Piyasalar ve Politika

Makale

Piyasalar tepkilerinde hızlı, tercihlerinde öznel rasyonel seyir izliyor. Bunun en belirgin örneğini, Amerikan seçim sürecinde görmekteyiz. Trump’nın oy sayımlarında...

Piyasalar tepkilerinde hızlı, tercihlerinde öznel rasyonel seyir izliyor. Bunun en belirgin örneğini, Amerikan seçim sürecinde görmekteyiz. Trump’nın oy sayımlarında öne geçtiği saatlerde, tüm piyasaların(döviz ve petrol da dahil olacak şekilde tüm emtia piyasaları) düşmekte olduğuna tanık olduk. Ancak hem Başkan, hem kısmi senato ve temsilciler meclisinin tamamına ait seçimlerin kesin sonuçlarının açıklanması ile piyasaların, belirliliği, belirsizliğe tercih edeceğini ve tercihlerdeki öznel rasyonalitenin, objectif bir rasyonaliteye dönüşeceğini tahin etmek yanıltıcı olmaz.


“Fincancı Katırları“ Ürktü mü?

Rasyonel umutlar, “kötünün iyisi“ olan Hillary Clinton’a bağlanmış gözüküyordu. Çünkü onun geleceğe yönelik planlarında kesinlik vardı, açıklık vardı. Kişilere saldırmak ve onlara tehdid yöneltmek yerine somut adımlar atacağını söylüyordu. Zenginin vergisini yükseltecek, vergi kaçaklarını ve kara noktaları ortadan kaldıracak, insanlara emeklerinin karşılığında yüksek ücret ödeyecek işler yaratacaktı. FED’in ikili yapısına son verecek, parasal reformları rayına oturtacaktı. Dünya ile bütünleşecek, barışı güvence altına alacaktı. Ya “fincancı katırlarını ürküttü“ veya inandıramadı.


“Siyaset Mümkün Olanın Sanatı“

Zaten çoğunluğu Cumhuriyetçi bir Temsilciler Meclisi ve Senato ile ne yapacaktı? Tıkanıklıkları nasıl aşacaktı? Yeni bir şekle evrilen dünyada, küresel dinamiklere, yeni Libya’lar mı katacaktı? Brexit’in bile önüne geçmede katkı sağlayamayan bir ABD yönetiminin mirası ile Pasifik’te, Atlantik’te ama en önemlisi çığrından çıkmış bir Orta Doğu’da dengeleri nasıl tesis edecekti. Belki kadınların incinen onurunu onaracaktı. Ama 3. Dönem bir demokrat başkana ve Beyaz Saray’da 3. dönem bir Clinton adına, sanırım Amerika’lı kadınlar bile izin vermedi. Hep, “evet bir kadın başkan istiyoruz. Ama o kadın bu kadın değil“ deyip durdular“.


Giden Ağam, Gelen Paşam

Şimdi, ABD yi krizden büyük ölçüde çıkaran, işsizliği azaltıp, 14 milyon yeni iş sağlayan Obama yönetimi Ocak 2017 de tarih sayfalarındaki yerini alacak. Obama ailesi ile birlikte, şu gök kubbede ve ABD nin yüksek göklerinde hoş bir seda kalacak. Bu bağlamda “giden ağam“. Ama piyasalar geçmişte 3-4 kere iflas masasına gidip geri dönen, uygun delikleri bulup vergi ödemeyen işadamı Trump’ı, akıllı çocuklarını, güzel fotomodel eşini, “gelen paşam“ diye karşılamaya hazır. En az dört yıl boyunca ABD de, dünya da, Türkiye de bu sonuca katlanacak.


Ne Değişecek? Ne Değişmeyecek?

Piyasalar inecek, piyasalar çıkacak ve çok yakında yeniden bir denge bulacak. Amerika’da uzlaşmadan çok çatışma kültürü, dünyada çatışmalar güçlenecek. İşadamı başkana ait şirketlerin uluslalararası ilişkileri hep sorgulanacak. Özellikle Rusya bu sorgulamadan irtifa kazanacak ve Trump’dan diyet isteyecek. Türkiye kazandım zannederken, sırtını daha fazla kollamak gereği duyacak. Buna üstelik Putin’in her an değişebilir desteğine rağmen zorunlu olacak. Bence “kardeşim Putin“ ve “kardeşim Trump“, Putin ve Trump’ı kardeş yapmaya yetmeyecek. Çünkü Trump artık kendinden öte bir ABD-Rusya ilişkileri gözetmek zorunda kalacak.


Ya ABD’nin Menfaatleri?

Ama değişmeyecek çok önemli bir şey var. O da Amerika’nın dünyadaki ali menfaatleri. Trump da artık kendi şirketlerinin menfaatlerini değil, çok Amerika’nın menfaatlerini gözetmek zorunda hissedecek. Rusya’da yeni inşaat ihalelerine girerken bunu 40 kez düşünecek. Türkiye’ye verdiği umutları da boşa çıkarırsa hiç şaşmam.

Sonuç olarak, Trump’ın seçilmesi belki ABD, Meksika ve genel olarak dünya için iyi olmamış olabilir. Özellikle üslup, yöntem ve plansızlık açısından bu böyle. Ama eşi dolayısı ile AB nin küçük, güzel üyesi Slovenya gurur duyacak. Aynen Kenya’nın Obama dolayısı ile duyduğu gurur gibi. Bu da işin latifesi.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2711 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1078
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2042 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2042

Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya'nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi. Cevabın birçok bileşeni var. ;

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

Göç, ulus-devletlerin düzenlemesi ve kontrol altında alması gereken bir 21. yüzyıl gerçekliği midir? Bu sorunun yanıtına farklı Uluslararası İlişkiler (Uİ) teorilerinden görece farklı yanıtlar verilebileceği düşünülse de ortak bir kabule varılabilir: Uluslararası göçün düzenlenmesi. Göç ve güvenlik ...;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

Arap yarımadası tektonik hareketlerle Afrika’ya doğru kayarken hiç olmazsa siyasi faylardaki gerilimi azaltacak girişimler önem kazanıyor. Necef Zirveleri işte bunlardan biri.;

Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel güçlerin oluşturduğu bir Dünya Düzeni vardır. Bu düzen ufak değişimler gösterse de kolay kolay değişmez. Büyük güçler siyasi, ekonomik güçlerini koruyabilmek ve hatta geliştirmek amacıyla zaman zaman bazı girişimlerde bulunurlar. ;

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in Mısır’la başlayan Orta Doğu gezisinde, Mısır ve İsrail arasındaki barışın ve özellikle Abraham konjonktürünün, bölgedeki gelişmelerden olumsuz etkilenmesi endişesi hissedildi. Orta Doğu uzlaşmadan çok çatışmanın olduğu bir bölge. ;

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.