İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) adına sözlerime, tarihi şehir İslamabad'da gerçekleşmek üzere planlanan vakitli ve uygun "Çok Boyutlu Güvenlik Mücadeleleri" teması altında 6. İslam Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu'na övgü ile başlayacağım. Bu Forum'un Organizatörlerine sıcak karşılamaları ve hoş ayarlamaları için şükranlarımızı sunuyoruz.
Aynı zamanda daha önceden planlanmış başka programları dolayısıyla bu ağustos Forum'a şahsen katılamayan İİT Genel Sekreteri Sayın Iyad Ameen Madani'nin hepinize en iyi dileklerini sunduğunu iletmek istiyorum.
Değerli konuklar, çağdaş dünya için barış ve istikrar; zor ve karmaşık güvenlik mücadeleleyle gölgelenmektedir. Günümüzde dünyanın büyük bir kısmı çatışmakta ve sorun kaynakları İİT ülkeleri coğrafi sınırlarında bulunmaktadır. Terörizm belası, aşırılık, etnik ve mezhep çatışmaları, organize suçlar, dinler arası mücadeleler; yoksulluk, adaletsizlik, insan hakları ihlali ve kötü yönetim konuları gibi yeniden patlak verme potansiyeline sahip eski çözülmemiş konuların hepsi sadece günümüz insanları için değil aynı zamanda gelecek nesiller için de tehdit, belirsizlik, çatışma ve istikrarsızlık dolu bir çevre oluşturmaktadır.
İİT aktif bir şekilde; dikkat, analiz ve somut eylem planları gerektiren günümüz mücadelelerinin çok yönlü boyutlarını hedef aldığı bakış açısını savunmaktadır. Bunların en başında da Müslüman Dünyası içerisindeki sürekli ekonomik yoksunluk, dışlama, ayrımcılık ve marjinallik, yoksulluk, fırsat eksikliği, yanlış yönlendirilmiş gelişim, eğitim yapıları ve yabancı ilgi etkileri ile girişimleri gibi güvenlik riskleri ve istikrarsızlığın yayılmasına yardımcı koşulları öne çıkaran politik ve sosyoekonomik bağlamları anlayıp, onları hedef almak yer almaktadır.
Altta yatan sebepleri ele alacak olursak; İİT ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel ve eğitimsel süreçleri teşvik ettiği kadar iyi yönetim ve insan haklarına saygıyı desteklemek adına çok çeşitli adımlar atmıştır. Bu adımlar ve girişimler; Müslüman Dünyası’nda barış ve istikrarı getirecek İİT vaadi açıklaması olarak, İİT Bağımsız Kalıcı İnsan Hakları Komisyonu (IPHRC) ve Barış, Güvenlik ve Uzlaştırma Birliği (PSMU) kuruluşlarını da kapsamaktadır. Bu bağlamda, Kasım 2014’te İİT Üye Devletleri’ndeki düşünce kuruluşları ağı oluşumu hakkında; bizzat yüzleştikleri mücadeleleri ele aldığımızda İİT’nin siyasi formülasyonundan yararlanıp onların uzmanlıklarını kullanmak için özel bir açıklama yapılması gerekmektedir.
Her neyse, şu bir gerçek ki yapıların salt kurulumu Müslüman toplum ve topluluklarının eşsiz karakteristik ve duyarlılıkları göz önünde bulundurulduğunda özel önlemler alınmadan güvenlik mücadelelerine karşı yeterli bir yanıt olamamıştır. Üstelik İİT özel önlemler girişim ve uygulamaları üzerinde çalışmaktadır. Örneğin:
Mevcut yabancı kuşatma durumunda özgür iradeleri ile insani haklarının reddini sonlandıracak; ayrıca sömürgecilik altında bulunan herkese yapılan tarihi adaletsizlikleri fark ettirecek, bunlardan ötürü özür diletip sonra da onaylayacak bir pozisyon almak;
Kendi siyasi gündemine hizmet etme amacıyla Müslüman Dünyası için güvenlik mücadelelerini sorgulayan durumları etkileyen dış aktörlerin potansiyelini incelemek;
Düşüncesiz ve ideolojik olarak renklendirilmiş görsel medyanın kültürler, ırklar ve etnik gruplar arasındaki boşluğu genişletmeye ne derecede katkıda bulunduğunu araştırmak;
Mezhepsel şiddetin sebepleri ile yüzleşip, bu konuda çözüme ulaşabilmek adına yeni bir paradigma kristalize etmek için mezhep çatışmaları alanları üzerinde çalışmak;
İstihdam ve radikalleşme adına daha az duyarlı olunması için sosyoekonomik programların tanıtılması sayesinde terörist gruplar tarafından istismar riski altında bulunan gençliği ve diğer toplulukları güçlendirmenin yollarını aramak;
İİT’nin bir kolu olan Fiqh Akademi sayesinde Ulema, Düşünce Kuruluşları, aydınlar ve sosyal bilimciler için aşırılık ve mezhepçilik söylemleri üzerinde odaklanılıp bu söylemlerin parçalara ayırılması amacıyla bir dizi toplantı, çalıştay, sempozyum ve konferans düzenlemek;
Ilımlılık, adalet, eşitlik ve hoşgörü çerçevesinde İslami değerlere vurgu yapan Üye Devletlerin dışındaki Müslüman topluluklarla bir köprü oluşturmak adına çabalamak.
Değerli katılımcılar, burada çok boyutlu güvenlik mücadeleleri üzerinde tartışırken iki hayati konunun altını çizmemek hata olurdu. Şiddetli aşırılığın yayılması ve İslamofobia trendinin artması üzerine özel bir odaklanma gerekli. Bu bağlamda, başlıca sebepleri açık bir biçimde anlayabilmek, terörizmi yaratıp İslamofobia’yı arttıran şekillendirici fikirlerin ve akımların altını çizebilmek son derece önemlidir.
Her kim tarafından ve de her nerede yapılırsa yapılsın; İİT Üye Devletleri kuralcı konumlarıyla son derece katı bir biçimde terörizmin her çeşidi ve tezahürünün karşısında yer almaktadırlar. Aynı durum terörizmle bağlantılı olan herhangi ülke, ırk, din, kültür veya milliyetlerle oluşturulan her türlü yardımlaşma girişimlerini anlaşılır bir red karşılaması ile de izah edilebilir.
Diğer konular içerisinde İİT belgeleri “İslam’ın özünün eninde sonunda doğruluk, adalet, gelişmiş bilgi ve bilimler ve huzurlu şekilde bir arada yaşama ışığında cehalet, zulüm ve zorbalığın karanlığının dışında bir dünya elde etmek anlamını taşıması“ olarak kabul görmüş ve İslam’ın ılımlılık, hoşgörü ve barış dini olduğunu tekrardan onaylamıştır. Yine de, bazıları tarafından İslam sık sık, özellikle ve özünde sert olarak görülmektedir. Eleştiriler bunu aşırı hoşgörüsüzlükle bağdaştırmakta ve radikalizmi doğurduğunu iddia etmektedir. Bunu sonlandırmak için de bizler diğer tüm dinlerde, ideolojilerde ve kültürel üstünlüklerde olduğu gibi İslam adına kendi sert ve çıkarcı hareketlerinin yerindeliğini iddia eden üstünlük, işgal, terörizm ve aşırılık kurgularını yok etmeye çabalamalıyız.
Müslümanlar ve İslam sıklıkla ifade özgürlüğü kavramı söz konusu olduğunda düşman yerine konulmaktadır; oysa Müslüman olarak bizler düşünce ve ifade özgürlüğünün temel anlamda sadece din özgürlüğünün bir hak farkındalığı değil aynı zamanda daha geniş insan haklarının sağlanması ve korunması anlamına da geldiğine inanmaktayız. İlaveten, hiçbir özgürlük kesin sınırlara sahip değildir ve mevcut hukuk ilimleri tarafından kurulmamıştır; dolayısıyla tamamen sorumluluk ile geliştirilmesi gerekir.
Saygıdeğer bayanlar ve baylar; konuşmamı şu şekilde sonlandırmak istiyorum. Biz, Müslümanlar günümüz güvenlik mücadeleleri tarafından en geniş çapta etkilenenler arasında yer almaktayız. Ellerinde çoğu hatalı ve yanlışlarla dolu yazılar İslam adına birilerini kaçıran gruplar tarafından zarar görmekteyiz. Dünyanın dertleri için Müslümanları ve İslamı damgalayan, suçlayan ve dışlayan ideolojik, İslamofobik sesler tarafından bir bombardımana tutulmaktayız. Geleneksel sömürgecilik, neo-sömürgecilik, neo-liberalizmin siyasal kavramı ve statik siyasal çevrenin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Böylece İslam İşbirliği Teşkilatı olarak İİT; çok yönlü doğası, kaynakları ve tezahürlerinden de anlaşıldığı üzere bu mücadelelerle baş etmek adına bütün çabalara katılmak, katkıda bulunmak ve ön safhada yer almak adına elinden gelen her türlü gayreti göstermektedir.
Görüşlerimizi bir araya getirip günümüz dünyası tarafından yüzleşilen çok boyutlu güvenlik mücadelelerini etkili şekilde hedefleyerek edindiğimiz ortak rolleri incelemede etkili bir potansiyele sahip bu platformu oluşturduğunuz için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Gelecek iki gün içerisinde hepinize başarılı müzakereler diliyorum.
( Amanul Haq, İslam Ülkeleri Teşkilatı Kabine Direktörü, Barış, Güvenlik ve Arabuluculuk Birimi Başkanı | Açılış Konuşması | 6. İslam Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu| 7 Mart 2015, Islamabad )