Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve beraberindeki heyet, 20-22 Şubat 2009 tarihlerinde Kenya Cumhuriyeti’ne, ardından da 22-23 Şubat 2009 tarihlerinde Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti’ne resmi ziyarette bulunacak. Heyette Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, TBMM’deki Kenya ve Tanzanya dostluk grupları başkanları, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ve geniş bir iş adamı gurubu ile sivil toplum kuruluşlarından, üniversitelerden ve bilim dünyasından temsilciler yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kenya ve Tanzanya’yı kapsayan Afrika ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı’nda ziyarete dair açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilirken Afrika ülkelerinin neredeyse tamamının oyunu aldığını dile getirerek, ’’Bütün Afrika’nın güvenini kazanmak, Afrika’nın oyunu almak büyük bir olaydır. Bundan dolayı da Afrika’ya karşı sorumluluklarımız vardır’’ dedi. ’’Cumhurbaşkanı olarak ikili düzeyde ilk kez, Sahraaltı Afrika’yı ziyaret etmiş olacağım. Bu Türkiye’den Sahraaltı Afrika’ya yapılan ilk ziyarettir’’ diyen Cumhurbaşkanı Gül, Kenya ve Tanzanya’nın Doğu Afrika’nın istikrar unsuru iki önemli ülkesi olduğuna işaret etti.
Heyette Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, TBMM’deki Kenya ve Tanzanya dostluk grupları başkanları, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ve geniş bir iş adamı gurubu ile sivil toplum kuruluşlarından, üniversitelerden ve bilim dünyasından temsilciler yer alıyor. |
Kenya Cumhurbaşkanı Kibaki’nin davetlisi olarak bu ülkeyi ziyaret edecek olan Cumhurbaşkanı Gül ve beraberindeki heyet, Kenya ziyaretinin ardından 22 Şubat Pazar günü Tanzanya Cumhurbaşkanı Kikwete’nin resmi davetlisi olarak Tanzanya’nın başkenti Darüsselam’a geçecekler.
Türkiye’nin Afrika’ya açılım politikası çerçevesinde bu ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesine önem verdiğini belirten Gül, Türkiye’nin Afrika’daki mevcut 12 büyükelçiliğinden birinin Kenya’da bulunduğunu anımsattı.
Tanzanya’nın Afrika’da yeni büyükelçilik açılması kararlaştırılan 15 ülke arasında öncelikli olarak yer aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin Darüsselam Büyükelçisi olarak atanan Şander Gürbüz’ün de heyette yer aldığını söyledi.
Kenya’da 2007 Aralık ayında yapılan seçimler sonrasında sergilenen sağduyulu yaklaşımın, Tanzanya’nın 2008 yılında Afrika Birliği dönem başkanlığı sırasında kıtanın sorunlarının çözümü yolunda gösterdiği samimi tutumun takdirle karşılandığını dile getiren Gül, iki ülkenin de büyük takdir toplayan siyasi performans gösterdiğini kaydetti.
Ziyareti sırasında yapacağı temaslarla ilgili bilgi de veren Cumhurbaşkanı Gül, bu çerçevede ikili ilişkileri tüm yönleriyle değerlendirme şansı bulacaklarını, güncel bölgesel gelişmeleri de gözden geçireceklerini bildirdi.
Kenya ve Tanzanya’da iş adamlarının katılımıyla toplantılar düzenleneceğini de aktaran Gül, iş adamlarının yeni pazarlar ve açılımlar aradıklarını, bu çerçevede Afrika’nın büyük öneme sahip olduğunu belirtti.
Gül, ’’Ziyaretlerimin iş adamlarımızın, girişimcilerimizin, yatırımcılarımızın Kenya ve Tanzanya’daki muhataplarıyla tanışmalarına, birbirlerini daha iyi tanımalarına, iş imkanlarını, yatırım fırsatlarını yerinde değerlendirmelerine zemin hazırlayacağına inanıyorum’’ dedi.
Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyeliği dolayısıyla, Afrika ülkeleriyle yakın bir danışma süreci başlattığını anlatan Gül, şunları kaydetti:
’’Birleşmiş Milletler’e seçilirken Afrika ülkelerinin neredeyse tamamının, iki ülke hariç, oyunu aldık. Bu çok büyük bir olaydır. Bütün Afrika’nın güvenini kazanmak, Afrika’nın oyunu almak büyük bir olaydır. Bundan dolayı da Afrika’ya karşı sorumluluklarımız vardır.
BM Güvenlik Konseyi’nın gündeminde yer alan konuların yüzde 60’ı Afrika ile ilgili konulardır. Dünyanın siyasi gündemindeki önemli olaylar Afrika ile ilgili sorunlardır. Hala çözülememiş siyasi olaylar, güvenlik meseleleri, insanlık meseleleri. Birleşmiş Milletler sadece siyasi sorunlarla ilgilenmez, kalkınma, insanlık dramları, açlık, susuzluk, hastalıklar... Bütün bunlar insanlığın temel meseleleridir ve maalesef bu temel meseleler Afrika’da bugün yaşanmaktadır. Dolayısıyla BM’nin de birinci görevi bütün bu konularla ilgilenmektir. Biz de BM Güvenlik Konseyi’nin üyesi olarak bu konularla yakından ilgilenmek zorundayız, bunları yakından bilmek zorundayız.’’
-TÜRKİYE-AFRİKA ÜLKELERİ TİCARİ İLİŞKİLERİ-
Gül, geçen yaz İstanbul’da Birinci Türkiye Afrika İşbirliği Zirvesi’nin toplandığını, 2005 yılının Türkiye’de Afrika yılı ilan edildiğini anımsatarak, bütün bunların Türkiye’nin Afrika’ya olan ilgisinin bugünden değil daha önceki yıllardan kaynaklandığının göstergesi olduğunu söyledi.
Afrika ülkeleriyle 2008 yılı sonu itibariyle toplam 16 milyar ABD dolarını aşan ticaret hacminin, 2010 yılı sonunda 30 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini kaydeden Gül, Türk inşaat sektörünün 2007 yılı sonu itibariyle tüm dünyada gerçekleştirdiği 105 milyar dolarlık iş hacmi içinde Afrika ülkelerinin payının yüzde 22 olduğunu ifade etti. Gül, bu oranın yaklaşık 6 milyar dolarlık projelerle 2008 yılında yüzde 29’a yükseldiğini bildirdi.
Afrika ülkelerinde çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 355 Türk şirketi bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin geçen Mayıs ayında Afrika Kalkınma Bankası’na bölge dışından üye olduğunu hatırlattı. Gül, şunları kaydetti:
’’Tüm bu verilerin Afrika ile kurmak istediğimiz yakın işbirliğinin ve bölgenin kalkınmasına verdiğimiz önemin güçlü bir göstergesi olduğuna inanıyorum. Türkiye İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) Afrika’da çok önemli insani faaliyetler içerisindedir. Bütün Afrika ülkeleri tarafından çok büyük bir takdirle karşılanmaktadır. Her ülke TİKA’nın kendi ülkelerinde proje yapması için adeta sıraya girmiştir. TİKA, dünyada belki de prestiji en çok yükselen, teknik ve insani yardım yapan bir kuruluş haline gelmiştir. Bununla da Türkiye gurur duymaktadır. Türkiye Afrika’da barış ve istikrarın sağlanması konusuna da önem vermektedir. Afrika’da halen göreve yapan 8 BM misyonundan 6’sına mali destek ve personel katkısı veriyoruz.
Ziyaretimin gerek Türkiye-Kenya ve Türkiye-Tanzanya ilişkilerini ve işbirliğimizi geleceğe dönük bir anlayışla değerlendirmek, gerek uluslararası ve bölgesel konularda istişarelerde bulunmak bakımından yararlı ve zamanlı olacağına inanıyorum.’’