Ukrayna’da önce ülkenin Donbas bölgesinde başlayan bir hattı-ı müdafaa, sonra her tarafına yayılan bir sathı-ı müdafaa görüyoruz. Vatan savunması kutsaldır. Bu bir imparatorluğun küllerinden doğan ve bir büyük işgale karşı yapılan onurlu bir bağımsızlık savaşından sonra kurulan Türkiye için olduğu kadar, 1942’den sonra yüzünü doğuya dönen Hitler ordularına karşı Sovyetler Birliğinin, Rus’u, Ukraynalısı, Tatarı ve Başkurt’u ile yaptığı bağımsızlık savaşı için de geçerli.
Katyuşa bir Rus halk şarkısı. Benim kuşağımın 1970’li yıllarda Casachok diye bildiği bir dansın orijinal şarkısı. Ama aslında İkinci Dünya Savaşı sırasında Batı cephesinde Hitler’in ordularına karşı vatan savunmasında can siperâne savaşan Rus veya Ukraynalı genç askerlere, genç kızların sesinden bir yüreklendirme, nehir boylarından gönderilen bir özlemdir Katyuşa.
Mir sözcüğünün Rusça barış anlamına gelmesi ne kadar ilginç değil mi? İşin daha da ilginç yanı şu anda hem Rusya, hem de Ukrayna’daki iki devlet başkanının da isimlerinin “mir” takısı ile sonlanması.
Afganistan, dünyadaki hemen her sorunun önüne geçti. Gazze’ye artık sadece göz ucu ile bakıyoruz. Yemen’i unuttuk gibi. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, Libya ve deniz yetki alanları ile ilgili belirsizlikler sanki bir kenara itildi.
İsrail ve Filistin’e en son 2018 in başında gittiğimde, “İki devletli çözüm” tartışmaları her iki kesim için de sona ermiş gibiydi. Arazi bölüşümünden kaynaklanan zorluklar dışında Filistin hâlâ birbiri ile birleşemeyen iki parça.
Avrupa Birliği (AB) ve Birleşik Krallık (BK) arasında 30 Aralık 2020 tarihinde imzalanan “Ticaret ve İşbirliği (TCA) Anlaşması” 30 Nisan 2021 itibarı ile yürürlüğe girdi.
Çin’le geliştirmekte olduğu yakın ilişki, Batının yaptırımlarla köşeye kıstırdığı İran için şimdi önemli bir fırsat. Xi Jinping’in 2016 yılında İran’a önerdiği stratejik anlaşma geçen ayın son günlerinde imzalandığında, kapsamı hakkında tahminden öte bir şey bilinmiyordu.
Salgın öncesinde dünyanın durgunluk tehlikesi ile karşı karşıya bulunan ülkelerinde, bireyleri ve kurumları, harcamaya teşvik edecek gevşek para politikaları zaten başlamıştı. Miktar kolaylaştırma (Quantitative easing) denilen ve tahvil alımına dayanan aktif para politikası, Japon Merkez Bankasının icadı olarak tarihe geçti.
Çocuk kitaplarının fantastik dünyası hoştur. Bunları da yetişkinlerin yazdığını düşünecek olursanız her yaşa hitap etmelerine hayret etmemek gerek. Hele etrafınızda kitap önereceğiniz veya hediye edeceğiniz çocuklar varsa, çocuk edebiyatını izlemek iyi bir şeydir.
Türkiye 1970’li yılların ortalarından itibaren ambargo ve yaptırımlarla tanışmaya başlamıştır. 1974 Kıbrıs müdahaleleri, ABD’nin Türkiye’ye karşı silah ambargosu uygulamasını sonuçlandırdı. Bu ambargo, Türkiye’ye, Kıbrıs’taki askeri birliklerini çekene kadar silah ithal engeli dayattı. Silah ambargosu ve askerî yardımın kesilmesi Türkiye ekonomisini ve siyasî istikrarını zorladı.
Doğu Akdeniz Gaz Forumu / Eastern Mediterranean Gas Forum (EGF), 2019 yılında Mısır, Kıbrıs Cumhuriyeti, İsrail ve Yunanistan tarafından hiçbir resmî sıfatı olmaksızın oluşturulan bir platformdu. Bu platform, Doğu Akdeniz’de doğal gaz bulan, çıkaran, ticarî hâle getiren,
Bu defa dünyanın her köşesini, markası John Deere, Komatsu veya Caterpillar değil, Covid 19 olan bir buldozer kazıyor. Bir ileri, bir geri giderek kocaman kepçesi ile önüne ne çıkarsa alıp kenara bırakıyor.
2018 yılında Trump’ın İran ile yapılan anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinden sonra, İran için dünya daha dar, İranlı için hayat daha zor olmaya başladı.
Ulusal ve uluslararası siparişlerin telefonla verildiği, ödemelerin akreditifler ve banka havaleleri yolu ile yürütüldüğü bire bir ticarî işlemler belki, uzaktan siyasî pazarlıklar ve hatta uzlaşmalar için emsal olabilir.
Minnesota’ya bahar hep geç gelir. Bu defa insanlık dışı ırk ayırımcılığa, meşum cinayet ve izleyen isyan dalgalarına sahne olan Minneapolis şehrine de. Birçok orta ve kuzeybatı, doğu ve kuzeydoğu eyaleti gibi Minnesota’da da yılın neredeyse dokuz ayı kutup soğukları ile geçer. Kar başka eyaletlere göre Minnesota’ya daha az yağar. Ama kemik sızlatan soğuklarda, pek dışarıda kalamazsınız.
AB Komisyonu şu sıralar bir kaç yönden sıkıntılı. Salgın öncesinde engelleyemediği ekonomik daralma bir yana, zaten iyi bir tulumbacı reis olmadığı için salgınla birlikte üyelerinden yükselen alev ve kesif dumana hızla basınçlı su yetiştirememiş olması büyük bir şikâyet konusu.
Bilindiği gibi 2018 yılından bu yana, ABD ile Çin arasında gümrük tarifeleri savaşı sürüyor. Taraflar zaman zaman birbirlerini tarife dışı engellerle tehdit ediyordu. Görünürde hâlen 550 milyar dolarlık Çin malına ABD, 185 milyar dolarlık Amerikan malına da Çin yüksek tarifeler uygulamakta.
Mart ayı başından beri, dünyanın hemen her yerinde, salgın dolayısıyla birçok insan kendi kabuğunda bir yaşantı sürmeye başladı. Kamu otoritelerinin tavsiye ve zorlaması sonucu, insanlar arasında fiziksel ve toplumsal temas asgari düzeye inmiş durumda. Kapalı iş yerleri ve yaşa bağlı sokağa çıkma yasakları da toplumsal hareketliliği, alışılmış harcama kalıplarını ve tüketim tercihlerini değiştirmiş durumda.
Corona önce bağışıklığı en düşük olanı vuruyor. Salgına karşı alınan önlemlerin zamanlaması, hızı ve uygulama süresi önemli. Ama karantinanın gün sayısı dâhil olmak üzere, birçok konuda, dünyada bir uzlaşma olduğunu söylemek zor. Güney Kore hariç her ülke kervanı biraz yolda düzmeye çabalıyor gibi. Fiziksel ve toplumsal teması azaltma belki tek kabul gören korunma yöntemi.
27 Şubat 2020 tarihinde AB’nin Brexit baş müzakerecisi Michel Barnier, önemli bir açıklama yaparak, AB’nin ne olursa olsun mantığı ile Birleşik Krallık tarafından önüne konulan her ticaret anlaşmasını kabul etmek mecburiyetinde olmadığını ilan etti. “Elimizde uyulması gereken bir çerçeve ve boşanma kuralları manzumesi var, serbest ticaret anlaşması da her iki tarafın çıkarına hizmet etmek zorunda” diye ekledi.