“Adil Bir Nükleer Anlaşma’nın” Koşulları

Yorum

İran bir değişimin arifesinde. Bunu İran’ı kendi gözlerimle görmüş olmanın verdiği güvenle söylüyorum. Dünya ile yeniden bütünleşme istek ve kararlılığı, geniş bir kesime yayılmış durumda. ...

İran bir değişimin arifesinde. Bunu İran’ı kendi gözlerimle görmüş olmanın verdiği güvenle söylüyorum. Dünya ile yeniden bütünleşme istek ve kararlılığı, geniş bir kesime yayılmış durumda. Buna ışık yakan Ruhani yönetiminin arkasında Hamaney’in bulunması da değişim talebinin İran toplumsal piramidinin tepesinden tabanına kadar uzandığını gösteriyor. Bu nedenle, dünyanın bu istek ve beklentiye olumlu cevap vermesinin önündeki en önemli etken olan nükleer zenginleştirme projesi üzerinden yapılan tartışmalarla ilgili her önemli açıklamayı değerlendirmek gerek.

P5+1 nin Yol Haritası
18 Kasım 2014 de yapılan P5+1 toplantısı bir sonuç vermemişti. Ama görüşmeler tıkanmadı. Öyle anlaşılıyor ki durduğu yerden devam edecek. İran’da bulunduğum süre için de bu konu üzerinde hemen hiç durulmadı. İran halkı, yetkin bilim ve siyasi çevrelerinin, sanki P5+1 görüşmeleri yokmuşcasına hareket etmeleri de karalılık ve yumuşama jestlerini karşı taraftan beklediklerinin göstergesiydi. Tabii ben yaptırımların pençesinde kıskıvrak bir İran ile karşılaşacağımı ummuştum. Oysa baskıya direnen, değişime umutla bakan ve ufak uzlaşma söylem ve eylemlerine cevap vermeye hazır bir İran buldum.

Neredeyse Şubat’ın ortasına geldik. Karşılıklı sözel yakınlaşma adımları atılıyor. 31 Mart 2015 buluşması öncesinde, Ayetullah Hamaney’in, yaptırımlara son verecek bir nükleer anlaşma için uğraşan Ruhani’ye karşı İran’daki radikal nükleer lobisine, ülkenin çıkarlarını zedeleyecek “aşırı isteklerden kaçınma“ ikazı yapmış olması fevkalade önemli. Öte yandan Başkan Obama’nın İran yaptırımları konusunda aceleci davranılmaması gerektiği konusunda yapmış olduğu senato ertelemesi, P5+1 içinde çok önemli bir ağırlığı olan ABD nin İran’a karşı yeni ve daha yumuşak bir tavır benimsediğini gösteren bir işaret.

İşin Anahtarı Karşılıklı Güvende
Burada sorunu kökünden çözecek olan etken, karşılıklı güven tesisi. Şimdi İran’ın önce yetkin müzakerecilerine, sonra ülke olarak kendine güvendiğini görüyoruz. Yine Hamaney’in ağzından çıkan “Müzakerecilerimiz düşmanın elinden yaptırım silahını almaya çalışıyor. Başarabilirlerse canımıza minnet. Başarısız olurlarsa, herkes bilmeli ki bu silahı ortadan kaldırmanın başka yolları da var“ sözü bunu gösteriyor. Tabii cümlenin birinci kısmında “düşman“ sözcüğüne yer vermese ve ikinci kısmı ile yeni bir tehdid algısı yaramasa daha iyi olurdu. Ama burada sözlerden çok eylemlerin önemi var. Öte yandan, başta dışişleri bakanı Zarif olmak üzere İran’nın tüm müzakere heyetine, Batı’nın duyduğu bir güven var. Bunu, uzayan görüşmelere rağmen yumuşayan söylemde görmek mümkün. Yine de, geçen haftaki Münih buluşmasından sonra, 31 Mart ve 30 Haziran çok önemli. O zamana kadar iyi bir anlaşmanın kotarılabilmesi gerek.

Şimdi Top İran’da mı? Batı’da mı?
ABD, İsrail istihbaratı tarafından yapılan da dahil olmak üzere her incelemenin, İran’ın ara anlaşma kurallarına uygun hareket ettiğini göstermekte olduğunu açıkladı. İran’ın dünden bugüne nükleer programında bir ilerleme yapmadığı, tam tersine, yüksek düzeyde zenginleştirilmiş stoklarını azalttığı vurgulanan bir başka husus. Şimdi P5+1 içinde yer alan iddia sahiplerinin istediği şey, İran’ın elinde nükleer silah olmadığını doğrulayıcı bir kanıt. Bundan da öte İran’ın bundan böyle uluslararası camiada sorumlu bir oyuncu olacağına dair bir güven ışığına ihtiyaç duydukları ifade ediliyor. Bu kanıtı elde ettiklerine dair bir kanaat 31 Mart’a kadar oluşursa, Haziran ayında anlaşmaya ulaşılacak gibi bir izlenim doğmuş bulunuyor. Şimdi İran’ın atacağı bir adıma daha Batı iki adım atacaktır. Bu sadece güven pekiştiren sözlerden ibaret olmayacak, azaltılan yaptırımlarda karşılık bulacaktır. Hamaney’in aba altından gösterdiği sopaya karşı ise, “eğer İran, makul bir anlaşmayı kabul etmezse, biz de ilave yaptırımları yürürlüğe sokarız“ diye cevap veriliyor.

Söylenmedik Söz mü Kaldı?
Aslında arada söylenecek her söz söylendi. Aynı şeyler “temcit pilavı“ gibi tekrarlanıp duruyor. Nükleer proje için istenen şeyler malum. Orada rakamlar konuşuyor. Fevkalade teknik içerikli. Bu işi Batı kadar, İran da biliyor. Ayrıca, dört bir yanı nükleer donanımla çevrili İran’a karşı Batı’nın, İran’ın da Batı’ya karşı vermesi gereken başka güvenceler var. O da İsrail’in günün birinde İran’a ve İran’ın bölgede bulunan müttefiklerine, İran’ın da İsrail’e karşı nükleer silahlarla saldırmayacağı güvencesi.

O halde konu üzerinde söylenecek sözler sadece, Buşehr, Natanz ve benzeri merkezlerin faaliyet alanı ile sınırlı değil. Buna karşılık, İran’ın da hem sözel tehdidleri, hem de Lübnan, Suriye ve Gazze’deki İsrail karşıtı faaliyet ve kumpasları sonsuza kadar durdurması isteniyor olmalı. Bir başka konu var ki onun 31 Mart ve Haziran 2015 görüşmelerinde doğrudan etkisi olduğunu sanmıyorum. Yine de fevkalade önemli ve asıl Batı’yı uzlaşmada daha istekli hale getiren husus. O da İran’ın İŞİD’e karşı bölgede mücadeleye destek vermesi. Bu Esat rejimine destek anlamına gelse bile önemli ve değerli. Bu konuda Ürdün de İran’a karşı talepkar olabilir.

Konulmadık hangi Yaptırım Var ki?
Belki bir de fırıncılara ekmek pişirmeme talimatı verilmesi kalmıştır. Yoksa kağıt üzerinde İran’a her yaptırım seferde. Ama İran’da öylesine bir fakr-ü zaruret görmediğime göre, ya uygulanmıyor veya daha büyük bir ihtimalle kalbur gibi deliniyor. İran’lı yiyip, içiyor, gülüp şarkı söylüyor. Şehirleri perişan ve çöp merkezi gibi değil. Tam tersine olabildiğince düzenli ve temiz bir Orta Doğu ülkesi İran. Tam da bu nedenle, fevkalade işini bilen dışişleri bakanı Zarif, “Tekrar fırsat olmayabilir“. “Müzakereleri daha fazla uzatmayalım“ dedi. Ve zaten hükm-ü harbiyesi kifayetsiz yaptırımların bir an önce kaldırılmasını bir kez daha diledi. Umarım Batı bu çağrıyı iyi değerlendirir.



Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2813 ) Etkinlik ( 228 )
Alanlar
TASAM Afrika 80 655
TASAM Asya 100 1132
TASAM Avrupa 23 659
TASAM Latin Amerika ve Karayip... 16 67
TASAM Kuzey Amerika 9 300
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1413 ) Etkinlik ( 56 )
Alanlar
TASAM Balkanlar 24 297
TASAM Orta Doğu 25 628
TASAM Karadeniz Kafkas 3 297
TASAM Akdeniz 4 191
Kimlikler ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1307 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
TASAM İslam Dünyası 58 786
TASAM Türk Dünyası 20 521
TASAM Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2065 ) Etkinlik ( 84 )
Alanlar
TASAM Türkiye 84 2065

TASAM Afrika Enstitüsü öncülüğünde oluşturulan “Afrika 2063 Ağı“ uzmanlık, etkileşim ve işbirliği inisiyatifi kapsamında; Enstitü ile Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Erciş İşletme Fakültesi iş birliğinde 18 Haziran 2023 tarihinde “Stratejik Araştırma, Ağ ve Kapasite Geliştirme“ teması altında düzenlene...;

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin şu günlerde çok az konuda hemfikir, ama üst düzey yetkililerin aynı fikirde olduğu şaşırtıcı bir konu var: dünya çok kutuplu düzene geçiyor. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, verdiği ilk röportajlarından birinde ABD’nin geçtiğimiz on yıllarda tadını çıkardığı tek k...;

Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın mesleki deneyim, bilgi ve araştırmalarına dayalı deniz temalı felsefi, tarihî, bilgi veren ve anılarını da içeren ilginç makalelerini derlediği “Denizden Çıkan Yazılar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak yayımlandı. ;

Osmanlı ve kısmen de Cumhuriyet dönemine ait genel tarihin deniz veçhelerindeki ilginç olaylarını kısa hikayeler şeklinde özetleyen Jeopolitikçi ve Deniz Tarihçisi Dr. Nejat Tarakçı’nın “Osmanlıdan Cumhuriyete Deniz Tarihimizde İz Bırakan Olaylar” adlı eseri TASAM Yayınları tarafından e-kitap olarak...;

24-25 Haziran 2025 tarihlerinde Lahey'de yapılan NATO zirvesinden daha ölümcül bir ittifak olma hedefi ile "savunma harcamalarını arttırma" kararı çıktı. Üye ülkeler, savunma harcamaları kapsamında 2035 yılına kadar GSYİH'ın %5'ine karşılık gelen bir yatırım yapma taahhüdünde bulundu. ;

Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı ve farklı coğrafyalar ve güç blokları ile siyasi/diplomatik, ekonomik, toplumsal ve kültürel ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan iddialı dış politikasına yönelik özellikle Batı dünyasında ciddi eleştiriler bulunmaktadır. Bu eleştiriler, Türkiye’nin köklü dış polit...;

Savunma sanayi, ulusal güvenlik ve stratejik bağımsızlık açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu sektörün etkinliği, teknolojik yenilikler ve Ar-Ge yatırımları ile doğrudan ilişkilidir. Ar-Ge faaliyetleri, savunma sistemlerinin ve teknolojilerinin yenilenmesi ve geliştirilmesiyle hem savunma yetenek...;

Pekin'de bulunan İsrail Araştırmaları Merkezi'nin kurucu direktörü Zhu Zhaoyi’nin Caijing’de yayınlanan "İsrail-İran çatışması ve sonuçları üzerine bir projeksiyon" başlıklı yazısı İsrail-İran savaşı bağlamında Çin’in izlemesi gereken stratejiyi tartışıyor. Zhu, Çin’in bu dönemde “ateşin üzerine git...;

Afrika 2063 Ağı | İstişare Toplantısı 3

  • 18 Haz 2025 - 18 Haz 2025
  • Çevrimiçi - 13.00

10. İstanbul Güvenlik Konferansı (2024)

  • 21 Kas 2024 - 22 Kas 2024
  • İstanbul - Türkiye

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • Sheraton Istanbul City Center -
  • İstanbul - Türkiye

Afrika 2063 Ağı İstişare Toplantısı 2

  • 20 Eki 2022 - 20 Eki 2022
  • Çevrimiçi - 14.00

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Gündem 2063, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürecek yol haritası ve eylem planıdır. Kıtanın elli yıllık süreci kapsayan hedeflerine ulaşma niyetinin somut göstergesidir.