Zoraki Nikah ve Hüsranla Biten Bir İlişki

Yorum

Büyük Britanya halkı sonunda AB ile yolları ayırma kararı aldı. Eğer kurallara harfiyen uyulursa Lizbon anlaşmasının 50. maddesine göre iki yıl sonra, AB Konsey başkanı Donald Tusk’a göre ise ancak 7 yıl içinde boşanma süreci tamamlanabilecek. ...

Büyük Britanya halkı sonunda AB ile yolları ayırma kararı aldı. Eğer kurallara harfiyen uyulursa Lizbon anlaşmasının 50. maddesine göre iki yıl sonra, AB Konsey başkanı Donald Tusk’a göre ise ancak 7 yıl içinde boşanma süreci tamamlanabilecek. Bu zaten zoraki bir birliktelikti. Sonu, herkes için ve nereden bakarsanız bakın bir hüsran, bir düş kırıklığı oldu. Çoğumuz az bir farkla Birlik içinde kalma kararının galebe çalacağını düşünüyorduk. Oysa yüzde 51.8 ile ayrılıkçılar kazandı. Referandum’un mimarı David Cameron kendi kazdığı kuyuya kendi düştü. İstifa etti. Bundan böyle ortaya çıkacak gelişmeler için, başta referandum yenilenmesi olmak üzere, bir kaç tahmin yapmak mümkün. Ama önce işin “cemaziel evvel“ini kısaca hatırlayalım.


Gönülsüz bir Birleşme veya Kerhen Kabul

22 Ocak 1972 de Birleşik Krallık’ın beş benzemez halkına girelim mi, yoksa girmeyelim mi diye sorulmamıştı. Norveç, Danimarka ve İrlanda ile birlikte katılım anlaşmasını benimsediler. Krallık, “istedi olmadı“, “ reddedildi giremedi“ derken 1 Ocak 1973 yılında o zamanki adı ile Avrupa Ekonomik Topluluğu’na(AET) katıldığında, dünya bir ekonomik krizin eşiğindeydi. Birinci petrol krizi ve ambargoları Avrupa ve ABD'yi çalkalarken, Büyük Britanya Krallığı tarihin yine zor bir dönemecinde dayanışmanın tadını çıkarmaya hazırlanıyordu. Topluluğun üç taşıyıcı sütununun ilki olan ekonomik, sosyal ve çevre politikalarına pek itirazı yoktu. Avrupa Kömür ve Çelik Birliği ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu can-ı gönülden benimsemişti. Ortak Dış ve Güvenlik Politikalarına hiç bir zaman sıcak bakmadı. 1985 yılında imzalanan Schen anlaşmasına da kısmen bu nedenle taraf olmadı. Sınırsız Avrupa, Krallığa hitap etmiyordu. Zaten başında onca İngiliz Ülkeler Topluluğu (British Common Wealth) üyesi ülke varken, bir de eski kıtanın yorgun halkını, Doğu Avrupa’nın kaçaklarını başına saramazdı. İç güvenlik ve adalet konularına da uzak durdu.


Bir Muhafazakar Hükûmet Soktu, Diğeri Çıkardı

Evet, Birleşik Krallık, 1973 yılında bir muhafazakar hükümetin başbakanı, Edward Heath döneminde AET üyesi oldu. O tarihte kim bilebilirdi ki, bir başka muhafazakar hükumet tam 43 yıl sonra ülkeyi, sınırlarını genişletip, ilişkilerini derinleştiren bir birlikten, yani Avrupa Birliği’nden çıkaracak. Tabii işin başından beri hep bir tereddüt vardı. 1975 yılında ülkenin üyeliği referanduma götürüldüğünde, seçmenlerin % 67 üyeliğin devamı lehine oy verdi. Yine de AET kuşkuları bitmemiş, Avrupalı olmama özelliklerine yapılan vurgular giderek artar hale gelmişti. Petrol krizinin stagflasyonist (işsizlikle at başı yürüyen yüksek enflasyona verilen ad) baskısını, AET ortakları ile tezekkür ve tefekkür ederek atlattılar. O da yetmedi, Krallığın, başta İskoçya olmak üzere en fakir bölgeleri için topluluğun bölge yardımlarından almaya başladılar. Ellerindeki kart güçlüydü. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya’nın bomba yağdırdığı şehirlerini, bir bir Alman fonları ile onardılar.


Arada Geçen Yılların Serencamı

Birlikte geçen 43 yıl hep çalkantılı oldu. 1980'li yıllarda ve özellikle 2. Petrol Krizi sonrasında, güçlenen Avrupa Kurumları ve uluslarüstü (supranational) Avrupa düşüncesi, Birleşik Krallık’ın kanına dokunuyordu. Gevşek bağlar yanısıra, dillerine pelesenk ettikleri “onlar pazar, biz ortak“ tekerlemesi, hoşlarına gidiyor, ama empoze edilen kurallara, ortak politikalara yan çizmeye çalışıyorlardı. Özellikle Avrupa Standartları onlara hep ters düştü. Ne trafik yönünü, ne de ölçüleri değiştirdiler.


“Kara Çarşamba“dan Kaçınılmaz Perşembeye adım adım

16 Eylül 1992 kötü bir Çarşambaydı. Avrupa Para Mekanizmasının yarattığı para spekülasyonları, Londra’yı bunaltınca, işte o Çarşamba günü, Britanya Krallığı, mekanizmadan ayrıldı. Avrupa Para Mekanizması'ndan çıkması, ortak para tasarımlarına girmemesi için de bir bahane oldu. Açıkçası, Karliçe’nin Sterling Poun Banknotları'nın üstüne gül koklamamayı artık iyiden iyiye aklına koymuştu. Ardından gelen ve Avrupa kurumlarını daha da güçlendirerek, Ekonomik Topluluğu, önce Topluluk, sonra da Birliğe dönüştüren Maastricht anlaşması, yeniden karşılıklı bıçakların çekilmesini sonuçlanırdı. Yine de kör topal idare ediliyordu. Ama 2008'den bu yana AB'yi kasıp kavuran ekonomik kriz ve 2011'den bu yana debisi yükselip, taşkınları artan mülteci seli, Perşembe günü sandıklara atılan oyları, Britanya milliyetçiliğinin emrine verdi.


Ekonomik Krizin İtici Gücü, AB nin Kaybolan Cazibesi

2007-2008'de Okyanus ötesinde patlayan kriz kasırgası, Atlantik’in Doğu yakasına ulaştığında, kimse fenersiz yakalanmadı. Krizler o denli tahmin edilemez değil. Ama 28 ülkeli geniş coğrafyanın aynı para birimi etrafında dertop olmuş 19 ülke, bir selde boğulma tehlikesi içine girdi. Manş Kanalı’nın Batı cephesi, iyiden iyiye eski kıtaya olan güvenini yitirmeye başlamış, özellikle AB bütçesi ile ilgili zorlamalara pabuç bırakmama güdüleri geliştirmeye başlamıştı. Nereye gidiyordu onca para? Neden ortak politikalar, kriz önleme mekanizmaları geliştirememişti? Evet Euro dünya finans sisteminde etkili bir para birimi olabilmişti. Ama Sterling Pound, ısrarı, Kraliçe tutkusundan öte bir konuydu. Bu tutku ise Kuzey komşuları dışında AB'nin diğer üyelerini de tedirgingin etmeye başlamıştı.


Denizi Geçip, Çayda Boğulmak

AB'nin başta Yunanistan olmak üzere Güney kanadı, AB’nin belini büküyordu. Derken, Libya ve Suriye krizi patladı. İşte işin içinde bir de “ mültecileri sen aldın, ben aldım“ tartışması girince, Brirleşik Krallık’ın muhafazakar başbakan David Cameron referandum sözü verdi. 2014 yılında İskoç’yanın bağımsızlık referandumunu yalvar yakar atlattılar, “bakın ayrılırsanız AB müzakerelerine girmek zorunda kalırsınız“ diye göz de korkuttular. İskoç milliyetçiliği, bu propagandalar ile kıl payı hezimete uğradı. Böylece Birliği korudular. Ama gelin görünki, Cameron’un evdeki hesabı, çarşıya uymadı. Avrupa kuşkuculuğu, tarihin bir Perşembesi, ada halkını yeni ve tehlikeli bir dönemece getirdi. AB'yi terketme kararı aldılar. Ama şimdi tehlike artık kendi birlikleri.


Grexit Olmadı. Brexit’e Ne Dersiniz?

Yunanistan için beklenen Grexit olmadı. Kör-topal yola devam. Ama Birleşik Krallık hem kendini, hem de AB'yi tökezletecek bir hamle yaptı. Şimdi ne olacak? Büyük Britanya, AET'ye müzakere ile katılmadı. Ama müzakere ile ayrılacak. Bölüşecek ne yok ki? Bütçeye Birleşik Krallık’ın yıllık olarak koyduğu paralar var. Tabii geri alması mümkün değil onları. Ada halkı AB'ye vergi ödemeyi ne zaman durduracak? AB 2016 bütçesi 2015'de kabul edilmişti. AB bütçesi dönemlik. 2014-2020 bütçe planları, mali perspektifler olarak yapılmıştı. 2017 bütçe gözden geçirmesine Ekim ayında katılacaklar mı? AB ortak politikalarının yürütülmesi için yapılan tahsislerin yeniden denetlenmesi ve bunlardan Birleşik Krallığın payının indirilmesi gerek. Tabii en temizi 2020'ye kadar, yolları ayırmamak. Ama bir de serbest dolaşım ile Britanya’da bulunan kıta Avrupalı ortaklar, Baltık ülkesi, Polonya ve Macaristan vatandaşları. Bunları acaba kaç yıl içinde sırtlarından atabilirler? İş sözleşmelerine bağlı denilebilir. Ya sermaye ve teşebbüs? Bu dar zamanda hangi kıta Avrupa’sı şirket filyal’lerine kışt diyecekler? Evet Grexit kolay olamayacaktı. Ama Brexit pek zor olacağa benzer. Tabii yeniden bir referanduma gitmezlerse.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

İlk ve en öncelikli olarak yapmamız gereken, Japon vatandaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için proaktif diplomasi geliştirmektir. Bu temelde, benzer düşüncedeki ülkelerle koordinasyon sağlamak ve Japonya-ABD İttifakı'nı temel taş olarak kullanarak çok taraflı iş birliğini teşvik e...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Uluslararası ilişkilerde güvenlik, devletlerin dış politika stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte genellikle askeri tehditler ve savunma stratejileriyle ilişkilendirilen güvenlik kavramı, günümüzde çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Ekonomik krizler, çevresel felaketler, terö...;

Bundan yıllarca önce İngiltere Kraliçesi II. Elizabet’in 16 Mayıs 2008’de İstanbul’a gelen ve Dolmabahçe önüne demirleyen HMS İllustration adlı gemide verdiği resepsiyon hatırlardadır. Ülkemizde ve dünyada çok ilgi çeken bu resepsiyon Kraliçe’nin İngiltere’deki sarayında verdiği resepsiyon ile özdeş...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

2024 yılında dünya altın fiyatlarının uzun dönemde en yüksek seviyelerde seyretmesi, küresel ekonomideki çeşitli faktörlerin etkisiyle açıklansa da, en belirgin etki küresel savaş beklentisi kuşkusuz. Savaş beklentisinin görünen en kolay yansıması kuşkusuz aşırı yükselen altın fiyatları. 2024 yılınd...;

Halen gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olan Denizcilik Sektörü gelişmekte olan ülkelerin de gelişmesi ve refah seviyesinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu sektör Dünya ekonomisi ve ticareti ile çok fazla ilişkili, karmaşık, riskli ve pek de şeffaf olmayan bir ulus...;

Karadeniz bölgesi geçmişten günümüze çeşitli devletlerin mücadele verdiği alan olarak değerlendirilmiştir. Jeopolitik terimini ilk kullanan Rudolf Kjellen; bu kavramın ülkeden ülkeye farklılık gösterebileceğinin altını çizmiştir. Özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra farklı devletlerin ortaya çıkma...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.