Üretim ve Tüketim Bağlamında Değer Yargıları ve İktisadi Kalkınma

Yorum

Milletlerin ekonomik kalkınmalarında, sahip oldukları sosyal değerlerin öneminin en azında ülkemizde yeterince dikkate alındığını söylemek oldukça zordur....

Milletlerin ekonomik kalkınmalarında, sahip oldukları sosyal değerlerin öneminin en azında ülkemizde yeterince dikkate alındığını söylemek oldukça zordur. Ancak toplumların üretim ve tüketim konularındaki yaklaşım farklılığının, gelişmişlik düzeylerine etkisi göz ardı edilemez.

İnsan, bu dünyaya ait olan (topraktan yaratılan) bedeninin hayatiyetini sürdürebilmek için yine bu dünyaya ait olan besinleri (topraktan hasıl olan) almak zorunda olduğu gibi, ruhsal sağlığını koruyabilmek için de ona uygun değerlerden beslenmesi kaçınılmazdır. Bu çerçevede insanın ruhsal ihtiyaçlarını tatmin etmede diğer bir ifade ile psikolojik tatmini sağlamada, bireyin kendi adına oluşturacağı farkındalığın ve dikkat çekmek arzusunun/ihtiyacının önemi göz ardı edilemez.

Bu bağlamda bireylerin ait oldukları toplum nezdinde farkındalık oluşturması bu çerçevede dikkatleri üzerinde toplaması ve değer görmeleri, ruhsal sağlığı için çok ciddi sosyal ve psikolojik bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla fertlerin bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için genelde toplumun tasvip ettiği eylemleri gerçekleştirme gayretinde olmaları ve davranışlarını buna göre şekillendirmeleri göz ardı edilmemelidir.

Esasında hem üretim hem de tüketim yapmanın ikişer farklı nedeninden söz etmek mümkündür. Tüketimin ilk nedeni bedenin ihtiyacını karşılamak iken, diğeri toplumun dikkatini çekebilmektir. Üretimin saikleri ise gelir elde etmek ve yine toplumsal itibarı kendi üzerine toplayabilmektir. Bu noktada toplumların ekonomik anlamda gelişmelerinde, toplumsal itibarın ne yöne kayacağının önemli bir rolünden söz etmek durumundayız. Eğer toplumun değer yargıları ve bunun yansıması olan toplumsal itibar; tüketime yönelirse, ülkede tüketim üretimi aşacak, böylelikle ekonomide üretim yetersizliğine bağlı; gelirin düşmesi, işsizliğin artması, dış açık ve dış borcun çoğalması ve arzdaki düşüş nedeniyle enflasyonun yükselmesi gibi bir dizi sıkıntılar kaçınılmaz olacaktır.

Aksi halde, toplumsal ilgi ve alakanın üretime yönelmesi halinde ise üretim yapmak kişiler için sadece bir gelir kapısı olmaktan çıkıp, toplum içindeki itibarı belirleyen önemli bir unsur haline gelecektir. Böylelikle kişiler, sadece gelir saikı ile değil, ona ilave olarak gelirden bağımsız daha çok üretime yönelecekler, neticede ülkede üretim tüketimi aşacağından doğal olarak yukarıda bahsedilen iktisadi sorunların her birinin üstesinden gelmek daha kolaylaşacaktır.

Öte yandan bilinmelidir ki üretim, sadece insana has olan; neden, niçin ve nasıl sorularını sorup bunların cevabını arayan üst beynin bir ürünü iken, tüketim ise insanın diğer canlılarla paylaştığı; içgüdülerin, duyguların ve öfkelerin yer aldığı alt beynin bir fonksiyonudur. Dolayısıyla üretim; sadece insana has olan bilgi, beceri, tecrübe ve gayret gerektirirken, tüketim ise acıkınca yemeyi, susayınca su içmeyi, utanınca ve üşüyünce giyinmeyi veya toplumdan ilgi görerek psikolojik tatmin elde etmeyi öngören içgüdülerin, dolayısıyla diğer canlılarla ortak paylaşılan alt beynin bir fonksiyonudur.

Bu noktada şu önemli husus da gözlerden kaçırılmamalıdır. Bireylere yönelen toplumsal ilgi, alaka ve itibarın tüketim merkezli olması, insanın diğer canlılarla paylaştığı alt beynin fonksiyonlarını teşvik ederken, üretime yönelmesi ise kişiyi diğer varlıklardan ayıran ve onun insan olmanın gereklerini yerine getirmesini sağlayan üst beynin fonksiyonlularını destekleyecektir. Dolayısıyla bilinçli bireyler olarak her birimiz, hem insanlara yönelttiğimize ilgi ve alaka konusunda, hem de toplumdan beklentilerimiz hususunda tüketimden ziyade üretime odaklanmak zorundayız.

Bu çerçevede çevremize ve kendimize kısaca bir göz atmakta yarar olduğu kanısındayız. Toplumumuzda bir şeyler başaranlar mı, yoksa pahalı ve markalı tüketim yapanlar mı, daha çok itibara mazhar olmaktadırlar? Bu sorunun cevabının “tüketim“ olacağı konusunda toplumda büyük bir uzlaşı olduğu kanaatindeyim. Bu halin doğal olarak insanları bilinçaltında, üretimden ziyade tüketime doğru yönlendirdiğinden şüphe yoktur.

Bu manada, sahip olduğumuz evin mevkii, büyüklüğü, bindiğimiz arabanın markası, giyimimiz, yaptığımız tatiller, hatta kullandığımız cep telefonları dahi toplumda statü edinmenin birer göstergeleri olarak algılandığını inkâr etmek mümkün değildir.

Hal böyle olunca, insanımız kendi ihtiyaçları ve gelirine göre yaşamak yerine, başkaları ne der kaygısı ile yaşamakta ve buna göre harcama yapabilmek için bankalara borçlanmaktadır. Bankalar da toplumun bu zaafını kullanarak, üretici kredileri yerine, tüketici kredileri vermeyi tercih etmektedir. Kaynakların üretim yerine tüketime kaymasında bu gerçeğin rolü de göz ardı edilmemelidir.

Millet olarak; toplumsal düşünce yapımızı ve değerler sistemimizi, alt beynin fonksiyonu olan tüketme merkezli anlayıştan, sadece insana has üst beynin fonksiyonu olan üretme odaklı anlayışa çevirmedikçe ve bunu da karı değil, de faydayı ön plana çıkran bir sisteme oturtmadıkça, iktisadi alanda arzuladığımız konumu yakalamamız pek kolay gözükmemektedir.
Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2711 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1078
Avrupa 22 637
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1381 ) Etkinlik ( 53 )
Alanlar
Balkanlar 24 293
Orta Doğu 23 608
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 3 184
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 77 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 19 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2042 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2042

Ukrayna’da Rusya’nın yakın zamanda büyük bir saldırı gerçekleştireceği haberlerinden ABD’nin Ukrayna’yı son ana kadar destekleyeceğini deklare etmesine kadar karmaşık ve belirsiz bir durum söz konusu. Rusya ile “sınırsız dostluğu“ bulunan Çin ise bu karmaşık durum karşısında pozisyon belirlemeye çal...;

Türk siyaset hayatında kamplaşmaya yol açan yaşam tarzı çatışmasının psikolojik, sosyopsikolojik yönü başta olmak üzere tarihin derinliklerinden gelen faktörlerle çeşitli açılardan sorgulanmasına hasredilen kitap 160 sayfadan oluşuyor. ;

Artık, ulusal ya da uluslararası her seviyede güvenliği geçmişin anlayış ve kurumları ile sağlama imkânı zayıflamaktadır. Hızla gelişmekte olan teknolojilerin neden olacağı ekonomik ve toplumsal dönüşümler, uluslararası düzenin de yeni bir çerçeveye yani devletsiz (sınırların olmadığı post-modern) s...;

Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel güçlerin oluşturduğu bir Dünya Düzeni vardır. Bu düzen ufak değişimler gösterse de kolay kolay değişmez. Büyük güçler siyasi, ekonomik güçlerini koruyabilmek ve hatta geliştirmek amacıyla zaman zaman bazı girişimlerde bulunurlar. ;

Komşu kıyılara sahip devletlerin Deniz Yetki Alanı (DYA) yan sınırının belirlenmesi her zaman sorunlu olmuştur. Genelde sınırın denizle birleştiği noktayı merkeze alan bir açı genişliği başlangıçta olmasa bile ilerleyen zaman içinde denizde veya karada meydana gelen topografik değişiklikler nedeniyl...;

ABD'nin Trump döneminden itibaren Afrika ile daha az ilgilendiği, Fransa’nın ise her geçen gün güç kaybettiği bir ortamda, uluslararası alanda yalnızlığa itilen Rusya, Afrika’da etkinliğini artırmaya yöneldi.;

İlk kez 2015 yılında düzenlenen ve bu yıl dokuzuncusu gerçekleştirilecek İstanbul Güvenlik Konferansı 2023, TASAM Millî Savunma ve Güvenlik Enstitüsü (MSGE) tarafından “Ekosistemde Stratejik Dönüşüm: İklim, Gıda, Demografi, Meritokrasi, Ekonomi, Sağlık, Eğitim, İstihdam, Aile-Gençlik ve Şehir Güvenl...;

2022, küresel çapta enerji sektörü açısından son derece çalkantılı bir yıl oldu. Kovid-19 salgını sonrası tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmadan ve kesintilerden kaynaklı başlayan fiyat artışı, jeopolitik risklerin kısmen savaşla birlikte artmasıyla devam ederek zirve yaptı;

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

6. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 04 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

5. Türkiye - Afrika Savunma Güvenlik ve Uzay Forumu

  • 04 Kas 2022 - 04 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

4. Denizcilik Ve Deniz Güvenliği Forumu 2022

  • 03 Kas 2022 - 03 Kas 2022
  • Ramada Hotel & Suites by Wyndham İstanbul Merter -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.

Bu rapor, Türk savunma sanayiinin gelişme sürecinin sürdürülebilirliginin ve ihracat potansiyelinin arttırılmasında, şekillendirilecek geleceğe uygun; insan sermayesi, yapı, süreç ve stratejilerin tasarlanmasına ışık tutmak, bu kapsamda alınabilecek tedbirleri saptamak maksadıyla hazırlanmıştır.

21. yüzyılın kuşkusuz en önemli paradigma değişimlerinden birini küreselleşme süreci oluşturuyor. Bu süreçle beraber siyasal, sosyal, ekonomik pek çok alanda köklü değişimler yaşandı, yeni yol ve yöntemler keşfedildi, eski yöntemler yeniden inşa edildi; sonuçta yepyeni bir anlayışla karşı karşıya ka...