Marka olma yolunda önemli mesafeler kat eden İstanbul Güvenlik Konferansı’nda bir kez daha anahtar konuşmacı olarak sizlere hitap etmekten mutluluk ve onur duyduğumu belirtmek isterim. Dokuzuncusu düzenlenen İstanbul Güvenlik Konferansı, devam etmekte olan Ukrayna -Rusya Savaşına ilave olarak Hamas- İsrail çatışmasının gölgesi altında ve adeta İsrail’in kural tanımaz katliamının yol açtığı üzüntülü bir ortamda gerçekleşmektedir.
İstanbul Kent Üniversitesi, merhum Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz’ın kıymetli eşleri Sayın Berna Yılmaz, evlatları rahmetli Sayın Yavuz Yılmaz, her daim maddi ve manevi katkılarını esirgemeyen Sayın Hasan ve Ceren Yılmaz kardeşlerin öncülüğünde kurulan Engelsiz Eğitim Vakfı’nın ilk projesidir.
Güvenliğin bir ülke için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. KOBİL, 100 milyonun üzerinde kullanıcıya sahiptir. Dünya çapındaki şirketlerle beraber çalışmaktadır. Türkiye olarak böyle bir şey başarmış olmamız ayrıca gurur veriyor. Böyle şirketlerin dünya çapında daha fazla ortaya çıkmasını isteriz çünkü buna da gerek olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar hiç aksamadan devam ettirdiğimiz İstanbul Güvenlik Konferansı’nın 9.’sunda ve eş etkinliklerinde birlikte olmaktan dolayı çok mutluyuz. Yurt içinden, yurt dışından bütün konuklarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Bu açılış oturumunu müteakip, üç farklı salonda önümüzdeki 2 gün boyunca 127 konuşmacı, 30 moderatör ve yaklaşık 150 aktif katılımcı, müzakereci ile konferans çalışmaları ve diğer alt forum, etkinlik çalışmaları devam edecek.
Ne yazık ki, geçtiğimiz birkaç yıl içinde şundan emin olma fırsatımız oldu; güçlü gelişmelere rağmen insanlar hala savunmasız durumda ve insanlık, ilerlemenin durmaması, işbirliğinin devam etmesi ve devletler arasındaki ilişkilerin derinleşmesi için akıllıca stratejik kararlara ihtiyaç duyulan zor dönemlerden geçiyor.
Kırgızistan ve Türkiye eski tarihlerden itibaren kültürel bir bağla bağlanmıştır. Türkiye - Kırgızistan arasındaki dinamik ilişkiler sadece ülkelerin arasında değil, halkların arasında da bulunmaktadır. Bu durum ekonomik, sosyal, uluslararası ve özellikle ise askerî alanda işbirliği yapmak isteğinde olunduğunun bir kanıtıdır.
Öncelikle iki hususa değineceğim. İlki; “Türklerin denizci olmadığı” ifadesine ilişkindir, bunun Türkleri aşağılayıcı bir ifade olduğunu ve tarihi bilmemekten kaynaklandığını belirtmek isterim. Diğeri ise Mavi Vatan’ın haritasını nasıl çizdiğime ilişkindir.
Bu tarihî ve güzel şehir İstanbul, uzun zamandır Batı ile Doğu'yu birbirine bağlayan köprü olarak bilinir ve umarım bu etkinlik, müreffeh ve gelişmiş bir bölgeye ulaşmak için İstanbul Boğazı'nın iki tarafını daha iyi anlamaya yardımcı olur.
Bu konferansın teması; "Post-Güvenlik İkilemler, Entegrasyonlar, Modeller ve Asya". İçinde bulunduğumuz zaman düşünüldüğünde gerçekten uygun bir tema. Çünkü ilgili ulus-devletlerimizin ulusal güvenliğine yönelik tehditler, üç kattan fazla artarak karmaşık güvenlik ikilemlerini ortaya çıkarmaktadır.
Türkiye; büyük ekonomisi, bölgesel askerî ve siyasi gücüyle Dünya’da eşsiz ve çok önemli bir müttefik olarak ön plana çıkmaktadır. ASELSAN; ülkemizin uluslararası ittifaklarda eşsiz katkılar sunmasına, sınır ve sahillerini tehditlere karşı korumasına, hem savunma hem de sivil alandaki yüksek teknolojiye dayanan, yerli ve millî sistem/ürün ve çözümleri ile her zaman destek olmaktadır.
İstanbul Güvenlik Konferansı’nın sekizincisi yapılıyor, çok şükür bugüne dek pandemi döneminde dâhi hiç aksamadı. İstanbul kendi tarihine ve Türkiye’ye yakışır şekilde hem bölgesel hem küresel güvenlik politikalarının konuşulmasında kendi rolünü oynuyor. İnanıyorum ki bu konferans ve alt çalışmaları çok daha yoğunlaşacak ve kurumsal hâle gelecek.
Sayın Başkan, değerli katılımcılar, değerli hocalarım, İstanbul İktisat Kongresi’ne hepiniz hoş geldiniz diyorum. Bu anlamlı kongre, tam zamanında gerçekleşiyor. Çünkü dünya ilginç bir dönemden geçiyor. Bu dönem içerisinde karşılaşılan bir takım meydan okumalar bizi yeni bazı aramalara yönlendiriyor ve iktisat disiplini de bundan bağımsız değil. Şimdi her şeyden önce böyle anlamlı ve isabetli bir temayı İstanbul İktisat Kongresi’ne taşıdığı için TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY’a teşekkür ediyorum.
Katılımcıları en içten duygularımla selamlıyorum. Aynı zamanda OECD Türkiye Daimi Temsilcisi Sayın Büyükelçimiz Prof. Kerem ALKİN ile de aynen stüdyodaki gibi iyi paslaştığımız için teşekkür ediyorum. Başarılarınızın devamını diliyoruz, sizinle iftihar ediyoruz.
Herkese saygılarımı sunuyorum. Girişte yapılan konuşmaları ve benden sonraki yapılacak olan konuşmaları da dikkate alarak çok kısa değerlendirmeler yapacağım. Ardından TASAM’ın da alanına giren bir konu olması itibariyle Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD’de Güneydoğu Asya ekonomileriyle ilgili olarak yeni bir toplantıya gireceğiz.
Öncelikle İstanbul İktisat Kongresi nereden doğdu, niye yapıyoruz bu programı, çok kısa bir özet yapmak istiyorum ki zaten ilk konuşma notu da “İstanbul İktisat Kongresi Proaktif Geçmiş ve Gelecek”. Bu, Prof. Dr. Sedat AYBAR Hocamızın liderliğinde başlattığımız bir inisiyatifti. İstanbul İktisat Konuşmaları olarak dört toplantı yapıldı ve raporları yayımlandı. Gelinen noktada ise daha geniş, iki günlük, kongre boyutuna yönelik bir çalışmayı çok uzun süre önce başlattık.
Sayın Bakanlar, Sayın Genelkurmay Başkanı, sayın bürokratlar, sayın misafirlerimiz, hepiniz TASAM tarafından düzenlenen 7. İstanbul Güvenlik Konferansı’na hoş geldiniz.
Öncelikle tüm katılımcılarımıza içtenlikle hoş geldiniz diyorum. Bu yıl pandemi nedeniyle 5 ayrı salonda büyük ölçüde çevrimiçi yapmak zorunda kaldığımız 6. İstanbul Güvenlik Konferansı ve alt etkinliklerinin, ülkelerimiz ve dünya için stratejik, tarihe iz bırakan sonuçlar üretmesini diliyorum.
Denizcilik ve Deniz Güvenliği Forumu’nun ilkinde yavru vatan Kıbrıs’ta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyetle konuşmama başlıyorum. Sayın Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanımız, Türkiye’nin duruşunu ve bu alandaki uluslararası politikasını hem teknik olarak hem ülke politikasına uygun olarak özetledi.
Çok saygıdeğer Bakanlar, çok değerli Büyükelçiler, başta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değişik bölümlerinden olmak üzere, MGK Genel Sekreterliğimizden, Emniyet Genel Müdürlüğü’müzden, İçişleri Bakanlığı’mızdan, güvenlikle ilgili ulusal kurumlardan, dost ve kardeş ülkelerden katılan delegasyonları saygı ile selamlıyorum. Özbekistan ve Vietnam’dan çok güçlü bir heyet geldiğini biliyorum. Yine 37 Ülkeden Devlet Başkanları adına, Bakanlar adına, Başbakanlar adına, Genelkurmay Başkanları
Anavatanın üç tarafının denizlerle çevrili olmasına ve Türk devletlerinin denizlerdeki etkinliğine bağlı olarak tarihinin en parlak ve en kara dönemlerini yaşamasına rağmen, bugüne kadar denizciliğe milletimiz tarafından her zaman gereken önem maalesef verilmemiştir. Bugün ise geleceğinin denizlerde olduğunun farkında olan Türkiye
Çok değerli dost ve kardeş Kosova’nın Başbakan Yardımcısı, çok değerli Bakanlar, Tanzanya’dan Senegal’den ve Gana’dan teşrif eden Bakanlarımız. Büyükelçiler, farklı dost ve kardeş Ülkelerden teşrif eden Askerî ve Sivil Güvenlik Bürokrasisi, Ülkemizin Silahlı Kuvvetler başta olmak üzere bütün ilgili güvenlik kurumlarından;
Bismillahirrahmanirrahim. Çok saygı değer dost ve kardeş ülkelerden teşrif eden bakanlar, hükümet temsilcileri,
Ülke Partnerimiz ICWA’nın Sayın Başkan Yardımcısı ve Yüksek Heyetine, Diplomatik Misyon Şeflerine ve tüm misafirlerimize içtenlikle “hoş geldiniz” diyorum. İlk Yuvarlak Masa Toplantımızda ICWA
AB Bakanlığımızın Sayın Müsteşarı, AB Türkiye Delegasyonunun Sayın Başkanı, Sempozyum partnerimiz TAVAK’ın Muhterem Başkanı, Diplomatik Misyon Şefleri
Çok Değerli CIIS Başkanı, Duayen Temsilci ve Büyüklerimiz,