Rusya Federasyonu-İran Askeri-Teknik İlişkileri

Haber

Rusya dünyanın en önemli silah üreticisi ve pazarlayıcısı ülkelerinden birisidir. Rusya, her yıl 70’e yakın ülke ile yaptığı silah ticaretinden milyarlarca dolar kazanmaktadır. Bu ülkeler arasında Doğu Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu, Afrika ve Güney Asya’dan birçok ülke bulunmaktadır. 2001 yılı sonunda düzenlenen bir toplantıda silah ve askeri malzeme satışı konusuna gelindiğinde, ...

Rusya dünyanın en önemli silah üreticisi ve pazarlayıcısı ülkelerinden birisidir. Rusya, her yıl 70’e yakın ülke ile yaptığı silah ticaretinden milyarlarca dolar kazanmaktadır. Bu ülkeler arasında Doğu Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu, Afrika ve Güney Asya’dan birçok ülke bulunmaktadır. 2001 yılı sonunda düzenlenen bir toplantıda silah ve askeri malzeme satışı konusuna gelindiğinde, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı V.V. Putin “Yanılmıyorsam 60 ülke ile bu alanda işbirliği yapıyoruz. Ancak, eğer yüzde olarak bakılırsa, bu 60 ülke ile olan ilişkimizi çok önemli ortaklarımız olan 2-3 ülke ile olan ilişkilerimizle karşılaştırmak mümkün bile değil“ açıklamasını yapmıştır. Putin’in kastettiği 2-3 ülkenin ilk ikisi hiç şüphesiz Çin ve Hindistan’dır. Üçüncü ülke ise İran’dır.(1)

Rusya-İran arasındaki askeri-teknik ilişkilerin tarihi çok eskilere, 16. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. 1521 yılında İran-Rusya ilişkilerini geliştirmek amacıyla bir İran elçilik heyeti Moskova’ya gelmiştir. Kırım Hanı, Kanuni Sultan Süleyman’a bu ziyaret hakkında gönderdiği raporunda, Şah tarafından gönderilen elçilik heyetine Ruslar tarafından “bir çok top, usta ve zırhlar“ gibi askeri malzeme verildiğinden bahsetmektedir.(2) 1569’da Kırım Tatarları ve Türklerin Astrahan’a seferi ile ilk Rus-Türk savaşı başlamıştır. Aynı yıl, IV. İvan’ın gönderdiği Hoznikov başkanlığındaki bir Rus elçilik heyeti İran’a ulaşmıştır. Rus elçilik heyeti, İran’ın Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşında kullanması için “100 top ve 500 tüfeği“ askeri yardım olarak İran’a teslim etmiştir.(3) İran toprakları çeşitli vesilelerle Osmanlı İmparatorluğu-Rusya, Rusya-İngiltere, İngiltere-Almanya, ABD-SSCB arasındaki güç mücadelesinin neticesindeki askeri işgallere ve müdahalelere sahne olmuştur. 2. Dünya Savaşından sonra İran’da ABD’nin nüfuzu artmaya başladı. ABD’nin etkinliğine rağmen İran 1960’ların sonuna doğru SSCB ile ekonomik, politik ve askeri alanlarda ilişkilerini arttırmak için çalışmalara başladığı görülmektedir. 13 Ocak 1966’da İran ile anlaşma yapan SSCB, bu ülkede demir-çelik fabrikaları, otomobil fabrikaları ve doğalgaz boru hatları gibi büyük çaplı projeler gerçekleştirdi. Bu yıllarda SSCB tarafından İran’a bazı askeri malzemelerin satışı da başladı.

İran’ın Şubat 1979’daki devrimden sonra ilk yaptığı iş ABD ile ilişkilerini kesmek, askeri anlaşmaları feshetmek, askeri alımları durdurmak ve İran’daki ABD askeri üslerini kapatmak oldu. Irak’ın 22 Eylül 1980’de İran’a saldırmasıyla birlikte İran-Irak Savaşı başladı. SSCB, Irak’ın Eylül 1980’de İran topraklarına saldırmasını eleştirdi ve Irak’tan savaşı durdurmasını ve savaş öncesi sınırlarına dönmesini istedi. Irak’a yaptığı askeri malzeme ve silah satışını da durdurdu. Hatta bazı kaynaklara göre İran’a askeri malzeme ve silah satışı yapmayı da teklif etti. (4) İran’da devrimden önce “askeri“ açıdan düşman kabul edilen SSCB, devrimden sonra “ideolojik“ açıdan düşman kabul ediliyordu. SSCB’nin İslam Devrimi sonrası İran ile yakın ilişkiler kurma isteği İran lideri Humeyni’nin ABD ve SSCB’yi “İslam’ın baş düşmanları“ olarak ilan etmesi ve bu düşüncesinden vazgeçmemesi sebebiyle karşılıksız kaldı. İran’ın bu olumsuz tutumu üzerine SSCB Irak’a askeri malzeme ve silah satışlarına 1981 yılında yeniden başladı.

Rusya ile İran arasında askeri-teknik alandaki ilişkiler 1980’li yılların sonunda canlanmaya başlamıştır. 1989’da İran Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani’nin Moskova ziyaretinde silah ve askeri malzeme alımına dair bir dizi anlaşma imzalandı. 1989–1991 yılları arasında SSCB ve İran 4 kontrat imzaladılar. Bu kontratlara göre SSCB İran’a 24 adet Mig-29 savaş uçağı, 12 adet Su-24MK savaş uçağı, 2 adet S-200VE füze savunma sistemi ve “Varşavyanka“ model denizaltılar satmayı; 1000 T-72S tankı ve 1500 BMP-2 (zırhlı piyade aracı) üretimi için teknik yardım vermeyi kabul ediyordu. (5)1990–1991 yıllarında İran’ın Rusya silah sanayisinin ürünlerine olan bağımlılığı arttı. Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrası başlayan “Körfez Savaşı“ ile ABD’nin bölgede askeri varlığının güçlenmesi ve Arap dünyasındaki en büyük rakibi S. Arabistan’ın ABD’den milyarlarca dolarlık silah alımı bunda çok etkili oldu.(6) 1980’li yılların sonundan 2000’li yılların başına kadar Rusya’nın İran’a yapmış olduğu silah ve askeri malzeme satışı 2,5 milyar doları aşmış durumdaydı.(7) Başka bir kaynağa göre ise, 1991–2002 yılları arasında İran Rusya’dan 3,6 milyar dolarlık silah ve askeri malzeme alımı gerçekleştirmiştir. Bu, İran’ın söz konusu dönemde yaptığı alımların %54’ünü oluşturmaktadır.(8)

<<>>

Rusya, ABD’nin bütün tepkilerine rağmen İran ile askeri-teknik alandaki ilişkilerine devam etmiştir. ABD İran’a silah satmaması konusunda Rusya’ya açıkça baskı uygulayamamaktaydı. Bu yüzden ABD, İran’a silah satışını engellemek için 1990’ların ortasında Rusya ile gizli bir anlaşma yapma yoluna gitmiştir. 1995 yılında Rusya Başbakanı Viktor Çernomırdin ve ABD Başkan Yardımcısı Albert Gore arasında imzalanan Memoranduma göre (Gore-Çernomordin Memorandumu) Rusya, İran’a yapacağı silah ihracatını kısıtlayacak, yeni anlaşmalar yapmaktan kaçınacak ve 31 Aralık 1999 tarihinden itibaren İran’a artık silah satmayacaktı. Karşılığında ise Rusya ABD’den mali yardım alacaktı. Bazı Rus uzmanlara göre, memorandumda öngörüldüğü şekilde Rusya İran’a silah satmama karşılığında ABD’den yılda 800 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında değişen yardımlar aldı.

Rusya’nın eski Genelkurmay İkinci Başkanı ve Rusya Jeopolitik Problemler Akademisi Başkan Yardımcısı Leonid İvaşov’a göre, Rusya “Gore-Çernomırdin Memorandumu“ yürürlükte iken bile İran ile işbirliği yapmaya devam etti.İran, kontratların iptal edilmesine rağmen 1998 yılında Rusya’dan yeni silah sistemleri almak niyetinde olduğunu açıkladı. Toplam tutarı 2 milyar doları bulan söz konusu silahlar arasında 8 adet S-300PMU1 füze savunma sistemi, 1000 adet taşınabilir “İgla“ sınıfı yerden havaya füze sistemi, 25 adet Mi-17-1V helikopteri, 8 adet Su-25 savaş uçağı ve daha başka askeri ürünler bulunmaktaydı.(9)

Rusya-ABD arasında 1995 yılında varılan gizli anlaşmayla yapılan yardımlar, 2000 yılında Albert Gore’un adaylığını koyduğu ABD Başkanlık seçimlerinde başarısız olmasını arzulayan Cumhuriyetçi muhalifler tarafından ifşa edildi. Gizliliğinin ortadan kalkmasından sonra Rusya anlaşmanın artık kendisini bağlamadığını ifade etti ve tek taraflı olarak memorandumdan çekildi. Rusya’nın bu tavrını İran Savunma Bakanı memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı. İran’ın Moskova Büyükelçisi Mehdi Safari, “Biz her zaman ilişkilerimizdeki “Gore-Çernomırdin probleminin“ ortadan kalkmasını memnuniyetle karşılayacağımızı söyledik. Şimdi bunun gerçekleşmesinden dolayı mutluyuz“ açıklamasını yaptı.(10) ABD’nin yaptırımlar uyguladığı İran, Rusya silah sanayisi için çok iyi bir Pazar konumundaydı. Rusya, vakit kaybetmeden Aralık 2000’de Savunma Bakanı İ. Sergeyev’i İran’a gönderdi. Rusya Savunma Bakanı Sergeyev, İran Savunma Bakanı Ali Şamhani ile “Askeri-Teknik Alanda İşbirliğiyle İlgili Fikir Birliği Memorandumu“ nu imzaladı. Rusya, İran’a T-72 tankları, Su-24 ve Mig-29 savaş uçakları ve hava savunma teçhizatları satmaya devam etti.(11) B.N. Yeltsin’in 31 Aralık 1999 tarihinde Rusya Devlet Başkanlığı görevinden istifa etmesinden sonra, Devlet Başkanlığı görevini seçimlere kadar vekâleten yürüten ve seçilmesine kesin gözüyle bakılan V.V. Putin, bu politikasıyla henüz Devlet Başkanlığı görevine resmen başlamadan önce, Rusya-İran ilişkilerinin Batı’ya bağımlı kalmadan yürüteceğinin sinyallerini de vermiş oluyordu.

Her iki tarafın vurgulamaktan kaçınmasına rağmen, İran Cumhurbaşkanı Hatemi’nin Mart 2001’de Moskova’ya gerçekleştirdiği ziyarette görüşmelere damgasını vuran olay, en ciddi ve somut etkilere sahip olacak askeri-teknik alandaki gelişmelerdi. Rusya, İran Cumhurbaşkanını karşılamak için havaalanına Rusya Federasyonu’nun askeri-sanayi kompleksinden sorumlu Başbakan Yardımcısı İlya Klebanov’u göndermişti. Klebanov’un Hatemi’yi karşılaması ziyaretin içeriği açısından sembolik olarak oldukça dikkat çekici bulundu.(12) İki ülke arasında “Rusya Federasyonu ve İran İslam Cumhuriyeti Arasında Karşılıklı İlişkilerin Temelleri ve İşbirliği İlkeleri Anlaşması“ imzalandı. Anlaşmayla iki ülke bölgesel güvenlik, karşılıklı ilişkilerde güç kullanımından kaçınma ve topraklarını birbirlerine karşı saldırgan amaçla kullandırmama gibi taahhütlerde bulunarak gelecek dönemdeki ilişkilerinin çerçevesini çizdiler.

İran Savunma Bakanı Ali Şamhani’nin 1-5 Ekim 2001 tarihleri arasında Moskova’ya gerçekleştirdiği ziyarette iki ülke arasındaki askeri-teknik ilişkileri düzenleyen çerçeve anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmanın hayata geçirilmesi durumunda, her yıl yaklaşık 300 milyon dolar hesabıyla, gelecek 20-25 yıl içerisinde Rusya’nın İran’a silah ve askeri malzeme satışından 7,5-8 milyar dolardan az olmamak üzere yüklü bir gelir elde edeceği hesaplanmaktadır.(13) Rusya-İran Programları Koordine Merkezi Yöneticisi Recep Safarov’a göre, Rusya anlaşma çerçevesince İran’a Su-27 ve Su-29 savaş uçakları, Ka-50 ve Ka-52 helikopterleri ile T-90 ve T-82U tankları satacaktır.(14) Tepkiler üzerine Rusya Federasyonu’nun askeri-sanayi kompleksinden sorumlu Başbakan Yardımcısı İlya Klebanov, ülkesinin İran’a sadece savunma amaçlı silahlar satacağını açıklamıştır.(15) ABD’nin Moskova Büyükelçisi Aleknsandre Vershbau ise ülkesinin Rusya ve İran arasındaki askeri işbirliğinin gelişmesini yakından takip ettiğini ifade etmiştir.(16)

İran bir taraftan füze programını da geliştirmeye devam etmektedir. İran, füze programını geliştirmek konusunda en büyük yardımı Kuzey Kore, Rusya ve Çin’den almaktadır.(17) İran, menzili yaklaşık 2000 km . olan balistik füzeler geliştirmiş durumdadır. İran’ın füze teknolojisini geliştirme çabalarına devam etmesi, bu füzelerin savaş bağlığı olmadan etkisinin olmaması sebebiyle, uluslararası kamuoyunda nükleer başlık da üretmek istediği şeklinde yorumlanmaktadır. İran’ın elindeki füzelerin menzili Rusya’nın güney bölgelerine kadar erişmektedir. İngiliz “Sunday Telegraf“ gazetesinin, İran’ın bu füzeleri Kuzey Kore yardımıyla geliştirdiği ve bu konuda iki ülke arasında Rus askeri uzmanların arabulucu olduğu yönündeki haberine Rusya Dışişleri Bakanlığı çok sert bir tepki vermiştir.(18)

<<>>

Rusya, 2005 yılı Kasım sonunda varılan anlaşma gereği, 2006-2008 yılları arasında İran’a 1 milyar dolarlık silah satışı yapmaya karar vermiştir. Bu silahlar arasında, toplam 700 milyon(19) dolarlık, yerden havaya atılan füzelerden olan 29 veya 32 adet TOR-M1’ler bulunmaktadır. Ayrıca, Rusya İran Hava Kuvvetleri envanterindeki 35 adet Mig-29 ile 24 adet Su-24 savaş uçağının ve 30 adet Mi-8 askeri helikopterinin modernizasyonunu üstlenmiştir. İran Deniz Kuvvetleri Rusya’dan sahil koruma gemileri de alacaktır. İran Rusya’dan S-300 füzeleri de almak istemektedir.(20) İran Deniz Kuvvetleri envanterinde bulunan bazı dizel motorlu denizaltıların Rusya tarafından modernizasyonu için iki ülke arasında görüşmeler yapılmaktadır. Yukarıda bahsi geçen silahlardan TOR-M1 füzeleri özellikle dikkat çekmektedir. Her TOR ünitesi 48 ayrı iz sürme ve aynı zamanda 2 hedefe ateş etme kapasitesine sahiptir. İran’ın almayı düşündüğü bir diğer füze SAM’ler ise İran nükleer tesislerine yapılacak herhangi bir hava saldırısında uçaklar için ölümcül tehdit niteliğindedirler.

Rusya ile İran arasındaki askeri-teknik alandaki işbirliği Rus uzmanlara göre yakın zamanda daha üst seviyeye çıkacak ve iki ülke ortaklaşa geliştirme ve üretim aşamasına geleceklerdir. Bu ise hiç şüphesiz ABD açısından çıkarlarına tehdit anlamına gelmektedir.(21) Rusya’nın İran ile olan askeri-teknik alandaki ticaretinin arkasında ekonomik, psikolojik, politik ve stratejik birçok sebep yatmaktadır. Kaliteli silahlara sahip Rusya ekonomisinin dövize, dövize sahip İran’ın ise kaliteli silahlara ihtiyacı vardır. Rusya’da silah sanayii ve enerji sektörü çok güçlü ve rakipsizdir. Bu sektörleri kontrol eden gruplar güçlü dış politika aktörleri olarak da faaliyet göstermekte ve hükümete baskı yapmaktadırlar. İran’a silah satılmaması yönündeki ABD’nin baskıları eski prestij ve güçlerinin nostaljisiyle yaşayan Ruslar tarafından aşağılanma olarak algılanmaktadır. Bu yüzden, ABD’ye rağmen silah satımı milli duyguları okşamaktadır. Rusya’nın savunduğu çok kutuplu dünya söylemleri çerçevesinde geliştirdiği ilişkilerinde genellikle silah ticareti ağır basmaktadır. İran ordusuna en gelişmiş silahları ve askeri teknolojiyi sağlayan Rusya, İran’ı Basra Körfezi’nin tek denizaltı gücü de yapmak istemektedir. Ekonomik sorunlarından dolayı ve genel olarak deniz kuvvetleri ABD’nin deniz kuvvetlerine rakip olmakta zorlanan Rusya, bu açıdan İran’ı bir araç olarak kullanmak istemektedir.(22)

İran ise Rusya ile askeri-teknik alanda geliştirdiği ilişkilerle Rusya ile ilişkilerini geliştirmekte, ordusunu güçlendirmekte ve muhtemel bir askeri operasyon öncesi ABD ve müttefiklerine gözdağı vermektedir. Irak’taki savaş ve ABD’nin bölgedeki askeri varlığı İran’ın Rusya ile askeri alanda yakın ilişkiler kurmak istemesinin en büyük sebeplerindendir. Irak’ta ABD önderliğinde bir ordunun bulunması İran yönetimini oldukça rahatsız etmektedir. İran, zamanla etrafının ABD kontrolündeki rejimlerle çevrileceği endişesini taşımakta ve bu yüzden kuşatılmışlık hissini yaşamaktadır. Afganistan, Türkiye, Pakistan, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ve Orta Asya ülkelerindeki ABD ile yakınlaşma süreci İran’ı endişelendirmiştir. ABD’nin Irak’ı işgaliyle bu ülkeyi petrol pazarında lider ülke haline getirip Irak aracılığıyla OPEC içerisinde kontrolü eline alması ihtimali İran’ı endişelendirmektedir.

Rusya ile İran arasında gelişen askeri-teknik alandaki ilişkiler ABD’yi oldukça rahatsız etmektedir. ABD Başkanı danışmanlarından, ABD Savunma Bakanlığı Savunma Politikası Komitesi Başkanı Richard Pearl’e göre, Rusya’nın özellikle nükleer ve askeri-teknik alanlardaki İran ile yakın ilişkileri Rus-Amerikan ilişkilerinde hâlâ süren çok az problemlerden biri olmaya devam etmektedir.(23) 8 Temmuz 1998’de ABD yönetimi 7 Rus şirketine İran’ın füze geliştirme programındaki işbirliğinden dolayı ticari-ekonomik yaptırımlar uygulayacağını ilan etmiştir. 8 Ocak 1999’da benzer yaptırımlar, İran’a nükleer teknoloji sızdırdıkları gerekçesiyle Rusya’nın önde gelen eğitim kurumlarından MAİ(24) , RHTU(25) ve Rusya Atom Bakanlığına bağlı NİKİET’e(26) karşı ilan edilmiştir. 25 Ocak 1999’da ABD Maliye Bakanı söz konusu 10 Rus şirket ve eğitim kurumuna karşı ilan edilen yaptırımları onaylamıştır.(27)

Ağustos 2001’de ABD Savunma Bakanı Donald Ramsfeld, İran’ın nükleer potansiyelinin gelişmesine yardım amacıyla Rusların İran ile çalıştığına dair şüpheleri olmadığını belirterek Rusya’yı ABD’ye düşman rejimlere askeri teknoloji ithal etmekle suçlamıştır.(28) ABD Devlet Sekreteri Colin Powell, Moskova’nın Tahran’a atom bombası yapımında yardım ettiği ortaya çıkarsa bundan Rus-Amerikan ilişkilerinin çok zarar göreceğini ifade etmiştir.(29) 2001 yılı Kasım ayında Rusya Devlet Başkanı V.V. Putin, nükleer silah geliştirmesine yarayacak herhangi bir teknolojinin İran’a verilmesine kesinlikle karşı olduklarını, Rusya’nın İran ile atom enerjisi alanında projeleri olduğunu, aynı tür projelerin ABD ile Kuzey Kore arasında da olduğunu ifade ederek ABD’ye üstü kapalı mesaj vermiştir.(30)

Rusya’nın İran’ın nükleer silah sahibi olmasını istediği şeklinde bir yaklaşım hatalı olacaktır. Rusya, böyle bir şeyi kesinlikle arzulamamaktadır. İran’ın gerçekten nükleer silah sahibi olması ABD kadar aslında Rusya için de tehdit anlamına gelmektedir. Çünkü böyle bir durumda İran, Rusya’nın güneyinde nükleer silah sahibi potansiyel bir askeri tehdit olarak algılanacaktır. İran Kafkasya bölgesinde politik ve ekonomik açıdan nüfuzunu arttırmak istemektedir ve bu bölgede kendi çıkarları vardır. İran, bölgenin Rusya ve Türkiye ile birlikte en güçlü aktörlerinden birisidir. Nükleer güç sahibi bir İran Kafkasya bölgesinde Rusya’nın ekonomik ve politik varlığı için ileride tehdit haline gelebilir. İslam dünyasındaki köktenci akımların ve terör eylemleriyle adlarını duyuran silahlı grupların geleneksel destekçisi olarak görülen İran’ın nükleer silah sahibi olması ihtimali diğer dünya ülkeleri gibi Rusya’yı da endişeye sevk edecektir. Kendi topraklarında ve özellikle Kuzey Kafkasya’da İslami söylemi kullanan bu tür bölücü-ayrılıkçı gruplarla mücadele eden ve bütün ülkeleri uluslararası terörizm ile mücadelesinde kendisine destek olmaya çağıran Rusya için böyle bir durum endişelerinin daha da artacak olması anlamına gelmektedir.

Rusya eski Savunma Bakanı Mareşal İgor Sergeyev, 24 Mayıs 2006’da yapmış olduğu açıklamada, Rusya ve BDT ülkelerinin İran’ın nükleer silah sahibi olması konusunda ABD’den daha fazla endişe duyduğunu, çünkü ülkelerinin İran füzelerinin menzili dâhilinde olduğunu belirtmiştir.(31) Rusya Bilimler Akademisi İsrail ve Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü uzmanlarından Prof. Dr. V.İ. Sajin’e göre, “İran’da nükleer bombanın embriyon halinde bile ortaya çıkmasına müsaade edilmemelidir... Öncelikle politik ve ekonomik yollar olmak üzere, her türlü yol kullanılarak İran atom bombası yapma düşüncesinden vazgeçirilmelidir... Ekonomik baskı yolu da göz ardı edilmemelidir“ .(32)

<<>>

Rusya’nın İran nükleer pazarını kaybetmek istememesinin arkasında yatan birçok sebepten birisi de askeri-teknik alanla ilişkilidir. İran’ın nükleer programıyla bağlantılı askeri amaçları hakkında ilk elden bilgiye ulaşabilmenin yolu haliyle kaynağa en yakın olmaktan geçmektedir. Bu ise İran’da bizzat bulunmayı zorunlu kılmaktadır. Rusya bu şekilde hareket ederek durumu kontrol edebilecek ve gelişmeleri önceden tahmin ederek önlemlerini de alabilecek konumda olmak istemektedir. Bu yüzden İran’ın nükleer programı konusunda pazarı ABD, AB ve diğer ülkelere kaptırmak istememektedir.

Rusya-İran ilişkilerinin temelinde Rusya açısından iki önemli faktör vardır. Her şeyden önce, ABD ve Batı dünyasının silah ambargosuyla karşı karşıya olan İran, Rusya için çok önemli bir silah pazarıdır. İran’ın Rusya için ikinci önemi ise, stratejiktir. Bu, İran’ın bölgede ABD karşıtı duruşuna bir destek mahiyetinde ortaya çıkmaktadır. ABD karşıtı İran’ı desteklemek Rusya için stratejik bir gerekliliktir. İran, SSCB’nin geleneksel Ortadoğu politikasını sürdüremeyen Rusya’nın Orta Doğu’da son tutunma noktasıdır denilebilir. Rusya Bilimler Akademisi Uluslararası Ekonomi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (İMEMO) Uluslararası Güvenlik Merkezi öğretim üyelerinden V.V. Yevseyev’e göre Rusya açısından bakıldığında aslında Rusya’yı endişelendiren sorunun ekonomik tarafı değildir. Rusya Kafkaslardaki istikrarın bozulmasından endişe etmektedir. Bu yüzden Rusya için her yolu kullanarak İran’a askeri müdahalenin önlenmesi birincil amaçtır. Aksi halde bunun olumsuz neticeleri sadece Güney Kafkasya’da değil, Rusya’nın kontrolündeki Kuzey Kafkasya’da da görülecektir. Moskova en çok bundan çekinmektedir.(33)

Bilindiği gibi, gelişen ve ilerleyen askeri-teknik işbirliği uzun dönemde ülkeler arasında stratejik işbirliğine doğru giden yolu açmaktadır. İran ile Rusya arasındaki ilişkileri stratejik olarak nitelendirmek ne kadar mümkündür? Rusya’da birçok kişi ve kurum bu konuya oldukça ılımlı yaklaşmaktadır. Kimi Rus uzmanlar ise bunu mümkün görmemektedirler. Çünkü Rus halkının çoğunluğunun mantalitesinde Rusya “Hıristiyan-Ortodoks“ bir ülkedir. Her ne kadar sınırları Baltık Denizi’nden Büyük Okyanus’a kadar uzansa da, her şeye rağmen Avrupa’nın, Avrupa kültür ve medeniyetinin bir parçasıdır. Buradan hareketle, “Avrupa-Hıristiyan“ medeniyetine karşı Hıristiyan olmayan bir ülke ile herhangi bir askeri-politik stratejik bir birlik kurulması mümkündür fakat Rusya’nın çıkarlarına hizmet etmeyecektir şeklinde yorumlar yapılmaktadır. İran da dâhil, Batı karşıtı totaliter rejimlerle işbirliği konusunda aşırı çaba Rusya’nın hiç de beklemediği sonuçlar verebilir. NATO’nun doğuya doğru genişlemesi karşısında İran ile stratejik ittifak kurmak, bir taraftan Rusya’nın ABD ve Avrupa ile olan bağlarını iyice kopararak Rusya’yı iyice doğuya doğru itecek; diğer taraftan Rusya’da başlayan demokratik sürecin ilerlemesini zorlaştırıp Rusya’yı insan hakları ve demokrasi karşıtı bir ülke olarak lanse ederek uluslararası saygınlığına zarar verecektir şeklinde düşünceler ileri sürülmektedir.(34)

* TASAM, Rusya (Moskova) temsilcisi.

<<>>

1.Viktor Timçenko. Putin i Novoya Rossiya. [Putin ve Yeni Rusya]. Rostov, Feniks, 2005, s. 215.

2. P.P. Buşev. İstoriya posolstv i diplomatiçeskih otnoşeniy russkogo i iranskogo gosudartsv v 1586-1612 gg. [Rus ve İran Devletlerinin Elçilik ve Diplomatik İlişkileri Tarihi 1586-1612]. Moskva, 1976, s. 36.

3. N.M. Mamedova. “Rossiysko-İranskie ekonomiçeskie otnoşeniya: İstoriya, sovremennoe sostoyanie i perspektivı“. [Rusya-İran Ekonomik İlişkileri: Tarih, Günümüzdeki Durum ve Yeni Açılımlar]. http://ru.iras.ir/Portals/829e336b-897d-4728-9be3-8e306ef492f3/Doc_Article/Political/Rus_iran_economic_mamedova.htm

4. A.V. Borkov, Y.P. Titkov. İstoriya Sovetskoy Vneşnoy Politiki. (1917-1991). [Sovyet Dış Politikası Tarihi. (1917-1991)]. Kurs lektsii. N. Novgorod-Arzamas, 2000, s. 185-186.

5. L.S. Severtsev. Rossiya-İran:Drujba navek?. [Rusya-İran:Ebedi Dostluk mu?]. Nezavisimaya Gazeta (Dipkuryer NG). http://world.ng.ru/2001-04-05/

6. Robert O. Freedman. “Rossiya i İran posle sobıtiy 9/11“. [11 Eylül Sonrası Rusya ve İran]. Ariel Cohen editörlüğündeki “Avrasya Dengesi“ adlı kitaptan. 18.01.2006. http://www.meast.spb.ru/pub

7. L.M. Kulagina, V.M. Ahmedov. “İran vıhodit iz izolyatsii“. [İran İzolasyondan Kurtuluyor]. İran: İslam i Vlast. Moskva, İV RAN, İzdatelstvo “Kraft+“, 2001, s. 162; L.M. Kulagina. “Rossiya i İran v 90-ıe godı XX veka: İtogi i perspektivı sotrudniçestva“. [XX. Yüzyılın 90’lı Yıllarında Rusya ve İran: İşbirliğinin Meyveleri ve Perspektifler]. http://ru.iras.ir/Portals/829e336b-897d-4728-9be3-8e306ef492f3/Doc_Article/Political/Ros_iran_90.htm

8.M . Kenjetayev. “VTS Rossii so stranami Blizhnego Vostoka i Srednego Vostoka“ . [Rusya’nın Yakın Doğu ve Orta Doğu Ülkeleri ile Askeri-Teknik İşbirliği]. Yadern ı y Kontrol , No 1 (71), Leto 2004, Tom 10, s. 140.

9. L.S. Severtsev. Rossiya-İran:Drujba navek?. [Rusya-İran:Ebedi Dostluk mu?]. Nezavisimaya Gazeta (Dipkuryer NG). http://world.ng.ru/2001-04-05/

10. Dimitriy Kosırev. “Rossiya za eti godı poteryala mnogo“. Otnoşeniyam Moskvı i Tegerana – bolee 500 let, napominayet posol Mehdi Safari. [“Rusya bu yıllarda çok kaybetti“. Büyükelçi Mehdi Safari, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin tarihinin 500 yıldan fazla olduğunu hatırlatıyor]. Nezavisimaya Gazeta (Dipkuryer NG). http://world.ng.ru/2001-02-15/

11. “Voyennoe sotrudniçestvo s İranom: Rossiya torguyet smertyu“. [İran ile Askeri İşbirliği: Rusya Ölümle Pazarlık Yapıyor]. 13.03.2001. http://www.radiobergen.org/spravka/13mar2001/322.htm ;Viktor Timçenko. Putin i Novoya Rossiya , s. 219-220.

12. Elnur Soltan. “Hatemi’nin Rusya Ziyareti: Soyut Anlaşmaların Somut Sonuçları“. Stratejik Analiz , Cilt 1, Sayı 12, Nisan 2001, s. 5.

13.Steven J. Main. The Russian Eagle & The Persian Peacock: Russo-İranian Cooperation 1995-2005. Published by The Conflict Studies Research Centre. Russian Series 05/03, January 2005, P. 2.

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2751 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 645
TASAM Asya 98 1103
TASAM Avrupa 22 645
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 291
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1395 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 296
TASAM Orta Doğu 23 614
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 188
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1298 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 782
TASAM Türk Dünyası 20 516
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2047 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
TASAM Türkiye 82 2047

Ülkelerin insan merkezli sürdürülebilir kalkınma ve gelişmişlik düzeyi skalasında, nüfusun yarısını oluşturan kadınların sosyal adaletin bir şartı olarak işgücü piyasasına katılımı, toplumsal hayatta, ekonomide ve siyasette daha fazla söz sahibi olmalarının önemli bir payı vardır.;

1992-1995 yılları arasında tüm Bosna’da yaşanan ve binlerce insanın öldürülmesi ile sonuçlanan soykırım, zulüm, sürgün, yerinden edilme ve cinsel şiddet, buradaki toplum üzerinde ciddi hasarlara yol açmış ve etkisini günümüze kadar sürdürmüştür.;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden, stratejik ve operatif yönetime kadar her konuda değerlendirmeler yapılmıştır.;

Çin’in Ortadoğu’daki nüfuz arayışı yoğunlaşırken Suriye devlet başkanı Esad’ın Çin’e yaptığı ziyaret iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesine sahne oldu. 19. Asya oyunlarının icra edildiği Çin’in Hangzhou şehrinde bir araya gelen Xi ve Esad iki ülke ilişkilerinin “stratejik ortaklık“ seviyesin...;

1 Ağustos 2022(Miloseviç’ten Vucic’e Değişmeyen Söylem: Kosova’da Büyüyen Gerilim ve Herkese Yakın Bir Savaşın Sesleri) ve 31 Mayıs 2023’te (Bitti Sanılan Savaş: Kosova - Sırbistan Gerilimine NATO Müdahalesi Mümkün mü?) burada iki yazı kaleme almış özellikle Vucic’in söylemleri üzerinden Kosova ile ...;

2023 Vizyonu genel olarak ekonomik kalkınma, gelir düzeyinin yükselmesi, ülkemizin dünyanın en büyük limanlarına sahip olması gibi birçok hedefleri olarak ifadesini bulmaktadır. Diğer taraftan 2023 Vizyonunun bir de soyut bir süreci bulunmaktadır.;

Yaşanabilir bir vatan ya da devlet olabilmek için öncelikle her şey insan için olmalıdır. Yani devleti yaşat gerisi önemli değil, olmamalı. Şeyh Edebali’nin dediği gibi “insanı yaşat ki devlet yaşasın.“ ;

Türkiye’de ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde büyük çaplı projelerin gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak, mevcut finansman yetersizliğini en etkin şekilde ortadan kaldıracak bir finansman metodu bankacılık sistemine entegre edilmeye çalışılabilir. Bu çerçevede “Proje Bankacılığı” adı altında ...;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...