Tam da 17 ülkeden oluşan Avrupa Para Alanı (Eurozone) çöktü, çökecek derken, AB nin orta direği olan Fransa ve Almanya’dan çok ses getiren bir açıklama geldi. Halen üye ülkelerin ulusal egemenlik alanına bırakılan mali işleri de merkezileştirerek ilişkileri daha sıkı fıkı hale getirmenin, Para Alanının bekası için elzem olduğu üzerinde uzlaşıldı.
Evet, iyi tanımlanmamış Avrupa Birliği pek çok açıdan zafiyet yaratmaktaydı. Federal deseniz değil, Konfederasyon deseniz hiç değildi. Bir süre kendilerine Çok Katlı Yönetim(multi- layer government) bile dediler. Ama devlet diyemediler. Dilleri varmadı, varamadı. Ancak şu anda ayrıntıları çok tebarüz etmemekle birlikte bunca kurum ve kuralına rağmen çatırdayan Eurozone için adeta bir Evliliği Kurtarma Operasyonu başlatıldı. Nasıl mı? Yeni bir çocuk doğurmaya karar verilerek… Yani AB kurumlar ve kurallar ailesine bir yeni dizi kurum ve kural getirerek, Eurozone u dertlerinden ve çökmekten kurtarmak planı, 16 Ağustos’da dünyaya resimli olarak duyuruldu. Yeni çocuktan önce, bir umut doğdu diyemesek bile kuşkusuz bir beklenti doğdu. Bu ekonomik kriz darboğazında AB nin asıl patronları tarafından kotarılan ve psikolojik etkileri alan bir taktik adımdır. Ya ötesi?
“Şeytan Ayrıntıda Gizlidir“
Bir zamanlar ulusal devletlerin olmazsa olmazı olan “ulusal para birimi“ gönüllü olarak Para Alanına giren 17 AB ülkesi için ortadan kalkınca, AB ye ödenen vergiler dışında vergilendirme, ulusal devletlerin merkezi, kendi içlerinde federal(eyaletler açısından) ve yerel varlık kanıtı oldu. Ancak bundan da öte şimdi ortak bir vergi olacağı açıklanan, ancak ayrıntıları üzerinde henüz konuşulmayan, “Kurumlar Vergisi“(Corporate Tax), aynı birlik içinde yer alan ülkelerin birbirleri ile rekabet aracı olarak işlev görüyordu. Düşük kurumlar vergisi nedeni ile İrlanda, Almanya ve Fransa’ya kayacak yabancı sermayeyi veya hatta Alman veya Fransız sermayesini nasıl da kendine çekerek bir AB Kaplanı olmuş çıkmıştı?
Ama eğer deyimi “alma zalimin âhını çıkar âheste âheste“ diye değiştirirsek, şimdi fırsat bu fırsat Sarkozy-Merkel ikilisi, hem bir tür “ulusal ekonomiyi koruma“ önlemini Para alanı üzerinden alıyor, hem de geçmişteki çırpınışların acısını çıkarmayı planlıyor. Bu hamle, 2013 e kadar yaşama nasıl geçirilir? Eli zorda olan Portekiz ve İrlanda’nın direnme şansı olmayabilir. Ama yeni hoşnutsuzluklar yaratacağına kesin gözle bakılmalı. Ayrıca vergi idarelerini uyumlaştırma yeni bir şey olmasa bile bu adım yaratacağı bürokratik tepkiler nedeni ile bir süre etkinliği düşük bir uygulama olacaktır. Zaten krize kısa vadeli bir çözüm üretmesi beklenmiyor.
Buna karşılık, Sarkozy-Merkel ikilisinin, Eurobond ihracı ile borçlanmanın daha düşük maliyetle yapılabilmesini sağlamak ve kriz finansmanı için yine borçlanmayı kullanmak yerine “mali işlemler vergisi ihdası“ önerileri acil ve zecri bir adımdır. Acil, çünkü ihdas edilecek AB vergi idaresine kaynak sağlayacaktır. Zecri, çünkü mali işlemlerin maliyetini arttıracaktır. Bu başta Eurozone içinde ve Euro alanı dışına yapılacak mali işlemeleri sınırlayıcı bir ki etki yaratacak, paranın Euro alanı dışına çıkması bir anlamda denetimli olacaktır. Ama daha fazla birleşme sözü veren Sarkozy-Merkel ikilisi bunun AB nin 4 temel serbestîsinden biri olan sermayenin serbest dolaşımına ne etki yapacağının farkında değiller mi? Yeni atılımlar eski temel kuralların ihlali ile mi olacak. Gariptir ki zaten bu iki lider uzun bir zamandır İstikrar ve Büyüme anlaşması ve Maastricht gibi ekonomik kurallar bütününün ihlaline göz yumdular. Hele aşırı borçlanmanın yaptırımla cezalandırılması çağrısı yapanlara yanıt bile vermediler. Ama bu durumdann pek şikâyetçi olmayan Van Rompuy da, Avrupa konseyinin ilk daimi başkanı olarak, şimdi yeni değişikliklerden en çok fayda sağlayacak kişi..
Van Rompuy Kimdir?
Belçika’nın bu ülkeyi siyasi krizden kurtarmak için Kral tarafından atanıp da Belçika’yı kurtaramayan eski başbakanı Van Rompuy, elbette değerli bir müktesebatı olan, deneyimleri zengin bir politikacı. Şu ana kadar resmi olmayan kimliği bundan sonra resmiyet kazanacak. 27 ülkeli AB nin yılda en az iki kez yapılacak olan toplantılarını o yönetecek. 2009 dan bu yana AB Konseyinin başında bulunan Van Rompuy, bundan sonra AB nin ilk seçilmiş başkanı sıfatını taşıyacak. Bu açıdan gelen tepkiler olumlu. Bu görev hala bir koordinasyon görevi.. Ama Van Rompuy’un uzlaşmacı bir kişiliği olduğu ifade ediliyor. Ancak bundan başka kendisinin önemli bir iki özelliği var. Bunlardan birisi, 2 ay öncesine kadar, aşırı harcama dolayısı ile sıkıntı içinde kıvranan AB çevrelerinde, ihtişamlı bir Konsey binası için paraları çarçur ediyor diye çok eleştiri okuna hedef olması.. 13 katlı bir cam bina inşaatı için harcanmasına göz yumduğu paranın haddi hesabı olmadığı, israfın azaltılmasını isteyen AB ülkelerinde çok konu oldu.
Diğer özelliğine gelince Van Rompuy bir Türkiye karşıtı politikacı.. 2004 yılında Türkiye’nin adaylığının başka adaylıklara benzemediğini ve Müslüman bir ülkenin Hristiyan değerleri öne çıkan bir birlikte yer almasının, o birliğe, yani AB ye bir güç kaybı yaratacağını ifade etmişti. 2010 yılında, Türkiye’de yapılan reformlara övgü ile yaklaşmış ve zaten G-20 içinde yer alan Türkiye ile AB arasında yakın işbirliği olması gerektiğini söylemiş ancak üyelikten hiç söz etmemişti. Açıkçası Van Rompuy,müsrif bir adam olsa bile, Türkiye’ye karşı olan tutumu itibarı ile Sarkozy-Merkel ikilisinin has adamı..
AB de Gelecek Nelere Gebe?
Van Rompuy’un, gerçek bir ihtiyaç olmaksızın yapılmasına izin verdiği bina, AB çevrelerinde E-Uterus yani E-Rahmi olarak biliniyor. İçinde 27 ülkenin ofisleri bu ülkelerin kültürel çeşitliğini yansıtan dekorlarla yer alıyor. Bu bina artık bir süre için Van Rompuy için ana rahmi biçiminde bir makam olacak. Eminim kendini görev süresi içinde güvenli hissedecektir. Bu ilk AB başkanı için iyi bir psikolojik etki. Bunun da ötesinde, anası Merkel, babası Sarkozy olan “Yeni Ekonomik Hükümet“ oluşum, işte bu rahme düşen bir cenin. En az 9 ay 10 gün beklemek gerek ki, dağ fare mi yoksa dağ mı doğuracak görelim. Engebeleri bu gebelik kolay kolay aşamayacaktır. Ama bu işe 45 yıl önce ekonomik dürtülerle başlayanlar, sonunda yine ekonomik vurguları öne çıkardılar. Sonunda her şey aslına yani altı üyeli çekirdek Birliğe rücu edebilir.