Türkiye-Rusya arasındaki askeri-teknik alandaki işbirliği Soğuk Savaşın bitiminden ve SSCB’nin çöküşünden sonra yeniden başladı. Rusya ile askeri alanda teknik işbirliği yapan ve silah alımı gerçekleştiren ilk NATO ülkesi Türkiye’dir. Türkiye’nin Rusya’dan askeri malzeme alması bazı NATO ülkelerinin tepkisini çekmiştir. ABD ve diğer Batılı ülkelerin bu konudaki baskıları ve lobi faaliyetleri de bu alandaki işbirliğinin artmasının önünde engel teşkil etmektedir. Ayrıca Türkiye’nin bir NATO ülkesi olması dolayısıyla uymak zorunda olduğu silah standardı ve tarafların karşılaştığı finanssal zorluklar da askeri alanda ilişkilerin gelişmesinin önündeki objektif engellerdir. Bu durum iki ülke arasındaki askeri ilişkilerin hacmini ve çeşitliliğini ister istemez sınırlandırmaktadır. Bütün bu zorluklara rağmen Rusya söz konusu işbirliğinin artırılması için aktif olarak yeni arayışlar içerisine girmiştir.
Türkiye ve Rusya aralarındaki mevcut 11 milyar dolarlık ticaret hacmini 25 milyar dolar seviyesine çıkartmak istediklerini Rusya Devlet Başkanı V.V. Putin ile Türkiye Başbakanı R.T. Erdoğan arasında en son gerçekleşen Soçi buluşmasında tekrarladılar. 2003 yılı itibariyle Türkiye-Rusya askeri-teknik malzeme ve silah ticaretinin hacmi sadece 186,5 milyon dolar.(1) İki güne yakın süren buluşmada Putin ve Erdoğan 8 saate yakın süren basına kapalı ve tutanakları açıklanmayan baş başa görüşmelerinde ikili ilişkilerden bölgesel ve küresel sorunlara kadar birçok konuyu ele aldılar. Yaklaşan askeri amaçlı helikopter alımı ihalesinden dolayı, hacmi az ama önemi çok olan iki ülke arasındaki askeri-teknik ilişkilerin, söz konusu görüşmenin önemli maddelerinden birisi olduğu kuşku götürmez.
Şüphesiz askeri alandaki işbirliği iki ülke ilişkilerinin gelişmesine için yeni bir ivme kazandıracaktır. Rusya’dan yapılan silah alımları iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin karşılıklı uzlaşma temelinde geliştiğinin önemli göstergelerinden birisidir. Rusya dünyanın önde gelen silah üreticisi ve ihracatçısı ülkelerinden birisidir. Diğer taraftan, Rusya askeri alanda işbirliği yaptığı ülkelere stratejik ortak gözüyle bakmakta ve bu ülkelerle olan ilişkilerine ayrı bir önem vermekte.
Türkiye zaman zaman silah ve askeri teknoloji alımı veya modernizasyonu için uluslararası ihaleler açmakta. Bu ihalelere başta ABD, Fransa, İsrail olmak üzere birçok ülke katılmakta. Silah imalatçısı Rus şirketleri de bu ihalelere katılmaktalar. Türk Silahlı Kuvvetleri 1995 yılında 4 milyar dolar tutarında “ATAK“ adıyla 145 adet taarruz-taktik-keşif helikopteri alımına dair proje başlattı. Rusya 1997 yılından beri Türkiye’nin açtığı saldırı helikopteri alımı konusundaki ihaleye katılmakta. Başlangıçta ihaleye dünyanın önde gelen 5 önemli helikopter şirketi katıldı: “Mangusta A-129“ helikopteri ile İtalyan “Augusta“ şirketi, “Tiger“ helikopteri ile Fransız - Alman konsorsiyumu “Eurocopter“, “Appache Longboy“ helikopteri ile “Boeing“ ve “AH-1Z King Cobra“ modeli ile “BellTextron“ ABD şirketleri ve “Ka-50-2 Erdogan“ helikopteri ile Rus “Kamov“ ve İsrail “IAI“ (Israel Aircraft Industries Ltd.) şirketlerinden oluşan Rusya-İsrail konsorsiyumu.
Rusya ihalenin çeşitli aşamalarını başarıyla geçti. İhalenin son aşamasına “Ka-50-2 Erdoğan“ modeliyle Rus Kamov ve “AH-1Z King Cobra“ modeliyle Amerikan BellTextron şirketleri kalmıştı. 2003 yılı sonunda Ankara’da Türk Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un da aralarında olduğu TSK üst yönetiminin katıldığı bir brifingde ABD ve Rusya’nın teklifleri yeniden tartışıldı. Brifing sonunda birçok açıdan avantajlı olduğu görülen Rusya’nın teklifinin kabul edilmesi yönünde görüş birliğine varıldı. “İsrail-Rusya-Türkiye“nin birlikte oluşturacağı konsorsiyumun üreteceği “Erdoğan“ helikopterlerinin Türkiye tarafından Orta Asya, Yakın ve Orta Doğuya da satılabileceği Türk tarafının ilgisini çekmekte. Helikopterlerin elektronik aksamının önemli bir bölümü Türkiye’de üretilecek. Bu, Türkiye’nin bu alandaki en modern teknolojiden faydalanabileceği anlamına gelmektedir. Ayrıca Rus projesi 350 milyon dolar daha ucuz olması ve ABD’nin devamlı proje maliyetini artırması brifingde dile getirilmişti.(2)
TSK, üretimin Türkiye’de yapılmasına ve teknoloji transferine büyük önem veriyor. Helikopterlerin ana bilgisayarlarının Türkiye’de üretilmesi ve kaynak kodlarına yalnızca TSK’nın sahip olması da büyük önem taşıyor. Brifingde Rusya’nın teklifinin öne alınmasında ABD şirketinin fiyatını her geçen gün attırması ve teknoloji transferi konusundaki sıkıntı büyük rol oynadı. Rusya ise helikopterlerin birlikte üretilmesini de teklif ediyor ki bu teknoloji transferini de gündeme getiriyor. Ayrıca Rusya Ka-50-2 teklifinin yanı sıra Ka-115 genel maksatlı hafif helikopter modelinin ortak geliştirilmesini, üretilmesini ve üçüncü ülkelere satışını da teklif etmişti. 14 Mayıs 2004’te ihale kazananı açıklanmadan iptal edildi. Yeni ihalenin Ağustos 2004’te yapılacağı açıklandı ama gerçekleşmedi. Son verilen bilgilere göre bu konudaki ihale Eylül 2005 tarihinde gerçekleşecek. İhaleye yine aynı firmaların katılması bekleniyor. Bu açıdan Soçi Zirvesi bir anlamda Rusya’nın birinci elden nabız yoklaması ve lobi faaliyeti olarak değerlendirilebilir.
İki ülke ticari-ekonomik ilişkileri söz konusu edildiğinde iki tarafın da şikayetçi olduğu bazı noktalar bulunmakta. Rusya fırsat buldukça her platformda, Rus askeri savunma sanayii şirketlerinin Türkiye’de ihale almakta güçlükler çektiğini dile getirmekte. Bu durum sık sık Rus tarafının tepkisine sebep olmakta ve yeri geldikçe bu konudaki şikayetlerini Türk tarafına iletmekteler. BM Genel Kurulunun Eylül 2000’deki “Milenium“ toplantısında Türkiye ve Rusya devlet başkanları A.N. Sezer ve V.V. Putin bir araya gelme imkânı buldular. Görüşmede Rusya Devlet Başkanı Putin Türkiye Cumhurbaşkanı Sezer’e “Rus askeri sanayi şirketlerinin silah ve malzeme alımı konusunda Türkiye’de düzenlenen ihaleleri almakta zorlanmalarını üzüntüyle karşıladığını“ söyledi.(3)
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2004 yılı sonunda gerçekleşen Türkiye ziyareti çerçevesinde, DEİK’in desteğiyle 6 Aralık 2004 tarihinde TOBB tarafından düzenlenen Türk-Rus İş Forumu’nda, Türkiye’deki savunma sanayii ihalelerine eşit katılımcılar olarak katılmak istediklerini ve bu alanda rekabet gücü olan yüksek kaliteli ürünler sunabileceklerini söyledi. Başbakan R.T. Erdoğan bunun üzerine, 2004 Mayıs ayında iptal edilen savunma sanayii ihalelerinin tekrar açılacağını ve bu ihalelere Rus firmalarının katılabileceğini dile getirdi.
V.V. Putin yine aynı ziyaret çerçevesinde 7 aralık 2004 tarihinde Ankara’da Türk-Rus İş Konseyinde yaptığı konuşmasında, saldırı helikopteri alımı konusundaki ihaleyi kastederek, askeri-teknolojik alanda faaliyet gösteren Rus şirketlerinin çıkarlarının dikkate alınmasını ve bu şirketlere diğer katılımcı şirketlere Türk pazarındaki prosedürün gerektirdiği eşit şartların uygulanmasını ümit ettiklerini belirtmiştir. Mal kalitesi ve fiyat olarak Rus mallarının rekabet edebilecek güçte olduklarını söyleyen Putin, helikopterler konusunda, üretimin bir kısmının Türkiye’de yapılması ve üçüncü ülkelere ihraç edilmesi gibi aslında hiçbir ortağın kabul edemeyeceği noktaları bile Rusya’nın kabul ettiğinin altını çizdi.(4)
Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov 7 Aralık 2004’te Ankara’da Türkiye ve Rusya arasındaki askeri-teknolojik alandaki ilişkileri ve işbirliğini değerlendirdi. İvanov, Rusya’nın silah ticareti konusunda stratejik ortaklarından Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye yaptığı ziyaretten hemen sonra gerçekleştirdiği Ankara ziyaretinde Türk meslektaşı Vecdi Gönül ile görüşmesinde “Rus-Türk askeri-teknolojik işbirliği bizim daha birçok NATO ülkesi ile aramızda olan askeri-teknolojik işbirliğinin çok gerisindedir“ sözleriyle bu alandaki ilişkilerin istenen düzeyde olmamasından yakındı. İvanov, Rus silah üreticisi firmaların Türkiye’nin ilan ettiği silah alım ihalelerine katılmaya hazır olduklarını söyledi. İvanov “Rus şirketleri sadece Türkiye’ye silah satmaya değil, silahların lisanslı olarak Türkiye’de üretilmesine ve teknik servis ve bakımının yapılmasına da hazırlar“ diyerek Rusya’nın Türkiye ile askeri-teknolojik alandaki ilişkilerini geliştirme arzusunda olduğunu yineledi.(5)
Türk yetkililer ihale konusunda verilecek son kararda politikanın etkisinin olmayacağını ve son kararın ekonomik ve teknolojik kriterler göz önüne alınarak verileceğini söylemesine rağmen, kararın alınmasında Türkiye’nin politik kaygılarla hareket edeceği ileri sürülebilir. Türkiye’nin ihaleye şirketleri aracılığıyla giren ABD ve AB’ye hayır demesi çok zor olacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin 17 Aralık 2004 tarihinde AB’den müzakere tarihi almasından sonra Fransız-Alman konsorsiyumu “Eurocopter“ firmasının şansının arttığı da söylenebilir. Türkiye’yi AB kapısında zorlu bir müzakere ve üyelik maratonu beklerken askeri amaçlı helikopter alımı ihalesinde Türkiye’nin seçim yaparken daha da zorlanacağını şimdiden söylemek mümkün.
Rus uzmanlar da Türkiye’nin Rusya’yı tercih edeceğinden şüphe duymakta ve Türkiye’nin NATO’daki müttefiki Amerika ile ilişkilerini bu yüzden germe yoluna gitmeyeceğini belirtmekteler.(6) Rus uzmanlar Türkiye’nin kararında ekonomik kriterlerden çok politik kriterler önemli rol oynayacağından hareketle büyük ihtimalle Amerikan helikopterleri seçileceğini dile getirmekteler. Diğer taraftan, bölgedeki stratejik ortağı İsrail ile de ilişkilerin gerilmemesi için Türkiye’nin sınırlı sayıda “Erdoğan“ helikopteri alacağının da ihtimal dahilinde olduğu öne sürülmektedir.(7) Rus basın organlarında ise Türkiye’nin Amerikan helikopterini almaya uzun süredir karar verdiği ama ABD teklifindeki maliyetin aşağı çekilmesi için Rus teklifinden yana imiş gibi görünerek pazarlık payı bırakmak istediği yönünde yorumlar yapılmıştır.(8)
Rusya’nın ihaleyi almadaki şansının ne kadar olduğunu şimdiden söylemek zor. Türkiye’nin uzun zamandır sonuçlandıramadığı savaş helikopteri alımına dair açtığı ihaleyi Rusya yapımı “Erdoğan“ helikopterlerinin kazanması durumunda iki ülke arasındaki silah ticaretinin hacmi büyüyecektir. Türkiye ve Rusya arasındaki istenilen düzeyde olmasa bile yavaş yavaş gelişen savunma sanayii ve askeri-teknik alandaki ilişkiler her iki ülkenin askeri gereç ve teknoloji değişimi konularında işbirliği yapabileceklerini ve en önemlisi bunları birlikte geliştirebileceklerini ortaya çıkarması bakımından iki ülke ilişkilerinin aslında en önemli ve dikkate değer alanlarından birisini oluşturmaktadır. İki ülke arasındaki işbirliği sürecinde savunma sanayisi azımsanmayacak bir potansiyele sahiptir. Bu alanda ortaklaşa projeler yürüterek bu potansiyeli kullanmak gerekir. Bu alandaki gelişmeler iki ülke arasındaki ilişkilere doğrudan etki edecektir.
Daha önce de değindiğimiz gibi, ülkeler askeri-teknik alandaki ilişkilerini geliştirerek askeri malzeme ve teknoloji değişimi aşamasına gelebilir ve ileri aşamada askeri malzeme ve teknolojinin birlikte üretimi aşaması diyebileceğimiz nihai aşamaya kadar ulaşabilirler. Ancak bu durum, askeri-teknik alanda ilişkiye giren ülkelerin uzun yıllar barış ve iyi komşuluk ilişkisi içinde bulunma ve bu ilişkilerini geliştirme karar ve iradesine sahip olmalarıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu yöndeki karar ve irade ise ülkelerin bulundukları coğrafyada bölgesel ve uluslararası planda küresel güvenliğe katkıda bulunacaktır.
Türkiye ve Rusya son yıllarda ikili ilişkilerini her alanda geliştirme ve ilerletme kararlılığı içerisindeler. İki ülke arasında son 7 ay içerisinde 4 kez gerçekleşen üst düzey ziyaret ve görüşmeler ilişkileri çok yönlü ortaklıktan stratejik ortaklığa kadar götürme beyanlarının somut işaretleri. BDT ülkelerinde birbiri ardına gerçekleşen kadife devrimler, Baltık ülkeleriyle olan problemler, uluslararası terörizmle mücadele, artan ekonomik ilişkiler, ABD’nin BDT coğrafyasındaki askeri varlığı ve tek kutupluluğa doğru giden dünya sisteminin doğurduğu rahatsızlık gibi konular Rusya için Türkiye’yi karşısında değil yanında görmek istediği önemli bir ortak haline getiriyor. Bu açıdan, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin askeri-teknik ilişkileri de kapsayacak şekilde çeşitlendirilmesi hem Türkiye hem de Rusya için ileriye dönük olumlu katkılar yapacaktır. Son yıllarda çok yönlü dış politika atılımı başlatan Türkiye için, Rusya ile askeri-teknik ilişkilerini geliştirme yönünde göstereceği kararlı politika bu yüzden büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’ye günümüzde dünya pazarlarında rekabet etme gücü veren ağır sanayi tesislerinin kurulmasında ve tekstil, petro-kimya, demir-çelik, inşaat gibi sektörlerin gelişmesinde 1930’lu ve 1960-1970’li yıllardaki SSCB’nin katkısı kesinlikle göz ardı edilemez. Türkiye o yıllarda SSCB ile girdiği yakın ilişkiler sonucunda bu tesisleri kazanmakla kalmadı aynı zamanda SSCB’den o yıllardaki ileri teknolojiyi de transfer edip kendisine mal etme imkânı buldu. Aynı zamanda güzlü kuzey komşusuyla politik ilişkilerine de yeni bir ivme kazandırarak dış politikasında yeni açılımlar meydana getirdi. Aradan geçen onlarca yıl sonra Türkiye şimdilerde Rusya’ya aynı konularda teknoloji transferi yapıyor ve Rusya ile ticaretini bu sektörlerin katkısıyla arttırıyor. Aynı durum savunma sanayii için de geçerli olabilir. Türkiye bu yüzden kararlarını almadan önce uzak bir geleceği de düşünerek hareket etmelidir.
* TASAM Rusya (Moskova) Temsilcisi.
Dipnotlar:
- Türkiye-Rusya Federasyonu Avrasya Stratejik Diyalog Toplantısı. 20-22 Ocak 2003: Ankara / Derleyen Nazim Cafersoy, Avrasya-Bir Vakfı, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ankara, 2003. s. 76.
- Milliyet, 24.12.2003.
- Hürriyet, 08.09.2000.
- Bkz.: “Vıstuplenie Prezidenta Rossii V.V. Putina na rossiysko-turetskom delovom forume, Ankara, 6 dekabrya 2004 goda“. RF Devlet Başkanı V.V. Putin’in 6 Aralık 2004 tarihinde Ankara’da Türk-Rus İş Konseyinde yapmış olduğu konuşma). RF Dışişleri Bakanlığı Enformasyon ve Basın Dairesi, 07.12.2004. http://www.mid.ru Putin, hatta bu konuşmasında “Biz daha Sayın Başbakan bu göreve gelmeden önce bu helikopterlere “Erdoğan“ adını verdik“ dedi.
- “Rossiya i Turtsiya zaklyuçili soglaşenie“. (Rusya ve Türkiye anlaşma imzaladılar). Nezavisimoe Voennoe Obozrenie. 10.12.2004.
- O.A. Kolobov, A.A. Kornilov, A.G. Simonyan. Rossiysko-armiyanskie otnoşeniya: istoriçeskiy opıt, strategiçeskie vzovı i perspektivi razvitiya. (Rusya-Ermenistan İlişkileri: Tarihi Tecrübe, Stratejik Meydan Okumalar ve Gelişme Perspektifleri). Nijniy Novgorod-Erivan, İSİ NNGU, 2001, s. 14; Nadejda Spiridonova. “Manevrı Turtsii“. (Türkiye’nin Manevraları). Nezavisimaya Gazeta. 04.04.2000.
- İlya Kedrov, Vladimir Şvarev. “Ankara popolnyayet arsenalı“. (Ankara silah envanterini arttırıyor). Nezavisimoe Voennoe Obozrenie. 28.01.2000.
- Bkz.: “Turetskiy diplomatiçeskiy şag“. (Türk diplomatik adımı). İzvestia, 25.10.2000; Andrey Yaşlavskiy, Vadim Ampelonskiy. “Esli b ya bıl sultan... Putina v Ankare pomestili pod steklo“. (Eğer ben sultan olsaydım... Putin’i Ankara’da cam içinde misafir ettiler). Moskovskiy Komsomolets, 07.12.2004.