İkinci Rusya-Türkiye Yuvarlak Masa Toplantısı Moskova’da Yapıldı

Haber

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Moskova Devlet Üniversitesi Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsü tarafından düzenlenen İkinci Yuvarlak Masa toplantısı 18 Mayıs Pazartesi günü Rusya’nın başkenti Moskova’da yapıldı....

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Moskova Devlet Üniversitesi Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsü tarafından düzenlenen İkinci Yuvarlak Masa toplantısı 18 Mayıs Pazartesi günü Rusya’nın başkenti Moskova’da yapıldı.
TASAM Başkanı Süleyman Şensoy toplantıda yaptığı konuşmada, devletlerin uluslararası ilişkilerdeki rolünün özellikle son 10 yılda “büyük düşüş“ yaşadığını belirterek, “Önemi azalıyor mu, hayır. Fakat ilişkilerdeki rolü ivme kaybediyor. İş adamları başta olmak olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, sportif ve kültürel kurumlar, üniversiteler, bunların rolü ilgili ülkeler arasında ne kadar güçlüyse, bu ülkeler arasındaki bağlar da o kadar güçlü oluyor“ diye konuştu.

Toplantıda TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, T.C. Rusya Fedarasyonu Büyükelçisi Halil Akıncı ve TASAM Başkan Yard. (E) Büyükelçi Murat Bilhan (soldan sağa)

Türkiye ile Rusya arasındaki ikili ticaret hacminin 35 milyara ulaşmasının, iki ülke arasında birçok sorunun “kapağını dahi açmamaya“ neden olduğunu belirten Şensoy, “Bu anlamda Moskova Devlet Üniversitesi ile yapılan bu toplantının da kamu diplomasisi açısından önemli bir etkinlik olduğuna inanıyorum“ dedi.

TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY

ARTIK ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEME GÖRE POLİTİKA ÜRETMEK GEREKİYOR
Şensoy, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991 yılından 2001 yılına kadar olan sürede dünyada tek süper gücün bulunduğu bir sürecin yaşandığını belirterek, “Fakat bu 10 yıllık süreden sonra özellikle Batııdan Doğuya doğru kayan yeni güç dengelerinin doğduğunu, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki bu süreci birçok ülkenin kendisi açısından doğru kullandığını gördük. Rusya’nın da birtakım sorunlarını geride bırakarak bu süre sonunda yeniden dünya sahnesinde yerini almaya başladığını gördük. Bu bize önümüzdeki dönemde tek kutuplu, hatta iki kutuplu bir dünyanın mümkün olmadığını gösteriyor“ ifadelerini kullandı. Yeni dönemde bütün ülkelerin dışişleri bakanlıklarının politika üretmede son derece zorlandığı görüşünde olduğunu söyleyen Şensoy, “Çünkü önceden iki bilinmeyenli denkleme göre politika üretirken, şimdi çok bilinmeyenli bir denkleme göre politika üretmeleri gerekiyor“ dedi.

BÖLGESEL VE KÜRESEL GÜÇ OLMANIN PARAMETRELERİ AYNIDIR
Rusya’nın önemli bir küresel güç, Türkiye’nin de önemli bir bölgesel güç olarak şekillendiğini kaydeden Şensoy, konuşmasını şöyle sürdürdü. “Bölgesel güç olmanın da küresel güç olmanın da parametreleri aşağı yukarı aynıdır. Bu parametrelerden biri bütçe açığı verilmemesi, ikincisi dış ticaret açığı verilmemesi, üçüncüsü borçlanma oranının gayrı safi milli hasılaya oranının çok düşük olması, dördüncüsü savunma sanayinde ülkelerin kendilerine yetebilir olması ve dışarıya mümkün mertebede teknoloji satıyor olabilmesi, beşincisi ilgili ülkenin barışçıl amaçlı nükleer teknolojiye sahip olması, altıncısı gayrı safi milli hasılanın rakamsal boyutta dünya ortalamasına yaklaşmış olması ve bu gelir dağılımının adaletli olması. Yedinci ve belki de en önemlisi ülkenin sivil ve askeri anlamda yüksek teknoloji ürünlerine sahip olması. Bu 7 parametrenin üzerine baktığımızda Türkiye ve Rusya’nın belirli eksiklikleri olduğunu görüyoruz. İki ülke olarak dünya sahnesinde yer alabilmek için bu eksiklikleri gidermemiz gerekiyor.“

T.C. Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı

RUSYA BAŞBAKANI PUTİN GELECEK AY TÜRKİYE’DE
Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı ise toplantıda Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in gelecek ay Türkiye’yi ziyaret edeceğini söyledi.
Akıncı, yaptığı konuşmada, iki ülke ilişkilerinin tarihi ve günümüzdeki durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ile Rusya arasında 1939 ile 1965 yılları arasında tek bir üst düzey ziyaret olmadığına dikkati çeken Akıncı, şunları söyledi:
“Milli mücadelemizin başarısında Rusya’nın önemli katkısı var. 1936’ya kadar ilişkilerimiz gayet samimi bir şekilde gelişti. 1960’lara kadar tek olan birinci kalkınma planında Rusların katkısı büyük oldu. Ancak 1939-1965 yılları arasında ilişkilerin tersi bir yöne döndüğünü ve iki ülke arasında tek bir üst düzey ziyaret yapılmadığını görüyoruz. İki ülke arasında 1965 yılında önce ekonomik ilişkiler yavaş yavaş gelişmiş, ardından da yavaş yavaş siyasi ilişkilere geçilmiştir. 1977-78’de imzalanan siyasi belge bir dönüm noktası oluşturmuş ve iki ülke ilişkileri sürekli gelişmeye başlamıştır.“ Büyükelçi Akıncı, 1939-1965 yılları arasında tek bir üst düzey ziyaret olmamasına rağmen, özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in son 5 yılda 8 kez bir araya geldiklerini belirterek, “Putin, önümüzdeki ay Türkiye’yi ziyaret edecek. Öteki ziyaretleri saymıyorum bile. Cumhurbaşkanımız Şubat ayında Rusya’ya geldi ve bu yüksek seviyedeki ziyaretlerin, algılamaların değişmesinde büyük etkisi var“ dedi.

TÜRK-RUS İLİŞKİLERİNİN BOZULMASI STALİN’LE BAŞLADI
TASAM Başkanı Yardımcısı emekli Büyükelçi Murat Bilhan da yaptığı konuşmada, Türkiye ile Rusya arasında son 85 yıldır bir savaş olmadığına dikkati çekerek, “Bu önemli bir dönem. Bu dönemin içinde iniş ve çıkışlar var. çıkış dönemi hakikaten takdir edici bir dönem. Lenin’in Türk bağımsızlık savaşına yaptığı katkı, bu bağımsızlık savaşının başarısında önemli bir faktör. Rus iç savaşında Beyaz Ruslar dediğimiz, kızıllar ve beyazlar arasındaki savaştan kaçan beyaz Rusların yaklaşık 145 bini Çanakkale’ye yerleştirildi“ dedi. Bilhan, 1945 yılının iki ülke ilişkilerinde çok kötü bir dönemi oluşturduğunu belirterek, “Türk-Rus ilişkilerinin bozulması Stalin politikalarıyla başladı. Stalin, tarih kayıtlarımıza göre Türkiye’den toprak istedi“ dedi.

Stalin’in Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşında kendisine yardım etmediği ve yardım edilmesine izin vermediği için cezalandırmak istediğini belirten Bilhan, “Boğazlarda ortak kontrol istedi. Türk toprakları üzerinde ortak kontrol istedi. Buna Türkiye’nin tahammül etmesi mümkün değil. Türk Dışişleri Bakanı Rusya’ya gelip geleneksel Türk-Rus Dostluk ve İşbirliği anlaşmasının uzatılmasını talep ettiğinde Rusya reddettiği için anlaşma iptal edildi. Bu dönem karanlık bir dönem. Ondan sonra Türk-Rus ilişkilerinde iniş ve ters gidiş başladı“ diye konuştu.

Toplantıda (soldan sağa) TASAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vural Altın, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, T.C. Rusya Fedarasyonu Büyükelçisi Halil Akıncı ve TASAM Başkan Yard. (E) Büyükelçi Murat Bilhan ve Burdur Valisi İbrahim Özçimen

Türkiye’nin bu gelişme üzerine soğuk savaş döneminde Rusya ile karşı kamplarda yer aldığını ifade eden Bilhan, “Aslında Rusya’nın bu politikası olmasaydı, Türkiye belki de Batının kucağına bu kadar itilmemiş olacaktı. Çünkü Türkiye savunmasını Batı ittifakında aramak ve bulmak durumunda kaldı. Çünkü kendi başına kendisini savunacak durumda değildi“ dedi. Toplantıda ayrıca, Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü uzmanı Dr. İnassa İvanova, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası“, Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsünden Prof. Dr. Jibek Sızdıkova, “Rus-Türk ilişkilerinde Orta Asya Faktörü“, Burdur Valisi İbrahim Özçimen, “2009 Penceresinden Türkiye-Rusya Komşuluğunun Geleceği“, TASAM Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Vural Altın, “Aynada Daha Dengeli Bir Ortaklık Arayışı“, Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü’nden Prof. Dr. Natalya Ulçenko, “Enerji alanında Türk-Rus İşbirliği“, Prof. Dr. Aleksandır Akimov, “Tarım Alanında Türk-Rus İşbirliği Perspektifi“, Prof. Vitaliy Melyantsev, “ Küresel Mali Krizin öncesinde Batı ve Doğu ülkeleri ile Rusya’nın ekonomik potansiyellerinin karşılaştırmalı değerlendirmesi“ ve Doç. Dr. Liana Matatunina da “Küresel Mali Kriz Koşullarında Oluşan Piyasalar“ konularında görüşlerini dile getirdiler.

19 Kasım 2008 tarihinde İstanbulda gerçekleştirilen birinci Türkiye – Rusya Yuvarlak Masa Toplantısı haberi için lütfen TIKLAYINIZ

<<>>

RUSYA VE TÜRKİYE : ORTAKLIK STRATEJİSİ YUVARLAK MASA TOPLANTISI
(18 Mayıs 2009, Pazartesi)
Yer: Rusya Devlet Kütüphanesi, Doğu Edebiyatları Merkezi

PROGRAM

I.Oturum: (10:00-14:00)
Açılış Konuşmaları:
Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsü Direktörü Prof. M. Meyer
Türkiye Cumhuriyeti Moskova Büyükelçisi Sayın Halil Akıncı
TASAM Başkanı Sayın Süleyman Şensoy - Değişen Uluslararası Sistemde Rusya ve Türkiye’nin Rolü
Dr. Aleksandr Skakov (Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü) - Türkiye ve Rusya’nın Kafkasya’ya yönelik dış politikasındaki başlıca ilkeler
Kahve Arası: 11.30-11.45

II.Oturum: (11.45-14.00)
TASAM Başkan Yardımcısı E. Büyükelçi Sayın Murat Bilhan - Türkiye ve Rusya; Benzerlikler ve Farklılıklar; Örtüşen ve Ayrışan Çıkarlar
Dr. İnessa İvanova (RF Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü)
Prof. Dr. Jibek Sızdıkova (Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsü) - Rus-Türk İlişkilerinde Orta Asya Faktörü

III. Oturum: (15.00-17.30)
Burdur Valisi Sayın İbrahim Özçimen - 2009 Penceresinden Türkiye-Rusya Komşuluğunun Geleceği
TASAM Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vural Altın - Aynada Daha Dengeli Bir Ortaklık Arayışı
Prof. Dr. Natalya Ulçenko (RF Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü) - Enerji Alanında Rus-Türk İşbirliği
Prof.Dr. Aleksandr Akimov (RF Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü) - Tarım Alanında Türk-Rus İşbirliği Perspektifi
Prof. Dr. Vitali Melyantsev ( Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsü) - Küresel Mali Krizin öncesinde Batı ve Doğu ülkeleri ile Rusya’nın ekonomik potansiyellerinin karşılaştırmalı değerlendirmesi
Doç. Dr. Liana Matatunina (Asya-Afrika Ülkeleri Enstitüsü) - Küresel Mali Kriz Koşullarında Oluşan Piyasalar

Bu içerik Marka Belgesi altında telif hakları ile korunmaktadır. Kaynak gösterilmesi, bağlantı verilmesi ve (varsa) müellifinin/yazarının adı ile unvanının aynı şekilde belirtilmesi şartı ile kısmen alıntı yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğinde ayrıca izin almaya gerek yoktur. Ancak içeriğin tamamı kullanılacaksa TASAM’dan kesinlikle yazılı izin alınması gerekmektedir.

Alanlar

Kıtalar ( 5 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2725 ) Etkinlik ( 222 )
Alanlar
Afrika 77 641
Asya 98 1088
Avrupa 22 641
Latin Amerika ve Karayipler 16 67
Kuzey Amerika 9 288
Bölgeler ( 4 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1386 ) Etkinlik ( 54 )
Alanlar
Balkanlar 24 294
Orta Doğu 23 611
Karadeniz Kafkas 3 296
Akdeniz 4 185
Kimlik Alanları ( 2 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 1292 ) Etkinlik ( 78 )
Alanlar
İslam Dünyası 58 781
Türk Dünyası 20 511
Türkiye ( 1 Alan )
Aksiyon
 İçerik ( 2045 ) Etkinlik ( 82 )
Alanlar
Türkiye 82 2045

“Sosyal Davranışı Modelleme", sosyal, davranışsal ve bilişsel bilim adamlarını matematiksel ve hesaplamalı modeller kullanarak karmaşık sosyal sistemler hakkında düşünmek ve incelemek için gerekli bir araç kiti ile donatır.;

Orta Doğu topraklarının sahip olduğu zengin enerji ve su kaynakları dünya üzerindeki birçok devletin dikkatini çekmektedir. Gücünü maksimize etmeye çalışan Batılı devletlerin siyasi rekabet sahası olarak görülen Orta Doğu, Rusya’nın da dikkatini çekmektedir. ;

Kosova’nın Sırp sınırına yakın ve Sırp nüfusun yoğunlukta olduğu bu kısmındaki dört Sırp belediye başkanının Kurti yönetiminin kararını protesto amaçlı istifası ile 2022 Kasımında artan gerilim NATO’nun müdahale kararına sebep olacak düzeyde büyüdü.;

Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1949’da kuruluşundan Soğuk Savaşın sonuna kadar Çin ve Ortadoğu ülkeleri arasındaki ilişkiler çok çabuk gelişti. 950’lerin ortalarında Çin sadece birkaç Arap ülkesiyle diplomatik iletişim içindeydi. Bunun nedeni bu ülkelerin batı emperyalizmi ve kurtuluş mücadeleleri içinde ...;

Türkiye'nin, Yeni İpek Yolu güzergâhında, Orta Koridorun gelişimi, Avrasya üzerinden karasal Doğu-Batı ticaretinde lojistik üs haline gelmesi ve tedarik zincirinde merkez konumda olması, ekonomi ve dış politika önceliklerden biridir. Ayrıca Türkiye'nin bir enerji ticaret merkezi olma rolü güçlenmeli...;

Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) [CSTO | Collective Security Treaty Organization] üyeleri, Orta Asya Cumhuriyetleri, Türkiye’nin sınır komşusu Ermenistan ve yine Türkiye’nin en büyük partneri olan Rusya’dır.;

Liderler vardır ülkelerinin kaderini etkiler. Gemiler vardır dünyanın kaderini etkiler. Bu gemiler Yavuz ve Midilli adlarını verdiğimiz, Goeben ve Breslau’dur. Bu iki gemi sadece Almanya ve Osmanlı devletinin değil, Rusya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve Yunanistan’ın kaderini etkilemiş ve 1. Dünya...;

Türk Düşünce hayatında “medeniyet“ nispeten yeni bir kavramdır. Ancak medeniyet ile karşılanmak istenen mefhumun kadim bir sorun olduğu ifade edilmelidir. Kavramın bizde ilk defa Cevdet Paşa tarafından kullanıldığını biliyoruz. Yine medeniyet kavramının müradifi olduğu düşünülen “uygarlık“ kelimesi ...;

Doğu Akdeniz Programı 2023-2025

  • 17 Tem 2023 - 19 Tem 2023
  • İstanbul - Türkiye

5. Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

2. İstanbul Siber-Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

7. Türkiye - Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu

  • 23 Kas 2023 - 24 Kas 2023
  • İstanbul - Türkiye

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “ABD Hegemonyasına Meydan Okuyan Çin’in Zorlu Virajı; Güney Çin Denizi” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Küresel Rekabet Penceresinden Pasifik Adaları” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “TEKNOLOJİK ÜRETİMDE BAĞIMSIZLIK SORUNU; NTE'LER VE ÇİPLER ÜZERİNDE KÜRESEL REKABET” isimli stratejik raporu yayımladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Sri Lanka’nın Çöküşüne Küresel Siyaset Çerçevesinden Bir Bakış” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in hazırladığı “Çin-Japon Anlaşmazlığında Doğu Çin Denizi Derinlerdeki Travmalar” isimli stratejik raporu yayımladı.

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM, Dr. Cengiz Topel MERMER’in uzun araştırmalar sonunda hazırladığı “MYANMAR; Büyük Oyunun Doğu Sahnesi” isimli stratejik raporu yayımladı

İngiltere’nin II. Dünya Savaşı sonrasında Hint Altkıtası’ndan çekilmek zorunda kalması sonucunda, 1947 yılında, din temelli ayrışma zemininde kurulan Hindistan ve Pakistan, İngiltere’nin bu coğrafyadaki iki asırlık idaresinin bütün mirasını paylaştığı gibi bıraktığı sorunlu alanları da üstlenmek dur...

Devlet geleneğimizde yüksek emsalleri bulunan Meritokrasi’nin tarifi; toplumda bireylerin bilgi, bilgelik, beceri, çalışkanlık, analitik düşünce gibi yetenekleri ölçüsünde rol almalarıdır. Meritokrasi din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi özelliklere bakmaksızın herkese fırsat eşitliği sunar ve başarıyı...