Moskova son yıllarda Ortodoks kilisesinin ruhani desteğini, siyasi ve ticari ilişkileri geliştirmek için giderek daha fazla kullanıyor. Bu desteği, örneğin Polonya söz konusu olduğunda, Moskova Baş Piskoposu Kirill’i, Polonya Katolik Kilisesi’nin lideri Wysoczanski ile buluşturarak sağlayan Rusya, belki Ortodoks nüfus yoğunluğu olan ülkelerde bu yöntemin daha etkili olacağını hesaplıyor.
Yine de Ortodoks kiliselerinin bir kısmının farklı merkezlere bağlı olması veya kendine özgü merkezlere tabii bulunması(Auto Sefalus) bu yaklaşımın istenilen ahenkte yürümesine engel olabilir. Acaba dini, ticaretin emrine vermek Yunanistan’da ne kadar etkili olabilecek? Putin’in geçtiğimiz günlerde yaptığı Yunanistan ziyaretine biraz daha yakından bakarak bir fikir oluşturmaya çalışalım.
Putin’in Athos Dağı(Aynaros) Övgüsü
Putin için Yunanistan, şu sıralar bir kaç açıdan önemli. Bir kere AB ve IMF yeni bir yardım paketini Yunanistan için hazırlamış olsa bile, Rusya bu ülke için iyi bir alternatif yardım kaynağı olabileceğini ısrarla belirtmekten vazgeçmiyor. İkincisi, TANAP’ın Hazar Deniz’i gazını, Avrupa’ya aktaracak olan Trans Adriyatik boru hattı için geçen haftalarda ilk kazma vuruldu. Durdurulan Güney veya nam-ı diğer Türk Akımı’na alternatif olabilecek bu proje, Rusya’nın pek istediği bir şey değil. Ama açıkça itiraz etmesi şu sıralar Rusya yaptırımlarını yeniden gözden geçirmeye hazırlanan AB ve ABD karşısında işine gelmiyor. Bu işe olsa olsa Yunanistan biraz zorluk çıkarabilir. Üstelik bu özerk Athos Dağı’ndan çıkan bir ses ile yankılanırsa, hem insanlar etkilenebilir, hem de Yunanistan dış politikası olumsuz etkilenmez. Belki bunun için çok ama çok övdü Putin Athos Dağı’nın varlığını ve Ortodoks manevi değerlerinin oluşturulup korunmasındaki rolünü. Rusya’nın bu dağdaki tarihi varlığını da özellikle hatırlattı. İşte vaktiyle unuttuğu dini böyle kullanıyor şimdi Putin. Pragmatik bir yöntemin aracı olarak.
Yunan Kilisesi “Fener“li. Ama Athos Dağı Özerk
Yunanistan Ortodoks Kilisesi hiyerarşik yapısı ile Fener Rum Patrikhanesine bağlı. Dolayısı ile siyasi içerikte etkisi olabilecek bir açıklamayı, hele işin içine Türkiye ile ilgili bir çıkar çatışması girebilecekse, Fener’den bekleyemez. Ama ya Patrik Kirill, bir manastırı, hem de Putin ile birlikte ziyaret ettiği manastırı ve Athos Dağı’nın özerk yönetimini, birlikte yeni enerji hatlarını aforoz etmeye ikna ederse? Bu olabilir mi bilemiyorum. Ama bir beklentisi olmasaydı, “Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen“, Başkan Putin, Athos Dağı’nı (Aynaros) ziyaret edip, bir o kadar da över miydi?
Yar “Ruslara bir Eğlence Medet“
Türkiye ile Rusya yönetiminin arası fena halde açık. Kolay da düzeleceğe benzemiyor. Ama bundan en çok zarar gören, hem yeni zengin Rusların tatil planları, hem de Türkiye. Türkiye, şimdi Orta Doğu’nun artan turist kafilelerinden medet umuyor. Ama ikisi aynı şey değil. Putin ise, zaten Rusların da hemen alternatif olarak düşünebileceği Yunanistan’ı, ana kara ve adalar paketiyle halkına sunmaya hazırlanıyor. Yunanistan’a yatırım da yapacak, deniz, güneş, tarih ve din turisti de getirecek. Bundan Rus’lar da memnun, Yunanistan da. Bu yaz sıcak olacağa benzer. Ama Yunanistan’a Rus turist akını şifa gibi gelecek.
Özelleştirme ve Güzelleştirme Bir Arada
Yunanistan, AB ve IMF den yeni yardım paketi alırken, bir sonraki paketi de garantilemek için özellikle kamu açıklarını azaltacağı sözünü yeniledi. Özelleştirme ise tüm hızı ile sürecek. İşte tam o sırada Putin, Yunanistan demiryollarının özelleştirmesine sermaye koyarak hız verebileceğini açıkladı. Alt yapıyı da yenileyecek, yeni demiryolları da döşeyecek veya mevcutları kamudan satın almaya tevessül edecek. Bu arada Selanik limanına da göz diktiği anlaşılıyor. Selanik tabii tarihi Via Ignatia’nın geçtiği Makedonya bölgesi. Yine de şimdilik imzalar en üst düzeyde değil, niyet aşamasında ve daha alt düzey heyetler arasında atıldı. Ne de olsa her iki taraf ta yollar, limanlar derken “fincancı katırlarını ürkütmek“ istemiyor.
İlişki ve Güven Tazelemek İyi. Ama Kime Karşı?
Tsipras ve Putin yan yana pek iyi gözüküyordu. Her ikisi de birlikte soluklandıklarını, güven ve ilişkilerin bunun peşinden geleceğini ifade etti. Benim asıl dikkatimi çeken şey, iki liderin de “vatanseverlik değerlerini yeniden yaratmak“, “tarihi hafızayı tazelemek ve ortak kültüre sahip çıkmak“ konularını, güçlendirilecek ilişkilerin yapı taşı olarak vurgulamalarıydı. Bunlarla demiryolu döşenip, denize girilemeyeceğine göre, bunca malzemeyi ne için ve kime karşı iman tazelemek için kullanmayı hesaplamaya başladılar dersiniz? Tsipras’ın aklı var ise, Rusya’ya uyup Türkiye ile ilişkileri zorlamaz…
Yunanca’da bir söz vardır: “ Hayatta, her şey geçici. Sabit olan tek şey ise geçiciliğin kendisi“.
Yine de Ortodoks kiliselerinin bir kısmının farklı merkezlere bağlı olması veya kendine özgü merkezlere tabii bulunması(Auto Sefalus) bu yaklaşımın istenilen ahenkte yürümesine engel olabilir. Acaba dini, ticaretin emrine vermek Yunanistan’da ne kadar etkili olabilecek? Putin’in geçtiğimiz günlerde yaptığı Yunanistan ziyaretine biraz daha yakından bakarak bir fikir oluşturmaya çalışalım.
Putin’in Athos Dağı(Aynaros) Övgüsü
Putin için Yunanistan, şu sıralar bir kaç açıdan önemli. Bir kere AB ve IMF yeni bir yardım paketini Yunanistan için hazırlamış olsa bile, Rusya bu ülke için iyi bir alternatif yardım kaynağı olabileceğini ısrarla belirtmekten vazgeçmiyor. İkincisi, TANAP’ın Hazar Deniz’i gazını, Avrupa’ya aktaracak olan Trans Adriyatik boru hattı için geçen haftalarda ilk kazma vuruldu. Durdurulan Güney veya nam-ı diğer Türk Akımı’na alternatif olabilecek bu proje, Rusya’nın pek istediği bir şey değil. Ama açıkça itiraz etmesi şu sıralar Rusya yaptırımlarını yeniden gözden geçirmeye hazırlanan AB ve ABD karşısında işine gelmiyor. Bu işe olsa olsa Yunanistan biraz zorluk çıkarabilir. Üstelik bu özerk Athos Dağı’ndan çıkan bir ses ile yankılanırsa, hem insanlar etkilenebilir, hem de Yunanistan dış politikası olumsuz etkilenmez. Belki bunun için çok ama çok övdü Putin Athos Dağı’nın varlığını ve Ortodoks manevi değerlerinin oluşturulup korunmasındaki rolünü. Rusya’nın bu dağdaki tarihi varlığını da özellikle hatırlattı. İşte vaktiyle unuttuğu dini böyle kullanıyor şimdi Putin. Pragmatik bir yöntemin aracı olarak.
Yunan Kilisesi “Fener“li. Ama Athos Dağı Özerk
Yunanistan Ortodoks Kilisesi hiyerarşik yapısı ile Fener Rum Patrikhanesine bağlı. Dolayısı ile siyasi içerikte etkisi olabilecek bir açıklamayı, hele işin içine Türkiye ile ilgili bir çıkar çatışması girebilecekse, Fener’den bekleyemez. Ama ya Patrik Kirill, bir manastırı, hem de Putin ile birlikte ziyaret ettiği manastırı ve Athos Dağı’nın özerk yönetimini, birlikte yeni enerji hatlarını aforoz etmeye ikna ederse? Bu olabilir mi bilemiyorum. Ama bir beklentisi olmasaydı, “Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen“, Başkan Putin, Athos Dağı’nı (Aynaros) ziyaret edip, bir o kadar da över miydi?
Yar “Ruslara bir Eğlence Medet“
Türkiye ile Rusya yönetiminin arası fena halde açık. Kolay da düzeleceğe benzemiyor. Ama bundan en çok zarar gören, hem yeni zengin Rusların tatil planları, hem de Türkiye. Türkiye, şimdi Orta Doğu’nun artan turist kafilelerinden medet umuyor. Ama ikisi aynı şey değil. Putin ise, zaten Rusların da hemen alternatif olarak düşünebileceği Yunanistan’ı, ana kara ve adalar paketiyle halkına sunmaya hazırlanıyor. Yunanistan’a yatırım da yapacak, deniz, güneş, tarih ve din turisti de getirecek. Bundan Rus’lar da memnun, Yunanistan da. Bu yaz sıcak olacağa benzer. Ama Yunanistan’a Rus turist akını şifa gibi gelecek.
Özelleştirme ve Güzelleştirme Bir Arada
Yunanistan, AB ve IMF den yeni yardım paketi alırken, bir sonraki paketi de garantilemek için özellikle kamu açıklarını azaltacağı sözünü yeniledi. Özelleştirme ise tüm hızı ile sürecek. İşte tam o sırada Putin, Yunanistan demiryollarının özelleştirmesine sermaye koyarak hız verebileceğini açıkladı. Alt yapıyı da yenileyecek, yeni demiryolları da döşeyecek veya mevcutları kamudan satın almaya tevessül edecek. Bu arada Selanik limanına da göz diktiği anlaşılıyor. Selanik tabii tarihi Via Ignatia’nın geçtiği Makedonya bölgesi. Yine de şimdilik imzalar en üst düzeyde değil, niyet aşamasında ve daha alt düzey heyetler arasında atıldı. Ne de olsa her iki taraf ta yollar, limanlar derken “fincancı katırlarını ürkütmek“ istemiyor.
İlişki ve Güven Tazelemek İyi. Ama Kime Karşı?
Tsipras ve Putin yan yana pek iyi gözüküyordu. Her ikisi de birlikte soluklandıklarını, güven ve ilişkilerin bunun peşinden geleceğini ifade etti. Benim asıl dikkatimi çeken şey, iki liderin de “vatanseverlik değerlerini yeniden yaratmak“, “tarihi hafızayı tazelemek ve ortak kültüre sahip çıkmak“ konularını, güçlendirilecek ilişkilerin yapı taşı olarak vurgulamalarıydı. Bunlarla demiryolu döşenip, denize girilemeyeceğine göre, bunca malzemeyi ne için ve kime karşı iman tazelemek için kullanmayı hesaplamaya başladılar dersiniz? Tsipras’ın aklı var ise, Rusya’ya uyup Türkiye ile ilişkileri zorlamaz…
Yunanca’da bir söz vardır: “ Hayatta, her şey geçici. Sabit olan tek şey ise geçiciliğin kendisi“.