5. Uluslararası Türk - Afrika Kongresi | TASAM Başkanı Süleyman Şensoy’un Açılış Konuşması, | 19.11.2009, İstanbul
Uluslararası alandaki etkinliklerini gün geçtikçe arttıran Afrika ülkeleri, diğer ülkelerle çeşitli stratejik ortaklıklar oluştururlarken, bu doğrultuda kendi kalkınma süreçlerini hızlandırmayı ve dünyadaki karar alma süreçlerine daha aktif olarak katılmayı hedeflemektedirler.
Kıta insanının kendine güvenerek, yeni fırsatlara odaklanarak ve küresel değişimin bir parçası olarak bu sürece katılmayı arzulaması, Afrika'daki yaşam koşullarında görülen olumlu değişimi işaret etmektedir.
AB ile gerçekleştirilen Kahire ve Lizbon Zirveleri'nin yanı sıra Avrupalı ve ABD'li liderlerin üst düzey ziyaretleri, hızla gelişmekte olan Çin H. C. ve Hindistan gibi ülkelerin yakın dönemde gerçekleştirmiş oldukları ve gelecekte de belirli periyotlarda tekrarlanacak olan "Afrika Forumları" kıtaya verilen önemin açık birer göstergesi olarak ifade edilebilir.
Türkiye de çok taraflı dış politika anlayışı çerçevesinde Batılı partnerleriyle yakın ilişkilerini sürdürürken, AB'ye üyelik sürecinde kayda değer gelişmeler kaydetmekte, bölgesel anlamda siyasi ve ekonomik açılımlar gerçekleştirmektedir.
1998 yılındaki "Afrika'ya Açılım Planı", 2005 yılının "Afrika Yılı" ilan edilmesi ve aynı yıl Afrika Birliği Zirve toplantılarına gözlemci üye statüsünde katılmaya başlaması, geçtiğimiz Ağustos ayında "ortak bir gelecek için dayanışma ve işbirliği" ana temasıyla gerçekleştirilen "Türkiye- Afrika İşbirliği Zirvesi" ve 2013'de Afrika'da ikincisi icra edilmesi planlanan Zirve, önümüzdeki süreçte ilişkilerin daha planlı ve programlı gelişimi açısından önem arz etmektedir. Yine bu kapsamda TİKA'nın Afrika'daki bölgesel koordinasyon ofisleri aracılığıyla sağlık, tarım ve eğitim sektörlerinde vermiş olduğu hizmetler, sürdürülebilir politikaları önemli ölçüde desteklemektedir.
Bu politikalar doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve devlet kuruluşları, her geçen gün artan bir ivme ile Afrika kıtası ülkeleriyle ilişkilerini geliştirme çabası içinde bulunmaktadırlar. Türkiye, Afrika ülkelerinin sorunlarının çözümlenmesini amaçlamakta ve bu doğrultuda çok sayıda projeye destek vererek bu konudaki kararlılığını ortaya koymaktadır. Buna karşın, Afrika ülkeleri de Türkiye'yi kendileri açısından siyasi gündeme sahip olmayan samimi bir ülke olarak değerlendirmektedirler.
Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle "stratejik ortaklık" çerçevesinde uygulanmakta olan kararlı ve sistemli politikaların, siyasi ve ekonomik ilişkilerde görülen olumlu gelişmelerin bireysel düzeye de indirgenebilmesi gerekmektedir.
Günümüzde Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde gerçekleştirilen zirvelerle eş zamanlı olarak STK'ların da bir araya gelerek karşılıklı olarak sorunları masaya yatırdıkları ve ortak forumlar oluşturdukları gözlemlenmektedir. Türk ve Afrikalı devlet adamları arasında gerçekleşen karşılıklı ziyaretlerin ve görüşmelerin toplumlar nezdinde daha etkili olması, ilişkilerin STK'lar arasında da yaygınlaştırılarak çeşitli alanlarda etkin sonuçlar verecek faaliyetlerin düzenlenmesi ve STK'ların birbirlerini daha yakından tanımaları gerekmektedir. Böylece zirvelerde alınan kararların, STK'lar aracılığıyla toplumun temeline yayılması ve daha iyi uygulanması mümkün olacaktır.