Yeni bir Troyka ile Suriye Sorununu Çözmek

Makale

Güç, yetki, etki ve sorumluluk paylaşımında temeli sağlam bir Troyka (triumvira-üçlü koalisyon), sıradan yurtiçi politika uygulamalarında, uzlaşmayla üstesinden...

Güç, yetki, etki ve sorumluluk paylaşımında temeli sağlam bir Troyka (triumvira-üçlü koalisyon), sıradan yurtiçi politika uygulamalarında, uzlaşmayla üstesinden gelinmesi gereken her zorluğu yenebilir. Ancak eğer, troyka, aynı ülkenin farklı çıkar grupları yerine, farklı farklı ülkelerden oluşuyorsa, üç ülke, güç ve koz dengeleri açısından farklı siklette, amaçlar açısından da farklı farklı çıkar ve heveslerin peşindeyse, o zaman ya arzulanan amaç gerçekleşmez veya troyka’yı oluşturan taraflardan bazısı, ya lideri izler, veya zaman içinde diğerlerinden yolunu ayırarak, girişimin akim kalmasına neden olur. Şimdi bunları belirttikten sonra, Stefan de Mistura başkanlığında suret-i haktan toplanan Cenevre insiyatifine paralel olarak oluşturulan Rusya, İran Türkiye “garantör“lük troyka’sının Suriye’nin halas ve bekası açısından yakalayabileceği başarı şansına yakından bakalım.


Troyka’ya Alışık bir Rusya, Garantör’lüğe Alışık bir Türkiye

Rusya, Sovyetler Birliği döneminden beri zor geçiş dönemlerinde, ulusal politikada troyka deneyimine alışık. Rus siyasi kültüründe, daima bir demokrasi açığı olsa bile, demek ki zor zamanlarda uzlaşma ve gemiyi sığ bir limana uzlaşarak yaklaştırma kültürü mevcut[1].

Türkiye’nin ise yurt içinde koalisyon veya kollektif yönetim karnesi genellikle zayıflarla dolu. Buna mukabil, 1960 yılından bu yana, Kıbrıs sorununa Londra-Zürich anlaşmalarının yarattığı garantörlük müessesesi uyarınca garantör[2]. Orada da bir troyka(triumvira) var. İngiltere, Yunanistan ve Türkiye. Her ne kadar bu üçlü, garantör sıfatına rağmen ortalığı ateşe veren Yunanistan ve yine aynı sıfatla 1974 müdahalesini gerçekleşirip adayı ikiye ayıran Türkiye ile bugünlere kadar gelmiş olsa bile, Kıbrıs meselesinin hala çözülememiş olması, uzlaşmaz ada halkı ve yönetimleri kadar, garantörlerin de başarısızlığı.


Acemi Ne Demek?

Acem bilindiği gibi Arapça bir kelime olup, genel olarak, Arap olmayan herkes, özel olarak da Arap’ların pek haz etmediği İran ve İran’lılar için kullanılır. “Acemi“ yaptığı işi bilmeyen, yeni öğrenmeye başlayan anlamında kullanılsa bile, aslında yine Arapca bilmeyen veya eğitim ve öğrenim için yabancı bir ülkeye giden insan veya gidilen ülke, genellikle de İran için kullanılır. “Yekpare Acem mülkü“nü İstanbul’a feda etmeye hazır Nedim’in kastı elbette İran’dı. “Acemi er“ ise askere alınan yeni yetme değil midir? İşte konu troyka, kollektif yönetim veya garantörlük müessessine gelince, İran’ın durumu aynı linguistik temeli ile oydaşıklık göstermektedir. Evet İran Suriye meselesinde deneyimli bir taraf, güvenilir bir arkadır. Ama ortak yönetime “acemidir“.


Keçinin Can, Kasabın Et Derdinde Olduğu bir Açık Mezbaha: Suriye

“Yapa yapa öğrenmeye (learning by doing) takat mı var? İşte Suriye’de yaşanan facianın buna tahammmülü ve zamanı yok. İran öğrenecek de, Türkiye çabalayacak da, Rusya hepsini suya götürüp susuz getirecek de.... Halep insanların bir can derdinde olduğu bir yer. Taş üstünde taş, dalda yeşil yaprak kalmamış. Kim bekleyecek, yonca bitsin de keçi beslensin diye şimdi? Açıkçası, Bu yeni troyka, iyi ve yönetir, yönetebilir bir troyka değil. Çıkar çatışması kaçınılmaz veya mutlak ubudiyet özllikle Türkiye için mecburiyet. Deneyim sahibi Rusya, amacından, yarı deneyimli Türkiye seçiminden, İran ise konumundan dolayı, Astana toplantıları da yeni troyka’nın Suriye meselesini oyaladığı bir başka coğrafya olabilir. Vay Suriye’nin haline. Çözüm için tek ihtimal, Rus istk ve taleplerinin yerine getirilmesinde.


Halep’i Boşaltmak bir Zor, Doldurmak Binbir Zor

Moskova Deklarasyonu adım adım Suriye krizini çözeceğini iddia ediyor. Evet, o işe yaramaz “de Mistura“ komisyonuna atılan bu çalım, yerinde. Ama bir ateşkesi garanti edemeyen taraflar, barışı nasıl garanti edecekler? Halep’in boşaltılması belki önemli bir adım. Ama ya yeniden doldurulması? Orada korkarım, aynı tarafta yeralan İran ve Rusya’nın söz üstünlüğü olacak. Türkiye ise izleyen, kabul eden taraf. Sahada TSK olacak elbet. Ama Rus ve İran güçlerine destek olarak.


Ateş Kes mi? Ateş Kıs mı?

“Sonunda en iyi çözüm siyasi çözüm“ diyecektik de, niye bu mecralara kadar geldik? Halep dışında ateşkesin temini için önce ateşi nasıl kısacağız? El Bab’a yürüyüp, girereken bu nasıl yapılacak? Rusya ve İran’ın iznine tabi bir yürüyüşün sonu nereye varacak? Türkiye’nin çıkarı, riski ve Suriye’deki meşruiyeti garantörlük sıfatı ile hangi noktaya gelmiş durumda? Zaten “ateşkes, DAİŞ ve Nusra’ya karşı değil“ deniyor. Tozun dumana, kanın gözyaşına karıştığı yerde bunları ayırmak ne kadar mümkün? Suriye’nin her yerinde niye o kadar ocak söndü? Değer miydi bu kadar zaman, bu kadar dayatmaya?

Türkiye garantör olarak, mücbir nedenlerle 1974 de Kıbrıs’ı ikiye böldü çıktı. Suriye’de garantör olarak ne yapabileceğini sanıyor? Artık o ülkede insanlar, toprak bütünlüğü içinde yaşayabilirler mi? Evet Türkiye bölünmesini istemiyor. Zaten Esat da istemiyordu. Rusya ve İran’da istemiyor. Satıhta troyka’nın uzlaşma hattı buradan geçiyor. Ama, dış güçler için, “böl ve yönet“ daima daha kolay değil mi?

Artık “Sayd-ı Hayalat ile Meşgul“ Olmamak için bir Adım

Yeni Troyka için atılan imza, Suriye’de, Türkiye için bir dönemi kapadı. Suriye’nin bağımsızlığına, egemenliğine, birlik ve toprak bütünlüğüne saygılı olacağını beyan ettikten sonra artık Esat ile el sıkma zamanı da gelmiştir. Artık Esat’ın gitmesi için dayatma olmaz. Bu noktaya gelecektik de neden daha önce bunların olacağını göremedik?

Ama çok yazık Suriye artık Rusya ve İran’a teslim edilmiştir. Türkiye kendi hesabına zevahiri kurtarmak çabasındadır. Üç- dört yerleşim yerindeki insanları tahliye etmek için işbirliği içinde olacak. O yerlerden biri İran için önemli olan Zabadani. Bu işi orada Türkiye’ye bırakır mı Acem?

Astana’da bir de Türkiye’ye de sadece, DAİŞ ve Nusra’ya karşı mücadele edileceğine dair yemin ettirdiler. Yani ÖSO ile Esat’a karşı savaşamaz. Bu ise Troyka’nın veya troyka’nın etkin sesinin Suriye muhalefetine vurduğu bir başka darbe.

[1] 1953 de Stalin’in ölümünden sonra, Beria, Molotof ve Malenkof, Khruschev’in görevden alınmasından sonra 1964 ve 1977 arasında ise Kosigin, Brezhnev ve önce Mikoyan, sonra Podgorny kollektif bir liderlikle yönetimi koca Sovyet gemisini karaya oturtmadan, menzilinde ilerletebilmişlerdir.
[2] 1959 da imzalanan Zürih ve Londra anlaşmaları ile İngiltere, Yunansitan ve Türkiye’nin garantörlüğünde Kıbrıs Federal Cumhuriyeti kurulmuştur.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Eğitim, kısaca, bireyde arzu edilen davranışların oluşturulması süreci olarak tanımlanmaktadır. Hem kişisel yönden hem devlet açısından eğitim, oldukça hassas ve sosyal bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, eğitim, genel itibariyle, sonuçlarının ve/veya çıktılarının değerlendirilebilmesi iç...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

Bölgemizdeki savaş ve çalkantıların ortasında İran'ın siyasi sistemi, bazı ülkelerde "İran uzmanları" tarafından ortaya atılan iddiaları boşa çıkaracak şekilde seçimleri rekabetçi, barışçıl ve düzenli bir şekilde gerçekleştirerek kayda değer bir istikrar sergilemiştir.;

Asya’dan sonra dünyanın en kalabalık insan nüfusunu barındıran Afrika, nice kadim kültüre ev sahipliği yapmış, insanlığın ve medeniyetin beşiği olmuş bir kıtadır. Dünyanın yedi harikasından biri olan Mısır piramitlerinin inşa sisteminin henüz çözülmemiş olması gibi tarihin çeşitli zaman aralıklarınd...;

Bu metin, meritokrasinin Türkiye'nin genel güvenliğine ve istikrarına olan etkilerini detaylı olarak inceler. Meritokrasinin potansiyel zorlukları ve fırsatları, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik kaygıları bağlamında tartışılmaktadır.;

Bugünkü konu Türkçe. Hakikaten bizim için en önemli meseledir Türkçe. Çünkü Türk milleti dediğin topluluk bir dil etrafında oluşmuştur. Bunu Batı’da Jean-Paul Roux diye Türklerin tarihini yazan Fransız tarihçi kitabının başlarına koymuştur: “Türkler dil etrafında oluşmuş bir millettir.“ Bugün birbir...;

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.