Küreselleşme, jeopolitik, ekonomik, siyasal ve kültürel bir kavram olup mekân ve zamanı kavrayan dinamik, önü kesilemeyen bir süreçtir. 1 Başka bir deyişle, küreselleşme ile dünya bir köy halini almış bulunmaktadır. Afrika, dünyanın en fakir ve sorunlu bölgelerinden biri olarak küreselleşmeden ne beklemelidir? Küreselleşmenin etkisindeki Afrika için bugün sorulması gereken soru, kıtanın küreselleşmeyi en iyi şekilde nasıl yönetmesi ve küreselleşmenin olumsuz etkilerini nasıl azaltması olmalıdır.
Burada, yukarıda belirtildiği gibi önü kesilemeyen bir çığdan kıta halklarının, başta barış ve güvenlik olmak üzere, kalkınma ile refahı nasıl sağlayacakları üzerinde durulmalıdır. Yapılan değerlendirmelere göre, uluslararası fi-nans krizine rağmen, 48 ülkenin yer aldığı Sahra altı Afrika'da iktisadi başarıdan söz edilmekte ve bu ülkeler için kalkınma hızının yüzde 5'i yakaladığı, enflasyonun aşağıya çekilebildiği ve kıtaya yabancı yatırım ve kredilerin 2000 yılında 11 milyar dolar iken, bunun 2007'de 53 milyar dolara ulaştığı belirtilmektedir.2 Ayrıca, kıtanın söz konusu mali krizden dünyanın diğer bölgelerine nazaran daha az etkilenebileceği ileri sürülmektedir.3 Ancak, küreselleşmeyi genel olarak değerlendirirken, Afrika bakımından neler söylemek gerekmektedir? Afrika küreselleşmeden kalkınması için yararlanmalı ve bu amaçla bir strateji ortaya koymalıdır.4 Bu stratejinin ihtiva ettiği unsurları Edem Kodjo, şu şekilde sıralamaktadır:
- Afrikalı insanın kalkınmasını sağlamak,
- Kalkınmanın tarım ve endüstrileşme eksenine dayanmasını gerçekleştirmek,
- Sosyal kalkınma açısından eğitim ve sağlık alanlarına önem vermek,
- Afrikalı kaynakların, Afrika'nın kalkınmasına tahsis edilmesini sağlamak,
- Devletin kalkınma sürecini koordine eden bir rol üstlenmesini sağlamak,
- Halkların, insan haklarına saygı ile demokratik ilkeler çerçevesinde kendilerini geliştirmelerini mümkün kılmak,
- Bölgesel, Afrika düzeyinde bütünleşmek, Bölgesel Ekonomik Toplulukları geliştirmek, Afrika Ekonomik Topluluğu'na işlerlik kazandırılması ile ilgili süreci hızlandırmak, gerçek bir Afrika Birliği'ni ortaya çıkarmak, böylece bu kuruma dünyada etkinlik kazanmış Avrupa Birliği, ASEAN, MERCOSUR gibi büyük bloklar karşısında daha sağlam bir konum sağlamak.
Yapılan değerlendirmeler, dünyanın bir mütemmim cüzü olan Afrika'nın küreselleşmenin olumsuz etkilerine maruz kaldığı yönündedir.5 Küreselleşmenin etkisi ile özellikle Asya'daki bazı gelişmekte olan ülkeler gelişme çizgilerini yukarıya çekmeyi başarırken, bu olay Afrika'da tam olarak meydana gelememiştir.6 Afrika'nın küreselleşmeden gerektiği şekilde yararlanamamasın-da barış ve güvenliğin sağlanamamış olmasını aramak gerekir.7 Bugün, burada Afrika'ya göz attığımızda, benim büyükelçilik yaptığım Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin doğusunda Kuzey Kivu'nun merkezi Goma'da asi Nkun-da'nın askerlerinin Ruanda'nın gizli desteği ile bölgeyi istikrarsızlaştırarak önemli sayıda iç göçe sebep verdiklerini görüyoruz. Aynı şekilde, devletsiz Somali açıklarında hortlayan korsanlık uluslararası güven ve istikrarı etkiliyor. Gine Bissau'da bir darbe girişimini duyuyoruz. Bu çerçevede, yakın zamanda Kenya'daki karışıklıkları, Zimbabve'yi Darfur ve Çad'ı zikredebiliriz. Bütün bunlar, Afrika'yı küreselleşmenin olumlu taraflarından yararlanma imkanını engelliyor.8 Afrika'daki çatışmalar, Afrika halklarına büyük acılar vermeye devam ediyor. Savaşlar ve diğer ayaklanmalar sonucunda Afrikalılar hayatlarını kaybediyorlar. Maddi kayıplar yanında bu karışık durum kalkınma ve gelişmeyi olumsuz etkileyerek durduruyor, çevre üzerinde de menfi etki yapıyor, toplumun yapısına zarar veriyor.9 Küreselleşmenin Afrika'da olumlu etkilerini görebilmek için BM Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin gerçekleşmesi gerekiyor. Küreselleşme sürecinde marjinalize olmuş, kalkınmasını gerçekleştirememiş bir Afrika, illegal göç için en önemli kaynak haline de gelmiş bulunuyor.10 Bu durum, özellikle Avrupa'nın istikrarını etkilemekte, AB ile Afrika'yı karşı karşıya getirmektedir.
Afrika'nın küreselleşme sürecinde önümüzdeki dönemde sorunlarını çözerek kalkınmasını sağlaması söz konusu olabilecek mi? Afrika nereye gidiyor? Bu konuda Afrikayı iyi bilen bir akademisyen yaptığı bir değerlendirmede, kıtadaki bazı ülkelerin modernleşme yoluna girmeyi başarabileceklerini, diğerlerinin bu yola ulaşmak için mücadelelerini sürdürmek durumunda kalacaklarını, ancak Afrika ülkelerinin şimdiye kadar gerçekleştirdikleri gelişmenin de önemli olduğunu vurgulamaktadır.11
Hiç şüphesiz, küreselleşme bakımından bölgesel bütünleşme açısından NEPAD çok önemli bir rol üstlenmiş bulunuyor. Bu nedenle bu programın Afrika kalkınmasını gerçekleştirmek amacıyla ilgili hükümetlerce ciddiye alınması gerekmektedir.12 Bu husus, Afrika'ya yardımda bulunan BM Ajansları yanında diğer kurum ve ülkelerin de Afrika'ya yönelik kalkınma yardımlarını sürdürmeleri bakımından önem arz etmektedir.
Küreselleşmenin Afrika'yı marjinalize etmeyen ve onu bu süreçten dışlamayan bir şekilde etkide bulunmasını gerçekleştirmek gerekiyor. Bu sürecin, Afrika'daki bütünleşme faaliyetini olumsuz şekilde etkilememesine, Afrika'yı bölmemesine dikkat edilmesi gerekmektedir. Küresel güçlerin, küreselleşme aracı ile Afrika'yı atomize etmek yönünde olabilecek baskılarına kıta ülkeleri eşgüdümlü bir şekilde cevap vererek, Afrika Birliği lehinde çaba sarfetmeli ve bölünmemeye gayret etmelidirler.13 Afrika, küreselleşme sürecinden tam yararlanmak istediği takdirde, bölgesel ekonomik toplulukları kuvvetlendirmeli ve bir Afrika Ortak Pazarı'nı yaratarak Afrika Ekonomik Topluluğu'nu kurmalıdır.14 Aynı şekilde, bölgesel ekonomik toplulukların etkilerinin arttırılması ve kıta düzeyinde bütünleşmenin etkinleştirilmesine yardım amacı ile kıtada ki fi-nansal kurumların, bu amaçla Afrika Merkez Bankası ile Afrika Para Fonu-'nun kurulması gerekecektir.15
Afrika'nın en tanınmış tarihçilerinden Joseph Ki-Zerbo, Afrika için küreselleşmeye şüphe ile bakmaktadır. Kıta'da bütünleşmenin de tam olarak gerçekleşememesinden üzülmektedir. "Reperes Pour l'Afrique" adlı eserinde bu durumu ele almaktadır.16 Ki-Zerbo, Afrika için bütünleşmeyi önermekte ve bölgeselleşmenin 3. Binyıl başında en büyük fikir ve gerçeği oluşturduğunu ileri sürmektedir.17
Dün, çeşitli bölgesel ekonomik topluluklar hakkında konuşanlar, NEPAD ve Afrika Kalkınma Bankası üzerinde duranlar, Afrika için önümüzdeki dönemde, küreselleşme içinde yapılması gerekenleri veciz bir şekilde sıraladılar. Bunları tekrarlıyorum: Barış, güvenlik, demokrasi ve iyi yönetişim (good go-vernance) kalkınmaya da bölgesel veya altbölgesel açıdan yaklaşım. Böyle bir anlayış, Ki-Zerbo'nun da vurguladığı üzere, daha evvel Edem Kodjo tarafından ifade edilen bölgesel bütünleşmeyi öngörmekte, barış ve güvenliğin ana ekseninde, demokrasi ve iyi yönetişimin şart olduğunu ileri sürmektedir. Bu çerçevede, Sayın Faslı Bakan Latifa Akharbash'ın dünkü konuşmasında vurguladığı üzere, Sivil Toplum Kuruluşları'na (STK) büyük görev düşmektedir.
Yeni yeni örgütlenerek ortaya çıkan Afrika Sivil Toplum Kuruluşları'nın daha fazla etkinliğe kavuşmaları amacıyla küreselleşmenin de katkısıyla diğer ülkelerdeki benzer alanlardaki STK'lar ile işbirliği yapmaları çok önemli bir imkan olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, 14-16 Ağustos 2008'de İstanbul'da yapılan Türkiye-Afrika Sivil Toplum Kuruluşları Forumu ve bunun sonucunda kabul edilen İstanbul Deklarasyonu'na dikkatinizi çekmek isterim. Nitekim bu bildiri, Kongremizin açılışı sırasında TASAM Başkanı Sayın Şen-soy tarafından da okunmuş bulunuyor. Burada ben sadece bu deklarasyonun 3. Maddesi üzerinde durmak istiyorum. Bu madde, Türk ve Afrikalı STK'ların etkin bir işbirliğini gerçekleştirmeleri için ortak bir eylem planının, Türk ve Afrikalı STK'ları arasında yeterli ve etkili bir iletişim ağının kurulmasını öngörmektedir. Bu çerçevede, insani ve kalkınma yardımları, yoksullukla mücadele, altyapı, eğitim, kültür ve gençlik, kadın ve aile etkinlikleri, sağlık, su ve gıda güvenliği, çevre bilim ve teknoloji, insan hakları ve iyi yönetişim, barış ve güvenlik konularını içeren çalışma gruplarının kurulması da kararlaştırılmış bulunmaktadır.18 Bu grupların, iki yılda bir toplanarak tespit edecekleri eylem programları doğrultusunda gerçekleştirilen etkinlikleri denetlemeleri, Türk-Afrikalı STK'lar arasında işbirliğinin sağlanması ile gerçekleştirilen etkinlikleri denetlemeleri, yapılması gerekenleri planlamaları icap etmektedir.19 Bu madde doğrultusunda, TASAM olarak gerekli çalışmaların yapılmasına hazırız. Afrikalı STK'larla Türk STK'ların yakın bir çalışma ortamı yaratmalarını diliyoruz. Söz konusu İstanbul Deklerasyonu'nun takipçisi olacağız. Bu konuda Afrikalı yetkililerin ve bölgesel ekonomik kuruluşların ve diğer kurumların telkinlerine açığız. Afrika'nın kalkınmasında STK'ların oynayacağı önemli rolün bilinci içinde bu konudaki çalışmalarımızı sürdürmeye kararlıyız.
Aynı şekilde, 19 Ağustos 2008'de Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'nden sonra kabul edilen İstanbul Deklarasyonu'nun 8. maddesi çerçevesinde, Afrika Birliği'nin, alt bölgelerde işbirliğinin ve kıta bütünleşmesinin pekiştirilmesi yönünde, Afrika Bölgesel Ekonomik Toplulukları'nın rollerinin güçlendirilmesini de destekliyoruz.20 Bu alanda TASAM olarak, imkanlarımızdan yararlanarak işbirliği olanaklarını geliştirmek ve benzer Türk kuruluşları ile bu toplulukların ilişki kurmalarını arzuluyoruz. Bu bağlamda, önem sırasına göre, bu topluluklarla vakit geçirilmeden gerekli temasların sağlanmasının İstanbul Zirvesi'nden sonra Türkiye'nin Afrika ile her alanda geliştirmek istediği iyi ilişkilere ve Afrika Birliği'nin stratejik ortağı sıfatıyla da gerçekleştirmeyi amaçladığı işbirliğine uygun bir tutum olacağına inanıyorum.