Beslan (Kuzey Osetya) Olayının Ardından*

Haber

Rusya Federasyonu’nun Kuzey Osetya Özerk Cumhuriyeti’nin Beslan kentinde 1-3 Eylül tarihlerinde cereyan eden okul baskını kanlı biterken (yaklaşık 400 ölü ve 700 yaralı) geriye bir sürü cevaplanmamış soru kaldı. Olayın başlamasından bitimine kadar geçen sürede ve günlerdir devam eden tartışmalarda aydınlanmamış noktalar gittikçe artmaktadır....

Rusya Federasyonu’nun Kuzey Osetya Özerk Cumhuriyeti’nin Beslan kentinde 1-3 Eylül tarihlerinde cereyan eden okul baskını kanlı biterken (yaklaşık 400 ölü ve 700 yaralı) geriye bir sürü cevaplanmamış soru kaldı. Olayın başlamasından bitimine kadar geçen sürede ve günlerdir devam eden tartışmalarda aydınlanmamış noktalar gittikçe artmaktadır.

Çelişkili açıklamalar ve karanlıkta kalan hususlar bu olayın daha çok konuşulacağını göstermektedir. Aşağıda bu olayın karanlık kalan bazı hususlarına, medyanın tepkisine kısaca değinilecek, olayla ilgili öne çıkan üç ihtimalden bahsedilecektir.

Operasyondaki Karanlık Noktalar: Yetkililerin ‘tuhaf’ davranışları
Hemen belirtmek gerekir ki, karanlık kalan hususlardan ilki, okul baskının yapıldığı günlerde yetkililerin sorumsuz davranışlarıdır. Şöyle ki, üst düzey yetkililerden hiçbiri baskın düzenleyenlerle görüşmeye gitmemiştir. Teröristler, İnguşetya Cumhurbaşkanı Murat Ziyazikov (1), Kuzey Osetya Cumhurbaşkanı Aleksandr Dzasokhov ve çocuk doktoru Leonid Roshal (2) ile görüşmeyi talep ettikleri hatırlanmalıdır. Haberlere bakılırsa, Ziyazikov dinlenmek için bu sırada İspanya’ya uçmuş, Dzasokhov olay yerine gelse de sadece rehinelerin yakınları ile görüşmüş, Roshal ise telefonda bazı görüşmeler yapmıştır ki, bunlar da bir sonuç vermemiştir. Devlet Başkanı V. Putin’in özel temsilcisi Çeçen asıllı Aslanbek Aslakhanov ise okuldaki teroristlerle hiçbir şeyin görüşülemeyeceğini söyleyerek herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Dolayısıyla, resmîlerin görüşme yoluyla içeridekileri kurtarma girişimleri söz konusu olmamıştır. Okula girip teröristler ile görüşen tek kişinin İnguşetya eski Cumhurbaşkanı Ruslan Auşev’in olduğu belirtilmelidir. Olayın aydınlatılmasında Auşev’in kilit isim olduğu söylenebilir.

Okuldaki rehineler ve teröristlerin sayı konusunda da yetkililer çelişkili bilgiler vermişlerdir. İlk dakikalarda 300’den fazla rehinenin olduğu bildirilse de, olayın bitimine doğru bu rakam 900’lere çıkmıştır. En sonda ise, 1200’ü aşkın bir rehine grubundan bahsedilmiştir. Teröristlerin sayısıyla ilgili verilen resmî malumatlarda önce 15–17, sonra 32 rakamı telaffuz edilmiştir.

Güvenlik güçlerinin okula müdahalesi sırasında da çok karışıklığın çıktığı, muhtemel plan ve programın “yapılmadığı“ görülmektedir. Hatta özel kuvvetlerden Alfa ve Vımpel grupları kendi tarihlerinde en çok can kaybını bu olayda vermişlerdir (ilki 7, ikincisi 3 kişi kaybetmiş). Tam iki gün bu kuvvetler ve diğer özel birliklerin herhangi bir program yapmadan bekledikleri anlaşılmaktadır. Müdahalenin ilk olarak kimin tarafından gerçekleştirildiği, okula doğru otomatik silahlardan kimin ateş açtığı henüz tespit edilememiştir. Bunların ardından patlamalar meydana gelmiştir. Burada yerli ahaliden (bunlar Rus medyasında ‘gönüllüler’ olarak ifade edilmektedir) bir grubun ateş açtığı öne sürülmektedir. Hâlbuki olay sırasında oluşturulan kriz merkezinin verisine göre, okul iki şerit halinde gerek İçişleri bakanlığına bağlı birlikler, gerekse de özel kuvvetlerce çevrelenmiş durumda idi. O halde, şu soruların cevabını bulması lazım: bu “gönüllüler“ nasıl ve hangi yollardan okula ulaşmış idiler? Rus güvenlik güçleri bu sırada nerede mevzilenmişlerdi?

Teröristlerin kimlikleri
Teröristlerin kimlikleri veya hangi etnik gruptan olduklarına dair çok çeşitli versiyonlar ileri sürülmektedir. Şu ana kadar onların kimliklerinin net olarak ortaya çıkarılamadığı belirtilmelidir. Herhalde çelişkili açıklamalar yapan yetkili ağızların bundan sonra bu konuda verecekleri bilgilerin güvenirliğinin de ilaveten test edilmesi gerekecektir.

Olayın başında eylemcilerin Çeçenler olduğu ileri sürülmüş, hatta Çeçen komutanlardan Magomed Evloyev veya Doku Umarov’un adamları oldukları haberleri yayılmıştır. Sonra bunların tam bir enternasyonal ekip oldukları içlerinde Rusların da olduğu söylenmiştir. Putin, pazartesi günü (06.09.2004) Batılı gazetecilerle görüşünde teröristler içinde Araplar olduğunu tekrarlamış ve bu baskın olayının Rusya’nın Çeçenistan politikası ile ilgisi olmadığını beyan etmişti. Hâlbuki Rusya Başsavcısı Ustinov’un raporunda Araplardan bahsedilmemektedir. Rusya Başsavcının raporuna göre, 32 kişiden oluşan terörist grubun tamamı ölü ele geçirilmiştir. Bunlar içine Arapların var olduğu kararını ise öldürülenlerin dış görüşüne bakarak yerli güvenlik birimlerinin verdikleri anlaşılmaktadır.

Burada çok önemli bir noktaya değinmek gerekir. Teröristler ile görüşen ve konuşan Ruslan Auşev’in daha sonra Novaya Gazeta muhabirine verdiği demeci onların kimlikleri konusunda bazı ipuçları vermektedir.(3) Auşev’e göre, içeridekilere “Çeçence konuşalım“ demişse de onlar, kendisi ile aksansız bir şekilde Rusça konuşmuşlar hem de yüzleri açık olarak. Dolayısıyla, Auşev’e bakılırsa, içeridekilerin Çeçen veya yurtdışından gelmeler olması ihtimali zayıf bir iddiadır. Diğer taraftan, onlar, Doktor Roshal’a ise dağlı, yani Kafkasya’nın yerlileri olduklarını söylemişler.

Daha önceki benzer olaylara bakıldığında Çeçenlerin çocuklara yönelik bir hareketlerinin olmadığı görülmektedir. Moskova’daki tiyatro baskınında da bina içindeki çocuklar salıverilmişti. Ayrıca, olayın cereyan ettiği saatlerde Çeçen lider Aslan Maskhadov bir açıklama yaparak olayı kınamış, kendisinin eylemcilerle bir ilgisi olmadığını beyan etmişti.(4) Maskhadov’un Londra temsilcisi Ahmed Zakayev ise, olayın çözümü için insiyatiflerini kullanabileceklerini belirtirken, Rus yetkililerin bunu görmezden geldiğini bildirmektedir. Ona göre, Kuzey Osetya Cumhurbaşkanı Dzasokhov onların yardımını başta kabul etse de, Putin’in olaya karışması üzerine geri adım atmış, böylece rehineleri kurtarma ihtimali ortadan kalkmıştır. Genellikle, Çeçen kaynaklar olayı FSB’nin tezgâhladığını ileri sürüyorlar.(5)

<<>>

Olayda karanlık kalan bir diğer nokta, çok önemli miktarda olduğu anlaşılan patlayıcıların okula nasıl yerleştirildiği konusudur. Yaz tatilindeki tamirat sırasında yerleştirildiği bildirilen bu patlayıcıların ve bombaların Kafkasya gibi Rusya’nın ordu birliklerinin ve güvenlik kuvvetlerinin fazlasıyla bulunduğu, her adımda gizli servis mensuplarının cirit attığı bir bölgesinde nasıl rahatça taşınabildiği ve okula yerleştirildiği kafaları karıştıran bir meseledir. Hatırlatılmadır ki, bazı Rus gazeteleri daha önce ülkenin diğer bölgelerinde birkaç binanın patlatılması olaylarında iç güvenlik servisinin (FSB) izleri veya bağlantılarına ulaşmışlardı.

Dünya ve Türk Medyasının Olaya Bakışı
Gerek Rus, gerek dünya gerekse de Türk medyasında henüz eylemcilerin kimlikleri tespit edilmeden bunların Çeçen olduklarından neredeyse kesinliğe varacak düzeyde bahsedilmiş, yorumlar yapılmıştır. Rus medyasının büyük bir bölümünün devlet kontrolünde olduğu unutulmamalıdır. Olayın cereyan ettiği günlerde Rusya’ya karşı bir terör savaşı açıldığını, hatta cihat ilan edildiğini yazan gazetelerde eylemcilere hiçbir taviz verilmemesi gerektiği yönünde yazılar çıkmıştır. Sadece liberal yönlü bazı gazetelerde Rus yetkililerin davranışları sorgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca, olayı aydınlatmak üzere Beslan’a giden gazetecilere yetkililer tarafından çeşitli engeller çıkarıldığı vurgulanmalıdır.(6)

Dünya medyasında teröristler kınanıp Putin eleştiri alırken, Avrupalılardan (özellikle kıta Avrupası) ziyade Amerikalılar bu konuda daha sert yorumlarda bulunmuşlardır. Olayı Çeçenleri merkez alarak yapan dünya medyasında, Çeçenistan’da güvenlik tedbirlerinin yanında diyalog kapısının da aralanması dile getirilmiştir.

Baskın Konusunda Üç Versiyon
Rusya’daki baskınla ilgili üç görüşün ortaya çıktığı tespit edilebilir. Bunlardan birincisi, küresel güç mücadelesinde Kafkasya’nın, Zbignew Brzezinski’nin deyimi ile, bir satranç tahtası olduğuna inanlar tarafından dile getirilen bir görüştür. Genelde bazı Rus jeopolitikçiler tarafından da savunulan bu versiyona göre, Beslan olayını Rusya ve Batı (daha ziyade ABD) çatışması bağlamında görmek gerekir. Son yıllarda Rusya, hem ekonomisini toparlamış, hem mali ve idari reformlarını yapmış, hem de gittikçe nüfuzunu yakın çevresine yaymaya başlamıştır. Türk medyasında kimi yazarların işaret ettiği gibi, muhtemelen bu olay Rusya’nın genelde açılım politikalarını baltalamak, özelde ise Türkiye ile yakınlaşmasını engellemek için gerçekleştirilmiş olabilir. Nitekim Putin’in Eylül başında yapacağı Türkiye gezisi ileri bir tarihe alınmıştır. Kısacası, bunu Rusya karşısında duran büyük güçlerden birisinin yaptırdığı ima edilmektedir.

İkinci grup analizciler, Beslan olayını Rusya’nın bir iç meselesi olarak görmüş ve genellikle Çeçenistan politikasının bir sonucu olarak değerlendirmişlerdir. Bunlar genelde liberal kesimde yer alan analizcilerdir. Onlara göre, Çeçenistan’da politika değişimine gidilmez ve siyasi sürecin önü açılmazsa, bu tür olaylar devam edecektir. Oradaki insanların ölmekten başka çareleri olmadığı için sivillere karşı böyle kanlı olaylara girişmektedirler. Dolayısıyla, bu olayın büyük devletlerin güç mücadelesi ile değil, Çeçenistan’daki baskı ve şiddetle bağlantısı olduğu ileri sürülmektedir.

Son olarak, olay hakkında görüş belirten üçüncü bir grubun düşünceleri dikkate değerdir. Bunlar genelde Çeçenler ve Çeçen yanlılarından oluşmaktadır. Onların fikrince, okul baskını Rus iç güvenlik örgütü (FSB) tarafından yapılmıştır. Çeçenleri diğer Kafkas halklarından tecrit etmek, Çeçen savaşçıların terörist olduğunu dünyaya ilan etmek için böyle bir girişimde bulunulmuştur. Çeçen kaynaklar, bu ihtimalin kesinliğinden bahsetmektedirler. Çoğu, Beslan’da karanlık kalan noktalara atıf yaparken, bazıları geçtiğimiz yıllardaki olayların hemen akabinde FSB’nin üst düzey yöneticilerinin rütbelerinde terfiler yapıldığına da dikkat çekmektedir.

Beslan’dan Sonra Rusya’nın Kafkas Politikası
Bu olayın ardından Moskova’nın genelde Kafkasya’da, özelde ise Çeçenistan’da güvenlik tedbirlerini arttırdığı görülmüş, hatta Rus Genelkurmay Başkanı Yuri Baluyev, dünyanın her neresinde olursa olsun, teröristlerin vurulabileceklerini beyan etmiştir. Artık bu bağlamda şimdilerde Putin doktrininden bahsedilmektedir. ABD Başkanı Bush’a benzer şekilde, üst düzey Rus yetkililer de teröristlere karşı “önleyici saldırı“ların tüm dünya sathında yapılabileceğini telaffuz etmektedir. Aslında bakılırsa, bu yeni bir şey değildir. Rus ajanlarının dünyanın dört bir tarafına yayılmış Çeçenleri takip ettiği epeydir bilinen bir şeydi. Hatta geçtiğimiz Şubat ayında Çeçenistan cumhurbaşkanlığına bir dönem vekâlet eden Zelimhan Yandarbiyev Katar’da Rus ajanlarının bombalı saldırısında hayatını kaybetmiş ve konu her iki ülkenin gündemini epey meşgul etmişti.

Putin’in söz konusu olayın akabinde yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında hem olaya verilen tepkinin sert olacağının, hem de bundan sonra nelerin yapılacağının işaretleri görülmektedir. Putin, bu olayın her ne kadar Çeçenistan’la ilgisi olmadığını açıkladıysa da (bu konuşmasında Çeçenistan lafı bile geçmiyor), hemen Çeçen savaşçıların liderleri Aslan Maskhadov ve bölge komutanı Şamil Basayev’in yerini bildirenlere FSB’nin 10 milyon dolarlık ödül vereceği açıklandı. Bu ödülün daha önce neden konulmadığı belli değildir.

Muhtemeldir ki, Rusya bu okul baskınını kendi güvenlik vizyonunu değiştirmek için kullanacaktır. Kafkasya’ya daha fazla ordu birliklerinin nakledilebileceği, ülke içinde güvenlik tedbirlerinin daha da sıkılaşacağı daha şimdiden söylenebilir. Dünyaya yayılmış Çeçenlerin örgütlenme çabalarının ve Çeçenistan’daki savaşçılara yardım kanallarının kapatılmasının diğer devletlerden daha şiddetle talep edileceği de ihtimal dışı değildir. Ayrıca, Rusya’nın yakın çevresine doğru saldırganlığının artacağı tahmin edilebilir. Beslan’daki teröristlerin kimliği ve onlara yardım ve yataklık yapan ülkeler konusunda devlet desteği ve gözetimindeki çoğu Rus medyasındaki provakatif haberler, Rusya’nın yakın çevresine, özellikle Güney Kafkasya’ya müdahil olma isteğinin ipuçları olarak değerlendirilebilir. Rusya yönetiminin, Beslan baskınını ABD’nin 11 Eylül olayı gibi kullanma girişimleri, bunun yanında sözgelimi, valilerin seçimle değil, atama ile gelmesi, yeni güvenlik birimlerinin kurulması ve daha fazla merkezîleştirme çabalarına başlama sinyalleri bunlara örnek gösterilebilir.

Sonuç olarak, Beslan olayındaki karanlık noktalar ne kadar açıklığa kavuşturulursa kavuşturulsun, bu olay yukarıda sözü edilen üç bağlamın herhangi birinde ele alınırsa alınsın ortada bir gerçek var ki, bu da baskının tamamen Rus yönetimine yaradığı, eylemi yaptıkları iddia edilen Çeçen savaşçıları ise yalnızlaştırdığıdır.

Son Haber: “Basayev’in Mektubu“
Dün, yani 17 Eylül tarihinde kafkazcenter adlı Internet sitesinde Abdullah Şamil adına okur köşesine gönderilmiş bir mektup yayınlandı. Şamil Basayev’e ait olduğu iddia edilen bu uzun ve çelişkilerle dolu mektupta, Beslan’daki okul baskının kendisinin yaptırdığı iddia edilmekte ve olayın bazı ayrıntılarına değinilmektedir. 11 Eylül sonrası dönemde yayınlanan kasetler benzeri bu mektup da birçok çelişki ile dolu olup, şaibeli görünmekte ve henüz diğer kaynaklarca doğrulanmamıştır. Sözgelimi, Çeçen siteleri bu konuda hiçbir bilgi vermemişlerdir; mektubun yayınlanmasından sonra adı geçen site çökmüştür!

(*) Bu yazı, Şamil Basayev’e atfedilen malum mektubun Internet’te yayınlanmasından önce yazılmıştır. Yazının sonunda bu mektupla ilgili değerlendirmeler eklenmiştir.
(1) Ziayazikov, FSB (Rusya İç Güvenlik Örgütü) generali olup, Ruslan Auşev’in Rusya’nın Çeçen politikasını eleştirerek istifa etmesinin ardından 2001’den beri İnguşetya cumhurbaşkanlığını yapmaktadır.
(2) Leonid Roshal’, Ekim 2003’de Dubrovka’daki (Moskova) Nord-Ost tiyatrosu baskınında baskını yapanlarla anlaşması üzerine içerideki çocukları çıkarılmasına yardımda bulunmuş ve daha sonra Devlet Başkanı Putin tarafından ödüllendirilmişti. Daha fazla bilgi için bkz.: Denis Nadejdin, “?????? ?????? ?????? ??? ????????? ? ???????????“ [Doktor Roshal mümkün olan her şeyi yapacaktır], 3 Eylül 2004, www.utro.ru
(3) “????? ?????? "?????? ????"?“ [Müdahaleyi ‘Üçüncü bir güç’ mü başlattı?], 07.09.04, www.strana.ru
(4) http://www.chechenpress.info/news/2004/09/03/37.shtml
(5) Çeçenlerin siteleri için bkz.: www.kvestnik.org; www.kafkazcenter.com; www.chechenpress.info
(6) http://www.ntv.com.tr/news/286305.asp

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2776 ) Etkinlik ( 223 )
Alanlar
TASAM Afrika 77 650
TASAM Asya 98 1114
TASAM Avrupa 23 650
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 295
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1406 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 23 623
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 189
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1304 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 518
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2054 ) Etkinlik ( 83 )
Alanlar
TASAM Türkiye 83 2054

Artık ahkâm kesmekten öte çapı kalmayan Birleşmiş Milletlerin(BM), Afet Riski Azaltma Günü yaklaşırken uygun gördüğü tema bu yıl oldukça ilginç. Adeta eski kuşaklardan ümidi kesmişçesine 2024, Uluslararası Afet Riski Azaltma Günü olan 13 Ekim için açıklanan tema “ Bir Sonraki Kuşağın, dirençli bir G...;

Afrika, küresel terör örgütleri El Kaide ve DAEŞ'in rekabet ve savaş alanına dönüşmüş durumda. Bölgedeki zayıf devlet yapıları, etnik ve dini çatışmaların varlığı, ekonomik sorunlar ve sosyal huzursuzluk gibi etkenler, bu örgütler için ideal bir zemin yarattı. ;

Biz, dünya halklarını temsil eden Devlet ve Hükümet Başkanları olarak, Gelecek İçin Pakt'ta yer alan eylemler aracılığıyla mevcut ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını ve çıkarlarını korumak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde toplandık.;

27 Eylül 1538’de Haçlı donanmasına karşı kazanılan Preveze Deniz Savaşı’nın gerek icrası gerekse sonuçları çok tartışılmıştır. Basit taktik ve teknik nedenlerden,;

Yakında dünyanın en büyük işgücüne sahip olacak olan Afrikalılar, modern güce erişebildikleri takdirde bölgelerini küresel bir ekonomik güç merkezine dönüştürme fırsatına sahipler. Şu anda, Sahra Altı Afrika'da yaklaşık 600 milyon insan elektriğe erişemiyor. Bu durum onları yemek pişirmek, ısınmak v...;

Çin’i Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın kararlı bir destekçisi olmakla itham eden NATO, Avrupa-Atlantik güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünüyor. NATO, çok kutuplu bir yapıya evrilen uluslararası sistem içerisinde kendisine tatmin edici tarihsel bir rol arıyor.;

Savunma sanayii, bir ülkenin güvenliği ve ekonomik kalkınması için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin jeopolitik konumu ve iç-dış tehditler, savunma sanayiinin önemini artırmaktadır. Terörle mücadele, Türk savunma sanayiinin gelişimini etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu çalışma, terörle müca...;

Başlıca ekonomik mega trendler dünya çapında devam etmekte ve giderek daha yıkıcı bir etkiye sahip olmaktadır: Dijitalleşme, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilirliğin yanı sıra sosyal ve demografik değişim, önceki değer yaratma yapılarının giderek daha geçersiz hale gelmesine neden olmaktadır.;

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 2

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Nis 2024 - 11 May 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2024 Dönem 1

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programları ile katılımcılara stratejik yönetim ve liderlik alanlarındaki yeniliklerin aktarılması, Türkiye ve dünyadaki gelişmeler ışığında ulusal ve uluslararası güvenlik stratejileri konularında çok yönlü analiz, sentez ve değerlendirmeler yapabilmelerine, çözüm önerileri, farkındalık ve gelecek öngörüleri geliştirmelerine destek sağlanması amaçlanıyor.

  • 20 Oca 2024 - 10 Şub 2024
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Millî Savunma ve Güvenlik Akademisi Sertifika Programı | 2023 Dönem 1

21. yüzyıl güvenlik sorunlarının dönüşümünü takip edebildiğimiz bir dönem olarak dikkat çekmektedir.

  • 11 Kas 2023 - 02 Ara 2023
  • Cumartesileri 10.00-13.30 (Çevrimiçi) -
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul Kent Üniversitesi Kağıthane Kampüsü -
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...