Balkanlar bölgesinin kara sınırları kuzeyinde Tuna, Sava ve Kupa nehirleri, Avrupa Alpleri ve Karpatlar ile Orta Avrupa'dan ayrılır. Bölge, üç büyük semavi dini, 19 toplumu, 16 dili, 12 devleti, 800 bin km kare alanı ve 75 milyon nüfusu içermektedir.
Avrupa'dan Türk Boğazlarına, Süveyş Kanalı'na ve nihayet Ortadoğu'ya ulaşım konusunda üs ve destek bölgesi konumunda olan Balkanlar, ayrıca altı denize açılan bir bölgedir: Karadeniz, Akdeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi, Adriyatik Denizi ve Tiran Denizi. Bu konumuyla Balkanlar stratejik öneme sahip bir bölgedir.
21. yüzyılın başında bölgede yaşanılan iki önemli gelişme Karadağ ile Kosova'nın bağımsız devletler olarak Balkan politikasında yerlerini almış olmalarıdır. Karadağ'da 21 Mayıs 2006 tarihinde bağımsızlık referandumu düzenledi. Geçerli oyların %55'i bağımsızlık yönünde oldu. Karadağ Meclisi referandum sonucuna dayanarak 3 Haziran'da Sırbistan-Karada Federasyo-nu'ndan bağımsızlığını ilan etti. Federasyonun büyük ortağı Sırbistan, Karadağ'ın bağımsızlık kararını 15 Haziran'da resmen tanıdı. 17 Şubat 2007 tarihinde ise Kosova Meclisi, Sırbistan'dan bağımsızlığını ilan etti. Sırbistan, Kosova'nın bağımsızlığını tanınmadı. Karadağ'ın ve ardından Kosova'nın bağımsızlık ilanları ile birlikte 21. yüzyılın başında Balkanlar'daki devlet sayısı 12'ye yükseldi.
Günümüzde bu bölge, hem Avrupa'nın sağlıklı biçimde bütünleşmesi yani Avrupa Birliği bütünleşme sürecinin ilerlemesi, hem de kıtanın güvenliği açısından jeopolitik konuma ve öneme sahiptir. Ayrıca Balkanlar; Avrupa'yı Asya'ya, Asya'yı Avrupa'ya ve her iki kıtayı Anadolu'ya bağlayan bir köprü konumundadır.
1 Mart 1992'de bağımsızlığını kazanan Bosna-Hersek, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan 187. devlet oldu. Bosna-Hersek, coğrafi konum olarak Avrupa'nın güneybatısında, Balkan Yarımadası'nın ise kuzeybatısında yer alır, kuzeyinde ve batısında Hırvatistan ile, doğusunda ise Sırbistan ve Karadağ ile çevrilidir. Hırvatistan ile 932 km, Sırbistan ile 302 km ve Karadağ ile 225 km kara sınırı bulunan Bosna-Hersek'in toplam yüzölçümü 51.129 km karedir. Ülkenin kıta sahanlığı 200 mil ve karasuları 12 mil olup, 22 km uzunluğunda Neretva Nehri'ne sahiptir.
1991 nüfus sayımı sonuçlarına göre ülke nüfusunun %44'ünü Müslüman Boşnaklar, %31'ini Ortodoks Sırplar, %17'sini Katolik Hırvatlar oluşturuyor. Yani Bosna-Hersek, dinsel, etnik ve kültürel açıdan son derece heterojen ve kırılgan bir yapıya sahiptir.
Ülkede yaşayan Hırvatlar Hırvatistan ile ve Sırplar Sırbistan ile sıkı ilişkiler ve ittifak içinde bulunuyor. Daha açık bir ifadeyle, Bosna-Hersekli Hırvatlar Hırvatistan Cumhuriyeti'nden ve Bosna-Hersekli Sırplar da Sırbistan Cumhuriyeti'nde yoğun destek ve yardım görüyorlar. Bosna-Hersek'te yaşayan Boşnakların ise, Bosna-Hersek dışında bağlanabilecekleri veya destek görebilecekleri bir başka Boşnak devleti yoktur.
Bu nedenle Bosna-Hersek'in bütünlüğü, varlığı ve bağımsızlığı, Boşnaklar için bir "hayatta kalma" meselesidir. Oysa Bosna-Hersek'in bütünlüğü, varlığı ve bağımsızlığı, Bosna-Hersekli Sırplar ve Hırvatlar için bir "hayatta kalma" meselesi değildir. Çünkü Bosna-Hersekli Sırpların sığınabilecekleri bir Sırp devleti (Sırbistan Cumhuriyeti) ve Bosna-Hersekli Hırvatların sığınabilecekleri bir Hırvat devleti (Hırvatistan Cumhuriyeti) mevcuttur.
Bosna-Hersek için Hırvatistan üç önem taşıyor: (1) Üçüncü ülkeye çıkış. (2) Orta, kuzey ve batı Avrupa'ya çıkış. (3) Ploçe Limanı'nın kullanılması. Sırbistan ve Karadağ ülkeleri de üç nedenden dolayı Bosna-Hersek için önemli ülkelerdir: (1) Doğu ile irtibatın sağlanması. (2) Bu ülkelerin değişik bölgelerinde ve özellikle iki ülke arasında parçalanmış durumda olan Sancak Böl-gesi'nde yaşayan Boşnakların hak ve çıkarlarının korunması. (3) Belgrad, Podgorica, Priştine ve Tiran merkezleri ile kültürel ve diğer alanlarda işbirliğinin kurulup geliştirilmesi.
Bosna-Hersek, coğrafi konumu ile Adriyatik Denizi'ni kuzeyden ve Sırbistan ile Karadağ'ı batıdan kontrol etmektedir. Ayrıca Bosna-Hersek, (1) doğuyu batıya, (2) batıyı doğuya, (3) kuzeyi güneye ve (4) güneyi kuzeye karşı kapatan iki eksenin kesiştiği bir coğrafi mevkide yer almaktadır.
Bosna-Hersek, Balkanlar ile Batı Avrupa, Güney Avrupa ile Batı Avrupa, Balkanlar ile Güney Avrupa arasında ulaşım sağlayan bir koridor konumundadır. Bosna-Hersek, NATO'nun Doğu Avrupa'ya ve Balkanlar'a doğru genişleme alam içerisinde bulunur. Bosna-Hersek'in bir başka özelliği, Hıristiyan Batı ile Müslüman Doğu arasında kültürel bir köprü olmasıdır. Tüm bu özellikler Bosna-Hersek'in jeopolitik önemini arttırmaktadır.
Bosna-Hersek, Türkiye açısından da jeopolitik öneme sahiptir. Çünkü bu ülke, Türkiye ile Balkanlar arasında ve Türkiye ile Batı Avrupa arasında bir köprü konumundadır. Bu nedenle Bosna-Hersek'in durumu Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor.
Tarih boyunca büyük güçler, Balkanlar bölgesini ve Bosna-Hersek'i kontrol etmek ve yönetmek istediler. Bu amaçla da çeşitli yöntemler, stratejiler ve politikalar uyguladılar. Örneğin Roma İmparatorluğu bölgeyi kontrol edebilmek için "Böl ve Yönet" stratejisini uygularken, bu imparatorluğun doğudaki devamı olan Bizans İmparatorluğu bölge halkları üzerinde "Slavlaştırma" faaliyetlerinde bulundu. Osmanlı İmparatorluğu ise Balkanlar'da "hoşgörü" politikası uyguladı.
19. yüzyılda Balkanlar bölgesindeki en önemli aktörler Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu idi. 21. yüzyıldaki temel aktörler ise ABD, Rusya, Almanya, İngiltere, Türkiye ve Fransa'dır.
Günümüzdeki büyük güçlerden birisi olan Rusya Federasyonu; (1) bölgedeki etkinliğini arttırmaya ve nüfuz alanını genişletmeye, (2) bölgedeki ekonomik çıkarlarını korumaya, (3) Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini azaltmaya / sınırlandırmaya ve (4) ABD liderliğindeki NATO'nun bölgede etkinliğini arttırmasını engellemeye çalışıyor. Bu temel amaçlarına ulaşabilmek için Rusya, günümüzde Sırbistan'a yoğun ve açık destek veriyor. Ayrıca Rusya; bölgedeki Ortodoks ülkeler (Yunanistan, Sırbistan, Bulgaristan, Makedonya, Romanya, Karadağ) ile sıkı ilişkiler geliştirerek bir "Ortodoks Dayanışması" ve bölgedeki Slav ülkeler (Sırbistan, Bulgaristan, Karadağ, Hırvatistan) ile sıkı ilişkiler geliştirerek bir "Slav Dayanışması" oluşturmaya çalışmaktadır. Böylece Rusya; Balkanlar, Karadeniz ve Adriyatik bölgelerinde kontrolünü ve etkinliğini arttırma gayreti içindedir.
Balkanlar bölgesinde ve daha özelde Bosna-Hersek üzerinde Avrupa Birliği ile ABD arasında bir rekabet yaşanmaktadır. Her iki taraf bölge üzerinde kendi etkinliğini arttırmaya çalışmaktadır. 10 Haziran 1999'da bölgede Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı oluşturuldu. İstikrara Paktı'nın amaçları; (1) bölgede ekonomik ve siyasi reformların yapılması, (2) demokratik yapılanmanın hızlandırılması, (3) özel sektör yatırımlarının teşvik edilmesi ve (4) bölgesel projelere katkıda bulunulması olarak tespit edildi.
ABD'nin Bosna-Hersek politikasını; bu ülke üzerinden (1) Doğu Avrupa'da ve Balkanlar'da varlığını devam ettirmek ve (2) Polonya ile Macaristan'ı etki alanında tutmak olarak özetleyebiliriz.
Almanya'nın Bosna-Hersek politikası; bu ülke üzerinden etki sahasını ve pazarlarını Doğu Avrupa'ya ve Balkanlar'a genişletmektir. Dolayısıyla Almanya, Balkanlar bölgesinde ve bu kapsamda Bosna-Hersek üzerinde, Rusya'nın kendi nüfuz bölgesini oluşturmasını istememektedir. Almanya, (1) Balkanlar'da etki alanı yaratmak, (2) Akdeniz ve Ortadoğu'daki çıkarlarını korumak, (3) ekonomik ve kültürel etki alanını genişletmek, (4) Avrupa'da sorunları kendisinin çözebileceği iradesini göstermek istemektedir.
İngiltere'nin Balkanlar ve Bosna-Hersek politikası beş temel amacı içeriyor: (1) Doğu Avrupa'da varlığını devam ettirmek, (2) dünyadaki etkinliğini sürdürmeye çalışmak, (3) Balkanlar'da Müslüman nüfus ağırlıklı bağımsız bir devletin kurulmasına engel olmak, (4) Balkanlar'daki ve daha geniş kapsamda Avrupa'daki sorunları ABD ile birlikte çözmek, (5) Rusya'nın Balkanlar'da etkili olmasına ve bölgeye müdahale etmesine engel olmak.
Avrupa'nın bir başka büyük ve etkili gücü olan Fransa ise; (1) Alman nüfuz alanının Balkanlar'da Fransa'nın aleyhine genişlemesini engellemek, (2) Balkanlar'daki ve daha geniş kapsamda Avrupa'daki sorunları çözebileceğini göstermek, (3) Avrupa Birliği içinde liderliğini sürdürmek ve (4) Balkanlar'da bağımsız Müslüman bir devletin oluşmasını engellemek istiyor.
Bir Balkan ülkesi olan Yunanistan'ın Balkan ve Bosna-Hersek politikası dört temel amacı içeriyor: (1) Avrupa ile bağlantısını Sırbistan ve Karadağ üzerinde emniyete almak, (2) Ortodoks dayanışması ile Türkiye'yi Balkan-lar'dan dışlamak ve Türkiye'nin bölgedeki etkinlini azaltmak, (3) Makedonya'nın Yunanistan üzerindeki toprak taleplerini Sırbistan ve Karadağ ile yakın işbirliğini sürdürerek engel olmak, (4) bölge ülkeleri üzerinde kendi etkinliğini arttırmak.
Türkiye'nin Balkanlar bölgesi ve Bosna-Hersek ile ilgili dış politikasını altı maddede özetlemek mümkündü: (1) Ekonomik yatırımlar yapmak, (2) kredi olanakları sağlamak, (3) eğitim desteği ve katkısı sağlamak, (3) burslar vermek, (4) istikrar paktında aktif rol üstlenmek, (5) Bosna-Hersek'in ülkesel bütünlüğünü ve siyasal bağımsızlığını desteklemek, (6) bölgedeki Boşnakların ve Türklerin haklarını ve çıkarlarını desteklemek.
Sonuç
Bu çalışma kapsamında;
- Balkanlar'da Türk etkinliğine karşı Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Rusya Federasyonu'nun "Ortodoks İttifakı"na dayalı ortak politika izledikleri,
- Avrupa Birliği'nin, ABD'nin desteği ile Avrupa sorunlarını çözebileceği,
- Rusya Federasyonu'nun Balkanlar'da Sırp çıkarlarını korumaya devam ettiği,
- Rusya Federasyonu'nun Balkanlar'da Boşnak varlığına ve Türk etkinliğine karşı tarihi politikasını devam ettirdiği,
- Yunanistan'ın, Türkiye'yi Balkanlar'dan dışlamak istediği,
- Yunanistan'ın Ortodoks bağı çerçevesinde Bosna-Hersek'teki Sırp çıkarlarını destekleyici politikalar izleyebileceği,
- Yunanistan'ın, Sırbistan ve Karadağ üzerinden Avrupa bağlantısını kurmak isteyebileceği,
- Bosna-Hersek'teki Sırpların, gelecekte Sırbistan ile birleşme hedeflerinin olduğu,
- Bosna-Hersek'teki Hırvatların, gelecekte Hırvatistan'a bağlanmak ve daha fazla alanı kontrol etmek istedikleri değerlendirilmektedir.
Öneriler
Bu çalışma kapsamında sunulan öneriler aşağıdaki gibidir:
- Bosna-Hersek'te güvenlik ve istikrar politikalarının uygulanmasına devam edilmelidir.
- Balkanlarda; Güven ve güven arttırıcı önlemleri içeren politikalara önem verilmelidir.
- Türkiye; Bosna-Hersek konusunda Almanya ve Rusya Federasyonu ile ilişkilerini devam ettirmelidir.
- Türkiye; ABD ile örtüşen bölgesel çıkarlarını gerçekleştirmek için ABD ile stratejik işbirliği içinde olmalıdır.
- Türkiye; Bosna-Hersek'in bölgedeki rolünü arttıran politikaları desteklemelidir;
- Bosna-Hersek'te kültürel varlıklar korunmalıdır.
- Ekonomik ve sosyal altyapılar güçlendirilmelidir.
- Topluluklar arasında iletişim arttırılmalı ve uzlaşma sağlanmalıdır.
- "Bölgesel Bağımlılık" esasına dayalı dinamikler geliştirilmeli ve Balkanlar ile ilgili politikaların koordinasyonu için "Yakın Havza Stratejisi" yaratılmalıdır.
- Bölge içi dengeler gözetilmeli ve bu dengeleri sürekli izleyen aktif ve etkin bir diploması geliştirilmelidir.
- Bölge içi riskleri ve çelişkileri gidermek amacıyla tüm bölgeyi içeren politikalar benimsenmelidir.
- Türkiye; Balkan Zirveleri'nde ve Güneydoğu Avrupa İstikrar Pak-tı'nda aktif, belirleyici ve sürükleyici rol üstlenmelidir.
- BM, AGİT, NATO, Avrupa Konseyi ve İKT (İslam Konferansı Teşkilatı) gibi teşkilatlardan verimli biçimde faydalanılmalıdır.
- Bosna-Hersek'e ve diğer Balkan ülkelerine yatırımlar teşvik edilmeli ve özendirilmelidir.
- Balkan ülkelerinin hepsini içerecek "Balkan Güvenlik ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (BGEİT)" kurulmalıdır.
- Balkanlar'daki kültürel mirasın korunabilmesi için Türkiye'nin girişimi ile projeler geliştirilmeli ve bu projelere UNESCO ve İKT'den destek sağlanmalıdır.
- Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Makedonya'yı Avrupa Birliği'ne aday ülke olarak kabul edilmesi desteklenmelidir.
- Bosna-Hersek'in NATO'ya üyeliği Türkiye tarafından önerilmeli ve desteklenmelidir.