Yükselen Beklentiler ve Türkiye

Haber

Neredeyse son on yıldır dünyanın her yerinde Türkiye ile ilgili bilgi ve beklentilerin yükseldiğine tanık oluyoruz. Türkiye’nin dünya için yeni bir çekim merkezi olduğuna hiç bir kuşku yok. Başta Türk Hava Yolları olmak üzere yeni Türk markaları, Türk spor takımları ve dünya televizyonlarında...

Neredeyse son on yıldır dünyanın her yerinde Türkiye ile ilgili bilgi ve beklentilerin yükseldiğine tanık oluyoruz. Türkiye’nin dünya için yeni bir çekim merkezi olduğuna hiç bir kuşku yok. Başta Türk Hava Yolları olmak üzere yeni Türk markaları, Türk spor takımları ve dünya televizyonlarında yer alan Türkiye reklamları bunda birinci derecede etkili. Haberlerde, gazete ve haftalık dergilerde daha fazla yer alan bir Türkiye var. Ama bunun yanı sıra, belli başlı ülkelerden çeşitli nedenlerle ülkemize gelen insanların da hem gelme nedeni bu beklentiler, hem de beklentilerin oluşma ve yükselmesindeki neden bu ziyaretler..

Yurt dışında mesken tutup, mesleki başarı elde etmiş insanlarımız da artık köklerini telaffuz etme konusunda kendilerini daha rahat hissettikleri için, onların bireysel başarıları da Türkiye’nin yeni imajına katkıda bulunuyor. Doktor Mehmet Öz, belki bir Türk’ten çok bir Amerika’lı.. Ama artık o Türk kimliği ile de televizyon kanallarında dertlere deva buluyor. Türk olduğunu dile getirmek onun karizmasına karizma katıyor. Tabii o da sahip olduğu bilgi, unvan ve kazandığı görünürlükle Türkiye için bir gurur. Doktor Öz gibi niceleri, şimdi örneğin Amerika’da, ama tıp, ama mühendislik, ama sosyal bilim veya temel bilim alanlarında, şimdi bir de Türk olarak dikkat çekiyor. Ama asıl önemlisi, dağ gibi ekonomik krizleri atlatıp, ayakta kalmayı başaran bir Türkiye, ülkelerin süper ligindeki 20 takım arasında yer alıverdi. Üstelik birçok irili ufaklı ülke sorunların pençesinde kıvranırken, tüm yapısal sorun ve tehlike sinyalleri veren kırılganlıklarına rağmen parlamaya başladı. Evet, artık Türkiye sadece kendisi için değil, dünya için ümit ve fırsat kapısı olmaya başlayan bir ülke konumuna geldi.

Beklentilerle birlikte Gelen Sorumluluklar

Tabii artık aynı zamanda başarıları tevazu ile sessiz kalarak değil, her fırsatla ve yüksek sesle dile getiren siyasi liderlere sahip olan bir Türkiye var. Siyasete “çırak“ olarak girip, liyakatle “usta“ olan liderlerimiz, dünyanın aile resimlerinde samimi tebessümleri ile güven telkin ederken, önceleri alfabetik nedenlerle Amerika’nın yanında yer alıyorlardı. Ama şimdi, sorunlarının altında inim inim inleyen Amerika bile bazen arka sıralarda yer almayı ve Türkiye’nin daha fazla görünürlük kazanmasını tercih ediyor. Biz burada istediğimiz kadar, “evet gelişmelerden mutlu ve gururluyuz. Ama sadece toplam milli gelirin büyüklüğü yetmez. Kişi başına gelirin değeri hem hala yeterince yüksek değil, hem de ülkenin adil gelir bölüşümü sorunu var“ diyip duralım. Türkiye ekonomisinin de açık bir ekonomi olarak, ticaret ortaklarında ortaya çıkan olumsuzluklardan etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade edelim, hem liderlerimizin çizdiği tablo, hem de özellikle Batı ülkelerinde ortaya çıkan beklentiler, onları Türkiye’ye daha fazla sorumluluk atfetmeye yöneltiyor. Bu sorumlulukları üstlenme konusunda Türkiye istekli olmasına istekli olabilir. Ama ne kadar hazır? Övünelim derken bizleri bekleyen tuzakları da bilmek gerekiyor.

Orta Doğu ile ilgili Beklenti ve Sorumluluklar

Şimdilerde, gerek Amerika, gerekse AB ülkeleri, Türkiye’nin, Orta Doğu ülkelerine özellikle ekonomik katkıda bulunmasını bekliyor. Aslında bu beklenti Türkiye’nin ilk Orta Doğu’ya yeniden açılma girişiminde bulunduğu 1980 li yıllardan beri var. Ama o yıllarda beklenti sınırlı nitelikteydi. Bir kere bunu yalnız Alman’lar dile getiriyordu. Örneğin o yıllarda Mağrip ülkeleri AB ile Euro-Mağrip Birliği gibi bir işbirliği peşinde koşarken, Almanya “siz de bizim peşimizi bırakın, Türkler de bıraksın. Bu işi en iyisi siz Türklerle yapın daha iyi olur.“ havasındaydı.

Ama yıllar geçip sorunlar derinleşince, Türkiye’nin bölgesel iddiası da güçlendikçe, hep birlikte çıkmaya hazırlandıkları Irak gibi sorunlu ülkelere daha fazla Türkiye’nin girmesini istemeye başladılar. Ayrıca Arap baharı ile ekonomik darboğaza giren Tunus, Mısır gibi ülkelere, Türkiye’nin finansal sermaye sağlamasını yüksek sesle talep ediyorlar. Gerekçe açık. “Biz de zaten hal kalmadı. Yıllarca bu ülkelere hem resmi yardım, hem özel kredi verdik. “Bağışçılar“ toplantılarında yardımda bulunduk. Artık madem bu kadar güçlendi. Sıra Türkiye’de“ diyorlar. Türkiye de karınca kaderince, Filistin’e, Libya’ya veya başka bir ülkeye taahhütte bulunmaktan çekinmiyor. Ama IMF nin önerdiği 3 milyar Dolar’ı kabul etmeyen Mısır’a ne verebilir? Mısır zaten Türkiye’den istemez derseniz o başka bir konu. Ama Batı’lı dostlarımızın havası öyle veya böyle artık Türkiye versin. Vermekle kalmasın, biz elimizi buradan (şimdilik) çekelim. Türkiye zaten gönüllü, biz biraz toparlanalım, buralar durulsun, nasılsa yine geliriz gibi...

İdeal Lider Beklentisi

Arap Baharı, yeşerdiği yerlerde kırkikindi yağmurlarını bile alamadan kavurucu yazın pençesine düştü. Bir tarafta hala demokrasi bekleyen insanların, ekonomik zaruretlerle yüzleşmesi söz konusu.. Başka yerlerde ise kurumlarını ve koşullarını tam olarak hazırlamaksızın siyasi bağımsızlığa koşan ülkeler var. Diğer tarafta, Türkiye’den çok ama çok yatırım, ekonomik ve toplumsal destek almasına rağmen, “biz neden bunları kendimiz yapmıyoruz da Türkiye’den alıyoruz, bunun sonu nerelere varır? Diye milliyetçi üslupla gelişmeleri sorgulayan bölgeler de var. Bunu neden birer rant ekonomisi olduklarını sorgulamadan yapıyor olmaları da ilginç.

Ama hiç kuşkusuz Türkiye’nin Orta Doğu’da genellikle olumluya değişen bir imajı var. Bunda Türkiye’deki liderliğin benimsediği söylem, sergilediği bölgeye sahip çıkma tavrı etkili. Orta Doğu’da ki beklentilerde bir de öykünmenin payı var. Bu bir taraftan diktatör sultasından yeni kurtulan, ne durumda olduğu henüz belli olmayan, askeri cunta yönetimlerini demokrasiye geçiş sayan ülkelerle diktatör sultasına karşı mücadele veren ülkelerdeki insanlar, hala ama bu defa kendilerince, halis niyetli lidere öykünmeArap sorunlarını dünya platformlarına kendi üslubunca taşıyıp, bu sorunları Arap’lardan daha iyi savunan Türk liderlerine öykünüyor ve böyle liderlere özlem duyuyorlar. Diğer taraftan, Türk dizilerinde gördükleri görkemli yaşam tarzları, genel bir zenginlik olarak algılanınca, zengin Türkiye imajına duyulan özlem ve öykünme var. Bu ikisini bir araya getirince, bizim Orta Doğu’da övülen ve öykünülen siyasi liderlerimizin, önce güçlenen Türkiye’nin gücünü korumak, sonra da komşularının beklentilerine, onların veya Batı’nın Türkiye’den istediği ölçü ve biçimde değil, kendi verebileceğimiz kadar cevap vermek sorumluluğu ortaya çıkıyor. Bölge liderliği beklentileri, Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve toplumsal darboğazlara sokmamalı.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2715 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1081
Avrupa 22 638
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2043 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2043

Son yıllarda Çin, ekonomik ve askeri gücüyle dünya sahnesinde giderek daha iddialı hale geldi. Çin, kendisini küresel meseleleri şekillendirmede daha büyük bir rolü hak eden yükselen bir güç olarak görüyor. Aynı zamanda Çin, ABD ve diğer Batılı güçlerin etkisine karşı temkinli davranıyor ve uluslara...;

Çin başkanı Xi Jinping’in 22 Mart’ta Moskova’ya yaptığı 3 günlük ziyaret, Batıya karşı bir başkaldırı ve Putin’e büyük bir destek olarak algılandı. Çin uluslararası siyaset sahnesinden dışlanan Rusya’dan ne bekliyor? Beklediğini alınca ne yapar?;

Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir. ;

İran coğrafyası uzun yıllardır insanlığın yerleştiği bir bölge olmaktadır. Konum itibariyle Anadolu, Mezopotamya, Kafkasya ve Orta Asya gibi kadim bölgelerin kesişim noktasıdır. Persler ilk olarak Asur kaynaklarında yer almaktaydılar. Yapılan incelemeler ve çalışmalar sonucunda varılan kanıya göre İ...;

İnsanoğlunun doğal yaşam ortamı karalardır. Ancak, dünyanın büyük kısmı denizlerle kaplı olup deniz insanoğluna refah, zenginlik ve güç getirecek özelliklere sahiptir. Bu açıdan bakıldığında insan toplulukları, doğal olarak, sosyolojik gelişmelerinin her aşamasında evvela doğal yaşam ortamları olan ...;

Ukrayna’da Rusya’nın yakın zamanda büyük bir saldırı gerçekleştireceği haberlerinden ABD’nin Ukrayna’yı son ana kadar destekleyeceğini deklare etmesine kadar karmaşık ve belirsiz bir durum söz konusu. Rusya ile “sınırsız dostluğu“ bulunan Çin ise bu karmaşık durum karşısında pozisyon belirlemeye çal...;

Geçen hafta Cuma günü (10 Mart 2023) Suudi Arabistan ve İran arasında yeni bir anlaşma imzalandı. Buna yeni bir “Kutsal Cuma“ anlaşması denebilir mi? İki ülke arasındaki en büyük fayın mezhep farkının siyasileştirilmesinden kaynaklandığı düşünülür ve mezhep anlaşmazlığının arkasına gizlenen bölgesel...;

Çağımızda, ülkeler arasındaki ilişkilerde konjonktüre bağlı olarak meydana gelen değişimler sonucunda, klasik diplomasi yöntemlerinin yanında yeni kavramlar da ortaya çıkmıştır. Diğer ülke yönetimlerini ve uluslararası örgütleri etkilemek hedefiyle birlikte, yabancı kamuoyunu da etkilemek ihtiyacı d...;

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 1

  • 06 Eki 2022 - 06 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.