Türkiye Afrika’da Fransa’nın Ayağına Basar mı?

Makale

Afrika’ya sık sık kalabalık heyetlerle gösterişli çıkarmalar yapıyoruz. Türkiye’nin her coğrafyada görünürlük kazanması iyi bir şey. Ben AB müzakerelerinin başladığı ...

Afrika’ya sık sık kalabalık heyetlerle gösterişli çıkarmalar yapıyoruz. Türkiye’nin her coğrafyada görünürlük kazanması iyi bir şey. Ben AB müzakerelerinin başladığı 2005 yılının, Afrika yılı ilan edilmesine pek hayret etmiştim. Yine de Türkiye’nin benimsediği yeni Afrika misyonuna hep olumlu baktım. İdeolojik tutumlarla değil, ticaretle, yatırımla, yardımla, doğrudan insanı hedef alan eğitim ve sağlık gibi faaliyetlerle Türkiye’nin Afrika’da bulunması değerli. Kapanan Orta Doğu ve Rusya pazarına karşı Afrika kartını yeniden masaya koyanlara, Türkiye’de yatırım iklimini elverişli bulmayıp, Afrika’daki riskleri göğüslemeye hazır olan girişimcilere, bu yoksul kıtaya emek, teşebbüs ve sermaye aktarmaya hazır her kuruma takdirlerimi sunarım. Ama hangi boşluğu ve kimin izin verdiği kadar doldurabileceğimizi de düşünmeyi ciddi bir sorumluluk kabul ederim.


Fransa’yı Gölgede Bırakmak Mümkün mü?

Bildiğim kadarı ile Fransa’nın, Sahra-altı(sub- Saharan) Afrika’daki etki alanına verdiği önem, dünyanın başka hiç bir bölgesine verdiği önemle kıyaslanamaz. Özellikle Batı Afrika’nın, Fransa’ya coğrafi olarak yakın olması; Aradaki sömürge bağları sona ereli çok olsa bile, Batı Afrika’nın bir Frankofon bölge olması bu yakınlığı besleyen iki faktör.

Evet Fransa bu bölgede her zaman için İngiltere ve ABD ile bir açık ve gizli rekabet içinde olmuştur. Ama Mali gibi çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede bile, Fransa dilde, kültürde, ticarette, günlük yaşantının her alanında ve geçtiğimiz yıllarda görüldüğü gibi ülke güvenliğinde hala etkin bir konumda. Batı Afrika özellikle kriz dönemlerinde Fransa’yı diplomatik, askeri ve mali konularda en doğal çözüm mercii olarak düşünmeye devam etmekte, Fransa’da bu rolü tereddütsüz oynamakta. Bu açıdan hiç bir başka ülke, Sahra-altı Afrika’da Fransa’nın bileğini kolay kolay bükemez.


Sarkozy’den Hollande’a Fransa’nın Yeni Afrika Misyon’u

Afrika, Fransa toplam ihracatının sadece ve sadece %3 ünün aktığı bir bölge.Ama yoksul kıta hala petrol ve doğal kaynaklar açısından Fransa’yı beslemeye devam etmekte. Nijer’deki uranyum rezervleri, Fransa’daki elektrik üretiminin en az dörtte birini güvence altında tutmakta. Fransa artık Sahra-altı Afrika’ya belki daha az mal ihraç ediyor. Ama Fransa eski sömürgelerinin bulunduğu , Sahra-altında şimdi daha çok telekom, liman işletmeciliği, demiryolları yönetimi, taşımacılık, perakende ticaret ve altyapı üretiminde çalışan mütahitlik hizmetleri şirketleri ile arz-ı endam etmekte.

Fransa 2000 li yılların başından beri, Afrika politikasını yeni bir tasarım fırsatı olarak görüyor. Bunda elbette, Afrika’lı işsizlerin tası tarağı toplayıp kapağı Fransa’ya atmasının, yani istenmeyen göçü durdurma çabasının önemli bir payı var. Ama aynı zamanda, geleneksel rakiplerine ilaveten, Çin, Brezilya ve Hindistan gibi yeni sanayileşen ülkelerin başlattıp hızlandırdıkları Afrika çıkarmasının da Fransa tarafından bir tehdid olarak algılanmasının etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Moda dünyasına her zaman altın kalemlerle imza atan Fransa’nın, kendileri modacı tasarımcısı olmasa bile, özel hayatlarında güzel güzel modellerden vazgeçemeyen Sarkozy ve Hollande gibi başkanları, Afrika’ya kendi usluplarınca yeni bir fistan biçmeye çalışıyor.


Sarkozy Sadece Etkiydi. Hollande İyi Etki Olmak İddiasında

Açıkçası burada hemen bir saptama yapmak gerek. Sarkozy çok daha keskin hatlı ve köşeli bir tasarım peşindeydi. Ama Hollande daha yumuşak ve göz batmayan çizgileri tercih ediyor gibi gözüküyor. Bu fark gerçek bir ideolojik tercih farkından mı kaynaklanıyor bilemiyorum. Ancak Hollande’ın bıçak kemiğe dayanınca başvurduğu askeri müdahale dışında, Fransa’nın Sarkozy’den bu yana farklılaşan yaklaşımında, kıtaya demokratik değerlere ve insan haklarına dayalı yönetişim tercih edilmesi telkini var.

Fransa Sahra-altı Afrika’da bunu özellikle artan Çin etkisine karşı bir kalkan olarak kullanmak istiyor gibi. Yoksul kıtadaki etkisini, sadece kendisi gibi konuşan değil, “Avrupa’lı“ gibi düşünen insanlarla ve rejimlerle idame ettirmek istediğini ima ediyor. “Ticaret ikinci planda, mühim olan insanlık ve insan onuru“ gibi bir vurguya duyduğu ihtiyaç, 2008 Capetown zirvesinden bu yana, Fransa’nın yeni Afrika Politikasına hakim. Bu politikadan, Mali, Gabon ve Senegal ne kadar nasibini alıyorsa, Kuzey Afrika’da Cezayir ve Tunus da o kadar nemalanıyor.


Değişimde Libya Faktörü

Hatırlayalım Sarkozy’nin Fransa’sı Kaddafi’nin başına balyoz gibi indi. Sarkozy Libya’ya atmaca gibi saldırdı. ABD nin pis işini de, test etmek istediği Miraj uçakları ile tamamladı. Libya’nın hidrokarbonları Fransa için elbette hep çok değerliydi. Ama Kaddafi’nin Sahra-altı Afrika ülkeleri üzerindeki etkisi de tahammül edemediği bir etkiydi. Allah taksiratını affetsin Kaddafi o ülkeleri, akıttığı paralar sayesinde ipteki kuklalar gibi yönetiyor ve Batı karşıtı bir söylemin peşinden sürüklüyordu. Elize sarayının bahçesine çadır da kurdu. Sarkozy’yi içinden intikam yemini ederken diş gıcırdata gıcırdata gülümsemeye de zorladı. Şimdi Kaddafi yok. Libya 2-3 parça. Ama Libya’nın bıraktığı boşluğu doldurmak lazım. Şimdi Fransa biraz da bunun peşinde. Ekonomik kriz belini bükmüş olabilir. Afrika’ya verdiği yardımlar istendiği gibi artmadı. Ama şimdi yumuşak gücü, gerektiğinde askeri güçle destekleyip, büyük ölçüde yumuşak söylemle Afrika’ya daha fazla nüfuz etmeye çalışan bir Fransa görüyoruz. Gine, Fildişi Sahili, Senegal, Niger ve Moritanya’ya insani yardımları ikili bazda sürüyor. Bunların hızla daha demokratik ve insan haklarına saygılı olmasını ısrarla vurguluyor. Geri kalan Sahra altı ülkelere, küresel fonlarla katkıda bulunarak yardımı tercih ediyor. Bu da bir strateji değişimi tabii.Bunun da adını “Uluslararası Dayanışma“ koymuş durumda.

Ve Türkiye’nin Afrika’daki Artan Görünürlüğü ile İlgili Sınırlar

Fransa şimdilik Türkiye’ye önem vermiyor gözüküyor. O hala Çin’e dikkatle bakıyor. Ayrıca Türkiye’yi Orta Doğu ve Afrika’ya biraz da Fransa itti. AB ye uzak olsun da nereye giderse gitsin cakasıyla. Bir süre Türkiye’nin yoksul kıtaya kattığı iktisadi dinamizmi övdü de. Bunun etrafındaki ılımlı İslam kılıfına da ses çıkarmadı. Zaten ticaret hacmi artsa bile Afrika’nın bir çok ülkesine dahi ticaret açığı veren Türkiye, Fransa’ya ne kadar tehdid olabilir ki. Ama Fransa için taşeronluk yapmadıkça, kendi başına oralara yatırıma giden Türk yatırımcı, Fransa’ya potansiyel bir başka tehdid. İslami ideolojiye aşırı vurgu, Fransa’nın demokrasi ve insan hakları paketine uzak ve en önemlisi Türkiye’nin, Afrika’ya terör ile mücadelede destek vereceği konusundaki yeni söylemi, Fransa’nın Sahra-altındaki askeri rolüne aslında rakip olmasa bile rakip. Beceriririz beceremeyiz o ayrı mesele. Ama Türkiye yerine getiremeyeceği sözleri verirken bunun hangi noktada ciddiye alınacağını düşünmeli. Yoksa bu Tunus ordusuna, Kara Kuvvetleri Dikimevi’ nde dikilen üniforma satıp, Gambia piyadelerini “Yaylalar yaylalar“ diye dağ bayır koşturmaya benzemez. Nasırlara dikkat. Acıtmaya başlamasın ki biz de yolumuza rahat devam edelim.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2781 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1117
TASAM Avrupa 23 651
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 296
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Makale, Türk dış politikasının şekillenmesinde güvenlik kültürünün önemli bir rol oynadığını incelemektedir. Güvenlik kültürü, uzun dönemli yapısal ve kısa dönemli konjonktürel faktörlerden etkilenir. Uzun dönemli yapısal faktörler arasında Türkiye’nin kurucu ideolojisi, coğrafi koşulları ve tarihse...;

Ortadoğu, Osmanlı hakimiyeti altında dört yüzyıl boyunca barış ve istikrarın hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından bu düzen sona ermiş ve bölge, büyük devletlerin güç mücadelelerinin etkisiyle zayıf, istikrarsız ve geri kalmış bir yapıya bürünmüştür. Soğuk Savaş’ın son...;

Dünya sanki “delilik yürüyüşü“ne çıktı. “Topal ördek“ Biden ve ABD’nin dümen suyundaki İngiltere ile Fransa, Ukrayna’ya, Rusya’yı uzun menzilli ABD ve İngiliz-Fransız füzeleriyle vurma izni verdiler. Putin de Nükleer Doktrin’i, Rusya’nın nükleer veya konvansiyonel füzelerle vurulması halinde, sadece...;

Teknopolitik, teknolojinin dünya siyasetinde ve toplumsal yapıda oynadığı yeni rolü anlamak için kullanılan bir kavram. Bu kavram, teknolojinin ekonomik, politik ve kültürel dinamikleri nasıl dönüştürdüğünü ve yeni bir dünya düzeni inşa etmekte olduğunu anlatıyor. Teknoloji, artık sadece bir araç de...;

Küresel ölçekte bir “Türkiye Markası” olan 10. İstanbul Güvenlik Konferansı (İGK) 2024, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Teknopolitik Yeni Dünya Güvenliğin Güvenliği: Akıl, Nesil, Aile, İnanç ve Devlet Güvenliği” ana teması altında 21-22 Kasım 2024 tarihinde İstanbul’da W...;

Bu navigasyon planı iki stratejik sonla bitiyor: 2027’de Çin Halk Cumhuriyet’i ile olası savaşa karşı hazır olmak ve donanmanın uzun dönem avantajlarını iyileştirmek. Biz bu olası sonlarla karşılıklı iki zorlayıcı yollarla çalışacağız: Proje 33’ü uygulamak ve donanmasının ortak savaş ekosistemine k...;

Bu çalışmada İran’ın Nükleer enerji çalışmaları üzerine uluslararası düzeyde nasıl karşılandığı ve etkileri analiz edilmiştir. ‘’İran'ın Nükleer Enerji Politikası ve Yansımaları ‘’ ve ‘’İran’ın Nükleer Programı ve Türkiye’’ makaleleri değerlendirilmiş nükleer enerji tarihi, dış politikaya vurumu ve ...;

Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) kuranlar Mustafa Kemal Atatürk gibi bir asker değil, zengin iş adamlarıydı. 1773’te Boston Limanı’nda başlayan isyanın (Çay Partisi) nedeni, Fransa ve Hint savaşları nedeniyle kasası boşalan İngiltere’nin kolonilerde çay vergisini artırmasıydı. ;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

9. İstanbul Güvenlik Konferansı (2023)

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.