsız, genel bir seyahat hürriyeti sağlamamaktadır. Demirkan bu karara karşı, Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesine temyize başvurdu. Temyiz aşamasında Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi yargılamanın durdurulmasına ve aşağıdaki sorular için, ön karar usulüne başvurulmasına karar vermiştir. Ön karar aşamasında cevap verilmesi gereken iki soru tartışılarak değerlendirilmiştir.
1.Pasif hizmet sunma özgürlüğü, Katma Protokolün 41(1). maddesindeki anlamıyla hizmetin serbest dolaşımı kavramının kapsamında mıdır?
2. Birinci soruya olumlu cevap verildiği takdirde;
Katma Protokolün 41(1). maddesinde düzenlenen pasif hizmet sunma özgürlüğünün ortaklık hukukunca korunması durumu, Federal Almanya’ya belirli bir hizmeti almak amacıyla değil, yalnızca akraba ziyareti amacıyla üç aya kadar olan ve Almanya’da sadece hizmet alma ihtimaline dayanan bir ziyarette bulunmak isteyen başvuru sahibinin durumunda olduğu gibi, Türk vatandaşlarına da genişletilebilir mi?
3. İlgili Mevzuat Hükümleri:
Ön karar ile ilgili olarak ilgili mevzuat hükümleri aşağıda sunulmuştur.
A- Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Türkiye Arasında Bir Ortaklık Kuran Anlaşma (Ortaklık Anlaşması)
Ankara’da, Türkiye Cumhuriyeti, AET üye ülkeleri ve Topluluk tarafından 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 23 Aralık 1963 tarihinde, 64/732/AET sayılı Konsey Kararıyla (Resmi Gazete/ABI. 1964, Nr.217, S.3685) Topluluk adına akdedilmiş, kabul edilmiş ve onaylanmıştır. Ortaklık Anlaşması’nın 2(1). maddesine göre, anlaşmanın hedefi, âkit taraflar arasındaki ticari ve ekonomik işgücüne ilişkin, işçilerin dolaşım özgürlüğünün kademeli olarak güvenceye alınması (Ortaklık Anlaşması 12. madde), yerleşme özgürlüğü (Ortaklık Anlaşması 13. madde) ve hizmet sunma özgürlüğü üzerindeki (Ortaklık Anlaşması 14. madde) kısıtlamaların ortadan kaldırılmasını da kapsayan ilişkileri devamlı ve dengeli olarak güçlendirmeyi, Türk halkının yaşam standardını yükseltmeyi ve Türkiye’nin ileri tarihte Topluluğa üyeliğini kolaylaştırmayı (Anlaşma Dibacesi 4. hüküm ve 28. Madde) teşvik etmektir. Anlaşma’nın 2. maddesine göre Anlaşma'nın amacı, Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının çalıştırılma seviyesinin ve yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, Taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir.
Ortaklık Anlaşması 12. Madde, Akit Taraflar, aralarında serbest işçi akımını kademeli olarak gerçekleştirmek için, Topluluğu kuran Antlaşma'nın 48, 49 ve 50. maddelerinden esinlenmekte uyuşmuşlardır.
Yerleşme özgürlüğü (Ortaklık Anlaşması 13. madde), Akit Taraflar, yerleşme serbestliği kısıtlamalarını aralarında kaldırmak için, Topluluğu kuran Antlaşma'nın 52 ilâ 56. (Dahil) maddeleri ile 58. maddesinden esinlenmekte uyuşmuşlardır.
Hizmet sunma özgürlüğü üzerindeki (Ortaklık Anlaşması 14. madde), Akit Taraflar, hizmet edimi serbestliği kısıtlamalarını aralarında kaldırmak için, Topluluğu kuran Antlaşma'nın 55, 56 ve 58 ilâ 65. (Dahil) maddelerinden esinlenmekte uyuşmuşlardır.
B. Katma Protokolün (“Kişilerin ve Hizmetlerin Dolaşımı“) başlıklı II. kısmı, “İşçiler“ hakkındaki I. bölümü ve “Yerleşme Hakkı, Hizmet ve Ulaştırma“ hakkındaki II. bölümü
a) Kişilerin ve hizmetlerin dolaşımı
aa) İşçiler
MADDE - 36. Türkiye ile Topluluk üyesi Devletler arasında işçilerin serbest dolaşımı, Ortaklık Anlaşması'nın 12. maddesinde yer alan ilkelere uygun şekilde, Anlaşma'nın yürürlüğe girişinden sonraki onikinci yılın sonu ile yirmiikinci yılın sonu arasında kademeli olarak gerçekleştirilecektir.
MADDE - 37. Her Üye Devlet, Topluluk'ta çalışan Türk uyruklu işçilere, çalışma şartları ve ücret bakımından, Topluluk üyesi diğer devletler uyruklu işçilere göre uyrukluktan ötürü herhangi bir farklı işleme yer vermeyen bir rejim tanır.
MADDE - 38. Türkiye ile Topluluk Üyesi Devletler arasında işçilerin serbest dolaşımının kademeli olarak gerçekleşmesine değin, Ortaklık Konseyi, Türk uyruklu işçilerin her üye devlette çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla, bu işçilerin serbestçe meslek ve yer değiştirmelerinden ortaya çıkan bütün sorunları ve özellikle çalışma ve oturma izinlerinin uzatılmasını inceleyebilir. Bu amaçla, Ortaklık Konseyi Üye Devletlere tavsiyelerde bulunabilir.
bb)Yerleşme hakkı, hizmetler ve ulaştırma
MADDE – 41/1 Akit Taraflar, aralarında, yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edimine yeni kısıtlamalar koymaktan sakınırlar. 2. Ortaklık Konseyi, Ortaklık Anlaşması'nın 13. ve 14. maddelerinde yer alan ilkelere uygun olarak, Akit Taraflar'ın yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edimindeki kısıtlamaları aralarında gitgide kaldırmalarında uygulanacak sıra, süre ve usulleri tespit eder.
C. Katma Protokolün Yürürlüğe Girdiği Dönem Alman Hukuku
a) 1 Ocak 1973’teki haliyle Alman Hukuku Katma Protokolün yürürlüğe girmiş olduğu 1 Ocak 1973 tarihinde Federal Almanya Cumhuriyeti iç hukukuna göre, Türk vatandaşları, eğer ülkeye giriş amaçları aile ziyaretiyse, Alman toprağına girmek için vize almak zorunda değillerdi.
b) 10 Eylül 1965 tarihli (BGBI.[1965 I S. 1341), Yabancılar Kanununun Uygulanması Hakkında Tüzüğün 13 Eylül 1971 tarihli (BGBI. 1971 I S. 1743) versiyonunun 5. paragrafının 1. fıkrasının 1 numaralı bendine göre, Tüzük Eki ile bağlantılı olarak, Türk vatandaşları, sadece, eğer Almanya’da çalışmak niyetindeyseler, Alman toprağına girmek için vize şeklinde bir oturma izni almak zorundaydılar.
c) Türk vatandaşları, 1 Temmuz 1980 tarihli (BGBl. 1980 I S. 782) Yabancılar Kanununun Uygulanması Hakkında Tüzüğü değiştiren 11. Tüzüğe kadar, genel bir vize zorunluluğuna tabi değildiler.
E) Dava Zamanında Alman Hukuku
Türk vatandaşları için, Almanya’ya girebilmek amacıyla vize almak, Yabancıların Milli Sınırlar İçerisinde Çalışması, İkamet Etmesi ve Uyum Sağlaması Hakkında Kanunun(İkametgâh Kanunu) (BGBI. 2004 I S. 1950) 4(1). paragrafının 1. cümlesine göre zorunludur.
4. Avrupa Adalet Divanı'nın Görüşü
Yüksek Mahkeme İçtihadına göre Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Anlaşma' nın (ABİDA) 56. maddesince üye devlet vatandaşlarına, dolayısıyla Avrupa Birliği vatandaşlarına verilen hizmet sunma özgürlüğü, pasif hizmet sunma, yani hizmet alıcısının bir başka üye devlete orada hizmet almak amacıyla, kısıtlamalar olmaksızın, gitmesini kapsar. ABİDA’nın 56. maddesi yine bu Anlaşmanın güvence altına aldığı diğer özgürlüklerden bağımsız olarak, başka üye devletin orada hizmet almak niyetinde olan ya da hizmet alması muhtemel tüm Avrupa Birliği vatandaşlarını kapsar. Bu yoruma göre turistler, tıbbi tedavi alan kişiler ve eğitim ve ticari amaçlarla seyahat eden kişiler hizmet alıcısı olarak sayılmalıdırlar.
Ortaklık Anlaşması kapsamında Türk vatandaşlarının durumuyla ilgili olarak, Katma Protokolün 41(1). maddesi, lafzından da anlaşıldığı gibi, âkit tarafları, Katma Protokolün yürürlüğe girmesi tarihinden itibaren, yerleşme özgürlüğü ve hizmetin serbest sağlanmasına kısıtlamalar koymaktan engelleyen açık, kesin ve koşulsuz bir standstill hükmü koyar.
Birliği kuran sözleşmedeki bir maddenin yorumlanmasının, Avrupa Birliği ve üye olmayan bir devletle yapılmış olan bir anlaşmanın karşılaştırılabilir, benzer ya da aynı lafza sahip bir maddesine genişletilmesinin mümkün olup olmadığı, özellikle, her maddenin kendi içinde taşıdığı amaca bağlıdır. Anlaşmanın amaç ve içeriği ile Kurucu Sözleşme’nin taşıdığı amaç ve içerik arasındaki fark burada son derece önemlidir. Hizmet sunma özgürlüğü ve Avrupa Birliği içerisinde kişilerin serbest dolaşımı arasındaki bağlantı nedeniyle, bir tarafta Ortaklık Anlaşması ve onun Katma Protokolü arasında, diğer tarafta da yine Ortaklık Anlaşması ile Kurucu Sözleşme arasında farklılıklar vardır. Bilhassa, Katma Protokolün 41(1). maddesinin amacı ve içeriği, ABİDA’nın 56. maddesinin amacı ve içeriğinden temelde, özellikle de bu düzenlemelerin hizmet alıcısına uygulanabilmeleri açısından ayrılmaktadır. Avrupa Ekonomik topluluğu ile Türkiye arasındaki ortaklık, münhasıran ekonomik amaçlıdır. Ortaklık anlaşması ve onun Katma Protokolü özellikle Türkiye’nin ekonomik gelişimini desteklemektedir. Ortaklık Anlaşmasının saf ekonomik açıdan bir amaç sınırlaması olduğu kendi lafzından anlaşılmaktadır.
Avrupa Birliği vatandaşlarının, Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Anlaşma'nın (ABİDA) 21. maddesinde sağlandığı gibi, genel manada kişilerin serbest dolaşımı amacıyla ekonomik özgürlüklerinin geliştirilmesi Ortaklık Anlaşmasının konusu değildir. Ne bu Anlaşma ve onun Katma Protokolü, ne de yalnızca işçilerin serbest dolaşımıyla ilgili Ortaklık Konseyi’nin Ortaklığın geliştirilmesi konusundaki 1/80 sayılı 19 Eylül 1980 tarihli kararı Türkiye ile Avrupa Birliği arasında kişilerin serbest dolaşımı hakkında genel bir ilke oluşturmamaktadır. Buna ek olarak, Ortaklık Anlaşması bazı hakların kullanılmasını yalnızca ev sahibi üye devletin toprağında güvence altına almaktadır. Yüksek Mahkemenin, defaatle belirttiği gibi, Katma Protokolün 41(1). maddesindeki standstill hükmü, kendisi tek başına, yalnızca Avrupa Birliği düzenlemeleri temelinde, yerleşme hakkını ya da netice olarak bir oturma hakkını ve gerçekte hizmet sunma özgürlüğünü ya da bir üye devletin toprağına girme hakkını Türk vatandaşlarına veremez. Akit devletlerin uygulamalarına bakıldığında; çok sayıda üye devlet Katma Protokolün yürürlüğe girmesinden sonra, doğrusu bunun Katma Protokolün 41(1).maddesince yasaklandığına itibar etmeyerek, turistik amaçlı ziyaretlerde Türk vatandaşlarına vize zorunluluğu getirmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kendisi de, Alman Hükümeti'nin iddiaları uyarınca, aynı şekilde Belçika Krallığı ve Hollanda Krallığına yönelik, 1973 yılında yürürlüğe girmiş olan, işçi olmayan Belçika ve Hollanda vatandaşlarına vize muafiyetini Ekim 1980’de hükümsüz kılmıştır.
Sonuç olarak Divan Kararına göre, standstill hükmü, yerleşme özgürlüğü ve hizmet sunma özgürlüğü bağlamında, yalnızca bir ekonomik faaliyetin yerine getirilmesi ile ilgili olarak, Türk vatandaşlarının üye devlet topraklarına girmelerinin ve orada bulunmalarının koşulları ile ilgili olabilir.
II. Veli Tüm ve Mehmet Darı Kararı [3](In Case C-16/05, 20 September 2007)[4]
1.Kararın Konusu: Kararın konusu, Brüksel’de 23 Kasım 1970 tarihinde imzalanmış ve 19 Aralık 1972’de AET Konsey Tüzüğü ile Topluluk adına akdedilmiş, kabul edilmiş ve onaylanmış olan Katma Protokol’ün 41(1). maddesinin yorumlanması hakkındadır. Başvuru, Türk vatandaşları Veli Tüm ve Mehmet Darı'nın Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı'na bir işyeri kurmak amacıyla yerleşmek için yapmış oldukları ülkeye giriş izni başvurularını rededen ve onların sadece geçici şekilde kabul edildikleri Birleşik Krallık'tan sınır dışı edilmelerini hükme bağlayan kararlara ilişkindir.
2.Davanın Özeti: Türk vatandaşları Veli Tüm 2001 yılında Almanya’dan, Mehmet Darı ise 1998 yılında Fransa’dan deniz yoluyla İngiltere’ye gelmiştir. Bu kişiler 1971 tarihli Büyük Britanya Birleşik Krallık Göç Yasası’nın 11 maddesi uyarınca ülkeye geçici olarak kabul edilmişlerdir. Bu ülkede bulundukları sırada Mehmet Darı, Londra’nın Herne Bay semtinde bir pizzacı dükkanı, Veli Tüm ise Kuzey Londra’da bir temizlik şirketi kurmuştur. Her ikisi de İngiliz makamlarından bu işyerlerini işletebilmek için ülkeye 1971 tarihli Göç Yasası uyarınca ülkeye yasal şekilde girebilmek için başvurmuşlardır. 12 Mayıs 2003 tarihli kararında Secretary of State, 1971 tarihli göç mevzuatına göre değil de 1994 yılında getirilen değişiklikleri esas alarak, Tüm ve Darı’nın başvurularının reddedilmesine karar vermiştir. Dava AT Anlaşması'nın 234. maddesi uyarınca görüş istemek üzere Adalet Divanı önüne getirilmiştir.
3.İlgili Mevzuat Hükümleri:
Ortaklık Anlaşması ve Katma Protokol hükümleri bakımından yukarıdaki belirtilen hükümlere atıf yapılmıştır.
4.Birleşik Krallık Mevzuat Hükümleri:
Katma Protokol’ün Birleşik Krallık’ta yürürlüğe giriş günü olan 1 Ocak 1973 tarihinde bir firmanın kurulması ve hizmetlerin getirilmesine geçerli olan önemli göç hükümleri Statement of Immigration Rules for Control on Entry (House of Commons Paper 509) içinde yer almaktaydı (bundan sonra sadece 1973 tarihli göç mevzuatı olarak değinilecek).
a) 1973 tarihli göç mevzuatının 30. fıkrası (“İş Adamları“) şöyle ifade etmekteydi:
“[Bir işyeri kurma amacıyla] bir ülkeye giriş iznini belgelendiremeyen, fakat muhtemelen aşağıdaki iki fıkradan birisinin koşullarını yerine getirebilen yolcular, en yüksek iki aylık bir süre için ve bu esnada kendilerine bağımsız bir çalışma yasaklanmak suretiyle geçici olarak ülkeye kabul edilirler ve kendilerine durumlarını Home Office bildirmeleri talimatı verilir.“
b) 1973 tarihli göç mevzuatının 31. fıkrasına göre başvuran kişi, mevcut bir işe yatırım yapabilmek ve oluşacak zararlarda payını karşılayabilmek için yeterli mali araçlara sahip olmak zorundaydı. Bunun yanı sıra başvuranın özellikle kendisinin ve aile fertlerinin geçimini sağlamak durumunda olması ve firmanın işletilmesine aktif şekilde katılmış olması gerekmekteydi.
c) 1973 tarihli göç mevzuatının 32. fıkrası belirlemektedir ki: “Başvuran kişi, bağımsız bir şekilde çalışmak için Birleşik Krallık’ta yerleşmek isterse, işini kurmak için yeterli mali araçları ülkeye getireceğini, bununla kendisinin ve gerektiğinde aile bireylerinin bir çalışma izninin gerekli olduğu bir işyeri açmaya gerek kalmadan geçinebileceklerinin beklenebilir olduğunu ispat etmek zorundadır.“
d) Bu tarihten itibaren Birleşik Krallık, bir işin kurulması veya hizmetlerin getirilmesi için ülkeye giriş yapmak isteyen kişiler için gittikçe daha katı göç kuralları getirmiştir.
d) Bu konuyla ilgili ayrıntılı kurallar, House of Commons tarafından 1994 yılında çıkarılan göç mevzuatının 1 Ekim 1994 tarihinden beri uygulanabilen, halen değişik bir metin içerisinde geçerli olan 201 ila 205. fıkralarında yer almaktadır.
e) Birleşik Krallık’ta halen geçerli olan 1994 tarihli göç mevzuatının bu ülkede bağımsız bir uğraşıyı yerine getirmek için yerleşmek isteyen kişilerin vize başvurularının ele alınması söz konusu olduğu çerçevede 1973 tarihli göç mevzuatından daha katı olduğu tartışmasızdır.
5. AB Adalet Divanı'nın Görüşü:
Yerleşme serbestisinin kademeli kurulmasının ilk dönemi esnasında mevcut ulusal kısıtlamalar muhafaza edilebilse de, yeni bir engel getirilmemesine de dikkat edilmesi gerekmektedir. Hak sahibi kişilerin, davranışlarının kandırma veya istismar etme düşüncesiyle yaptıklarında topluluk hukukuna dayanamayacaklardır. Ayrıca, Veli Tüm ve Mehmet Darı’nın somut olayda kandırmaya yönelik herhangi bir eylemde bulunduklarına ilişkin bir isnat bulunmadığı gibi kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı gibi korunması gerekli haklı devlet menfaatlerinin bulunmadığı görülmektedir.
SONUÇ:
Yukarıda detayları incelendiği gibi Leyla Ecem Demirkan ile Veli TÜM ve Mehmet DARI kararlarında tartışmanın ana noktasının Katma Protokolün 41/1. maddesinde yer alan; “Akit Taraflar, aralarında, yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edimine yeni kısıtlamalar koymaktan sakınırlar“ hükmünde toplandığı görülmektedir. Bir diğer tartışma noktası ise pasif hizmet sunma özgürlüğünün Katma Protokolün 41(1). maddesinde ki anlamıyla hizmetin serbest dolaşımı kavramının kapsamında olup olmadığıdır. Yani iki kararın hüküm kısmı Katma Protokolün 41/1. maddesinin yorumu ile doğrudan ilgilidir. Bu maddeye göre akit taraflar anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra mevzuat hükümlerine yerleşme serbestisi ve hizmetlerin serbest dolaşımına ilişkin kısıtlayıcı hükümler koyamayacaklardır. Taraflar yeni kısıtlamalar koyamasalar da mevcut kısıtlamaları kaldırma konusunda bir yükümlülükleri yoktur.[5]
Bu hükmün yorumlanabilmesi için öncelikle Ortaklık Anlaşmasının amacının incelenmesi gerekir. Ortaklık Anlaşması’nın 2(1). maddesine göre, anlaşmanın hedefi, âkit taraflar arasındaki ticari ve ekonomik işgücüne ilişkin, işçilerin dolaşım özgürlüğünün kademeli olarak güvenceye alınması (Ortaklık Anlaşması 12. madde), yerleşme özgürlüğü (Ortaklık Anlaşması 13. madde) ve hizmet sunma özgürlüğü üzerindeki (Ortaklık Anlaşması 14. madde) kısıtlamaların ortadan kaldırılmasını da kapsayan ilişkileri devamlı ve dengeli olarak güçlendirmeyi, Türk halkının yaşam standardını yükseltmeyi ve Türkiye’nin ileri tarihte Topluluğa üyeliğini kolaylaştırmayı (Anlaşma Dibacesi 4. hüküm ve 28. Madde) teşvik etmektir. 41/1. maddenin amacı, 41(1). maddenin amacı, Üye devletler ile Türkiye Cumhuriyeti arasında işçilerin serbest dolaşımı, yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest dolaşımının aşamalı olarak gerçekleştirilmesi için, bu serbestilere yeni engeller getirilmesinin ulusal makamlarca yasaklanması suretiyle uygun koşuların yaratılmasıdır (Abatay ve Şahin kararı, paragraf. 72).[6] Bu madde içerik itibariyle incelendiğinde Adalet Divanı yerleşik içtihatlarına göre de akit taraflara bir eylemde bulunmama görevini yüklemektedir. Bu görev açık ve koşulsuz şekilde ortaya konmaktadır.[7]
Anlaşmanın amacını yorumlamadan önce yorum konusuna kısaca bakmakta fayda vardır.[8] Yorum en genel anlamıyla “anlama“ manasına gelmektedir. Dar anlamıyla ise soyut kuralın anlamının uygulamada şüpheli olduğu durumlarda bu anlamın belirlenmesine denir.[9] Bir tanıma göre, maddelerin gerçek anlamını tayin ve tespit yorum demektir. Normdan, kanunun tamamına hakim olan ruh ve prensibe en uygun fikri yorum ile ortaya çıkarırız.[10] Jhering amacın hukukun yaratıcısı olduğunu savunmuştur. Her kural belirli bir amaca hizmet eder.[11] Her kural belirli bir amaca hizmet ederken ve temelinde hukuk amaca dayanmışken kanunları yorumlamakta amaç faktöründen uzak kalamayız. Yorum faaliyeti yargıçlar tarafından daha fazla kullanıldıkça amaçsal yorumda önemini artırmıştır. Amaçsal yorum ile normun amacı araştırılmaya çalışılmıştır.[12] Avrupa Ekonomik topluluğu ile Türkiye arasındaki ortaklık ekonomik amaçlıdır. Ortaklık anlaşması ve onun Katma Protokolü özellikle Türkiye’nin ekonomik gelişimini desteklemektedir. Avrupa Birliği vatandaşlarının, Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Anlaşmanın (ABİDA) 21. maddesinde sağlandığı gibi, genel manada kişilerin serbest dolaşımı amacıyla ekonomik özgürlüklerinin geliştirilmesi Ortaklık Anlaşmasının konusu değildir. Leyla Ecem Demirkan'ın söz konusu davada babasını ziyaret amacıyla Almanya'ya gitmeye çalışmaktadır. Standstill hükmü, yerleşme özgürlüğü ve hizmet sunma özgürlüğü bağlamında, yalnızca bir ekonomik faaliyetin yerine getirilmesi ile ilgili olarak, Türk vatandaşlarının üye devlet topraklarına girmelerinin ve orada bulunmalarının koşulları ile ilgili olabilmektedir. Normal şartlarda Leyla Ecem Demirkan'ın Katma Protokolün bu maddesinden yararlanabilmesi mümkün değildir. Aksi bir düşünce anlaşmanın ve ilgili maddenin amacından uygulamayı uzaklaştırır. Ancak bizce bu kararda Leyla Ecem Demirkan’ın babasını ziyaret amacıyla gitmeye çalıştığı gözden kaçırılmıştır. Yani bu maddeden yararlanmak isteyen kişinin babası Almanya ülkesinde çalışmaktadır. Bu nedenle standstill hükmünden yararlanan işçinin eşi, çocukları ve anne-babasının da bu hükümden yararlanabilmesi gerekir. Hükmün bu şekilde yorumlanması anlaşmanın ekonomik amacına ve aile birleşiminin sağlanmasına uygun düşer. Çünkü anlaşmada yerleşme hakkı ve hizmetlerin serbest edimindeki kısıtlamaları anlaşmaya taraf devletlerin aralarında gitgide kaldırılması hedeflenmektedir. Ayrıca, Topluluğa üye bir devlette çalışmaya karar veren işçinin ilgili Topluluk üyesi devlette çalışırken yanında eşini, çocuklarını ve anne-babasını bulundurması onun ekonomik faaliyetlerini kolaylaştıracaktır.
Amaca göre yorumda bazen daraltıcı bazense genişletici yorum yapılabilir. Daraltıcı yorum ile normun veya normda geçen tek bir kavramın uygulanma alanını daraltırız. Kanunun çok geniş anlamı olan kavramlar kullandığında bu yoruma başvurulabilir. Genişletici yorum yaparak ise normun uygulama alanını genişletmeye çalışırız. Her iki yorumu da yaparken üzerinde durulması gereken konu normun anlam ve değerleridir.[13] Leyla Ecem Demirkan'ın Katma Protokol'ün bu maddesinden yararlanabilmesi veya bunun pasif hizmet sunma özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi genişletici yorum olmaktadır. Söz konusu hükmün belirli sınırlar çerçevesinde (akrabalık ilişkisinin yakınlığı) genişletici yorum yapılarak uygulanması anlaşmanın amacına uygun düşmektedir. Leyla Ecem Demirkan sıradan biri olsa ve sadece turistik bir seyahat için Almanya’ya gitmeye çalışsa durum daraltıcı yorum kapsamında değerlendirilebilecek ve talebi kabul edilmeyecektir. Burada taraf devletlerden birinde ulaşılamayan hizmetin hizmet alıcısı tarafından bir başka taraf devlete gidilerek hizmet sunucusundan yararlanması halinde ise tekrar genişletici yorum yapılmalıdır. Böyle bir durum ise katı koşullara tabi tutularak değerlendirilmelidir. Buradaki amaç ise şu olmalıdır; A taraf devletinde bulunan hizmet sunucusu B taraf devletine giderek o hizmeti hizmet alıcısına sunabilecektir. Ancak A taraf devletinde bulunan hizmet sunucusunun B taraf devletine gitmesi yerine B taraf devletinde bulunan hizmet alıcısının A taraf devletine giderek bu hizmeti alabilir. Bu sayede hizmet alımı gerçekleşmiş olur. Ekonomik menfaat ise hizmetin sunumu ve gerekli ücretin ödenmesi ile elde edilmiş olur. Bu şekilde pasif hizmet sunma özgürlüğünün kötüye kullanılmaması için bu hizmetin B taraf devletinde sunulamıyor olması gerekir. Bu sınırlama ise daraltıcı yorumun gereğidir.
Veli Tüm ve Mehmet Darı kararlarına bakıldığında ise, başvurucuların hukuki statülerinin Leyla Ecem Demirkan'dan farklı olduğu görülecektir. İlgililerin Londra'da bulundukları sırada bir pizzacı dükkanı (Mehmet Darı) ve bir temizlik şirketi (Veli Tüm) kurmuşlardır. Dolayısıyla o ülkede bulunma amaçları ekonomik ve bir hizmetin sunumuna ilişkindir. Bu nedenle 1971 tarihli göç mevzuatına göre değil de 1994 yılında getirilen değişikliklerin esas alınması Katma Protokol'ün 41/1. maddesine aykırıdır.
Her iki karar incelendiğinde Adalet Divanı yalnızca bir mahkeme olarak faaliyette bulunmamakta bunun ötesinde bir bütünleştirme faktörü de bulunmaktadır.[14] Her yargı kararında olduğu gibi bu kararlarda ilgili kişileri bağlamaktadır.[15] Uyuşmazlıklar söz konusu olduğunda somut olaya göre Adalet Divanı kararlarının değişebileceğini gözden uzak tutmamak gerekir. Her iki karar ve bundan sonraki uyuşmazlıklar için dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise mevcut durumda kısıtlama olup olmadığının tespiti için Katma Protokol'ün ilgili devlette geçerli bir şekilde yürürlüğe girdiği sırada yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine bakılmalıdır. Çünkü her bir ülke için farklı tarihler söz konusu olabilmektedir. Dikkate alınması gereken diğer bir husus ise göç politikası bakımından devletlerin egemenlik yetkilerinin bulunmasıdır.[16]
KAYNAKÇA
Aral V, Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, B. 7, İstanbul, XII Levha Yayıncılık, 2010.
Can H, “Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'nın Veli Tüm ve Mehmet Darı Kararına Dair Kısa Bir Değerlendirme“ S. 74, s. 398-426, TBB Dergisi, 2008.
Groenendijk K, AB'de Türk Vatandaşlarının Hakları, Türk Vatandaşlarının Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile Türkiye Arasındaki Ortaklığa Dayalı Hakları, İKVY, İstanbul, 2014.
Gözler K, Hukukun Genel Teorisine GİRİŞ, Ankara, U-S-A Yayıncılık.
Kaya A, “Amaçsal Yorum“, S. 2014/4, Ankara Barosu Dergisi, s. 364-383.
Keyman S, Hukuka Giriş, B. 3, Ankara, Yetkin, 2005.
Köktaş A, “Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın Soysal ve Savatlı Kararı1: Türk Vatandaşları AB Ülkelerine Girişte Vize Almalı mı?“, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, C. 5, S. 19, 2009, s.23-38.
Saymen F, Türk Medeni Hukuku, C. I. B. 2, İstanbul, Akgün Matbaası, 1956.
Tezcan E, “Tüm ve Darı Kararı ya da Yaşasın Standstill Kuralı“, http://stratejikgundem.com/yazarlar.php?id=796&type=12
Öztan B, Medeni Hukukun Temel Kavramları, Turhan Kitapevi.
Velidedeoğlu H, Türk Medeni Hukuku, B. 3, İstanbul, Nurgök Matbaası, 1963.
Vural B, “C-221/11 Sayılı 24 Eylül 2013 Tarihli Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın ‘Leyla Ecem Demirkan Federal Almanya Cumhuriyeti’ne Karşı’ Kararı“, S. 2014/2, Ankara Barosu Dergisi, s.417-429.