Konu başlığından da anlaşılacağı üzere konuşmamda APEC ve ASEAN özelinde Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’nın küresel ve bölgesel örgütlerin karar mekanizmaları üzerindeki etkisini değerlendirmeye çalışacağım.
Öncelikle başlıkta STK olarak yer alan kuruluşlar için literatürde farklı ifadelerin (hükümet-dışı örgütler-NGO, gönüllü örgütler, üçüncü sektör, demokratik kitle örgütleri vs.) kullanılabildiğini belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Dolayısıyla henüz kavramlaştırılmaları ve tanımlanmaları üzerinde bile tam bir mutabakat sağlanamamışken bu kuruluşların küresel ve bölgesel örgütler üzerindeki etkilerini tüm netliği ile ortaya koymanın kolay olmadığı gerçeğini saklı tutarak konuşmamda öncelikle genel anlamda küresel ve bölgesel örgütler ile STK’lar arasındaki ilişkinin niteliğinden, daha sonra da APEC ve ASEAN özelinde STK’ların etkisinden bahsedeceğim.
Küresel ve bölgesel örgütler ile STK’lar arasındaki ilişkinin temelini karşılıklı bilgi alışverişi ve tecrübelerin aktarımı oluşturmaktadır. STK’ların kendi ilgi sahalarına giren konulardaki bilgiye daha kolay ulaşabildiği ve bu bilgileri daha hızlı bir şekilde kullanılabilir hale getirip aktarabildiğinden yola çıkarak, bazı uluslararası ve bölgesel örgütler kendi gündem ve politikalarını belirlerken söz konusu STK’ların birikiminden yararlanmaktadır. Öte yandan böyle bir etkileşim ve ilişki STK’lar için de “örgütlerin karar mekanizmasına etki“ ve “küresel ve bölgesel düzeyde kendi varlıkları konusundaki farkındalığı artırma“ şeklinde geri bildirimi olan faydalı bir hale dönüşebilmektedir.
Sözü edilen bu karşılıklı ilişki, resmi ve kurumsal bir yapı çerçevesinde şekillendirilebildiği gibi çoğu zaman gayri-resmi toplantılar ve proje destekli işbirliği yoluyla gayri-resmi yollarla da sağlanmaktadır. Kurumsal olarak yapılandırılmayan, herhangi bir yaptırımla da desteklenmeyen böyle bir ilişkide de çoğu zaman şeffaflık, açıklık, karşılıklı anlayış ve algıların uyuşması ilişkinin temelini oluşturmaktadır. Uygulama düzeyinde kurumsal bir kimlik kazanmamış olsa da küresel ve bölgesel örgütlerle STK’lar arasında bu ilişki öncelikle oldukça fazla çalışana sahip ve çoğu zaman da raporlar yoluyla örgütlerin gündeminin oluşmasına önayak olan sekreterlikler vasıtasıyla yürütülmektedir.
Öte yandan, küresel ve bölgesel örgütler ile STK’lar arasındaki ilişkinin her zaman yukarıda sözü edildiği gibi çıkarların uyuştuğu, karşılıklı bilgi alışverişi ve tecrübe paylaşımı neticesinde ortak paydanın kolayca sağlandığı bir zemin üzerine inşa edildiğini varsaymak da doğru değildir. STK’lar işin doğası gereği daha tarafsız, objektif ve kendi çalışma sahalarında aktif politika izleme ve sözlerini dinletme konusunda kararlı olmaları hasebiyle zaman zaman kendi ilgi alanlarda birtakım girişimlerde bulunan, belli kararlar alan küresel ve bölgesel örgütlerle ters düşüp gerek protesto gösterileri düzenleyerek ve gerekse de dünya kamuoyunu farklı yollarla harekete geçirerek örgütleri baskı altına almakta, hatta belli kararların alınmasını engellemektedir. Ancak hangi yolla olursa olsun (diyalog ve paylaşım ya da protesto ve baskı) taraflar arasındaki yapıcı etkileşimin sürmesinin her iki taraf açısından da önemli olduğu açıktır. Nitekim yapılan çalışmalar STK’lar ile daha fazla ilişki içinde olmayı seçen örgütlerin dünya kamuoyu algılamaları üzerinden bir değerlendirme yapıldığında daha güvenilir ve üretken oldukları görülmektedir. Bu güvenin temelinde de STK’lar ile belli bir ilişki düzlemi kuran örgütlerin daha şeffaf, işbirliğine daha açık, kamuoyunu doğrudan ilgilendiren konulara daha ilgili oldukları varsayımı yer almaktadır. Sonuç olarak bu tür bir ilişkinin ürünü olan sonuçların ve kararların da daha fazla görüşün bileşkesini yansıtması dolayısıyla daha güvenilir ve uygulamada daha etkin olduğu kabul edilmektedir.
Bu kısa genel değerlendirme sonrasında konuya APEC ve ASEAN özelinde bakıldığında ise STK’lar ile ilişkiler açısından iki farklı yaklaşımın varlığından söz edilebilir.
APEC (Asia-Pacific Economic Cooperation)’in STK’lar ile ilişkileri düzenleyen kurumsal bir mekanizması bulunmamasına rağmen, çalışmalarında insan, işçi, kadın ve çevre vs. hakları konusunda çalışan kuruluşların etkisini yadsımak mümkün değildir. APEC içinde yer alan farklı gruplar ve çalışılan konular arasında STK’ların etkisi en çok cinsiyet araştırmaları, çevre, tarım, teknik işbirliği ve insan kaynaklarında görülmektedir.
Yine APEC’in kurumsal yapısına dâhil APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu (APEC Study Centers Consortium) ve APEC İş Danışma Konseyi (APEC Business Advisory Council) de benzer bir işlev görmektedir. 1993 yılında APEC liderlerinin APEC’e üye ekonomilerdeki (member economies) üniversite ve araştırma enstitüleri (sayıları bugün 100’ü bulmuş durumda) arasında APEC Çalışma Merkezleri ağı kurulması kararı ile temelleri atılan APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu her yıl ev sahibi ekonomide (host economy) gerçekleştirilen yıllık konferanslar yoluyla akademisyen ve araştırmacılara özellikle bölgesel işbirliği alanlarının belirlenmesi ve tartışılması için bir forum oluşturmaktadır. 26-27 Mayıs 2012’de Kazan’da gerçekleştirilen yıllık APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu Konferansı’nın gündemi örneğin APEC 2012 önceliklerine (ticaret ve yatırımın serbestleştirilmesi, bölgesel ekonomik entegrasyon, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, güvenilir arz zincirlerinin oluşturulması, yenilikçi büyüme desteklenmesi için yoğun işbirliği) göre belirlenmiştir. APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu Konferansı’nın 2013 yılındaki toplantısı ise 26-27 Temmuz 2013 tarihlerinde Cakarta’da gerçekleştirilecek ve Bogor Hedeflerinin gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme, bağlantısallık ve altyapı finansmanı gibi konuları kapsayacaktır. Yine Konsorsiyum 13-14 Temmuz 2009’da (2009 yılı APEC’in kuruluşunun 20.yılı) düzenlediği yıllık konferansın konu başlığını “20.Yılında APEC: Gelecek On Yıla Bakış“ olarak seçmiş ve akademisyenlerin gelecek on yılda APEC’in gündeminin oluşturulması hakkındaki görüşlerini açıkça ortaya koymalarına imkân sağlamıştır.
Yukarıda sözü edildiği gibi APEC ile STK’ların ilişkisi açısından önemli olan ikinci oluşum ise APEC İş Danışma Konseyi (APEC Business Advisory Council)’dir. Konsey, APEC liderlerinin iş dünyası ve temsilcilerinin görüşlerinin APEC çalışma gündeminin ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğinden hareket etmeleri sonucunda aldıkları kararla 1995 yılında kurulmuştur. Bir özel sektör oluşumu olan Konsey, yıllık diyaloglar vasıtasıyla APEC liderlerine önerilerde bulunmakta, APEC yetkililerine iş dünyasının öncelikleri ve kaygıları hakkında bilgi vermektedir. 2-8 Eylül 2012’de Vladivostok’da gerçekleştirilen toplantıda Konsey çalışma gruplarının yıl içindeki faaliyetlerini ve başarılarını ortaya koymuştur. Zaman içerisinde Konsey’in pek çok önerisi (Asya Pasifik Serbest Ticaret Alanı fikri dâhil) APEC’in eylemi haline gelmiştir.
Öte yandan APEC’in çalışmalarında dünya üzerinde serbest ticaret ve küreselleşmenin belli başlı konular (iş dünyası, çevre, güvenlik vs.) üzerindeki etkisini araştıran STK’lar (The Nautilus Institute, APEC EduNet, alt.APEC, APEC-NGO gibi) arasında çalışmalarını doğrudan APEC bölgesine yönlendiren STK’ların etkisinin önemli olduğu da unutulmamalıdır.
STK’ların ASEAN (Association of Southeast Asian Nations) ile ilişkisi incelendiğinde ise APEC’den farklı bir yaklaşım benimsendiği görülmektedir. Siyasi, ekonomik, kültürel, tıbbi, teknik vs. işbirliği konularında ASEAN’ın amaç ve hedeflerinin gerçekleşmesine yardım etmek, bu hedefleri güçlendirmek ve yüceltmek için örgütlenmiş STK’lar (yalnız ASEAN üyesi ülkelerin vatandaşlarına açık) ASEAN’a bağlanabilmektedir (affiliate). ASEAN’a bağlanmak isteyen STK, ASEAN’ın STK’lar ile ilişkilerinin çerçevesini oluşturan “ilkeler bütününe“ uygun şekilde gereklilikleri yerine getirmek zorundadır. ASEAN’a bağlanan STK (bugün 58 tane bu tür STK var-ASEAN Chambers of Commerce and Industry, ASEAN Law Association, ASEAN NGO Coalition on Aging, ASEAN Business Forum gibi) ) ASEAN’ın Sekreterliği ile kurduğu çalışma bağı ile yazılı bildirimlerde (öneri vs.) bulunabilmekte, ASEAN çalışmalarına katılabilmekte ve böylece birey-odaklı ASEAN Topluluğu oluşturma çabasına katkı sağlayabilmektedir.
Sonuç olarak, ilişki düzlemi oluşturma konusunda küresel ve bölgesel örgütler hangi yaklaşımı (kurumsal, gayri-resmi vs.) benimsemiş olurlarsa olsun STK’ların karar mekanizmaları üzerindeki etkilerinin önemli olduğu ve önümüzdeki dönemde STK’ların giderek daha da artan bir biçimde küresel ve bölgesel örgütlerin çalışma sahalarına müdahil olacakları yadsınamaz bir gerçektir.
Öncelikle başlıkta STK olarak yer alan kuruluşlar için literatürde farklı ifadelerin (hükümet-dışı örgütler-NGO, gönüllü örgütler, üçüncü sektör, demokratik kitle örgütleri vs.) kullanılabildiğini belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Dolayısıyla henüz kavramlaştırılmaları ve tanımlanmaları üzerinde bile tam bir mutabakat sağlanamamışken bu kuruluşların küresel ve bölgesel örgütler üzerindeki etkilerini tüm netliği ile ortaya koymanın kolay olmadığı gerçeğini saklı tutarak konuşmamda öncelikle genel anlamda küresel ve bölgesel örgütler ile STK’lar arasındaki ilişkinin niteliğinden, daha sonra da APEC ve ASEAN özelinde STK’ların etkisinden bahsedeceğim.
Küresel ve bölgesel örgütler ile STK’lar arasındaki ilişkinin temelini karşılıklı bilgi alışverişi ve tecrübelerin aktarımı oluşturmaktadır. STK’ların kendi ilgi sahalarına giren konulardaki bilgiye daha kolay ulaşabildiği ve bu bilgileri daha hızlı bir şekilde kullanılabilir hale getirip aktarabildiğinden yola çıkarak, bazı uluslararası ve bölgesel örgütler kendi gündem ve politikalarını belirlerken söz konusu STK’ların birikiminden yararlanmaktadır. Öte yandan böyle bir etkileşim ve ilişki STK’lar için de “örgütlerin karar mekanizmasına etki“ ve “küresel ve bölgesel düzeyde kendi varlıkları konusundaki farkındalığı artırma“ şeklinde geri bildirimi olan faydalı bir hale dönüşebilmektedir.
Sözü edilen bu karşılıklı ilişki, resmi ve kurumsal bir yapı çerçevesinde şekillendirilebildiği gibi çoğu zaman gayri-resmi toplantılar ve proje destekli işbirliği yoluyla gayri-resmi yollarla da sağlanmaktadır. Kurumsal olarak yapılandırılmayan, herhangi bir yaptırımla da desteklenmeyen böyle bir ilişkide de çoğu zaman şeffaflık, açıklık, karşılıklı anlayış ve algıların uyuşması ilişkinin temelini oluşturmaktadır. Uygulama düzeyinde kurumsal bir kimlik kazanmamış olsa da küresel ve bölgesel örgütlerle STK’lar arasında bu ilişki öncelikle oldukça fazla çalışana sahip ve çoğu zaman da raporlar yoluyla örgütlerin gündeminin oluşmasına önayak olan sekreterlikler vasıtasıyla yürütülmektedir.
Öte yandan, küresel ve bölgesel örgütler ile STK’lar arasındaki ilişkinin her zaman yukarıda sözü edildiği gibi çıkarların uyuştuğu, karşılıklı bilgi alışverişi ve tecrübe paylaşımı neticesinde ortak paydanın kolayca sağlandığı bir zemin üzerine inşa edildiğini varsaymak da doğru değildir. STK’lar işin doğası gereği daha tarafsız, objektif ve kendi çalışma sahalarında aktif politika izleme ve sözlerini dinletme konusunda kararlı olmaları hasebiyle zaman zaman kendi ilgi alanlarda birtakım girişimlerde bulunan, belli kararlar alan küresel ve bölgesel örgütlerle ters düşüp gerek protesto gösterileri düzenleyerek ve gerekse de dünya kamuoyunu farklı yollarla harekete geçirerek örgütleri baskı altına almakta, hatta belli kararların alınmasını engellemektedir. Ancak hangi yolla olursa olsun (diyalog ve paylaşım ya da protesto ve baskı) taraflar arasındaki yapıcı etkileşimin sürmesinin her iki taraf açısından da önemli olduğu açıktır. Nitekim yapılan çalışmalar STK’lar ile daha fazla ilişki içinde olmayı seçen örgütlerin dünya kamuoyu algılamaları üzerinden bir değerlendirme yapıldığında daha güvenilir ve üretken oldukları görülmektedir. Bu güvenin temelinde de STK’lar ile belli bir ilişki düzlemi kuran örgütlerin daha şeffaf, işbirliğine daha açık, kamuoyunu doğrudan ilgilendiren konulara daha ilgili oldukları varsayımı yer almaktadır. Sonuç olarak bu tür bir ilişkinin ürünü olan sonuçların ve kararların da daha fazla görüşün bileşkesini yansıtması dolayısıyla daha güvenilir ve uygulamada daha etkin olduğu kabul edilmektedir.
Bu kısa genel değerlendirme sonrasında konuya APEC ve ASEAN özelinde bakıldığında ise STK’lar ile ilişkiler açısından iki farklı yaklaşımın varlığından söz edilebilir.
APEC (Asia-Pacific Economic Cooperation)’in STK’lar ile ilişkileri düzenleyen kurumsal bir mekanizması bulunmamasına rağmen, çalışmalarında insan, işçi, kadın ve çevre vs. hakları konusunda çalışan kuruluşların etkisini yadsımak mümkün değildir. APEC içinde yer alan farklı gruplar ve çalışılan konular arasında STK’ların etkisi en çok cinsiyet araştırmaları, çevre, tarım, teknik işbirliği ve insan kaynaklarında görülmektedir.
Yine APEC’in kurumsal yapısına dâhil APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu (APEC Study Centers Consortium) ve APEC İş Danışma Konseyi (APEC Business Advisory Council) de benzer bir işlev görmektedir. 1993 yılında APEC liderlerinin APEC’e üye ekonomilerdeki (member economies) üniversite ve araştırma enstitüleri (sayıları bugün 100’ü bulmuş durumda) arasında APEC Çalışma Merkezleri ağı kurulması kararı ile temelleri atılan APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu her yıl ev sahibi ekonomide (host economy) gerçekleştirilen yıllık konferanslar yoluyla akademisyen ve araştırmacılara özellikle bölgesel işbirliği alanlarının belirlenmesi ve tartışılması için bir forum oluşturmaktadır. 26-27 Mayıs 2012’de Kazan’da gerçekleştirilen yıllık APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu Konferansı’nın gündemi örneğin APEC 2012 önceliklerine (ticaret ve yatırımın serbestleştirilmesi, bölgesel ekonomik entegrasyon, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, güvenilir arz zincirlerinin oluşturulması, yenilikçi büyüme desteklenmesi için yoğun işbirliği) göre belirlenmiştir. APEC Çalışma Merkezleri Konsorsiyumu Konferansı’nın 2013 yılındaki toplantısı ise 26-27 Temmuz 2013 tarihlerinde Cakarta’da gerçekleştirilecek ve Bogor Hedeflerinin gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme, bağlantısallık ve altyapı finansmanı gibi konuları kapsayacaktır. Yine Konsorsiyum 13-14 Temmuz 2009’da (2009 yılı APEC’in kuruluşunun 20.yılı) düzenlediği yıllık konferansın konu başlığını “20.Yılında APEC: Gelecek On Yıla Bakış“ olarak seçmiş ve akademisyenlerin gelecek on yılda APEC’in gündeminin oluşturulması hakkındaki görüşlerini açıkça ortaya koymalarına imkân sağlamıştır.
Yukarıda sözü edildiği gibi APEC ile STK’ların ilişkisi açısından önemli olan ikinci oluşum ise APEC İş Danışma Konseyi (APEC Business Advisory Council)’dir. Konsey, APEC liderlerinin iş dünyası ve temsilcilerinin görüşlerinin APEC çalışma gündeminin ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğinden hareket etmeleri sonucunda aldıkları kararla 1995 yılında kurulmuştur. Bir özel sektör oluşumu olan Konsey, yıllık diyaloglar vasıtasıyla APEC liderlerine önerilerde bulunmakta, APEC yetkililerine iş dünyasının öncelikleri ve kaygıları hakkında bilgi vermektedir. 2-8 Eylül 2012’de Vladivostok’da gerçekleştirilen toplantıda Konsey çalışma gruplarının yıl içindeki faaliyetlerini ve başarılarını ortaya koymuştur. Zaman içerisinde Konsey’in pek çok önerisi (Asya Pasifik Serbest Ticaret Alanı fikri dâhil) APEC’in eylemi haline gelmiştir.
Öte yandan APEC’in çalışmalarında dünya üzerinde serbest ticaret ve küreselleşmenin belli başlı konular (iş dünyası, çevre, güvenlik vs.) üzerindeki etkisini araştıran STK’lar (The Nautilus Institute, APEC EduNet, alt.APEC, APEC-NGO gibi) arasında çalışmalarını doğrudan APEC bölgesine yönlendiren STK’ların etkisinin önemli olduğu da unutulmamalıdır.
STK’ların ASEAN (Association of Southeast Asian Nations) ile ilişkisi incelendiğinde ise APEC’den farklı bir yaklaşım benimsendiği görülmektedir. Siyasi, ekonomik, kültürel, tıbbi, teknik vs. işbirliği konularında ASEAN’ın amaç ve hedeflerinin gerçekleşmesine yardım etmek, bu hedefleri güçlendirmek ve yüceltmek için örgütlenmiş STK’lar (yalnız ASEAN üyesi ülkelerin vatandaşlarına açık) ASEAN’a bağlanabilmektedir (affiliate). ASEAN’a bağlanmak isteyen STK, ASEAN’ın STK’lar ile ilişkilerinin çerçevesini oluşturan “ilkeler bütününe“ uygun şekilde gereklilikleri yerine getirmek zorundadır. ASEAN’a bağlanan STK (bugün 58 tane bu tür STK var-ASEAN Chambers of Commerce and Industry, ASEAN Law Association, ASEAN NGO Coalition on Aging, ASEAN Business Forum gibi) ) ASEAN’ın Sekreterliği ile kurduğu çalışma bağı ile yazılı bildirimlerde (öneri vs.) bulunabilmekte, ASEAN çalışmalarına katılabilmekte ve böylece birey-odaklı ASEAN Topluluğu oluşturma çabasına katkı sağlayabilmektedir.
Sonuç olarak, ilişki düzlemi oluşturma konusunda küresel ve bölgesel örgütler hangi yaklaşımı (kurumsal, gayri-resmi vs.) benimsemiş olurlarsa olsun STK’ların karar mekanizmaları üzerindeki etkilerinin önemli olduğu ve önümüzdeki dönemde STK’ların giderek daha da artan bir biçimde küresel ve bölgesel örgütlerin çalışma sahalarına müdahil olacakları yadsınamaz bir gerçektir.