Harp Akademileri Komutanlığı’nda yapılan “Gelişen bilgi teknolojisi ile güvenlik politikası ve stratejileri arasında etkileşim ve yönlendirme“ konulu sempozyum, Türkiye’nin “milli savunma endüstrisine“ ne kadar çok ihtiyacı olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Harp Akademileri Komutanlığı’nda yapılan sempozyumun içeriğine geçmeden önce genel bir değerlendirme yaparak, küreselleşme sürecinde bilgi teknolojilerinin önemine işaret etmek yerinde olacaktır.
“Bilgi“ en büyük “güç“ haline geldi
Küreselleşme süreciyle birlikte bilginin etkin kullanımı, bilgi teknolojilerine stratejik bir önem kazandırdı. Bilgi teknolojileri artık hayatın her alanına girdi; politikadan savaş yöntemlerine, işlerin organizasyonlarına kadar herşeyi yapısal olarak değiştirdi.
Bilgi teknolojileri insanlığa pekçok önemli imkan ve kolaylık sağladı. Bilgi teknolojileri sayesinde hertürlü veri ve bilgi, üretildiği anda kullanıcısına elektronik hafıza transferiyle sunulabilir hale geldi. Böylece, herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan, hertürlü faaliyet tamamen elektronik ortamda takip edilebilir oldu. Bilgi teknolojileri, bilgi işleme hafızalarını olağanüstü geniş kapasitelere ulaştırdı. Bilgi teknolojileri karar verme ve problem çözme konularında, mevcut olabilecek bütün olasılık ve yöntemleri “ulaşılabilir“ hale getirdi. Hertürlü bilgi, bilgi teknolojileri sayesinde çok düşük maliyetle başka kullanıcıların hizmetine sunulabilir ve elektronik ortamda kopyalanabilir duruma geldi. Bilgi teknolojileri, başka teknolojilerde görülmedik bir biçimde günlük hayatı ve toplumun yapısını bir devrim niteliğinde etkilemeye başladı.
Milli Savunma’nın önemi…
Günümüz dünyasında artık en önemli “güç“ haline gelen bilgiye sahip olan ülkeler aynı zamanda “karar veren“ pozisyonda bulunmaktadır.
Bilgi teknolojileri, milli savunma konusunda da çok önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde yapılan savaşlarda, ileri teknoloji ürünü elektronik harp sistemlerinin ön plana çıktığı görülmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Harp Akademileri Komutanlığı’nda “Gelişen bilgi teknolojisi ile güvenlik politikası ve stratejileri arasında etkileşim ve yönlendirme“ konulu önemli bir sempozyum yapıldı. Harp Akademileri Komutanı hava orgeneral Faruk Cömert, burada yaptığı konuşmada elektronik harp sistemlerinin yazılım ve donanımlarının milli olmasının gereğine dikkat çekti. “Dünyanın en mükemmel elektronik harp sistemlerini alın, eğer milli bir yazılım kabiliyetine sahip değilseniz, hiçbirşey yapamazsınız. Özellikle milli yazılım ve donanım konusunda ülkemizin çok hassas olması lazım…“ diyen Orgeneral Cömert, zamanlama konusuna da dikkat çekerek, “zamanından sonra edinilen silahın Silahlı Kuvvetler’e yararı da olmamaktadır“ uyarısında bulundu.
Orgeneral Cömert’in dikkat çektiği nokta öylesine önemli ki, yurtdışından alınan harp sistemlerine güvenerek savunma politikası belirlemek, her zaman yarı yolda kalmayı da göze almak anlamına geliyor. Dış kaynaklı yazılıma dayalı sistemin asla güvenilir olmadığı açık… Bilgi teknolojilerinin mutlaka milli olması, yani bizim ülkemizde bizim insanımız tarafından üretilmesi gerekiyor.
Harp Akademileri Komutanı hava orgeneral Faruk Cömert’in dikkat çektiği noktaları da gözönünde bulundurduğumuzda, Türkiye’nin küreselleşme sürecinde milli bir savunma endüstrisine çok acil ihtiyacı olduğu görülmektedir.
Türkiye, küreselleşme sürecinde bilgi teknolojilerinin ulaştığı noktayı görerek ona göre yeniden bir yapılanma içine girmelidir. Türkiye kendi milli savunma endüstrisini kurmalı, elektronik harp sistemlerinin hem yazılım hem de donanımlarını kendisi üretmelidir.
Türkiye’nin elektronik harp sistemleri kadar önemli olan bir diğer konusu da ulusal güvenlik politikasının belirlenmesidir. Küreselleşme sürecinde tehdit unsurlarının yapısı değişmiş, tehlikelerin boyutu farklılaşmıştır. Bunlar da dikkate alınarak Türkiye’nin ulusal güvenlik politikasının belirlenmesinde ilgili kurum ve kuruluşların daha geniş katılımı sağlanmalı ve tek elden yürütülmesine özen gösterilmelidir.
Türkiye dışa bağımlı bir savunma sanayinin sağlıklı olmayacağı gerçeğini görerek, milli savunma endüstrisinin kurulması konusunda toplumsal bir seferberlik başlatmalıdır. Milli Savunma endüstrisine sahip olmayan hiçbir ülkenin dünya barışına yeterli ölçüde katkıda bulunamayacağı bilinmelidir.
* Siyaset Bilimi, Sosyokültürel Çalışma Grubu, Proje Yöneticisi