Türkiye ve Dünyanın 2016 Yılı

Makale

Türkiye ve Dünyanın 2016 Yılı...

Giriş
2016 yılının dünya ve Türkiye tarihinde radikal siyasi değişimlere yol açması için oldukça fazla nedenimiz var. Son bir yılda yani 2015 yılında yaşananlar, 2016 yılının oldukça kırılgan ve çatışmalar ile dolu geçeceğini göstermektedir. ABD’nin son sekiz yıldan bu yana devam eden küresel ekonomik kriz sonrasında, dünya ekonomisinin kontrolünü ele geçirdiğini söyleyebiliriz. Başkan Obama’nın iktidarında geçen altı yılı aşkın zamanda uyguladığı dengeli askeri stratejiler, hem ABD ekonomisinin toparlanmasını, hem de dünyada daha barışçı bir imajın yerleşmesini sağlamıştır. Bu dönemde ABD, doğrudan kendi askerleri yerine bölgesel güçleri kullanarak siyasi hedeflerini ele geçirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken küresel bağlamda çok büyük hatalar da yapmıştır. Son beş yılda yaşanan ve 2015’e damgasını vuran gelişmeler bu hatalı politika ve stratejilerin sonucudur. Büyük olasılıkla 2016’da bunların acısını çekeceğiz. Nedir bunlar?


Dünyayı Sarsan Olaylar
Birincisi; Irak’tan askeri gücünü çekerken (2009) burada bıraktığı güç boşluğudur. Bu boşluktan keşmekeş ve bu keşmekeşten de bugün durdurulmaya çalışılan IŞİD doğmuştur.

İkincisi; Libya’ya askeri müdahaleye (2011) yeşil ışık yakmasıdır. Bu müdahale sonrası Libya’da ve komşusu Tunus’u ve Mısır’ı da etkileyen radikal siyasal İslam projeleri öne çıkmıştır.

Üçüncüsü; İran’ın bölgedeki nüfuz alanını daraltmak ve İsrail’in güvenliğini öne çıkaran proje kapsamında Suriye’deki İran yanlısı rejimin devrilmesini (2012) sağlamaktı.

Dördüncüsü; Ukrayna’daki Rusya yanlısı iktidar devirerek (2013) Ukrayna’yı NATO üyesi yapma teşebbüsüdür. Bu projenin amacı Rusya’yı güney Avrupa ve Karadeniz’den izole ederek kıta içine sıkıştırmaktı. Ancak geri tepen proje Kırım’ın Rusya’ya bağlanması ile sona erdi.

Bunlardan Ukrayna Krizini ayrı bir yere koymak gerekir. Bu kriz sonrası askeri bir müdahale için hazır olmayan veya cesaret edemeyen ABD, ekonomik tedbirlere başvurdu. Bunlardan en önemlisi petrol fiyatlarını düşürmek oldu. 145 dolardan bugün 40 dolarlı fiyatlara inmiş vaziyette. Bu sayede Rusya’nın petrol geliri üçte iki oranında azaldı. Küresel seviyede oturmuş bir siyasi ve askeri denge varken, neden yeni bir Soğuk Savaş ortamı yaratıldı? Çünkü dünya silah üreticilerinin satışları 2008’den bu yana yerinde sayıyordu. Yeni pazarlar için, çatışma ve güvenlik korkusu gerekiyordu. Ukrayna krizi bunu küresel hale getirdi. Suriye’de, Somali’de, Yemen’de, Irak’ta, Libya’da, Afrika’nın birçok ülkesinde devam eden çatışmalar silah endüstrisi için büyük Pazar olmaya devam ederken, Polonya, Ukrayna, Baltık ülkeleri, Romanya, Bulgaristan, Suudi Arabistan, Körfez gibi ülkeler güvenlik korkusu ile süratle silahlanıyorlar. Dünyayı yöneten Finans-Kapital Sistem, petrol fiyatlarını düşürürken silah şirketleri ile karını katlıyor. Silahlanma yarışı Sovyetlerin çöküş nedenlerinden en önde geleni idi. Rusya da aynı tuzağa düşebilir. Çöküş öncesi verilere bir göz atalım.

ABD Savunma bütçesi 1980’de 134 milyar dolardı. 1989’da 253 milyar dolara çıkarıldı. Bu artış ABD GSMH’nin %7 si idi. Bu yarışı sürdürebilmek için Sovyetler Birliği ise 1980’lerin ilk yarısında savunma bütçesi için kullandığı GSMH’nin % 22 sini, % 27’ye çıkarmak zorunda kalmıştı. Bunu halkın ihtiyaçlarını 1980’ler seviyesinde dondurarak yapabilmişti. [1] Bu bağlamda zaten kritik ekonomik şartlardaki Rusya’nın aşırı silahlanması toplumsal dengesini etkileyebilir. Bir başka bakış açısı ile küresel bir çatışma ortamından Rusya’nın da fayda sağladığı görülmektedir. Rusya azalan petrol gelirlerini silah satışları ile dengeleme olanağına sahip gibi gözüküyor. SIPRI[2] 2014 verilerine Rusya’nın satışları bir önceki yıla göre % 50 oranında arttı.[3] 2014 yılında en çok silah satan ülke ABD’nin silah satış gelirleri 23,7 milyar dolar, ikinci sıradaki Rusya 10 milyar dolar. En çok silah satın alan ülke 6,5 milyar dolar ile Suudi Arabistan. En çok silah satılan bölge Ortadoğu oldu. [4] Dünyayı yöneten Finans Kapital Sistem, 2013 yılından itibaren Amerikan askeri endüstrisini öne çıkaran politikalarla, hem kendi bütçesini sağlamlaştırmış hem de karını katlayarak artırmaya başlamıştır. Bu nedenle, Ukrayna ve Suriye Krizi kurgulanarak dünya yeni bir Soğuk Savaş’ın içine sokulmuştur. Eskisine göre en önemli fark henüz bloklaşmanın tamamlanmamış olmasıdır. Kaygan bir siyasi zeminde Türkiye de dâhil ülkelerin çoğu nereye yöneleceğini bilmemektedir.


Yeni Yıl İçin Küresel Gerçekler
Görüldüğü üzere ABD’nin son altı yıl içindeki bütün proje ve stratejilerinin hiç biri hedefine ulaşamamıştır. Aksine, bu hatalar Rusya’nın yeniden Akdeniz’e ve Ortadoğu’ya daha kararlı ve sonuç alıcı plan ve stratejiler ile dönmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, ABD’nin hatalı politika ve stratejilerinden kaynaklanan küresel gerçekleri de sıralamak gerekir. Çünkü bu gerçekler, 2016 yılında yaşanması olası olayların da hem nedeni hem de sonucu olacaktır.

ABD’nin dünyadaki siyasi liderliğine olan güven sarsılmıştır. Çünkü başlangıçta açık ve net destek verdiği Gürcistan, Ukrayna ve Irak’ın hali meydandadır. Aynı durum Pasifik’te de mevcuttur. ABD, Çin’in yeni girişimlerine karşı bölgedeki müttefiklerine yeterince güvence vermekten uzaktır. Tehlikenin farkında olan Tayvan ve Japonya, Çin ile ilişkilerini dengelemeye çalışmaktadır.

NATO’nun bütünsel bir çerçevede hareket etme yeteneğinin kalmadığı ortaya çıkmıştır. Artık NATO değil, ABD’nin liderliğinde Koalisyon İttifakı mekanizması devreye girmiştir. Böylece üyeler NATO Sözleşmesinin beşinci maddesinde yer alan ortak hareket etme mecburiyetinden kurtulmuşlardır. NATO’nun caydırıcılığı giderek azalmaktadır.

Rusya, ABD’nin dolaylı stratejilerine hızlı ve kararlı aksiyonlarla cevap vererek caydırıcılığını ve güvenilirliğini artırmıştır.

Rusya, ABD ve müttefiklerinin ortak karar alma sürecindeki zafiyetinden kaynaklanan Suriye’deki güç boşluğunu süratle doldurmuştur. Böylece Ortadoğu’da söz sahibi olma hakkına kavuşmuştur.

Rusya’nın 2016 yılında ABD ve müttefiklerinin kararsız ve dağınık durumundan istifade edeceği, bu bağlamda Ortadoğu, Kafkasya ve Karadeniz başta olmak üzere daha radikal askeri ve ekonomik stratejilere başvuracağı beklenebilir. Rusya’nın uluslararası mahkemelerin kararlarını reddeden yeni bir yasayı yürürlüğe koyması bu olasılığı güçlendirmektedir.[5]

Ortadoğu’da 15 Aralık 2015’te terörle mücadele etmek üzere İslam Ordusu kurulma çalışmaları başlatılmıştır. [6]Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 34 ülke[7] projeye evet demiştir. Proje şimdilik kâğıt üzerindedir. İslam’ın terörle ilişkilendirme imajını silmeye yönelik gibi gözükmektedir. Böylece Türkiye gibi bir NATO ülkesi, din ve mezhep merkezli uluslararası başka bir askeri ittifaka ilk defa katılmaktadır. Bu katılımın, ne kadar doğru olduğunu zaman gösterecektir.

Suriye bu yıl içinde parçalanarak birkaç devlete ayrılacaktır. Bu yeni siyasi yapılanmaya İsrail’in de isteklerini dikkate alarak ABD ve Rusya karar verecektir. Bu yapılanmada Rusya’nın Suriye topraklarındaki askeri üs ve limanlarını koruyacağı beklenmelidir.

Eğer İran ikna edilebilirse, Yemen’deki çatışmalar 2016 yılı içinde sona erebilir

Suriye’ye barış gelirse, doğu Akdeniz’deki enerji proje savaşları başlayacaktır. Bu bağlamda Kıbrıs’ın da öne çıkması beklenmelidir.

Ortadoğu’daki mezhebe dayalı monarşilerin kendilerini yenileme ve demokrasiye geçme olasılığı hemen hemen yok gibidir. Bu bağlamda Ortadoğu’da parçalanan veya bölünen monarşi veya etnik topluluklarda yeniden bir manda yönetimi düşünülmelidir.


Türkiye’nin 2016 Yılı: Gerçekler - Öneriler
Batı’nın Türkiye’nin Lozan’da kabul ettirdiği sınırlar dışında en küçük bir toprak veya imtiyaz kazanmasına izin vermeyeceği unutulmamalıdır. Cumhuriyet tarihinde imtiyaz kazandığımız tek bölge Kıbrıs’tır. Bu nedenle Kıbrıs Türkiye için hem jeopolitik hem de psikolojik olarak çok önemli bir coğrafyadır. 40 senedir her türlü ihtiyacı Türkiye tarafından karşılanan KKTC 2015’te dünyada bir ilk olan proje ile suya da kavuşmuştur.

Yunanistan ve Güney Kıbrıs Yönetiminin, Kıbrıs sorununu çözmede Türk tarafını tatmin edecek adil, sürdürülebilir ve güven verici bir çözüme razı olacağını düşünmek tarihten ders almamak ve hayal kurmak demektir. Kıbrıs 40 senedir iki bölgeli olarak barış içinde yaşamaktadır. Bu fiili durumu herkesin kabul etmesi gerekir. ABD, İngiltere ve AB’nin vereceği garanti ve teminatlara kanarak, bağımsızlıktan vazgeçmek KKTC için intihar olacaktır.

Rusya- Türkiye krizinin 2016 yılı içinde de etkilerini göstermesi beklenmelidir. Rusya, Ermenistan ve Suriye’deki askeri varlığını takviye ederek Türkiye’yi üç yönden kuşatan bir jeostratejik konum almıştır. KKTC’nin de Türkiye’den koparılması halinde kuşatma tamamlanacaktır.

Rusya-Türkiye krizinin en büyük yansımasının, Rusya’nın dolaylı stratejilerle PKK’yı desteklemesi olacağı beklenebilir. Diğer taraftan Rusya-İran stratejik ortaklığı da Türkiye’yi olumsuz yönde etkileyebilir.

Oldukça zor geçmesi beklenen 2016 yılı içinde Türkiye sadece kendi gücüne güvenmeli, kendi ulusal çıkarlarından taviz vermemelidir. Dışarıdan yapılan her yönlendirmenin Türkiye’nin de ulusal çıkarına uygun olması gerekir. Öncelikle içerdeki PKK terörünü kontrol altına alma stratejisine kararlılıkla devam edilmelidir. En güçlü dış politikanın halka dayanan politika olduğu gerçeğinden hareketle, Hükümetin TBMM’ni öne çıkaran şeffaf dış politikalar uygulaması çok önemlidir.

İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi çok olumlu bir gelişmedir. Bu yıl İsrail’in karasularından çıkartılacak doğal gaz rotası Türkiye üzerinden olursa Türkiye çok avantajlı duruma geçecektir.

2016 yılında Rusya Suriye’de kalırsa güneyden de komşumuz olacaktır.

Türkiye son beş seneden bu yana gücüyle orantılı olmayan dış politika hedef ve stratejileri nedeniyle siyasal açıdan bağımsız ve serbest hareket etme kabiliyetini büyük ölçüde kaybetmiştir. Buna ilave olarak Kürt açılımı projesinde kanaatimce ABD, AB ve PKK tarafından siyaseten tuzağa düşürülmüştür. Geç de olsa şimdi bu tuzaktan kurtulmaya çalışmaktadır. Bu nedenle 2016 yılında Türkiye’nin birinci hedefi içerde düzeni ve barış sağlamaktır. Bozulan Rusya ilişkileri şunu tekrar göstermiştir ki, Türkiye sadece kendi gücüne güvenmeli ve dayanmalıdır. Eğer içerde barış ve düzen tekrar sağlanabilirse Türkiye’nin yeni politikası BAĞLANTISIZLIK olmalıdır. Bu zamana kadar Türkiye’nin içinde bulunduğu çetin coğrafyada tarafsız ve bağlantısız kalmanın mümkün olmadığı beynimize kazındı. Ancak 2016’nın jeopolitik kargaşa ortamının şartları ve geleceğin belirsizliği ışığında Türkiye’nin barış ve huzur içinde olabileceği tek siyasi statü BAĞLANTISIZLIK olacaktır. Bu konu tartışılmalıdır.

22 Aralık 2015

[1] Kaynak: http://wais.stanford.edu/History/history_ussrandreagan.htm
[2] Stockholm International Peace Research Institute (SIPRI
[3] Dünya silah pazarı: Rusya yükseliyor, Batı düşüşte; http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015.12.151214_silah_satislari
[4] En çok silah alan ve satan 10 ülke, http://www.cnnturk.com/fotogaleri/dunya/en-cok-silah-alan-ve-satan-10-ulke?page=1
[5] Dan Alexe, Putin signs law rejecting international courts’ verdicts 15 December 2015; http://neurope.eu/article/putin-signs-law-rejecting-international-courts-verdicts/
[6] Aya Batrawy, Saudi Arabia forms Islamic counterterrorism coalition 15 December 2015. http://bigstory.ap.org/1e95075b0544424ab26c631a066166ee&utm_source=android_app&utm_medium=mail&utm_campaign=share
[7] Türkiye, Suudi Arabistan, Pakistan, Kuveyt, B.A.E, Mısır, Libya, Yemen, Mali, Çad, Somali, Nijerya, Maldivler, Bahreyn, Katar, Ürdün, Lübnan, Benin,
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2770 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 649
TASAM Asya 98 1110
TASAM Avrupa 23 649
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Rusya, Afrika kıtasındaki nüfuzunu artırmak amacıyla çeşitli stratejiler geliştirmekte ve bu stratejilerden biri olarak nükleer enerji diplomasisini ön plana çıkarmaktadır. Küresel enerji piyasalarında önemli bir aktör olan Rusya, Afrika'nın enerji açığını gidermek ve kıtanın sürdürülebilir kalkınma...;

İlk ve en öncelikli olarak yapmamız gereken, Japon vatandaşlarının yaşamlarını ve geçim kaynaklarını korumak için proaktif diplomasi geliştirmektir. Bu temelde, benzer düşüncedeki ülkelerle koordinasyon sağlamak ve Japonya-ABD İttifakı'nı temel taş olarak kullanarak çok taraflı iş birliğini teşvik e...;

"Küresel Sistemde Dış Politika Stratejileri" kitabı, uluslararası ilişkiler ve dış politika stratejileri alanlarını kapsayan bir eser olarak öne çıkmaktadır. Dr. Nejat Tarakçı, bu eserinde realist bir bakış açısıyla dış politika stratejilerinin nasıl şekillendiğini ve uygulandığını analiz etmektedir...;

Çin – Afrika İş Birliği Forumu (FOCAC) aracılığıyla ilişkilerini kurumsallaştıran ve 21. yüzyılda Afrika’daki rekabetin çıtasını yükselten Pekin, günümüzde Afrika’nın dış ilişkilerinde en çok dikkat çeken aktör konumundadır. Çin, Afrika ile ilişkilerini “kazan – kazan iş birliği“ ve “kapsamlı strat...;

2000 yılından bu yana üç yılda bir dönüşümlü olarak gerçekleştirilen forumlar, Çin – Afrika ilişkilerini kurumsallaştıran iş birliği platformu olarak bilinmektedir. 2006, 2015 ve 2018’deki buluşmalar, Devlet ve Hükûmet Başkanları düzeyindeki yoğun katılımlarla “2006 Pekin Zirvesi ve 3. FOCAC”, “2015...;

Uluslararası ilişkilerde güvenlik, devletlerin dış politika stratejilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Geçmişte genellikle askeri tehditler ve savunma stratejileriyle ilişkilendirilen güvenlik kavramı, günümüzde çok yönlü ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Ekonomik krizler, çevresel felaketler, terö...;

Bundan yıllarca önce İngiltere Kraliçesi II. Elizabet’in 16 Mayıs 2008’de İstanbul’a gelen ve Dolmabahçe önüne demirleyen HMS İllustration adlı gemide verdiği resepsiyon hatırlardadır. Ülkemizde ve dünyada çok ilgi çeken bu resepsiyon Kraliçe’nin İngiltere’deki sarayında verdiği resepsiyon ile özdeş...;

I. Dünya Savaşı sonrasında ikinci bir dünya savaşının gerçekleşmesiyle idealizmin ürettiği teorilerin pratikteki yetersizliği uluslararası ilişkiler alanında bir teori krizi oluşturmuştur. Neorealizm, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesiyle yeni bir teori olarak oluşmuştur. İra...;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Türkiye - AB İlişkilerinin 60. Yılı ve Geleceği Konferansı

  • 24 Eki 2023 - 24 Eki 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.