Rusya’nın Esat rejimine sunduğu sarsılmaz dostluk, giderek Esat rejiminin yıkılması için özel çaba sarfeden Katar gibi ülkelerde bile takdir toplamaya başladı. Demek şu kahpe dünyada, hâlâ sırt dayanabilecek başka bir güçlü sırt, güvenle bakılabilecek “dönmez bir yüz“ bulmak mümkün. Hele bu yüzün bir de bükülmesi zor bir kolu varsa, o zaman bakmak lâzım sağlam dostlukların temelindeki sağlam zeminlere.
Rusya Suriye’de Neye Karşı?
Rusya, ABD ve koalisyon ortaklarının Irak’a yaptığı askeri ve siyasi müdahaleden beri, Orta Doğu’da Batı’nın karışması ile tetiklenecek bir rejim değişikliğine karşı kesin tavır sergilemekte. Geçmişte Batı’nın Afrika ve Güney Amerika’da yaptığı veya yapmaya hazırlandığı müdahalelere de karşı tavır aldığını hatırlayacak olursak, Irak, Libya ve şimdi Suriye’deki şiddetli muhalefetini daha iyi anlayabiliriz. Ancak iş Orta Doğu’ya gelince biraz daha veçhe değiştirmekte. Bununla birlikte, kendisi 1990’lı yıllardan beri hızlı bir rejim değişikliğine muhatap olan Rusya, bunu kanaatimce rejim değişikliğini engellemek için değil, değişikliğin yapılış biçimi ile ilgili olarak ele alıyor. Oysa ilk bakışta, elbette Ba’athist (Baasçı) rejim diktatörlerinin Rusya’ya sağladığı çıkarların sosyalist zihniyet güvencesinde olduğu düşünülebilir. Ama Rusya kendisi bu ortak paydadan zaten çoktan sıyrılmışsa, aradaki ilişkiler ağının ya temeli sağlam ortak çıkarlara veya ortak endişelere dayanıyor olmalı diye düşünmek, bize iyi bir analiz kapısı açabilir.
Rusya Suriye’de Ne İstiyor?
Rusya, uluslararası camianın, özellikle Irak ve Libya rezaletlerinden sonra Suriye’de de aynı tuzaklara düşülmemesi gerektiğini ifade ediyor ve müdahalenin, açık veya gizli yöntemlerle yapılacak askeri –siyasi müdahaleler değil, Suriye’deki taraflar arasındaki mevcut uçurumları telafi edecek müzakere süreçleri olduğunu savunuyor. Rusya Orta Doğu’yu tarihi deneyimlerinden ve coğrafi konumundan dolayı, Batı’dan daha iyi tanıyor. Belki Rusya istihbaratı, Batı istihbarat örgütlerine göre de daha iyi çalışıyordur. Ama tabii ben bunu bilemem.
Rusya, herhalde Suriye’deki minik deniz üssü ile Suriye’nin kendisine sunduğu silah pazarının da peşinde değil. Katar doğal gazının veya Körfez petrol borularının, Suriye üzerinden Akdeniz’e aktarılmasına elbette kendi menfaatlerine sekte vurulmasın diye karşı çıktı. Ama zaten Akdeniz’de İsrail yeni doğal gaz alanları buldu; Mısır ikinci bir Suveş kanalı ile tanker trafiğine kolaylık sağladı. Üstelik, Suriye üzerinden geçirilecek boru hatlarından vazgeçildi. O zaman geriye ne kaldı?
Elbette Rusya Suriye’ye verdiği desteği bu ülkede bulunan Ortodoks Hristiyanları, Suriyeli muhaliflerin ve özellikle ISIS’in şiddetinden korumak için yapmıyor diye düşünebiliriz. Ama eğri oturup doğru düşünelim. Onları da Fener koruyacak değildi ki? Hem Suriye, hem de Mısır Ortodokslarını müslüman şiddetinden Türkiye(ve Fener Patrikanesi) koruyamıyorsa, Rusya’nın da bu işe karışması, kendi Ortodoks nüfusuna verdiği bir başka güvenceyi gösterir.
İyi Diplomasinin Birkaç Yolu
Din ile ilgili olarak yürürttüğü diplomasi elbette, Rusya’yı Doğu Ukrayna konusunda da görünür hâle koymakta. Özellikle Kırım’ın Rusya’ya ilhakından sonra gelişen süreçte, Rusya’nın başka çıkarlarını kollaması için yürürttüğü diplomisinin önemli bir ayağı din diplomasisi.
Bunun ötesinde, Rusya, karşı çıktığı projelerden büyük beklentileri olan bir kaç ülkeden biri olarak gördüğü Türkiye’ye, kaybettirdiği olanaklara karşılık telafi edici fırsatlar sundu. “Türk Akımı“ benim gözümde bu. Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti de yeni yeni hediye paketlerinden nasiplenen ülkeler. Körfez ülkelerini ise zaten ABD hizaya getirdi. Şimdi perde gerisinden İSİS desteklerini sürdürseler bile, en azından açık desteklerinin yolu kesilmiş gözüküyor.
Şu Sırada Neler Oluyor?
Rusya olumsuz bir ekonomik döngünün ksıkacında. Bu elbette Suriye misyonunu sürdürmesini zorlaştırıyor. Örneğin Esat’ın Rusya’dan talep ettiği 1 milyar Doları verememiş olması bunun açık bir kanıtı. Yine de Batı’nın yarattığı bir zebani olarak gördüğü İSİS’in Çeçenistan, Tataristan ve Dağıstan üzernden kendi ülkesine de yönelttiği bölücü tehdid o denli büyük ki, Rusya tüm sıkıntılarına rağmen, Suriye’nin Rusya’ya olan borcunun %70’ini silmiş, yani affetmiş bulunuyor. Bu yaklaşık 10 milyar Dolar kadar bir bedel ve silah ödemesi karşılığı olarak kaydedilmiş bir borçtu.
Rusya Suriye’nin silah borçlarının kısm-ı azamını affetmekle kalmadı, Rosboronexport kanalı ile hâlâ savunma silahı sevkiyatı yapmaya devam ediyor. Çok yakın bir tarihte Lazikiye’ye inen 2 adet Antonov 124 ve bir adet yolcu uçağı bunun açık kanıtı. Ayrıca modüler konut inşaatına giriştiği konusunda bilgi akışı var. Bunlar, Ruslar Lazikiye’nin Akdeniz güneşine nazır kıyılarında tatil yapsın diye inşa edilen turistik tesisler olmadığına göre, Esat rejimine vermeye devam ettiği desteğin yeni bir aşaması. Üstelik malzemeleri Bulgar ve Yunan hava sahalarını kullanamadan sevk ediyor olması, hangi hava sahalarını kullandığı sorularını da akıllara getiriyor. Katlanılan ek maliyeti de düşündürüyor.
Kaz Gelecek Yerden Tavuk Esigememe
Rusya hâlâ enerji, ulaştırma ve ticaret konusunda Suriye ile yapmış olduğu akitlere vefa gösteriyor ve Suriye’nin tarümar olmuş topraklarına yatırım yapmaktan vazgeçmediğini gösteriyor. Bu sadık dostluk Rusya’ya, Suriye toprak ve karasularında petrol ve doğal gaz arama ve çıkartma imkânı veriyor. Öyle görülüyor ki bu artık bir “kaz gelecek yerden tavuk esigememe“ teşbihini çoktan aşmış durumda. Bir kere İSİS’in tarumar ettiği, bizzat Suriyelinin de kaçarak, kendi kaderine terkettiği ve muhalif diye, Suriye ordusu diye Suriyelinin birbirinin kurdu haline geldiği Suriye topraklarında tavuğa karşı vereceği pek kaz kalmadı gibi. Ama bu şimdilik böyle. Buna karşılık oyunu kısa değil uzun vadeli oynayan sadık müttefik Rusya’nın dış politika perspektifi şayan-ı dikkat ve takdir topluyor.