Değiş-Tokuş Mu ?

Makale

Dışişlerimizin bir şeyi çok iyi bellemesi beklenir; Kıbrıs ve Avrupa Birliği hiçbir şekilde birbirinin alternatifi değildir. Ne Avrupa Birliğine tam üye olalım diye Kıbrıstan feragat edebiliriz ve ne de Kıbrıs için Avrupa Birliğine tam üyelikten vazgeçebiliriz....

Dışişlerimizin bir şeyi çok iyi bellemesi beklenir; Kıbrıs ve Avrupa Birliği hiçbir şekilde birbirinin alternatifi değildir. Ne Avrupa Birliğine tam üye olalım diye Kıbrıstan feragat edebiliriz ve ne de Kıbrıs için Avrupa Birliğine tam üyelikten vazgeçebiliriz. Bu iki temel dış politika hedefi arasında bizim açımızdan herhangi bir illiyet mevcut değildir. Yıllarca her platformda bu tezi savunduk. Ta ki Birlikten, tam üyelik müzakerelerine başlamak için gün almak maksadiyle Ankara Anlaşmasının Güney Kıbrıs Rum Yönetimine de teşmil edilmesini, dolayısıyla ulaştırma alanında Türk limanlarının Rumlara açılmasını öngören Protokolü imzalayıncaya kadar.

Protokol parlamentonun onayından henüz geçmediği için şimdilik rahatız. Ancak bu baskıyı sadece Rumlar değil, fakat Avrupa Birliği de üzerimizde ısrarla icra etmektedir. Neredeyse son bir yıl içinde müzakerelerde yeni bir faslın açılmayışının sebebi budur. Yani ‘ artık, istenmiyorsak, söyleyin de bilelim ‘ demeye bile gerek olmadığı anlaşılıyor. Bu durumda, doğrudan Avrupa Birliğini hedef alarak, ilişkilerde geçici nitelikte bir ‘ dondurulmaya ‘ gidileceği rahatlıkla söylenebilir ve bu da ilerisi için etkin bir taktik olabilir. Tabii, böylesi bir aksiyonun olası sonuçlarını da hesaba katmak suretiyle.

1997 de Komisyon Türkiyenin adaylığını tartışma konusu yapan bir karar almıştı. Bunun üzerine ilişkiler askıya alındı ve bu hal 1999 da Türkiyenin adaylığının resmen kabul edilmesine kadar sürdü. Ancak Türkiye müzakerelere başlayabilmek için bir beş yıl daha bekledi. Burada büyük ozan aşık Veysel’i hatırlamak gerekirse, girdiğimiz uzun ince yolda gündüz gece gitmek adeta mukadder gibi. Ortaklık için başvurduğumuz 1959 ve Ankara Anlaşmasını imzaladığımız 1963 den bu yana geçen elli yıl zarfında karşılaştığımız tüm engellere rağmen, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ve yaşam felsefesine olan sarsılmaz bağlılığımız nedeniyle bu yola devam ettik ve sonuç alıncaya kadar da etmeliyiz. Dolaysiyle, Kıbrıs’ta çözüm olmayacaksa biz de Avrupa Birliğinde yokuz anlamına gelen bir çıkışın sonunu iyi hesaplamak gerekir. İki şey birbirinden farklıdır.

Kıbrısta olabildiğince erken bir çözüm için ne gerekiyorsa yapabilmeliyiz. Bu bakımdan, Barış Harekatının 37 nci yıldönümü münasebetiyle Lefkoşa’da yapılan beyanat, çizilen çizgiler ve tarif edilen parametreler çok yerinde olmuştur. Siyasi eşitlik temelinde iki kurucu Devlet, Federal bir çatı altında işbirliği halinde olacaklar. Ayrıntılara girmeden, salt bu çerçeve aslında, Türk tarafının referandumda bilinen nedenlerle kabul ettiği ANNAN planını çağrıştırmaktadır. Ancak bu planın uygulama anlaşmalarına yansıyacak, gerek KKTC ve gerekse bizim için kabul edilmeyecek bir çok sakıncaları bünyesinde taşıdığı biliniyor. Kademeli olarak, yer yer takvimlere bağlanmış toprak, mülkiyet, Garanti ve İttifak Anlaşmaları, Türkiye kökenli KKTC vatandaşları, kamu hizmetlerine katılım gibi birçok alanda, zaman içinde Adadaki Türk varlığının Rum çoğunluğu içinde adeta eritilmesini öngören hüküm ve hedeflerin tümüyle ayıklanması gerekiyor. Bürgenstock’da BM Genel Sekreterinin günün koşulları içinde yapmış olduğu sunumun üzerinden çok zaman geçti, Adada KKTC hergün biraz daha konsolide oldu. Bu realiteyi hem Rumlara ve hem de Avrupa Birliğine kabul ettirmek için, en azından maksimalist bir müzakere taktiği olarak, çıtayı olabildiğince yüksek tutmak gerekecek. Lefkoşa’da yapılmak istenen bu idi. Dolayısıyle çerçeveyi sonradan, sofistike davranma adına, sağından solundan sulandırmayı düşünmemeli.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Geçtiğimiz Eylül ayında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’nın ABD’deki temasları sırasında ortaya attığı Arnavutluk’ta mini bir Vatikan modeli Alevi/Bektaşi devleti kurma planı halen devam eden şaşkın ve meraklı tartışmaları doğurdu. ;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Bu makale, diasporaların dünya sahnesinde nasıl bir güç unsuru haline geldiğini ve Türkiye'nin Afrika'daki etkisini artırma potansiyelini ele alıyor. Türk diasporasının Afrika'da üstlenebileceği kritik rol ve bu stratejinin Türkiye'nin ulusal çıkarlarına katkıları, yeni bir bakış açısıyla tartışılıy...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Türkiye Cumhuriyeti’nin "Yüz" yılına girerken, Türk Dış Politikası’nın yüzyıllık siyasetinde Balkanlar ile olan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri, güvenlik ve sosyo-kültürel ilişkilerin önemi yadsınamaz. Balkan jeopolitiğinin stratejik boyutları kadar, soydaşlarımızın bu coğrafya içerisinde yaşam...;

Bu metin, meritokrasinin Türkiye'nin genel güvenliğine ve istikrarına olan etkilerini detaylı olarak inceler. Meritokrasinin potansiyel zorlukları ve fırsatları, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik kaygıları bağlamında tartışılmaktadır.;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...